Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/485 E. 2023/630 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/485 Esas
KARAR NO: 2023/630
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 24/11/2022
NUMARASI: 2022/386 Esas, 2022/1056 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2022/940 ESAS SAYILI DAVA
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; 01.10.2017 başlangıç tarihli kira kontratıyla müvekkili şirketin, davalı şirketten … Mah. … Cad. No:… Bahçelievler/İstanbul adresindeki zemin kat ve zemin kat üzerini kiraladığını, davalının söz konusu adreste bulunan yapının maliki olduğunu, 13.09.2021 tarihinde bina ortak alanında çıkan yangının müvekkili firmaya ait işyerine sıçraması neticesinde 5.707.234,59 TL değerinde mal ve ekipmanların tekrar kullanıma ve satışa konu olamayacak biçimde yanarak tamamen telef olduğunu, davalının, yangına konu yapının hem maliki hem de kiralayanı olması sebebiyle zarardan sorumlu olduğunu, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin itiraz edilmesi sebebiyle durduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin, davacı şirkete herhangi bir borcunun olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile, borcun sebebi olarak gösterilen Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/91 D.İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu incelendiğinde davacı şirketin iş yerinde meydana gelen hasar ile müvekkili şirket arasında illiyet bağı kurulamadığını, müvekkili şirketin kusurundan bahsedilemeyeceğini, bilirkişi raporunda mobilya ve tekstil malzemeleri ile ilgili hasar bedeli için hesaplama yapılmamasına rağmen bu kalemlerin de icra takibine konu edildiğini, müvekkili şirketin taşınmazın maliki olması sebebiyle taşınmazda oluşan zarar miktarının talep edilmesinin hukuki dayanağı ve temelinin sözkonusu olamayacağını, bilirkişi raporunda, davacı şirketin aktifinde yer alan malların, dosyada mübrez envanter kayıtları ile de uyumlu olmadığının tespit edildiğini, Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/80 D.İş sayılı dosyasından alınan raporda da yangın izlerinin dışarıdan geldiğinin tespit edildiğini, TBK’nun ilgili hükmü gereğince kiralayanın kusursuz sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, yangının dışarıda başladığını ve yangına binanın dış kısmında davacıya ait istiflenmiş yanıcı malzemelerin sebebiyet verdiğini, yangının başlaması ve devamı sonucunda oluşan maddi zararlardan davacı şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, yanıcı malzemelerin bina dışında güvenliksiz ve önlemsiz bir alanda depolandığını, yangının meydana gelmesinde ve oluşan zarardan davacının kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan davalı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
BİRLEŞEN DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; … AŞ’ye ait … Mahallesi … Caddesi No:… Bahçelievler/İstanbul adresinde bulunan işyerinin müvekkili sigorta şirketi tarafından … numaralı 24/06/2021-31/12/2021 vadeli … Sigorta Poliçesinde belirlenen risklere karşı poliçede yazılı teminat limitleri çerçevesinde sigortalandığını, söz konusu adreste bulunan ve …’e ait işyeri önünde istiflenmiş plaka halindeki ahşap malzemeler ve süngerlerin tutuşmasıyla çıkan yangının sigortalı kıymetlerde 748.091,89 TL maddi zarar meydana getirdiğini, zararın müvekkili sigorta şirketi tarafından ödenerek sigorta ettirenin haklarına halef olduğunu, itfaiye raporu, uzman raporu, ekspertiz raporu ve fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere davaya konu yangının meydana gelmesinde ve büyüyerek yayılmasında davalı şirketin sorumlu olduğunu, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin itiraz edilmesi sebebiyle durduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu icra dosyasında taraf sıfatları bulunmadığından davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, 01.10.2017 başlangıç tarihli kira kontratıyla müvekkili şirketin, davalı şirketten … Mah. … Cad. No:… Bahçelievler/İstanbul adresindeki zemin kat ve zemin kat üzerini kiraladığını, davalının söz konusu adreste bulunan yapının maliki olduğunu, 13.09.2021 tarihinde bina ortak alanında çıkan yangının müvekkili firmaya ait işyerine sıçraması neticesinde müvekkili firmanın zarar gördüğünü, Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/91 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti yapıldığını, raporda yangının başlamasından müvekkili firmanın doğrudan yada dolaylı olarak herhangi bir kusurunun bulunmadığını, zira ortak alanlarda başlayan yangından dolayı bina maliki ve kiralayanın sorumlu olduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz olarak ikame edilen davanın usul ve esastan reddine, dava konusu icra takip dosyasının iptaline, davacı alacaklının, dava konusu icra takibinde haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, işbu davanın, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/386 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine ya da bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; somut olayda, asıl dosyada taraflar arasındaki ve birleşen dosyada dava dışı sigorta ettiren ile davalı arasındaki temel hukuki ilişkinin kira sözleşmesi olduğu, bu nedenle görevli mahkemenin HMK’nun 4. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi olduğundan bahisle Mahkemenin görevli olmaması sebebiyle asıl ve birleşen davanın usulden reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde birleşen dosya davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Birleşen dosya davacı vekili istinaf dilekçesinde; TTK’nun 4. maddesi uyarınca tacir olan her iki yanın ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığını, TTK’nun 3/1maddesi gereğince bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari iş olduğunu, bu nitelikteki davalara Asliye Ticaret Mahkemesinin bakmakla görevli olduğunu, müvekkilinin, olay sebebiyle sigortalısına yaptığı ödeme sonrasında halefiyet hakkının doğduğunu, halefiyet hakkının TTK’nun 1472/1 maddesinde düzenlenmesi nedeniyle ticari iş niteliğine haiz olduğunu, TTK’nun, HMK’ya göre daha özel nitelikte bir kanun olması ve sulh hukuk mahkemelerinin kira sözleşmeleri konusunda uzmanlaşmış bir mahkemesi olmaması sebebiyle her iki tarafı tacir ve tarafların ticari işletmelerine ilişkin kira sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.Asıl dosyada davacı birleşen dosyada davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava itirazın iptali istemine ilişkin olup asıl davada, davacı kiracı meydana gelen yangın sebebiyle oluşan zararını kiraya veren davalı şirketten tahsilini; birleşen davada ise, davacı sigorta şirketi sigortalısına yaptığı ödemenin rücuen tahsilini talep etmiştir. Birleşen dosya davacısı sigorta şirketi vekili, somut uyuşmazlık bakımından Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek hükmü istinaf etmiştir.Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı TTK’nun “halefiyet” başlıklı 1472. maddesi “(1)Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” hükmünü ihtiva etmektedir. Sigorta rücu davalarının 6102 sayılı TTK‘nun 1472. maddesi hükmünden kaynaklanması nedeniyle aynı yasanın 4. maddesi gereğince bu tür davalarda görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğu düşünülebilir ise de, davanın TTK’nun 1472. maddesi hükmünden kaynaklanmış olması ile halefiyet ilkesi dikkate alındığında, davanın sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre değerlendirilmesi gerektiği gerek doktrinde gerekse de uygulamada çekişmesiz şekilde kabul edilmektedir. Bir başka deyişle, sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişki ticari dava niteliğinde ise bu tür davada Ticaret Mahkemesi görevli olacaktır. Aksi halde ise yani esas uyuşmazlık ticari nitelikte değilse böyle bir davada Ticaret Mahkemesi görevli olmayacaktır.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.3.1944 Tarihli E.37, K.9 sayılı kararı, “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklindedir. Somut olayda, asıl dosya davalısı … AŞ’ye ait riziko adresi “… Mah. … Cad. … Merkezi … Kapı No:… Bahçelievler/İstanbul” olarak belirlenen yapının … Sigorta Poliçesi ile belirlenen rizikolara karşı birleşen dosya davacısı sigorta şirketi tarafından sigortalandığı, sigortalı taşınmazda bulunan zemin katta asıl dosya davacısı birleşen dosya davalısı şirketin kiracı olarak faaliyet gösterdiği, 13/09/2021 tarihinde meydana gelen yangın sebebiyle asıl dosya davacısı şirketin, oluşan zararını kiraya veren davalı şirketten talep etmesine karşılık birleşen dosya davacısı sigorta şirketinin ise, yaptığı ödemeye dayalı sigortalısının halefi olarak açtığı dava ile rücuen tazmin talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. Buna göre, asıl davada taraflar arasındaki ilişkinin kira akdine dayalı olduğu, davacının, davalıdan kiralayan ve yapı maliki sıfatıyla talepte bulunduğu anlaşılmış olup asıl dava bakımından verilen görevsizlik kararı yerindedir. Kaldı ki asıl dava kapsamında verilen karar da istinafa konu edilmiş değildir. Birleşen davada ise, davacı işbu davayı halefiyet hakkına dayalı olarak açtığına göre YİBK kararında belirtildiği şekilde, sigortalı kimse sorumlu kişiye karşı nerede dava açması gerekiyorsa davanın da o mahkemede açılması gerekir. Birleşen dava ise, haksız fiile dayalı olarak açıldığından ve davanın tarafları da tacir olduğundan Mahkemece birleşen dava yönünden tesis edilen görevsizlik kararı isabetli olmayıp kaldırılması gerekir. O halde Mahkemece asıl dava yönünden verilen görevsizlik kararı gereği Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan asıl davanın tefrik edilerek birleşen dava yönünden işin esasının incelenip varılacak sonucu göre karar verilmesi gerekir.Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince yazılı olduğu şekilde birleşen dava bakımından görevsizlik kararı verilmesi doğru olmadığından birleşen dosya davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Birleşen dosyada davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/386 Esas, 2022/1056 Karar ve 24/11/2022 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 ve 355. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı birleşen dosya davacısı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,5-Birleşen dosya davacısı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a.6 fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/05/2023