Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/536 E. 2023/656 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/536 Esas
KARAR NO: 2023/656
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23/02/2023
NUMARASI: 2022/634 Esas, 2023/176 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatifin genel kurulda aldığı karar uyarınca inşaat yapım işini götürü bedel olarak ihale ettiğini, bütün sürecin Kamu İhale mevzuatına göre yürütüldüğünü, ihalede çeşitli usulsüzlükler olduğundan bu konuda Bakırköy CBS’ye suç duyurusunda bulunulmuş olmakla beraber ihale neticesinde 04/08/2020 tarihinde … Limited Şirketi ile anahtar teslim götürü bedel sözleşmesi imzalandığını, davalı ortağın ayrıca … Ticaret Limited Şirketi’nin imzaya yetkili şirket müdürü olduğunu, davalının ortak sıfatını haiz olması dolayısıyla genel kurullara katıldığını, şirket yetkilisi olarak genel kurulda ortaklara inşaatla ilgili bilgilendirmelerde bulunduğunu, davalının ortaklıktan doğan borçlarını ödemediğini, bu durumun diğer kooperatif ortaklarını etkilediğini, kooperatife ödeme yapmadıklarını, davalının yetkilisi olduğu şirketin yaptığı imalatların yapılan tespitte deprem yönetmeliğine aykırı olduğunun tespit edildiğini, bu durumun işleri dahada zora soktuğunu, üyelerin ödeme yapma konusundaki iradelerini etkilediğini, davalı ortağın ortaklıktan kaynaklanan borçlarını ödemediğini, bunun üzerine Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının haksız olarak icra takibine itiraz ettiğini belirterek öncelikle İİK m.257 vd. uyarınca davalının taşınır, taşınmaz, banka alacakları, vb. her türlü hak ve alacağının ihtiyaten haczine, davalı borçlunun itirazının iptaline ve alacağın faiziyle ödenmesine, takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin Bakırköy Ticaret Mahkemesi olduğunu, sözleşmenin davacının iddia ettiği gibi götürü bedel usulu bir sözleşme olmadığını, davacının hakediş borçlarını ödemediğini, bu arada, davacı kooperatifin de maliki olduğu parselini de ilgilendiren şekilde Belediyenin imar uygulamasının iptal edilmesine ilişkin İdare Mahkemesinde açılan iptal davasında, müvekkilinin de üyeliği bulunan kooperatifin inşaatı hakkında yürütmenin durdurulmasına karar verildiğini, İdare Mahkemesi tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararı üzerine, Belediye tarafından düzenlenen Yapı tatil Tutanağı ile inşaatın 22.02.2022 tarihinde tatil edildiğini, müvekkilinin aidat ödemediği konusundaki iddianın yersiz olduğunu, her ne kadar başka üyelerin de aidat ödemediği iddia edilse de, diğer üyeler hakkında icra takibi başlatıldığı konusunda somut bir bilgi verilmediğini, davacı kooperatifin vadesi gelen borçlarını gününde ödemediğini, yetkililerin görevlerini kötüye kullandıklarını, müvekkilinin aylık olarak kooperatif ödemelerini … Bankasından kredi kullanarak ödemekteyken 12 Şubat 2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan karar ile kooperatif tarafından müvekkilinden 90.000 TL ve 30.000 TL ara ödeme istendiğini, banka hesaplarında ciddi tutarda kaynağı bulunan davacının günü geçen borçlarını dahi ödemezken inşaata devam edilememesi gerçeği karşısında husumet içerisinde bulunduğu müvekkili gibi sadece birkaç üye hakkında takip başlatılması olayının eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirterek davanın reddi ile kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME ARA KARARI: Mahkemece 06/10/2022 tarihli ara kararı ile: kooperatif ile üyeleri arasında açılacak dava ve başlatılacak takiplerde kooperatif merkezi mahkemesi ve icra dairelerinin yetkili olduğu, anılan yetki kuralının, kamu düzeninden olup kesin yetki kuralı olduğundan resen dikkate alınması gerektiği, kooperatif ve üyeleri arasındaki icra takiplerinde kesin yetkinin kabul edilmesinin kaçınılmaz olduğu, itirazın iptali davasının görülerek sonuçlandırılabilmesi için usulüne uygun bir şekilde başlatılmış icra takibinin bulunması özel dava şartları arasında kabul edilmekte olup böyle bir uyuşmazlıkta ise usulüne uygun icra takibinin başlatılmış olmasından anlaşılması gereken hususun mutlak yetkili yer icra dairesinde başlatılan icra takibi olması gerekeceğinden 6100 sayılı HMK’nun 114/2 maddesi gereğince aynı yasanın 115. maddesi göz önünde bulundurarak davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin, icra dairesinin yetkisi konusunda yanılgıya düştüğünü, somut olayda, borçlu tarafından yetkiye ilişkin herhangi bir itiraz olmadığından artık icra müdürlüğünün yetkisinin kesinleştiğini, HMK’nun 14/2 maddesindeki kesin yetki hükmünün kooperatif ile ortağı arasındaki aidat alacağından kaynaklı davalarda uygulanması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, kooperatif genel kurulunun aidat kararı gereğince 183.408,73 TL asıl alacak ve 14.225,88 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 197.634,61 TL üzerinden takip başlatıldığı, davalının ödeme emrine karşı itirazı üzerine yasal süresinde işbu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece 22/11/2022 tarihli celsede, davacının kooperatif olması sebebiyle kooperatiften kaynaklı alacağa ilişkin açılan davada kooperatif merkezinin yetkili olduğu, icra takibine ilişkin davalı tarafça yetkiye itiraz edilmediği, icra dairesinin yetkisinin kamu düzenine ilişkin olmadığı gerekçesiyle davalı tarafın yetki itirazı ara kararla reddedilerek yargılamaya devam olunmuş ise de 23/02/2023 tarihli celsede davalı tarafın yetki itirazına ilişkin verilen ara karardan rücu edilmesine ve sonuç olarak açılan davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddine dair karar verilmiştir. Uyuşmazlık, icra dairesinin yetkisine itiraz olmadan bu hususun kesin yetki bulunan hallerde somut olay özelinde ise HMK’nun 14. maddesi uyarınca Mahkemece resen dikkate alınarak incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. “…YHGK’nın 24.04.2013 tarih ve 2012/9-1435 E., 2013/569 K. sayılı ilamında “Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davasını gören mahkeme, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyebilir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle tetkik merciinin (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek, kesin olarak sonuçlandırmalıdır (Hukuk Genel Kurulunun 28.3.2001 gün ve 2001/19-267 E, 311 K sayılı; 20.3.2002 gün ve 2002/13-241 E, 208 K sayılı ilamları). Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Saim Üstündağ, İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, sayfa:101, 102; Aynı doğrultuda YHGK’nın 20.3.2002 gün 2002/13-241 E., 208 K. sayılı ilamı). İtirazın iptali davasının konusunu teşkil eden icra takibinde borçlu, icra dairesinin yetkisine yönelik bir itiraz ileri sürmediğinden, takibin başlatıldığı yer ile itirazın iptali davasına bakan mahkemenin bulunduğu yerin aynı olması gerekmemektedir.” açıklamasına yer verilerek, bu uygulama benimsenmiştir. Diğer yandan, YHGK’nın 15.04.2015 tarih ve 2013/23-1758 E., 2015/1190 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan HMK’nın 14. maddesine göre, tüzelkişiler ile ortakları arasındaki davalarda, tüzelkişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemelerinin kesin yetkili olduğu açıkça belirtilmiştir. İİK’nın 50. maddesinde ise, para veya teminat borcu için yapılan icra takibi hususunda (davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile uygulanacağı hüküm altına alınmış olup öğretide ve uygulamada icra dairelerinin yetkisinin kesin yetki olmadığı kabul edilmiştir. (KURU, B.: İcra ve İflas Hukuku, El Kitabı, 2.b., İstanbul 2013, s.179 ve YHGK., 24.04.2013 gün ve 2012/9-1435 E.,2013/569 K.) Bu açıklamalara ve anılan yasa maddelerine göre, kooperatif ile ortağı arasındaki alacağın tahsili için girişilen icra takipleri bakımından kesin yetki bulunmamakla birlikte kooperatif ile ortağı arasındaki davalarda kesin yetki kuralının geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda da açıklandığı üzere, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan HMK’nın 14. maddesine göre, kooperatifin ortaklarına ya da ortakların bu sıfatla diğer ortaklar veya kooperatife açacağı davalarda kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesi yetkili olup, anılan yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin ve kesin nitelikte olduğundan, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. TMK’nın 51. maddesine göre de tüzel kişinin ikametgâhı anasözleşmede başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir. Somut olayda, icra takibi, Sorgun İcra Müdürlüğü’nde yapılmış ve tebliğ edilen ödeme emri üzerine davalı-borçlu, icra dairesinin yetkisine itiraz etmemiş, sadece borca itiraz etmiş olmakla, Sorgun İcra Dairesi’nin yetkisi kesinleşmiştir. Dairemizin 04.04.2013 tarih ve 903 E., 2156 K.; 04.11.2013 tarih ve 5340 E., 6762 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; İcra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmadığından mahkemece, icra dairesinin (İİK’nın 50/2. maddesi yollaması ile) takip tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK’nın 14. maddesi uyarınca yetkili olup olmadığının incelenmesi gerekmeden, mahkemenin dava tarihi itibariyle yetkili olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Dosyada, davacı kooperatifin muamele merkezinin neresi olduğuna ilişkin herhangi bilgi ve belge bulunmamakla birlikte, dosyada bulunan kooperatif cevabi yazısında, kooperatif adresinin Sarıkaya olduğu yazılıdır. Bu durumda mahkemece, dava tarihi itibariyle, davacı kooperatifin muamele merkezinin, bağlı bulunduğu Birlik’ten sorularak tespiti, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmediğinden icra dairesinin yetkisinin kesinleştiği gözetilerek, dava tarihi itibariyle kooperatifin muamele merkezinin Sarıkaya olduğunun belirlenmesi halinde, mahkemenin kesin yetkisine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle HMK’nın 114/1-ç ve 115/2. maddesi uyarınca davanının usulden reddine karar verilmesi; Sorgun olduğunun belirlenmesi halinde ise şimdiki gibi uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, bu hususun gözden kaçırılması doğru olmamıştır…” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/6427 Esas 2016/3930 Karar sayılı ilamı). 6100 sayılı HMK’nun 14/2 maddesi “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” hükmünü içermektedir. Bu madde uyarınca kooperatif ile ortağı arasındaki uyuşmazlıklara bakmaya yetkili mahkeme kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir. Bu yetki kesin ve kamu düzenine ilişkindir. Buna göre somut olayda, davalı borçlu icra dosyasında ödeme emrine yönelik itirazında, icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığın a dair bir itiraz ileri sürmemiştir. Bu durumda, icra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmadığından takip tarihi itibariyle icra dairesinin yetkisi kesinleştiğinden ve icra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin ve kesin yetki niteliğinde olmadığından bu husus Mahkemece kendiliğinden gözetilemez. O halde Mahkemece işin esasının incelenip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hatalı olarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davacı vekili istinafında haklıdır.Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/634 Esas, 2023/176 Karar ve 23/02/2023 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a.6 fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.01/06/2023