Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/417 E. 2023/495 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/417 Esas
KARAR NO: 2023/495
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18/01/2023
NUMARASI: 2020/81 Esas, 2023/28 Karar
DAVA: İFLAS (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
KARAR TARİHİ: 04/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkili … A.Ş. ile davalı arasında 01.08.2013 tarihinde … AVM mağaza içerisinde bulunan mağaza niteliğindeki mecurun kiralanması amacıyla kira sözleşmesi imzalandığını, 27.09.2013 tarihinde kira sözleşmesine ek sözleşme akdederek ana sözleşmede bir takım değişiklikler yapıldığını, davalının, kiralanan mecurda “…” mağaza ünvanı ile faaliyet gösterdiğini, müvekkili … A.Ş.’nin kendi içerisinde 31.05.2016 tarihinde kısmi bölünme gerçekleştiğini, bölünme sonucunda müvekkili … A.Ş.’nin, … AVM’nin mülkiyetini … A.Ş.’ye devrettiğini, kira sözleşmesinin de davalı şirket ile… A.Ş. arasında hüküm ve sonuç doğurur hale geldiğini, davalının, aylık kira bedeli ödeme borcuna dair asli yükümlülüklerini yerine getirmekten imtina ettiğini, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 5.1 maddesini değiştiren ek sözleşmenin 2. maddesi gereğince, davalı şirketin, kira dönemi içerisinde ilk kira yılında her ay 30.960 Euro + KDV asgari aylık kira bedelini ödemeyi üstlendiğini, tarafların, kira sözleşmesinin 5.2. maddesi ile, yapılan hesaplama sonucunda ciroya dayalı kira bedelinin aylık asgari kira bedelinden fazla olması halinde aradaki farkın davalı şirkete fatura edileceğini kararlaştırdığını, taraflar arasındaki anlaşmazlığın, davalının, müvekkil şirkete keşide ettiği Üsküdar … Noterliğinin … yevmiye sayılı ihtarnamesiyle, kendilerine gönderilen faturayı iade etmesi ile başladığını, müvekkil şirketçe de, keşide edilen Ankara … Noterliğinin 08.06.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile, mezkur faturanın kira sözleşmesinden kaynaklanan kira alacağına yönelik olduğunun bildirildiğini, akabinde yine müvekkili şirketçe keşide edilen 18.07.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname ile, davalı şirkete, 1.661.124.44 TL kira alacaklarının olduğunun ve 7 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiğini, ancak davalının kira bedelini ödememesi üzerine bu seferde Ankara … Noterliğinin 02.11.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile, bakiye 1.935.237.28 TL kira alacağının 5 gün içerisinde ödenmesinin istenildiğini, ancak davalının, borcu kabul etmediğini Üsküdar … Noterliğinin 09.11.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile bildirildiğini, sözleşmenin 5.4 maddesinin “Bir kira dönemi içerisinde herhangi 2 aya ait kira bedeli 2 kere yazılı ihtar edilmesine rağmen zamanında ödenmezse veya eksik ödenirse, gelecek bir yıllık kira bedeli ayrıca gerek kalmaksızın muaccel hale gelecek ve kiralayan bu miktarı talep ve tahsil haiz olacaktır” düzenlemesini içerdiğini, söz konusu ceza koşulunun bağımsız bir nitelik taşıdığını, taraflar arasındaki kira dönemlerinin başlangıç tarihinin 23.03.2014 olarak belirlendiğini, bir kira dönemi içerisinde davalı tarafa keşide ettikleri 2 ihtarname neticesinde sözleşmenin 5.4. maddesinde yer alan ceza koşulunu talep etme haklarının doğduğunu, bu doğrultuda 08.03.2019 tarihinde Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla adi iflas yolu ile takip ikame edilmiş ise de, davalının söz konusu icra takibine haksız ve mesnetsiz bir şekilde itiraz ettiğini belirterek davanın kabulü ile, ödeme emrine itirazın kaldırılmasına, borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, İİK md. 156 doğrultusunda tacir sıfatını haiz davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; kira sözleşmesinin … ile yapılmasına rağmen davanın iki şirket tarafından açılması sebebiyle şirketlerden en az birinin aktif dava ehliyetinin olmadığını, davacı şirketlerin cezai şart talepleri ve bu talebe dayanak gösterilen sözleşme hükmünün geçersiz, fahiş ve hükümsüz olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede belirtilen kira bedelinin 2017 yılı içinde tarafların mutabakatı ile değişerek ciro kirasına geçildiğini, buna göre her ayın kirasının farklı olduğunu ve yaklaşık 1 yıl boyunca ödemelerin mutabık kalınan bedeller üzerinden yapıldığını, davacıların da buna hiçbir itirazı olmadığını, bu hususun e-mail ve kesilen faturalardan anlaşıldığını, 2014, 2015, 2016 ve 2018 yılındaki faturaların ise, asgari kira bedeli olan 30.960 Euro+KDV toplam 36.532,80 Euro üzerinden kesildiğini, 31.05.2018 tarihinde kesilen faturanın, 2017 dönemi ciro farkı kira bedeline ilişkin olması ve anlaşmaya aykırı kesilmesi sebebiyle müvekkili tarafından iade edildiğini, taraflar arasında kira bedeli ve kira sözleşmesinin şartlarının ihtilaflı olduğunu ve bir hesap mutabakatının bulunmadığını, müvekkili şirketin her yılın sonunda royalty destek bedeli altında fatura keserek davacı şirketlerden alacaklı hale geldiğini, karşılıklı mahsuplaşma ve belirli ödemeler ile tarafların mutabakat sağladığını, davacı şirketlerin, müvekkili şirketin teminat mektubunu da haksız olarak nakde çevirerek 524.742,25 TL tahsil ettiğini, davacı şirketlerin muaccaliyete dayalı cezai şart veya erken kira isteme hakları bulunmadığı gibi bunun şartları ve unsurlarının da somut olayda oluşmadığını, cezai şarta ilişkin hükmün geçersiz olduğunu, talep edilen miktarların fahiş olduğunu, tüm kira, alacak, ortak gider/masraf, tazminat/ceza taleplerinin ileri sürülmesinin haksız, dayanaksız, hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, ödeme emrinden ve ihtarnamelerden, kira bedellerinin hangi ay için istendiğinin ve ne kadar olduğunun tam, açık, kesin bir biçimde anlaşılmadığını, böyle bir durumda, ihtarnamelerin veya ödeme emrinin sözleşmede belirtilen şartları taşıdığından da söz edilemeyeceğini, keza buna bağlı olarak da, iflas takibi ve iflas isteminde bulunulamayacağını, muacceliyet iddiası ile cezai şart istenemeyeceğini belirterek davanın reddi ile, davacının takip miktarının %20’si oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davacıların, davalı aleyhine başlattığı Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin dayanağının “08.03.2019 tarihli sözleşmenin 5.4. maddesindeki muacceliyet şartından kaynaklanan alacak” olarak belirtildiği, iş bu davanın itirazın iptali davası olup takiple sıkı sıkıya bağlı olduğu, davacıların sözleşmenin muacceliyet şartına dayanarak alacak talebinde bulunabilmesi için sözleşmenin 5.4. maddesi gereği yazılı ihtar da bulunarak bir kira dönemi içinde herhangi 2 aya ait kira bedeli yönünden davalıyı temerrüde düşürmesi gerektiği, ancak davacıların, davalıya gönderdiği ihtarnamelerde, hangi kira dönemi içinde ve hangi aya ait kira bedellerinin ödenmediği veya ödenmesinin istendiği açık olmayıp, davacıların, davalıyı sözleşmenin 5.4. maddesi gereği usulüne uygun olarak temerrüde düşürmediği ve davacı yönünden gelecek bir yıllık kira bedelinin muaccel hale gelmediği, taşınmazın 18.06.2019 tarihinde dava dışı … A.Ş.’ye devredildiği, davacıların 08.07.2018 ve 02.11.2018 tarihli ihtarnamelere dayanarak gelecek bir yıllık kira bedeli talebinde bulunamayacakları gerekçelerine istinaden davacı … A.Ş. tarafından açılan davanın kanıtlanamadığından; davacı … İnş. A.Ş. tarafından açılan davanın ise aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiş olup hakkında herhangi bir hüküm tesis edilmeyen davalının kötü niyet tazminatı talebi ile ilgili, gerekçeli kararda, talebin koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalının süreçte aylık kira bedeli borçlarını ifa etmemesi sebebiyle, sözleşme düzenlemesi dikkate alınarak müvekkili şirketler tarafından birçok ihtarname keşide edildiğini, söz konusu ihtarnamelerin mevcudiyetine rağmen davalının sözleşmesel ve kanundan doğan borçlarını yerine getirmekten imtina ettiğini, bu çerçevede sözleşmenin 5.4. maddesi gereği müvekkili şirketlerin işbu dava konusu alacağa hak kazandığını, bilirkişilerce tarafların ticari defterleri incelendiğini ve inceleme sonucunda davalının uzun bir döneme ilişkin kira borcunu ödemediğinin ortaya çıktığını, davalının, kira borçlarını ödediğine dair bir belge sunmadığı gibi borçlarını ifa ettiğini iddia dahi etmediğini, davalının kira sözleşmesine dair başka itirazları bulunduğunu ve tüm itirazlarının birtakım dava dışı sebeplerle söz konusu alacağın doğmayacağına yönelik olduğunu, ilgili itirazların, hiçbirinin muteber olmadığını ve taraflar arasında kira sözleşmesinden kaynaklanan diğer alacaklara yönelik sürdürülen uyuşmazlıklardaki çeşitli yargı kararlarıyla da ispat edildiğini, Ankara 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/454 Esas sayılı dosyası ile görülen yargılamada, davalının kira borçlarını ödemediğinin temin edilen raporlar ve sair bilgilerle ispatlandığını, Ankara 7. İcra Mahkemesinde yargılamaya konu edilen kira dönemleri ile işbu davaya konu kira dönemlerinin birbiriyle örtüştüğünü, davalının, kendisine keşide edilen ihtarnamelere cevaben gönderdiği, Üsküdar … Noterliğinin … yevmiye numaralı 09.11.2018 tarihli ihtarnamesi ile, ihtarnamede belirtilen ve ihtilaf konusu olmayan borcu şirket ödeme programına dahil edildiğini belirttiğini, ihtarnamenin içeriğinden anlaşılacağı üzere, davalının itirazının olduğu tek faturanın, 1.246.707,24 TL tutarındaki fark faturası olduğunu, bahse konu fatura hakkında ise Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesi dosyası kapsamında istirdat talebinde bulunduğunu, mahkemenin kararında çelişkiler bulunduğunu da belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; İİK’nun 67. maddesi gereğince takip açmakta haksız ve kötü niyetli olan tarafın reddolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi gerektiğini, hükümde lehlerine nispi vekalet ücretine hükmedildiği ifade edilmiş ise de, miktar yönünden hatalı şekilde 9.200,00 TL’ye yani maktu vekalet ücretine hükmedildiğinden vekalet ücretinin eksik tayin ve takdir edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, takibe itirazın kaldırılması ve iflas talebine ilişkindir. Ankara … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı dosyasında, davacılar tarafından davalı aleyhinde 08/03/2019 tarihinde sözleşmenin 5.4 maddesinde belirtilen muacceliyet şartından kaynaklanan alacağa dayalı toplamda 2.382.362,40 TL üzerinden iflas yolu ile adi takip başlatıldığı, davalı tarafından, gönderilen ödeme emrine karşı süresinde itiraz edildiği anlaşılmaktadır. 2004 Sayılı İİK’nun 154 vd maddelerinde iflas yoluyla takip düzenlenmiştir. 156/4 fıkrasında, iflas istemek hakkının ödeme emrinin tebliğ tarihinden bir sene sonra düşeceğine yer verilmiş olup buna göre davanın, ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 11/03/2019 tarihinden itibaren hak düşürücü süre içerisinde 26/02/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca dosya kapsamında yer alan belgelere göre, iflas davası, İİK 154/3 fıkrası gereğince mutlak yetkili yer olan borçlu şirketin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesinde açılmıştır. Davacı şirketlere ait ticari defterlerin incelenmesi amacıyla talimat yazılmış olup talimat Mahkemesince aldırılan 10/07/2020 tarihli raporda, tarafına tevdi edilen dava dosyası kapsamında itiraza uğrayan icra takip dosyasının bulunmaması sebebiyle davacı yanca takibe konu edilen alacak kalemi hakkında bir değerlendirme yapılamadığı, davacıların ticari defterleri incelendiğinde, davalı adına düzenlenen fatura bedellerinin dosyaya ibraz olunan ek kira sözleşmesinde kararlaştırılan kira bedeli ile uyumsuz olduğu, sözleşme süresinin ilk 10 yıllık döneminin ilk yılı kira bedeli 30.960 Euro + KDV olarak kararlaştırıldığı ve takip eden dönem için ise bu bedel her halükarda ödenmek kaydıyla ciro üzerinden kira bedelinin kararlaştırıldığının görüldüğü, oysa davacı yanın düzenlediği 2017 Kasım 207.009,72 TL, 2017 Aralık 230.698,37 TL, 2018 Ocak 370.921,62 TL, 2018 Şubat 542.183,73 TL, 2019 Ocak 1.668.120,38 TL ve 2019 Mart 2.065,180,78 TL bedelli kira alacağına ilişkin fatura içeriklerinin taraflar arasındaki kira bedeli ile kararlaştırılması çerçevesinde neyin baz alınarak yapıldığının anlaşılamadığı, tahsili istenen ve davacı yanca düzenlenen fatura bedellerinin, belirlenen 30.960 Euro sabit kira bedeline tekabül etmediğinin görüldüğü, yine kira bedeli kararlaştırmasında ek sözleşme ile ciro hesaplama tablosundan bahsedilmiş ise de dosya kapsamında bu hususta denetime elverişli bir hesaplama yapmaya uygun belge ve bilgi de bulunmadığı, davacı … A.Ş.’nin 31.05.2016 tarihi itbariyle davalıdan 1.551.516,30 TL alacaklı olduğu, biriken bu borcun kira gideri, proje gideri, ısıtma – soğutma bedeli, sıcak su bedeli ve genel yönetim bedelinden oluştuğu, 31.05.2016 tarih ve … nolu fişte bu alacağın “Kısmi Bölünme Devri” açıklaması ile davacı … A.Ş.’ye devredildiği, 31.05.2016 tarihinden 30.04.2017 tarihine kadar ise davalının, davacı … A.Ş.’den 535.619,72 TL. alacaklı olduğu, bu alacak tutarının royalt destek bedelinden oluştuğu, bu tutarın da 30.04.2017 tarih ve … nolu fiş ile davacı … A.Ş.’ye devredildiği ve davalı … A.Ş.’nin davalıdan olan alacağından mahsup edildiği, davacının davalıya gönderdiği 02.11.2018 tarihli ihtarnamede, alacaklı tutarının 1.935.237,28 TL olarak belirtildiği, bu tarihten sonra da kira ve diğer işlemler için faturalaşmanın devam ettiği, 31.03.2019 tarihi itibariyle de davacı alacağının 2.927.888,28 TL olduğunun görüldüğü bildirilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 18/11/2021 tarihli raporda, davalının, davacı … A.Ş. ile olan ticari ilişkisinde, 2013-2014-2015 yılı kayıtlarında 2.508.337,22 TL kira fatura borcunu tamamen ödeyerek hesabını sıfırladığı, davalı şirketin 2016 yılı kayıtlarında 2.238.913,82 TL kira faturasına karşılık yaptığı 3.250.811,00 TL ödeme ile, 2016 yılı sonunda davacıdan bakiye 1.019.897,18 TL alacağının kaldığı, bu alacağın kısmi bölünme sebebiyle 2017 yılında diğer davacı … A.Ş. hesaplarına aktarıldığı, davalının, davacı … A.Ş. ile olan 2017-2019 dönemi ticari ilişkisinde, 5.140.992,95 TL kira faturası aldığı, bu kira faturasını 3.049.603,80 TL roalty destek bedeli ve diğer havale ödemelerle toplam 5.064.667,84 TL olarak ödediği ve dönem sonunda bakiye 76.325,11 TL kira bakiye borcu kaldığı, dayanak gösterilen ilk ihtarname tarihi (18.07.2018) itibariyle davacının, kendi ticari defterlerine göre kira alacak tutarı bakiyesinin Temmuz 2018 kira bedeliyle birlikte 1.261.433,78 TL olduğu, davalının, kendi ticari defterlerine göre ise, davacı … A.Ş.’ye bakiye 14.726,54 TL borçlu olduğu, aradaki farkın 1.246.707,24 TL olduğu, dayanak gösterilen ikinci ihtarname tarihi (02.11.2018) itibariyle davacının, kendi ticari defterlerine göre kira alacak tutarı bakiyesinin Ekim 2018 kira bedeliyle birlikte 1.935.237,28 TL olduğu, davalının, kendi ticari defterlerinde ise, davacıya görünen borç miktarının 688.530,04 TL olduğu, aradaki farkın 1.246.707,24 TL olduğu, bu farkı oluşturan miktarın, davacı aleyhine davalı şirket defterlerinde, 18.04.2018 tarihinde 1.453.311,60 TL royalt destek bedeli faturasının, davacı şirket kayıtlarında olmamasından ileri geldiği, taraflar arasında royalt uygulamasının mevcut olduğu, her iki ihtarnamede dayanak gösterilen cari kira alacak bakiyesinden, davalının düzenlediği 1.453.311,60 TL royalt fatura bedelinin tenzili gerektiği, bu halde bile davalının ticari defterlerinde, davacının en son 02.11.2018 tarihi itibariyle dayandığı cari kira borç bakiyesinin 688.530,04 TL olduğu, bu durumun davalının, aylık kira bedellerini zamanında ve tam olarak ödemediğine karine teşkil ettiği, 08.03.2019 takip tarihi itibariyle oluşan kira borcunun 1.681.181,04 TL olduğunun davalının ticari defterleriyle sabit olduğu, takip tarihi itibariyle davalının, kira borcu ödeme yükümlülüğünü zamanında ve tam olarak yerine getirmediği ve kira paralarının her ay ödenmesinde temerrüde düşüldüğü, davalının 08.03.2019 takip tarihinden sonra 25.03.2019 tarihinde davacıya kestiği 1.596.292,20 TL royalty destek faturası bedelinden, kira borcunu mahsup ederek bakiye kira borcunu 84.888,84 TL’ye kadar düşürdüğü, bu tarihten sonra ise, 12.04.2019, 13.05.2019 ve 18.06.2019 aylarına ait toplam 516.178,52 TL’lik üç aylık kira bedelinden, 30.06.2019 itibariyle bakiye kalan kira borcunun 601.067.36 TL olduğu, kira ödenmesinde, sözleşme koşullarına uyulmadığı, sözleşme hükümlerinin yerine getirilmediği kanaatine varılması halinde, sözleşmeye göre asgari aylık kira bedelinin KDV hariç, 168.245,93 TL/ay x 12 = 2.018.951,18 TL cezai şart olarak hesaplandığı, davacının icra takibinde, hesaplanan tutarı KDV ile birlikte 2.382.362,40 TL olarak talep ettiği, davalı şirketin 31.12.2019 tarihi itibariyle borca batık durumda olduğu ve öz sermayesini tamamen yitirdiği, bu durumda hesaplanan 2.018.951,18 TL cezai şart miktarının, davalı şirketçe ödenmesi halinde, likitidesine (çalışma sermayesine) negatif yönde bu kadar daha ek külfet getireceği ve şirketin faaliyetini sürdürmesinin önüne set çekme gibi bir durumla karşı karşıya gelinebileceği, ekonomik mahvını daha da güçlendirebileceği, bu sebeple hesaplanan 2.018.951,18 TL cezai şart tutarından %60 indirime gidilerek 807.580,47 TL cezali şart ödenmesi ve depo kararı verilmek suretiyle iflasına karar verilmesi yönündeki takdirin mahkemeye ait bulunduğu, davalının, kira bedeli ödeme borçlarını, önemli suretle yerine getirmediği ya da en azından önemli suretle eksik yerine getirdiği, bu nedenle davacının, davalıdan, cezai şartı talebe hak kazandığı kanaatine varıldığı, işbu cezai şartın “ifayla birlikte istenebilen cezai şart” olması sebebiyle davacının, davalıdan hem cezai şartın ödenmesi, hem de ödenmeyen veya eksik ödenen kira bedellerinin tahsili talebine hak kazanacağı bildirilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 27/10/2022 tarihli ek raporda, davacının takip konusu alacağının, sehven sözleşmenin 22. maddesine dayalı cezai şart alacağı olarak değerlendirilerek neticede KDV dahil 2.382.362,40 TL alacağı olduğunun tespit edildiği, halbuki davacının, sözleşmenin 22. maddesinden kaynaklanan 2.382.362.40 TL cezai şart alacağını 2019/3255 Esas sayılı dosya üzerinden, yine aynı tarihte ( 08.03.2019 tarihinde) icra takibine koyduğu, dosyanın, derdest olduğu, bu sebeple davalının, davacının haklı iki ihtarnamesine rağmen muaccel hale gelmiş kira borçlarını ödemediği tespit edilmiş olduğundan işbu ek rapor ile, davacının sözleşmenin 5.4 maddesine istinaden muaccel hale gelmiş 2.382.362,40 TL muaccel kira alacağı hesaplandığı, davacının, sözleşmenin 5.4 maddesine istinaden söz konusu alacağı herhangi bir tenkise tabi olmadan talebi gibi yıllık %9 faizi ile birlikte tahsilini talep edebileceği kanaatine varıldığı, 08/03/2019 ile duruşma tarihi olan 07/09/2022 tarihi arasındaki yasal faizin 761.164,78 TL olarak hesaplandığı, depo kararına esas alınacak alacağın toplam 3.143.527,18 TL olacağı bildirilmiştir. Davalının, davacı … A.Ş.’ye keşide ettiği Üsküdar … Noterliğinin … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile, 31/05/2018 tarihli ve … numaralı faturayı, işleme alınmayacağını bildirerek iade ettiği, davacı … A.Ş. tarafından davalıya keşide edilen Ankara … Noterliğinin 08.06.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile, söz konusu faturanın kira sözleşmesinden kaynaklanan alacağa yönelik olduğu ve faturanın kayıtlara alınmaması halinde yasal yollara başvurulacağının bildirildiği, daha sonra aynı Noterliğin 18.07.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile, 1.661.124.44 TL kira bedeli ve 653.551,66 TL ortak alan bedeli olmak üzere toplamda 2.314.676,10 TL borcu olduğu belirtilerek davalı şirketten 7 gün içerisinde ödenmesinin talep edildiği, bundan sonra ise yine aynı Noterliğin 02.11.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile, önceki ihtarname ile talep edilen 653.551.64 TL’nin ödenmesine rağmen 1.935.237,28 TL kira bedeli ve 476.296,93 TL ortak alan bedeli olmak üzere toplamda 2.411.534,21 TL borcu olduğu belirtilerek davalı şirketten 5 gün içerisinde ödenmesinin talep edildiği, davalının, davacı … A.Ş.’ye keşide ettiği Üsküdar … Noterliğinin 09.11.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile, 2017 yılı Ocak-Aralık dönemi kira bedelinin taraflar arasındaki mutabakata uygun olarak tam ve usulüne uygun olarak ödenmesi sebebiyle 1.246.707,24 TL bedelli 31/05/2018 tarihli ve … numaralı fatura ve faturaya konu bedelin kabul edilmediği, Ankara … Noterliğinin 02.11.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde belirtilen ve ihtilaf konusu olmayan borcun ödeme programına dahil edildiğinin bildirildiği görülmüştür. Davacı … A.Ş.’nin ünvanı yargılama sırasında değişerek … Ticaret AŞ olmuştur. Somut olayda, kiraya verenin … A.Ş. ve kiracının … Ticaret A.Ş. olduğu kira sözleşmesinin 01/08/2013 tarihinde imzalandığı, imza tarihinde yürürlüğe gireceği ve AVM’nin açılış tarihinden itibaren 10+10 yıl kira dönemi boyunca geçerli olacağı kararlaştırılmıştır. Ayrıca sözleşmenin 4.1, 4.6 ve 5.1 maddelerinin değiştirilmesine yönelik taraflar arasında 27/09/2013 tarihinde kira sözleşmesine ek sözleşme akdedilmiştir. Sözleşmenin 5. maddesinde, kira bedeli ve davanın dayanağını teşkil eden 5.4. maddesinde ise, kira bedelinin ödeme şekli, yeri ve zamanı düzenlenmiştir. Sözleşmenin 5.4.2. maddesinde, “Bir kira dönemi içerisinde herhangi 2 aya ait kira bedeli 2 kere yazılı ihtar edilmesine rağmen zamanında ödenmezse veya eksik ödenirse, gelecek bir yıllık kira bedeli ayrıca gerek kalmaksızın muaccel hale gelecek ve kiralayan bu miktarı talep ve tahsil haiz olacaktır.” düzenlemesi yer almakta olup 5.4.1. maddesinde ise, aylık asgari kira bedelinin, her ayın beşinci gününe kadar ödeneceği belirtilmiştir. Davanın dayanağı olan sözleşmenin, muacceliyet şartına ilişkin 5.4.2. maddesi açık olup buna göre, 1 yıllık kira bedelinin muaccel hale geldiğinden bahisle talep edilebilmesi için bir kira dönemi içerisinde herhangi 2 aya ait kira bedelinin 2 kere yazılı ihtar edilmesine rağmen zamanında ödenmemesi veya eksik ödenmesi gerektiği, somut olayda ise, Ankara … Noterliğinin 18.07.2018 tarih ve … yevmiye ile 02.11.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamelerinde, hangi kira dönemine ait olduğu belirtilmeden hangi aya ait kira bedellerinin ödenmediği veya ödenmesinin talep edildiği belli olmadığından bu anlamda ihtarnamelerin usulüne uygun olduğu söylenemez. Kaldı ki davacının defterinde kayıtlı olup davalının defterinde kayıtlı olmayan 2017 yılı 1.246.707.24 TL ciro farkı kira bedeli faturası davalı tarafından itiraza uğradığından ve belli bir aya özgü fatura olarak nitelendirilemeyeceğinden Ankara … Noterliğinin 18.07.2018 tarih ve … yevmiye sayılı ilk ihtar tarihi itibariyle sözleşmenin 5.4.2. maddesinde belirtilen talep hakkını kullanabilmek bakımından gerekli şartların mevcut olduğu da söylenemez. Bu sebeple, Mahkemece, davacı … A.Ş. tarafından açılan davanın kanıtlanamadığından bahisle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu hususa yönelik istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Öte yandan, her ne kadar kira sözleşmesi ve ek sözleşme davalı ile … A.Ş. arasında yapılmış ise de, davaya dayanak ihtarnamelerin davalı … A.Ş. tarafından keşide edildiği, mecurun da bulunduğu söz konusu AVM, … A.Ş. adına kayıtlı iken 28/12/2016 tarihinde … A.Ş.’ye devredildiği, ayrıca dava dilekçesinde, bu devir sebebiyle, kira sözleşmesinin davalı şirket ile … A.Ş. arasında hüküm ve sonuç doğurur hale geldiğinin belirtildiği de dikkate alındığında davacı … A.Ş.’nin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığının kabulü gerektiği, bu kabulden hareketle Mahkemece, adı geçen davalı yönünden ehliyet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu açıdan da davacı tarafın istinaf talebi yerinde değildir. Davalı vekili, kötüniyet tazminatı ile nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle ilk derece Mahkemesi kararını istinaf etmiştir. İİK’nun 156. maddesi gereğince, iflas yolu ile takibe itiraz üzerine açılan iflas davasında davacı itirazın kaldırılarak borçlunun iflasına karar verilmesini isteyebilir. Bu dava İİK’nun 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davası niteliğinde olmadığından ve itirazın iptali şeklinde hüküm kurulamayacağından, İİK’nun 67. maddesinde yer alan kötü niyet tazminatına ilişkin hüküm tesisi istemi yerinde kabul edilmemiştir. Zaten Mahkemece de, davalının kötüniyet tazminatı talebi ile ilgili bir hüküm tesis edilmemiş olup belirtilen sebeplerle, davalının kötü niyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığı gerekçesine yer verilmesine gerek bulunmasa da bu hususa, gerekçede yer verilmesi sonuca etkili görülmemiştir. Ayrıca davalı taraf istinaf başvurusunda nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüş olup iflas davası niteliği gereği, maktu vekalet ücreti verilmesi gereken dava türlerindendir. Bu nedenle Mahkemece, doğru bir şekilde maktu vekalet ücreti hüküm altına alınmıştır. Miktar maktu olarak ve doğru bir şekilde belirlendiğinden hükümde nispi vekalet ücreti yazması sonuca etkili bir husus değildir. Tüm bu nedenlerle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/81 Esas, 2023/28 Karar ve 18/01/2023 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 353/1b-1 bendi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar harcı davacılar tarafından ayrı ayrı peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar harcı davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 164/2. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.04/05/2023