Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/490 E. 2023/631 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/490 Esas
KARAR NO: 2023/631
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2022
NUMARASI: 2022/720 Esas, 2022/1081 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında müvekkilinin sunmuş olduğu Tüyap Fuar Standı ve Proje işi karşılığı hizmet bedeli+KDV dahil toplam 47.200,00 TL üzerinden anlaşma yapıldığını, müvekkili tarafından sözleşme gereği üstlenilen edim ifa edilmesine rağmen hizmet bedelinin ödenmemesi üzerine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 011016 seri nolu 30.10.2018 tarihli faturaya istinaden 47.200,00 TL asıl alacak ve 2.692,99 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 49.892,99 TL üzerinden icra takibi başlatılmış olduğunu, icra takibinin davalı tarafça itiraz edilmesi sebebiyle durduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; görevli ve yetkili Mahkemenin müvekkilinin adresi de dikkate alındığında Silivri Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, icra dosyası kapsamında da Silivri İcra Müdürlüğünün yetkili olduğundan bahisle ödeme emrine yönelik itirazda bulunulduğunu, kabul manasına gelmemek kaydıyla dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı ile müvekkili şirket arasında yapılmış yazılı ve geçerli bir sözleşme olmadığı gibi davacı tarafından müvekkiline verilen bir hizmetin de bulunmadığını, fatura tanzim edilmesinin borçlu oldukları anlamına gelmeyeceğini, davacı tarafın gönderildiğini iddia ettiği ihtarname içeriğinin gerçeği yansıtmadığı gibi müvekkili şirkete usul ve yasalara uygun bir şekilde tebliğ de edilmediğini belirterek davanın reddi ile davacı aleyhinde %20’den aşağı olmamak üzere tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:İlk derece mahkemesince; TBK’nun 89. maddesi uyarınca para borçları götürülecek borçlardan olup alacaklının icra takibini kendi ikametgahında bulunan İcra Müdürlüğünde yapabileceği gibi genel yetki kuralı uyarınca borçlunun ikametgahının bulunduğu yer icra dairesinde de yapabileceği, davacının adresinin “… Mah. … Cad. … Apt. No:… Başakşehir/İstanbul” olduğu, davalının adresinin “… Mah. … Cad. No:… Silivri/İstanbul” olduğu, buna göre davacının icra takibini adresi itibariyle kendi ikametgahının bulunduğu yer icra dairesi olan Küçükçekmece İcra Müdürlüğünde ya da genel yetki kuralı uyarınca davalının ikametgahının bulunduğu yer icra dairesi olan Silivri İcra Müdürlüğünde başlatması gerektiği, ne davacının ne de davalının adresi dikkate alındığında icra takibinin yetkili İcra Müdürlüğünde yapılmadığı, her ne kadar davacının talebinin taraflar arasında kurulduğu iddia olunan sözleşmeye dayandığı ve HMK’nun 10. maddesi uyarınca sözleşmenin kurulduğu yer Mahkemelerinin de yetkili olabileceği değerlendirilmiş ise de, davalı tarafından sözleşme ilişkisinin inkar edildiği, aralarında geçerli bir sözleşme ilişkisi olup olmadığının yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında icra dairesinin yetkisine yönelik yapmış olduğu itirazın yerinde görüldüğünden bahisle yetkili icra dairesinde yapılmış usulüne uygun bir takip bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin kararının hatalı olduğunu, dava açılışı ile birlikte davalıya gönderilen ihtarname, aradaki sözleşme ve ticari ilişkiyi gösteren faturaların dosya kapsamına sunulmasına rağmen davalının soyut inkarı hükme esas alınarak davanın reddine karar verildiğini, taraflar arasındaki ticari ve sözleşmesel ilişkiden doğan borcun varlığının ortada olduğunu, davalının icra takibine sadece borçlu olmadıklarından bahisle itiraz ettiğini, taraflar arasında sözleşmesel ilişki bulunduğunun davalının itiraz etmediği faturalar ve ihtarname ile sabit olduğunu, HMK’nun 10. maddesi ile sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceğinin hüküm altına alındığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Uyuşmazlık, icra takibinin yetkili icra dairesinde başlatılıp başlatılmadığı ve buna dayalı olarak Mahkemece tesis edilen kararın yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.”…Davalı vekili tarafından taraflar arasındaki akdi ilişki inkar edilerek davacıya borçlu olunmadığı savunulmuştur. Bu durumda sözleşme ilişkisi taraflar arasında çekişmelidir. Taraflar arasında kurulduğu ileri sürülen akdi ilişkinin varlığını, HUMK’nun 288. maddesi gereğince, kural olarak yasal ve yazılı delillerle davacı kanıtlamakla ödevlidir (TMK madde 6). Ancak, davanın tarafları tacir, işin de ticari iş olması nedeniyle, uyuşmazlıkta ticari defterler, Türk Ticaret Kanunu’nun 82 ve devamı maddelerinde gösterilen şartlar kapsamında yasal delil olarak kabul edilir… Her iki taraf da tacir olduğuna göre davalı tarafın da ticari defterleri üzerinde usulüne uygun inceleme yaptırılması, leh ve aleyhe delil olabilme koşullarının değerlendirilerek akdi ilişkinin ve varsa alacağın belirlenmesi, bu yolla dahi akdi ilişki ve alacak belirlenemiyorsa, davacı yasal delil olarak yemin deliline dayanmış olduğundan, davalıya yemin önerisinde bulunabilme hakkı mahkemece hatırlatılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2009/12320 Esas 2011/5062 Karar sayılı ilamı).”…İİK’nın 50/1. maddesi uyarınca, para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile uygulanır. 6100 sayılı HMK 10. maddesi gereğince sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda dava ve icra takibi, sözleşmenin yerine getirileceği (ifa edileceği) yerde de açılabilir. Sözleşmenin yerine getirileceği yer tarafların açık ya da örtülü isteklerine göre belirlenir. Aksi durumda ise sözleşmenin yerine getirileceği yer Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi gereğince tespit edilir. TBK 89/1. maddesi uyarınca para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir. Uyuşmazlık sözleşmeden doğan bir para borcuna ilişkin olup, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgâhında ödenir. Bu nedenle para alacaklarına ilişkin takipler alacaklının ikametgâhında da yapılabilir…” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/6377 Esas 2021/4552 Karar sayılı ilamı).Somut olayda, icra dosyası kapsamında davalı borçlu, Silivri İcra Müdürlüğünün yetkili olduğundan bahisle icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş olup aynı zamanda cevap dilekçesinde de taraflar arasında akdi bir ilişkinin olmadığını savunmuştur. Mahkemece belirtilenin aksine, TBK’nun 89. maddesi uyarınca bir para alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibinde alacaklının ikametgahının bulunduğu yer icra dairesinin yetkili olabilmesi, ancak taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması şartına bağlıdır. Ayrıca bundan başka TBK’nun 89/1 maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yerin tarafların açık ya da örtülü isteklerine göre de belirlenmemiş olması gerekir. Somut olayda icra takibinin dayanağı olan faturanın taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki kapsamında düzenlendiği iddia edildiğine göre icra dairesinin yetkisi bakımından HMK’nun 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa edileceği yerde yetkili olduğundan sözleşme ilişkisinin varlığı yetkili icra müdürlüğünün tespiti bakımından önem arzetmektedir. Ancak Mahkemece akdi ilişkinin varlığı konusunda yeterli bir inceleme yapıldığından söz edilemez. Mevcut delil durumuna göre, taraflar arasında akdi ilişkinin varlığı veya yokluğu konusunda kesin bir sonuca varmak mümkün değil ise, bu durumda sözleşme ilişkisinin varlığı, ancak, tarafların buna dair gösterdikleri delillerin toplanması ve değerlendirilmesinden sonra tespit edilebilecektir. Bu nedenle anılan hükümler de dikkate alınmak suretiyle Mahkemece, davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının bu çerçevede incelenip değerlendirilerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/720 Esas, 2022/1081 Karar ve 27/12/2022 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 ve 355. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a.6 fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/05/2023