Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/496 E. 2023/623 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/496 Esas
KARAR NO: 2023/623
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/11/2022
NUMARASI: 2021/7 Esas, 2022/1061 Karar
DAVA: TAPU İPTALİ VE TESCİL (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, … blok … numaralı dairenin müvekkiline tahsis edildiğini, kooperatifin bazı üyelere kat irtifakı tapusunu verirken bazı üyelere vermediğini, davalı kooperatifin diğer davalı … İnş. Ltd. Şti.’ne borçlu olduğunu ve borç sebebiyle Bursa … İcra Dairesinde devam eden … sayılı icra takibi bulunduğunu, davalı kooperatifin 09/03/2015 tarihinde davacıya ait bağımsız bölümü, borçlusu olduğu … Ltd. Şti.’ne satıp devrettiğini, bu işlemin hukuka aykırı olduğunu, kötü niyetli biçimde mülkiyeti davacıya ait olan taşınmazın herhangi bir bilgi verilmeden devredildiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalılar süresinde davaya cevap vermemiş, davalı şirket vekili yargılama sırasında; kooperatife ait inşaatı kendilerinin yaptığını, bu sebeple kooperatiften alacaklı olduklarını, dava konusu taşınmazı da iş bu alacaklarına karşılık devraldıklarını, devir tarihi itibariyle taşınmazın kooperatif mülkiyetinde bulunduğunu, iyiniyetli biçimde taşınmazın devralındığını, kooperatifin arsa sahiplerinden alacağı bağımsız bölümler bulunduğundan davacının da hak kaybına uğramayacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; dava tarihi itibariyle davacının kooperatife herhangi bir aidat borcunun bulunmadığı, bu durumda dava konusu taşınmazın davacı adına tapuda ferdileşme işleminin yapılması gerektiği, davacının taşınmazın mülkiyetini diğer davalı davalı … Ltd. Şti’ne tescilden önce kazandığı, yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda davalı şirketin mülkiyetinin korunamayacağı, davalı şirketin taşınmazı muvazaalı edinip edinmediğinin tartışılmasına gerek olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile … Blok … nolu dairenin davacı adına tesciline, davalı şirketin taşınmazı muvazaalı edindiğine dair delil bulunmadığından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı kooperatiften tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresinde davacı ve davalı … İzolasyon Ltd. Şti vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; davalı şirketin de yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davalı kooperatif ile birlikte sorumlu tutulması gerektiğini belirterek kararın bu yönden düzeltilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; müvekkilinin tapu kaydına güvenerek kazandığı ayni hakkın korunması gerektiğini, müvekkilinin taşınmazı iyiniyetle edindiğini ve iktisabının kötü niyetli olduğuna dair delil bulunmadığını, mahkemenin bu hususa dair hiçbir değerlendirme yapmadığını, hakimin kendiliğinden delil toplayamayacağını, mahkemenin davacının sunduğu ödeme dekontları ile bağlı olduğunu, ilk alınan bilirkişi raporunda davacı tarafından sunulan dekontlara göre davacının mali yükümlülüklerini yerine getirmediğinin tespit edildiğini, bu nedenle mülkiyete hak kazanamayacağını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; tahsis ve muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi12/06/2019 tarihli kararı ile davacının mali yükümlülüklerini yerine getirdiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, davacı vekilinin hükmü istinaf etmesi üzerine Dairemizin 26/11/2020 tarih ve 2020/2091 Esas, 2020/2080 Karar sayılı kararı ile; “…Bu durumda, mahkemece, davalı kooperatifin defter, kayıt ve belgelerinin öncelikle kooperatiften istenilmesi, zayi edilmiş ise zayi belgelerinin bulunup bulunmadığı, imha edildiği bildirilir ise sebebi ve imha tutanakları olup olmadığı, defter kayıt ve belgeler ya da davalı kooperatif temsilcisinin yapacağı açıklamaya göre zayi belgesi veyahut imha tutanakları ibraz edilmezse, kooperatifin adresinde defter ve kayıtların incelenmesi için keşif yapılması, ya da bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilmesi, buna rağmen inceleme yapılamaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise kooperatifin kuruluşundan itibaren tüm genel kurul kararları, bilanço ve gelir gider cetvelleri ile yönetim ve denetim kurulu raporları, ilgili ticaret sicil memurluğundan ya da anasözleşmenin 41. madde hükmü gereğince Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden ve ayrıca kooperatifin tüm defter ve belgeleri kooperatifin taraf olduğu diğer davaların bulunduğu mahkemelerden araştırılıp, celbedilmesi, (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/9168 Esas 2014/3276 Karar sayılı ilamı) yine davalı şirketin, davalı kooperatif aleyhinde başlattığı takip dosyasının dosya içerisine alınması suretiyle, konusunda uzman bilirkişi heyetinden, bağımsız bölümün davacıya tahsis edilip edilmediği, davacının mali yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, yerine getirmemişse, kooperatifin, kooperatife borcu olan üyelere taşınmaz tahsis edip etmediği, sonuç olarak davacının dava konusu bağımsız bölüme hak kazanıp kazanmadığı konusunda bilimsel veri ve içeriğe sahip denetime elverişli rapor almak ve davalılar arasındaki işlemin muvazaalı/davalı şirketin iyiniyetli olup olmadığı hususlarının değerlendirilmesi suretiyle sonuca gidilmesi” gerektiğine değinilerek karar kaldırılmıştır. Kararın kaldırılmasından sonra ilk derece mahkemesinde alınan 07/03/2022 tarihli raporda; kooperatif defter ve kayıtları incelenerek davacının ödeme yapması gereken aidat toplamı 92.204,89 TL’yi tamamen ödediği ve herhangi bir aidat borcunun bulunmadığı, … Blok … nolu dairenin kura çekiminde dava dışı …’e isabet etmekle birlikte, davacı ve dava dışı …’ün anılan dairenin davacıya verilmesini talep ettiği ve kooperatif yönetim kurulunun 25/12/2002 tarihli kararı ile söz konusu dairenin davacı adına kaydedilmesine karar verdiği belirtilmiştir. İlk derece mahkemesi, davacının dava tarihi itibarıyla yükümlülüklerini yerine getirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiş, davalı şirket ve davacı vekili hükmü istinaf etmiştir. 1-Davalı şirket vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede; Davalı şirket, taşınmazı tapu siciline güvenerek iyiniyetle kazandıklarını ve davacının mali yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek hükmü istinaf etmiştir. Aynı nedenlerle dava dışı ortak tarafından dosyamız davalıları aleyhine açılan Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/451 Esas, 2017/833 Karar sayılı kararının temyizen incelemesi sonucu Yargıtay 6. HD’nin 2021/1611 Esas, 2021/1989 Karar sayılı kararında; “Kooperatifin 30.06.2014 tarihli genel kurulda dairelerin asgari satış bedelinin belirlenmek suretiyle satışına dair alınan kararı ancak üye sayısından fazla olup üyeye tahsis edilmemiş daireler için geçerli olabilir. Üyeye tahsisli dairenin satışı yapılan tahsis genel kurul ve kura çekimine dayalı olarak yapıldığında başka bir genel kurul kararına dayanılarak yapılan tahsis yok sayılarak tahsisli daire başkasına satılamaz. Davacının kooperatif üyesi olduğu, kendisine tahsis edilen dairede oturduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Yine davacı üyenin edimlerini yerine getirmediğine ilişkin iddia ve ispat bulunmamaktadır. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre kooperatife ait bir taşınmazı tahsisle devralıp kullanan bir ortağın taşınmazına tapuda resmi işlemle temlik alanın iyiniyeti korunamaz. Tapuda işlem yapan basit bir araştırmayla bu taşınmazın kooperatif tarafından kime tahsis edildiğini kimin kullanımında olduğunu öğrenebilecek durumdadır. Kaldı ki içinde kooperatif üyesinin oturduğu bir taşınmazı satın alırken böyle bir araştırmayı yapmak taşınmaz alan herkesten beklenmelidir. Bu durumda davanın kabulüne karar verilmesi” gerektiğine değinilmiştir.Somut olayda da davacıya tahsisli dairenin 09/03/2015 tarihli satış ile davalı şirkete devredildiği anlaşılmaktadır. Tapuda işlem yapan basit bir araştırmayla bu taşınmazın kooperatif tarafından kime tahsis edildiğini kimin kullanımında olduğunu öğrenebilecek durumda olduğundan, kooperatife ait bir taşınmazı tahsisle devralıp kullanan bir ortağın taşınmazına tapuda resmi işlemle temlik alanın iyiniyeti korunmayacaktır.Diğer taraftan davalı şirket, Dairemizin kaldırma kararından önce alınan rapora göre davacının mali yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürmüşse de, söz konusu raporun kooperatif ticari defter ve kayıtları incelenmeden hazırlandığı anlaşıldığından bu rapora dayalı olarak davacının mali yükümlülüklerini yerine getirmediğinden söz edilemeyecektir. Ticari defter ve kayıtları incelenerek alınan rapora göre ise davacının dava tarihi itibarıyla kooperatife aidat borcunu ödediği tespit edilmiştir. Hal böyle olunca mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.2-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede; Mahkemece, davalının taşınmazı muvazaalı edindiğine dair delil bulunmadığı gerekçesiyle yargılama gideri ve vekalet ücretinin sadece davalı kooperatiften tahsiline karar verilmiş, davacı vekili bu yönden hükmü istinaf etmiştir. HMK’nın 326 maddesi; “Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir” hükmürü düzenlemektedir. Davacı üyeliğine dayanarak tapu iptal ve tescil isteğinde bulunduğuna ve mahkemece de davanın kabulüne karar verildiğine göre, yargılama gideri ve vekalet ücretinin aleyhine hüküm verilen davalı şirketten de tahsili gerekirken, hatalı gerekçe ile davalı şirketin yargılama giderinde sorumlu tutulmaması doğru olmamıştır.Açıklanan nedenler ile HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından, HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın kabulüne karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/7 Esas, 2022/1061 Karar ve 04/11/2022 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE, a)Davanın KABULÜ ile Bursa ili Mudanya ilçesi Güzelyalı … mahallesi, … mevkii, … ada … parsel sayılı taşınmaz üzerinde kurulu yapının … Blok … kat … numaralı bağımsız bölümünün … Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti adına olan tapusunun iptali ile kooperatif üyelerinden … TC Kimlik numaralı … ve … oğlu … adına tapuya KAYIT VE TESCİLİNE, b)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 14.345,12 TL harcın davacı tarafından yatırılan toplam 3.586,28 TL peşin ve tamamlama harcından mahsubu ile bakiye 10.758,84 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, c)Davacı tarafça karşılanan 512,33 TL peşin harç, 27,70 TL başvurma harcı, 45,60 TL tedbir talebi harcı, 54,40 TL istinaf karar harcı, 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 3.073,95 TL tamamlama harcı ve 2.855,80 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 6.718,38TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, d)Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde BIRAKILMASINA, e)Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince 32.400,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
İstinaf Başvurusu Yönünden; 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davalı … Ltd.Şti tarafından peşin olarak yatırılan 3.586,28 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.406,38 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 5-Davacı tarafından karşılanan 265,00 TL istinaf yargılama gideri ile peşin olarak yatırılan 671,90 TL istinaf başvuru harcı ve karar harcı olmak üzere toplam 936,90 TL’nin davalı … Ltd.Şti’den tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı … Ltd.Şti tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA, 7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 8-6100 sayılı HMK’nın 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra artan kısmın yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/05/2023