Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/527 E. 2023/625 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/527 Esas
KARAR NO: 2023/625
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2019
NUMARASI: 2018/413 Esas, 2019/76 Karar
DAVA: İFLAS
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin takip tarihi itibariyle davalıdan 83.970,36 TL alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için Büyükçekmece … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile iflas takibi başlattıklarını, borçluya gönderilen ödeme emrinin bila tebliğ döndüğünü, bunun üzerine borçlunun ticaret sicilde kayıtlı adresine TK 35. maddesi gereğince tebligat yapıldığını, davalının takibe itiraz etmediğini, şirketin ticaret sicil müdürlüğünde kayıtlı adresinde faaliyette olmaması nedeniyle aciz halinde bulunduğunu, İİK 156. maddesi gereğince ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından borca itiraz edilmemesi üzerine alacaklının Ticaret Mahkemesinde iflas kararını isteyebileceğini belirterek icra borcunun davalı şirket tarafından mahkeme veznesine depo edilmesine, borç ödenmezse davalının iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; ödeme emrinin müvekkili şirkete usul ve yasaya aykırı bir şekilde tebliğ edilmesi nedeniyle, maddi olarak borçlu bulunmayan müvekkilinin şekli olarak borçlu gösterilmeye çalışıldığını, müvekkilinin son döneme kadar kullandığı makinelerin davacıya ait olduğunu, bu bağlamda davacı ile müvekkilinin makinelerin kullanımına ilişkin kira sözleşmesi ve hisse devri protokolleri yaptıklarını, müvekkili şirketin iflas durumunda olmadığını, davacıya karşı müvekkilinin alacaklarına istinaden alacak davası ve icra takibine ilişkin menfi tespit davasının ikame edileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, kesinleşen takibe ve usulüne uygun düzenlenip tebliğ edilen depo kararına rağmen davalı şirket tarafından depo emrinde belirlenen borcun ödenmediği gerekçesiyle İİK.nun 156/2. fıkrası gereğince davalının iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; taraflar arasında devam eden karşılıklı istihkak davaları olduğunu, davacı şirketin dava ve iddiaların önüne geçmek amacıyla huzurdaki davayı açtığını, iflas takibinin usule aykırı tebligat ile kesinleştiğini, davacı şirkete karşı menfi tespit davası açıldığını, kararın onanması halinde telafisi imkansız mağduriyetler ortaya çıkacağını, menfi tespit davasının kazanılması durumunda ise davacının müvekkilinin iflasını istemeye yetkili olmadığının ortaya çıkacağını, depo emrinde takip konusu borç ve ferilerinin açıkça gösterilmesi gerektiğini, somut davada takip öncesi işlemiş faiz hesabı yapılmadığından, depo emrinin usulüne uygun olmadığını belirterek kararın kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DAİREMİZİN KARAR İLAMI Dairemizin 21/10/2021 tarih ve 2019/1317 Esas, 2021/1172 Karar sayılı ilamı ile; “Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2021/4679 Esas, 2021/6216 Karar ve 09/06/2021 tarihli bozma ilamında belirtildiği üzere, borçlu şirketin ticaret sicil adresine TK’nın 35.maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için bu adrese gönderilen tebligatın adresin kapalı olması yada muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesi zorunludur. Davaya konu icra takibindeki çıkartılan ve 10/04/2018 tarihli bila iade edilen tebligat ise adreste dava dışı şirketin olduğu ve tebliği mümkün olmadığı gerekçesiyle iade edilmiştir. Söz konusu iade sebebinde emsal ilamda belirtildiği şekilde adresin kapalı olması yada muhatabın adresten taşınmış olmasına dair herhangi bir şerh mevcut değildir. Bu nedenle söz konusu bu tebligat esas alınarak TK’nın 35.maddesine göre daha sonradan davalı şirketin sicil adresine yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunun kabulü mümkün değildir. İflas davası açılabilmesi için iflas ödeme emrinin borçluya usule uygun şekilde tebliğ edilmesi gerekeceği, mahkemece bu hususun resen dikkate alınması gerekirken davalı savunmasına rağmen değerlendirilmediği, bu sebeple usulüne uygun şekilde iflas ödeme emri tebliğ edilmeden açılan davanın reddine karar verilmesi” gerektiğine değinilerek ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış ve yeniden esas hakkında davanın reddine karar verilmiştir.
YARGITAY BOZMA İLAMI Dairemiz kararının davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. HD’nin 24/01/2023 tarih ve 2021/6536 Esas, 2023/223 Karar sayılı ilamı ile; “Somut olayda; davalı borçlu şirketin ticaret sicil adresine çıkarılan ödeme emrine dair tebligatın, adreste kiralama şirketinin olması nedeniyle iade edildiği, bunun üzerine tebligatın Tebligat Kanunun 35.maddesi gereğince gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bölge Adliye Mahkemesince, davalı şirkete çıkarılan ödeme emri tebligat mazbatasında, yukarıda açıklanan madde kapsamında ‘adreste davalı şirketin olmadığı veya kapalı olduğu’ ibarelerinin olmadığı gerekçesiyle tebliğatın usulüne uygun olmadığının kabulü, isabetli olamamıştır. Şöyle ki ödeme emrinin tebliği davalı şirketin ticaret sicil adresine yapılmış, mazbataya adreste başka bir şirketin olduğu ibaresi düşülmüştür. Adreste başka bir şirketin olduğu ibaresi, davalı şirketin adreste olmadığı anlamına gelmeli ve bu şekilde yorumlanmalıdır. Ticaret şirket adresinde ilgilinin olmaması halinde de TK.35. maddeye göre tebliğ yapılması gerekmektedir. Davaya konu olayda da bu hükümlere uygun hareket edildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı şirkete yapılan ödeme emri tebliği usulüne uygundur.” denilerek Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, İİK’nın 158. Maddesi uyarınca kesinleşmiş icra takibi nedeniyle borçlunun iflasına ilişkindir. Dosya kapsamından, davacının 06/04/2018 tarihinde, cari hesapta ödenmeyen bakiye alacağın tahsili için davalı aleyhine iflas yolu ile adi takip başlattığı, davalının ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkartılan ödeme emrinin tebliğ edilememesi üzerine, TK’nın 35. Maddesi uyarınca borçlu şirketin sicile kayıtlı adresine 13/04/2018 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalının takibe itiraz etmediği, davacının ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde davalının iflasına karar verilmesi talebi ile eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Dairemizce davalıya ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu gerekçesiyle, davalının iflasına dair verilen ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Yargıtay 6. HD’nin 24/01/2023 tarih ve 2021/6536 Esas, 2023/223 Karar sayılı ilamı ile Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir. İİK’nın 155. maddesi; “Borçlu iflas yoliyle takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur. Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir” hükmünü, aynı Yasa’nın 156/1 maddesi; “Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir.” hükmünü düzenlemektedir. Ayrıca İİK’nın 158/1 maddesi uyarınca iflas takibi kesinleştiğinde İİK’nın 166. maddesinde belirtilen usulle ilan edilmesi gerekir. Davalı taraf, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, takip öncesi işlemiş faiz hesabı yapılmadığından İİK 158.maddesi uyarınca çıkarılan depo emrinin usulüne uygun olmadığını savunmuştur. Davalı şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresine çıkartılan tebligat, adreste borçlu şirket dışında kiralama şirketi bulunduğu gerekçesiyle iade edilmiş, sonrasında TK’nın 35. maddesi uyarınca aynı adrese ödeme emri tebliğ edilmiştir. TK’nın 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın adresin kapalı olması yada muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesi zorunludur. Davalı şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresine çıkartılan tebligat, adreste borçlu şirket dışında kiralama şirketi bulunduğu gerekçesiyle iade edilmiş olup, bu durum, davalı şirketin sicile kayıtlı adreste olmadığı (ayrıldığı) şeklinde yorumlanmalıdır. Sonrasında TK’nın 35. maddesi uyarınca aynı adrese ödeme emri tebliğ edilmesinde usule aykırılık bulunmamaktadır. Diğer taraftan davalı vekili, takip öncesi işlemiş faiz hesabı yapılmaması nedeniyle depo emrinin usulüne uygun olmadığını savunmuşsa da, davacının takipte, takip öncesi işlemiş faiz talebi olmadığına göre, talep edilmeyen alacak kaleminin hesaplanmaması da doğrudur. Öte yandan davalı, borcu bulunmadığını ve açılan menfi tespit davasının beklenmediğini savunmuştur. İİK’nın 158/2 maddesi uyarınca borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemişse, mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir. Şu halde, davalının takibe itiraz etmediği ve takibin kesinleştiği, usulüne uygun depo emrine rağmen borcu da ödenmediği gözetildiğinde davalının savunmasına değer verilmemiştir. Bunun yanında davacı iflas gideri ve iflas avansları da yatırdığından, davanın kabulü ile davalının iflasına karar verilmesi gerekir. Sonuç olarak davalının kesinleşen takibe ve usulüne uygun depo emrine rağmen borcu ödemediği anlaşıldığından davanın kabulü ile davalının iflasına karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacının davasının KABULÜ ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde 869215-0 sicil no ile kayıtlı olan … SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin 25/05/2023 günü saat:14:11 itibariyle İFLASINA, 2-İflas ile ilgili olarak Bakırköy Nöbetçi İflas Müdürlüğüne müzekkere YAZILMASINA, 3-İflas ile ilgili olarak İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne BİLDİRİLMDE BULUNULMASINA, 4-İflasın, iflas müdürlüğü tarafından İİK’nun 166.maddesinde yazılı usullere göre İLANINA, 5-İflas avansının Bakırköy İcra ve İflas Müdürlüğü’ne AKTARILMASINA, 6-Alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 144,00 harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 7-Davacı tarafından ödenen 35,90 TL başvurma harcı ve 35,90 TL peşin harç olmak üzere toplam 71,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,8-Davacı tarafından karşılanan 173,40 TL yargılama gideri, 602,98 TL ilan masrafı, 800,00 TL bilirkişi inceleme ücreti olmak üzere toplam 1.576,38 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 9-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, İstinaf Giderleri Yönünden; 10-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,11-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,12-Davacı tarafından yapılan 195,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,13-İstinaf yargılamasının Yargıtay bozma ilamı sonrasında duruşmalı olarak gerçekleştirilmiş olması nedeniyle, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı yararına hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 5.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,14-6100 sayılı HMK’nın 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra artan kısmın yatıran tarafa İADESİNE,Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı asli müdahil vekilinin yokluğunda, İcra İflas Kanunun 308/a.maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren on gün süre içerisinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/05/2023