Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/510 E. 2023/624 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/510 Esas
KARAR NO: 2023/624
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 23/03/2023
NUMARASI: 2022/462 Esas
TALEP: İHTİYATİ TEDBİR
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin 1997 yılında davalı kooperatifin üyesi olduğunu ve … Blok … nolu bağımsız bölümün kendisine tahsis edildiğini, kooperatifin 2006 yılında müvekkilini ihraç ettiğini, ihraç kararının iptali için 2007 yılında açtıkları davanın kabul edilerek müvekkilinin üyeliğinin tespitine karar verildiğini, kararın temyiz incelemesinde onanarak 08/11/2021 tarihinde kesinleştiğini, ihraç kararı kesinleşene kadar üyelik hak ve yükümlülükleri devam etmesine rağmen, dava süresinde müvekkilinin genel kurula çağrılmadığını ve mali yükümlülüklere ilişkin kararların kendisine tebliğ edilmediğini, ihraç kararının iptali kararının kesinleşmesinden sonra davalı kooperatifin 288.165,28 TL borç ve 523.321,35 TL gecikme faizi olarak toplam 811.486,63 TL borcun ihtara rağmen ödenmediği gerekçesiyle müvekkilini tekrar ihtar ettiğini, kooperatifin müvekkiline tahsisli işyerine el koyarak kira gelirinden kendisinin yararlandığını, kooperatifin genel kurul kararı olmadan geçmişe dönük gecikme cezası alamayacağını, ayrıca 2008 yılında kooperatifin tasfiyesine de karar verildiğini, tasfiye halinde kooperatifin ihraca karar vermesinin mümkün olmadığını ileri sürerek kooperatif yönetim kurulunun 14/02/2022 tarihli ihraç kararının iptali ile müvekkilinin üye olduğunu tespitini, … Blok … nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, taşınmazın müvekkiline teslimine kadar emsal kira bedellerinin ve 100.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini, ayrıca tedbiren taşınmazın devrinin önlenmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının kooperatiften herhangi bir hak talep edemeyeceği, davacının haklılığını yaklaşık ispat etmek zorunda olduğu, ancak haklılığını ispat edemediği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu, dava tapu iptal ve tescil istemini de içerdiğinden uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilmesi gerektiğini belirterek kararın bu yönden düzeltilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun onuncu kısım birinci bölümünde geçici hukuki korumalar üst başlığı ile 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 389/1 maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” ve yine Kanunun 390/3 maddesi “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükümlerini içermektedir. Anılan hükümlerde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ve talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi şartıyla uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. İhtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartlarında biri, ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir. (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi). Somut davada, davacı, … Blok … nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Yasal düzenleme kapsamında ve davanın niteliği gereğince, taşınmazın 3. kişilere devrinin önlenmesi için taşınmaz kaydına ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekir. Taşınmazın uyuşmazlık konusu olduğu dikkate alındığında, yasanın tabiriyle, mevcut durumun değişmesi hâlinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması yada tamamen imkânsız hâle gelmesi tehlikesinden dolayı ihtiyati tedbir sebebinin var olduğunun kabulü gerekirken, talebin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Diğer taraftan HMK 392/1. fıkrada, ihtiyati tedbir talep eden tarafın haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olduğu belirtilmiştir. Maddede, dava konusunun değerine göre teminatın takdir edileceğine dair bir ifadeye yer verilmemiştir. Bu durumda, yasal düzenleme kapsamında uygun bir miktarda teminata karar verilmesi gerektiği gözetilerek 50.000,00 TL teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesi uygun görülmüştür. Açıklanan nedenler ile davacı vekilininin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılmasına ve davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile teminat mukabilinde taşınmazın devir ve temlikinin tebdiren önlenmesine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile KABULÜ ile, 2-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/462 Esas sayılı derdest dava dosyasında verilen 23/03/2023 tarihli ara kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, a)Davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, dava konusu Tuzla İlçesi, … Mahallesi, … parsel, … Blok, … nolu bağımsız bölümün davalı adına kayıtlı olması halinde, taşınmazın üçüncü kişilere devir ve temlikinin tebdiren ÖNLENMESİNE, b) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 392. maddesi gereğince, tedbir talep edenin haksız çıktığı takdirde karşı tarafın veya üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacağı zararlara karşılık takdiren 50.000,00 TL nakit veya süresiz ve kesin banka teminat mektubunun ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafından ibrazı halinde ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına, c) HMK 393/2. fıkra gereğince, ihtiyati tedbir kararının yazı işleri müdürlüğü tarafından uygulanmasına, d) İlgili tapu sicil Müdürlüğüne İhtiyati tedbire dair müzekkere yazılmasına, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından bakiye harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin dosya derdest olduğundan mahkemece esas hükümle birlikte değerlendirilmesine, Dosya üzerinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 394/5. fıkrası ve aynı yasanın 362/1-f bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.25/05/2023