Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/460 E. 2023/391 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/460 Esas
KARAR NO: 2023/391
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2022
DAVA: MENFİ TESPİT (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 19/01/2022 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili aleyhine davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibine dayanak olarak Vize Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan soruşturma dosyası ve davalı sigorta şirketi tarafından sigortalısına yapılan ödeme belgelerinin gösterildiğini, soruşturma dosyasında müvekkilinin isminin geçmesi sebebiyle müvekkilli aleyhine takip yapıldığını, müvekkilinin süresinde takibe itiraz yapamadığından takibin kesinleştiğini, haciz baskısı altında takipte belirtilen miktarın müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin, ceza soruşturmasında ifadeye dahi çağrılmadığını, müvekkilinin masum olduğunu belirterek müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında borçlu bulunmadığının tespitine, kötü niyetle hareket eden davalının %40 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; 26/05/2021 tarihinde müvekkili şirket nezdinde sigortalı … Organize Sanayi Bölgesi’nde hırsızlık meydana geldiğini, davacının da aralarında bulunduğu altı kişilik grubun büyük miktarda kablo çalarak sigortalı …’i zarara uğrattığını, bu kapsamda şüpheliler aleyhine Vize Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/821 soruşturma sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, müvekkilinin, uğradığı zararı tahsil etmek amacıyla davalınında aralarında bulunduğu diğer şüphelilerle birlikte aleyhlerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalının süresinde itiraz etmediğini, ancak iş bu davayı açtığını, davacının iddialarını kabul etmediklerini, Jandarma tarafından tutulan tutanakta davacının ve diğer ortaklarının isimlerinin ve kimlik bilgilerinin tespit edildiğini, müvekkili şirketin ödediği zarar miktarını davalılara rücu hakkının bulunduğunu ve davacının bu kapsamda borçtan sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, davacı hakkında kesinleşen bir mahkumiyet hükmü bulunmadığı, soruşturma aşamasında olan bir dosyada davacının davaya konu eylemi işlediğinden bahsedilemeyeceği, bu sebeple icra takibi başlatılamayacağı, davalının sigortalısının uğradığı zarardan davacının sorumlu olduğuna dair bir delil ya da belge sunulmadığından davanın kabulüne, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında 163.135,55 TL asıl alacak, 2.051,49 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 165.187,07 TL’den davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ne borçlu olmadığının tespitine, İİK 72. Maddesi gereği davalının takipte haksız ve kötüniyetli olması şartı arandığından, somut olay bakımından davalının icra takibinde kötü niyetli davrandığı sabit olmadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; icra takibine konu hasar sebebiyle başlatılan soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, ceza dosyasında karar verilmesinin beklenmesi akabinde icra takibi yapılması halinde alacağın zaman aşımına uğrayacağını, mahkemenin ret kararında, müvekkilinin delil sunmadığı gerekçesine dayanılmış ise de müvekkili tarafından sunulan somut delillerin incelenmediğini, hasar dosyasının mahkeme tarafından celp edilmediğini beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf cevap dilekçesinde; davalının sunduğu tüm delillerin mahkemece tartışıldığını, davalının ispata yarar herhangi bir delil sunmadığını, Cumhuriyet Savcılığınca yapılan soruşturmanın henüz devam ettiğini, ceza davası açılmadığını, müvekkili hakkında verilen bir mahkumiyet hükmü bulunmadığını, bu sebeple davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Davalı sigorta şirketi ile sigortalısı arasında montaj bütün riskler sigortası poliçesi bulunduğu, dava dışı şirkete ait işyerinde hırsızlık olayı gerçekleştiği, oluşan zararın davalı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödendiği, akabinde davalı sigorta şirketi oluşan zararı tahsil etmek amacıyla hırsızlık olayını gerçekleştirdiği iddia edilen kişiler aleyhine icra takibi başlattığı, davacının da takipte yer aldığı, borca itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiği, bunun üzerine davacı tarafından, davalı aleyhine borçlu olmadığına yönelik iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacı aleyhine açılmış bir ceza davası bulunmadığı, iddianame dahi düzenlenmediği, hırsızlık olayının davacı tarafından gerçekleştirildiğine dair başkaca bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. İş bu karar davalı sigorta şirketi tarafından istinaf edilmiştir. 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmünü ihtiva etmektedir. “…Uyuşmazlığın çözümü açısından; ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, bir başka deyişle ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusunu düzenleyen kurallar üzerinde de durulması gerekmektedir. Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesi davasına etkisi, hukukumuzda 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 74. maddesinde “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmü ile yer almıştır. Bu düzenlemeye göre hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır. İlkenin esası; bir ceza kuralı ile kamu hukuku yönünden yaptırım amaçlanmışken, aynı uyuşmazlığa ilişkin hukuk kuralı ile kişilerin birbirlerine karşı hak ve ödevlerini düzenleyen medeni hukuk alanında bir yaptırım amaçlanmasına dayanmaktadır. Bu açık hüküm karşısında; ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide ve gerekse Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayların varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır…” (Yargıtay HGK 2019/(19)11-757 Esas 2022/694 Karar sayılı ilamı) Ceza mahkemesince verilen, beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.1.975 gün ve E:1971/T-406, K:1975/1; HGK’nun 23.1.1985 gün ve E:1983/10-372, K:1985/21; HGK’nun 27.04.2011 gün ve E:2011/17-50, K:2011/231 sayılı ilamları). Yukarıdaki açıklamaya göre, ceza mahkemesinin suçun sanıklar tarafından işlenmediğine dayalı beraat kararının hukuk hakimini bağlayacağı, ceza mahkemesi tarafından delil yetersizliğine dayalı verilen beraat kararının ise hukuk hakimini bağlamayacağı, ancak beraat kararının maddi bir olguyu tespit etmesi, maddi olaylara yönelik bir saptama içermesi halinde bu kararın hukuk hakimini bağlayacağı anlaşılmaktadır. Vize Cumhuriyet Başsavcılığının 28/06/2022 tarihli cevabı yazısında, davacı ve arkadaşları hakkında vize Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/821 soruşturma nolu dosyasında soruşturmanın halen devam ettiği bildirilmiştir. Buna göre mahkemece Türk Borçlar Kanunun 74.maddesi gereğince Vize Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/821 sayılı soruşturma dosyasının bekletici mesele yapılması, dava açılması halinde bu davanın sonucu beklenilerek karar verilmesi gerekirken davacı hakkında iddianame dahi düzenlenmediği, zarara davacının sebep olduğuna dair dosyada başkaca bir delilde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/132 Esas, 2022/848 Karar ve 15/12/2022 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 2.825,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.645,10 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 5-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31/03/2023