Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/53 E. 2023/135 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/53 Esas
KARAR NO: 2023/135
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 21/10/2022
NUMARASI: 2022/594 Esas
İHTİYATİ HACİZ
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 15/12/2022 yürürlük tarihli hizmet sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme kapsamında müvekkili şirketin 15-16 Mart 2022 tarihleri arasında …’ta … etkinliği organizasyonunu düzenlediğini, sözleşmenin “Ücret ve Ödeme” başlıklı 12. maddesi ve sözleşmenin sonunda yer alan EK-1’de vergiler dahil toplamda 623.238,68 TL hizmet ücretinin ödenmemesinin akabinde İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyasında başlatılan takibin davalı şirketin itirazı üzerine durduğunu belirterek davanın kabulü ile aynı zamanda davalının mal kaçırma çabası içerisinde olması sebebiyle taşınır, taşınmaz, üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının araştırılarak bunların üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece Mahkemesi 26/08/2022 tarihli ara kararı ile, somut olayda, e-fatura, taraflar arasındaki yazılı sözleşme ve davalı yana çekilen ihtarname sureti hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı alacaklının alacağını yaklaşık olarak ispat ettiği vicdani değerlendirmesi ile İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesinin 2022/140 esas ve 2022/ 262 karar sayılı ilamı nazara alınarak İ.İ.K.nun 257. ve sonraki ilgili maddelerinde öngörülen koşulların gerçekleştiği ve bu istemin yerinde bulunduğu belirlendiğinden %15 teminat yatırılması koşuluyla, davacının ihtiyati haciz talebinin dava değeri dikkate alınarak 645.624,05 TL alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere davalı borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine oy çokluğu ile karar verilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili ile davalı arasındaki sözleşmenin, alacağın varlığını kanıtlamayacağını, sözleşmenin 4. sayfasının 13. maddesinde, “Tarafların etkinlik bitimini müteakip en geç 7 (gün) içerisinde hesap mutabakatı yapacakları” açıkça belirtilmiş olup müvekkili ile davacı arasında bir hesap mutabakatı yapılmadığını, bu nedenle, davacı tarafça tek taraflı olarak belirlenen alacak miktarının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davacının, sözleşme gereği üstlendiği sağlık zirvesinin organizasyon işini gereği gibi yerine getirmediğini, davacı tarafından faturanın elektronik ortamda oluşturulması sebebiyle kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin itiraz etmemiş olmasının, fatura bedelini kabul ettiğini ortaya koymadığını, icra dosyası kapsamında yapılan itirazın, takibe konu alacak ve dolayısıyla faturanın kabul edilmediğini gösterdiğini, davacının, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmemesi sebebiyle eksik ifanın söz konusu olduğunu ve davacının, işi gereği gibi yerine getirdiğini ispatlamakla yükümlü olduğunu, ayrıca müvekkili aleyhine verilen ihtiyati haciz kararının da hukuka aykırı olduğunu, şöyle ki ortada vadesi gelmiş bir borç bulunmadığını, icra takibinin kesinleşmediği gibi işbu icra takibine dayanak 24.03.2021 tarihli fatura olması sebebiyle alacağın varlığı ve vadesinin geldiğinin ispatlanmış hatta isptalanmaya yakın bir hale gelmiş olmadığını, faturaya konu alacağın yargılamayı gerektirdiğini, ayrıca, müvekkilinin muayyen bir yerleşim yeri de bulunmakta olup, davacı tarafça, Mahkemenin ihtiyati haciz kararı üzerine, işbu yerleşim yerinde 13.09.2022 tarihinde haciz işlemleri de yaptığını, sonuç olarak, müvekkilinin mal varlığını kaçırmaya yönelik bir eylemi olsaydı, davacı tarafın hacze geldiğinde, haciz yapabilecek bir menkul mal bulamayacağını, Mahkemenin yargılamayı gerektiren işbu dava konusu uyuşmazlık hakkında, en baştan müvekkilinin savunmaları dahi alınmadan ihtiyati haciz kararı vermesinin, adeta davanın neticesi hakkında da karar verilmesi anlamına geldiğini belirterek davanın reddi ile ihtiyati haczin kaldırılmasına dair karar verilmesini savunmuştur. Davalı vekilinin cevap dilekçesi ile ihtiyati haciz kararına itirazı üzerine açılan duruşma neticesinde Mahkemece şartları oluşmayan itirazın oyçokluğu ile reddine dair karar verilmiştir. İlk derece Mahkemesi 21/10/2022 tarihli ara kararında, davacının sunduğu e-fatura, taraflar arasındaki yazılı sözleşme ve davalı yana çekilen ihtarname sureti hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı alacaklının alacağını yaklaşık olarak ispat ettiği, alacağın yaklaşık ispatının ihtiyati haciz kararı için yeterli olduğu, borçlunun diğer itirazlarının icra takibine yapılan itirazların değerlendirileceği asıl davada tartışma konusu yapılabileceğinden bahisle müterizin itirazlarının oy çokluğuyla reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ; Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; ortada vadesi gelmiş bir borç bulunmadığını, icra takibinin kesinleşmediğini, davacı tarafından faturanın elektronik ortamda oluşturulmasının, alacağın varlığı ve vadesinin geldiğinin ispatlanmış hatta isptalanmaya yakın bir hale gelmiş olduğunu ortaya koymadığını, icra dosyası kapsamında yapılan itirazın, takibe konu alacak ve dolayısıyla faturanın kabul edilmediğini gösterdiğini, sözleşmenin. alacağın varlığını kanıtlamadığını, sözleşmenin 4. sayfasının 13. maddesinde, “Tarafların etkinlik bitimini müteakip en geç 7 (gün) içerisinde hesap mutabakatı yapacakları” açıkça belirtilmiş olup müvekkili ile davacı arasında bir hesap mutabakatı yapılmadığını, bu nedenle, davacı tarafça tek taraflı olarak belirlenen alacak miktarının taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, ayrıca davacının, sözleşme gereği üstlendiği sağlık zirvesinin organizasyon işini de gereği gibi yerine getirmediğini, faturaya konu alacağın yargılamayı gerektirdiğini, ayrıca, müvekkilinin muayyen bir yerleşim yeri de bulunmakta olup, davacı tarafça, Mahkemenin ihtiyati haciz kararı üzerine, işbu yerleşim yerinde 13.09.2022 tarihinde haciz işlemleri de yaptığını, sonuç olarak, müvekkilinin mal varlığını kaçırmaya yönelik bir eylemi olsaydı, davacı tarafın hacze geldiğinde, haciz yapabilecek bir menkul mal bulamayacağını belirterek ihtiyati hacze itirazlarının reddine dair karara karşı istinaf başvurularının kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup dava kapsamında ayrıca ihtiyati haciz talep edilmiştir. Mahkemenin, ihtiyati haczin kabulüne yönelik verdiği karara karşı davalı vekilinin itirazının reddine ilişkin ara kararının davalı vekilince istinaf edildiği anlaşılmıştır. İhtiyati haciz, İİK’nun 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. 257. madde uyarınca, ihtiyati haczin vadesi gelmiş bir para borcu için istenebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ihtiyati haciz istenebilmesi için borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması, yahut kaçmış olması veya bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması gereklidir. İİK’nun 258/1 fıkrasına göre de, alacaklının, alacağı ve icabın da haciz talepleri hakkında, mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecbur olduğu hükme bağlanmıştır. Bu hükme göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için, kesin bir ispat aranmamakta, özellikle hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanmasının tercih edilmesi gereken bir seçenektir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2013/18723 Esas 2014/1804 Karar sayılı ilamı). Taraflar arasında 15/12/2022 tarihli hizmet sözleşmesi akdedilmiş olup, sözleşmenin konusunun, 15-16 Mart 2022 tarihlerinde … , … , … Sokağı No:…, Beşiktaş/İstanbul adresinde gerçekleşecek … isimli etkinlik kapsamında davacı tarafından ifa edilecek hizmetler olduğu, tarafların bu hizmetlerden doğan hak ve yükümlülüklerinin neler olduğunun ve bu hak ve yükümlülüklerin karşılıklı olarak ne şekilde yerine getirileceğinin işbu sözleşme ile belirlendiği, sözleşmenin varlığının taraflar arasında ihtilaf konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı sözleşme gereği edimini yerine getirdiğinden bahisle 24/03/2022 tarihli 623.238,68 TL bedelli e-fatura tanzim etmiş olup ödenme yapılmaması üzerine davalıya karşı başlattığı icra takibine itiraz üzerine işbu davayı açmıştır. Davacı taraf, sözleşme kapsamındaki tüm edim ve yükümlülüklerini zamanında, tam ve eksiksiz ifa ettiğinden bahisle sözleşme ile belirlenen alacağın tahsilini talep etmiş olup davalı taraf ise, davacının, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmemesi sebebiyle eksik ifa söz konusu olduğundan davacının, işi gereği gibi yerine getirdiğini ispatlamakla yükümlü olduğunu savunmuştur. Buna göre somut olayda, dosya kapsamında yer alan mevcut bilgi ve belgeler dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin kanaat ve takdirinde bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesinin kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından 6100 sayılı HMK’nun 354/1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,1-İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/594 Esas sayılı derdest dava dosyasında verilen 21/10/2022 tarihli ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 353/1b-1 bendi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davalı tarafından yapılmış olan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1-f maddeleri gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/02/2023