Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/54 E. 2023/178 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/54 Esas
KARAR NO: 2023/178
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ : 23/11/2022
DAVA: İFLAS (Kambiyo Senetlerine Mahsus Takipten Doğan İflas (İİK 173))
KARAR TARİHİ: 16/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında … Kolejleri olarak bilinen eğitim kurumları ile ilgili, 63 adet okul için “İşletme Devir Sözleşmesi” ve Ek Protokol imzalandığını, yine bu sözleşmelerin ifası amacıyla 04.01.2022 tarihli eğitim kurumları devir sözleşmesi düzenlendiğini, aynı tarihte Franchise Sözleşmesi de düzenlendiğini, bu sözleşmeler kapsamında müvekkilinin davalıya teminat senetleri verdiğini, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve borçlu olarak devraldığı eğitim kurumlarını yaklaşık 189.000.000,00 TL masraf yaparak faal hale getirdiğini, müvekkilinin yaptığı masraflar nedeniyle rahatlayan davalının teminat için verilmiş senetleri takibe koyduğunu ve sözleşmeleri sonlandırdığını, mevcut durumda müvekkilinin 64 adet okuldan fiilen kovulduğunu, müvekkilinin davalıdan ek protokol kapsamında 13.372.050,22 TL alacağı bulunduğunu, davalının … Koleji markasının sahibi olmadığını, davalının dava dışı marka sahibi ile yaşadığı sorunlar nedeniyle … Koleji markasını kullanma hakkının sona erdiğini, davalının bankaya ve piyasaya yüklü miktarda borcu olup borçlarını ödemesinin mümkün olmadığını ve borca batık olduğunu belirterek davalının iflasına karar verilmesini, ayrıca 13.372.050,22 TL alacaklarının tazminini talep ve dava etmiştir. Mahkemece alacak talebinin işbu dosyadan tefrik edilerek başka bir esasa kaydedilmesine karar verilmiş olup işbu davanın, davalının iflas talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili 28/09/2022 tarihli dilekçesi ile; davalı şirketin, kendi hesabına yapılması gereken ödemeleri şirket hesaplarına hiç sokmayarak başka şirketlere aktardığını, davalının bu şekilde müvekkili başta olmak üzere başkaca alacaklıların da alacaklarının tahsil kabiliyetinin kalmaması ve alacaklıları zarara uğratmak maksadıyla hareket ettiğini, davalı tarafından ödemelerin alındığı … Kurumları İşletmeciliği A.Ş. ve … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin son altı aylık banka hesap hareketlerinin ilgili bankalardan celp edilerek söz konusu ödeme ve usulsüz işlemlerin hesap hareketlerinden tespit edilmesi halinde belirtilen hesaplara bloke konulması yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili 22/11/2022 tarihli dilekçesi ile de, tedbir taleplerini yineleyerek dilekçesi ekinde davalı şirketin Ataşehir kampüsüne kaydı yapılan bir öğrenci adına yapılan ödemenin, alacaklı şirket olarak … A.Ş.’ye yapıldığına yönelik dekont örneğini sunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince 23/11/2022 tarihli ara karar ile; davacı tarafça ihtiyati tedbir konusu yapılan istemlerin davada uyuşmazlık konusu olmadığı gibi davada taraf olmayan gerçek yada tüzel kişi aleyhinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine hukuken imkan bulunmadığı, ayrıca istemde HMK’nun 389 ve devamı madde hükümlerinde ön görülen koşullar gerçekleşmediğinden bahisle ihtiyati tedbir isteminin reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; 22/11/2022 tarihli dilekçe ekinde sundukları dekont dikkate alındığında yaklaşık ispatın sağlandığını, bu nedenle kararın hukuka aykırı olduğunu, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 55/3. maddesinin “(3) (Ek:RG-5/7/2014-29051) Kurumlarda eğitim ücreti kurum adına açılan ve Bakanlığa/valiliğe bildirilen banka hesap numarasına yatırılarak tahsil edilir. Özel öğretim kurumları tarafından öğrenci ve kursiyerden alınan öğrenim ücretleri …’te oluşturulan elektronik modüllere işlenir.” şeklinde olduğunu, buna göre kurumunun tahsil edeceği eğitim ücretinin, eğitim kurumu adına açılan ve Valiliğe bildirilen banka hesabına yatırılması gerektiğini, sunulan dekonta göre ise … Koleji Ataşehir Şubesine kaydı yapılan bir öğrencinin eğitim ücretini, davalı şirketin hissedarı olan dava dışı … A.Ş.’ye yatırdığını, davalının, başkaca birçok kayıt ücreti ile sair alacaklarını da kendi hesaplarına sokmadan hissedarı olan dava dışı … A.Ş.’nin hesapları üzerinden aldığı bilgisinin haricen, öğrenci velilerinden ve piyasadan duyulduğunu, davalının bu şekilde hareket ederek hileli davranışlarda bulunduğunu, müvekkil şirket başta olmak üzere başkaca alacaklıların da alacaklarının tahsil kabiliyetinin kalmaması ve alacaklıları zarara uğratmak maksadıyla hareket ettiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istinaf ederek tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 177. maddesi gereğince doğrudan doğruya iflas istemine ilişkindir. Davacı vekilince, derdest dosya kapsamında talep edilen ihtiyati tedbirin reddine ilişkin Mahkemenin 23/11/2022 tarihli ara kararının istinaf edildiği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 181. maddesinde usul düzenlenmiş olup maddede 159, 160, 164, 165 ve 166. maddelerin bu fasıl hükmüne göre vukua gelen iflaslara da tatbik olacağı belirtilmiştir. Aynı yasanın “muhafaza tedbirleri” başlıklı 159. maddesi ise “İflas talebi halinde mahkeme ilk önce alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini emredebilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemişse alacaklının talebi üzerine mahkeme mutlaka bu tedbirlere karar vermeye mecburdur. Bu emirler iflas dairesince yerine getirilir. Mahkeme defter tutmadan gayri bir muhafaza tedbiri isteyen alacaklıdan ileride haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayabilecekleri zararları karşılamak üzere HMK 96.maddesinde yazılı bir teminat alınmasını isteyebilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş veya alacak bir ilama bağlı ise teminat aranmaz. Devlet veya Adli Yardıma nail kimselerde teminat göstermek mecburiyetinde değildir…” şeklinde düzenlenmiştir. Yasal düzenlemede, mahkeme tarafından alacaklıların menfaati için zaruri görülen bütün muhafaza tedbirlerinin alınabileceği belirtilmiştir. Düzenleme ile mahkemeye takdir hakkı tanınmıştır. Ancak, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi halinde alacaklının talebi üzerine mahkemenin bu tedbirlere karar vermeye mecbur olduğu ifade edilmiştir. Diğer önemli bir husus ise İİK’nun 159. maddesinde, yasa koyucu tarafından alacaklıların menfaati için zaruri görülen bütün muhafaza tedbirlerine emredilebileceği düzenlenmiş olup bu menfaatin tüm alacaklılar bakımından gözetilmesi gerektiği dikkate alındığında sadece davacı alacaklı ile sınırlı tutulmamıştır. İİK’nun 159. maddesinde belirtildiği üzere muhafaza tedbirleri bütün alacaklıların menfaatine olan muhafaza tedbirleridir. Bu nedenle ve doğal olarak bu tedbirlerin iflas davasını açan alacaklının alacak miktarı ile orantılı olması da şart değildir. İcra ve İflas Kanununun 159. maddesi “muhafaza tedbirleri” üst başlığı altında düzenlenmiş olup Mahkemelerin verdiği muhafaza tedbirleri ile borçlunun malvarlığının dağılmasına engel olunarak geçici hukuki koruma sağlanır. Hukuk Muhakemeleri Kanununda, tedbiri alan organ bakımından ayrım yapmaksızın muhafaza tedbirleri geçici hukuki koruma niteliğinde kabul edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Diğer geçici hukuki korumalar” başlığı altında düzenlenen 406. maddesinde, Mahkemece, gerekli hallerde, mal veya haklarla ilgili defter tutulmasına ya da mühürleme yapılmasına karar verilebileceği, ihtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici hukuki korumalara ilişkin diğer kanunlarda yer alan özel hükümlerin saklı olduğu ifade edilmiştir. Mahkemenin hükmettiği muhafaza tedbirleri İcra ve İflas Kanununun çeşitli hükümlerinde düzenlenmiştir. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun onuncu kısmında, 389 vd. maddelerinde “Geçici hukuki korumalar” üst başlığı altında düzenlenmiştir. Kanunun 389. maddesinde, ihtiyati tedbrin şartlarına yer verilmiş olup 390/3. fıkrasında ise “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” düzenlemesi ile ihtiyati tedbir talep eden tarafa yüklenen edimler bir nevi açıklanmıştır. Yasa koyucu tarafından, iflas davası, kişinin tüm malvarlığını ve geniş bir alacaklı kitlesini ilgilendirdiğinden İİK 159. maddesi ile Mahkemeye, alacaklıların yararı için zorunlu göreceği bütün muhafaza tedbirlerini alabilme olanağı tanımıştır. Bu tedbirler, borçlunun mallarının defterinin tutulması, borçlunun mallarını devretmemesi için muhafaza altına alınması, taşınmazların tapu kaydına tedbir şerhi verilmesi gibi tedbirlerdir. İİK’nun 159. maddesinde, iflas talebi üzerine Mahkemenin, alacaklıların menfaati için zaruri olan tedbirleri alacağı hükme bağlanmıştır. Alacaklıların bir kısmının zararına olsa bile tedbirler genellikle alacaklıların menfaatine ise verilmelidir. Belirtilen yasal düzenleme uyarınca, alacaklının iflas talebini alan Mahkeme, İlk önce alacaklıların menfaati için gerekli gördüğü muhafaza tedbirlerini emredebilir. Muhafaza tedbirlerinin neler olduğu kanunda sayılmış değildir. Bunun için alacaklının bir talepte bulunması şart değildir. Muhafaza tedbirlerine karar vermek zorunluluğu, İİK’nun 159/1-2. cümlesi gereğince, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi durumunda söz konusu olmaktadır. Buna göre ise somut yargılamada, muhafaza tedbiri alınmasına lüzum olup olmadığını takdir yetkisi Mahkemeye ait olup dosya kapsamı ve mevcut delil durumu ile yasal düzenlemede dikkate alındığında Mahkemece tesis edilen kararın gerekçelerine nazaran usul ve yasaya uygun olduğu, hukuka aykırı bir yönünün bulunmadığı anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/446 Esas sayılı derdest dava dosyasında verilen 23/11/2022 tarihli ara karar usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Huku Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı vekili tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-f bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/02/2023