Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/398 E. 2023/524 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/398 Esas
KARAR NO: 2023/524
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 27/01/2023
NUMARASI: 2023/65 Esas
DAVA: KOOPERATİF ÜYELİĞİNİN TESBİTİ
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı kooperatifin eski üyesi ve müdürü olduğunu, 29/11/2021 tarihinde ortaklığa tekrar kabulü için yaptığı müracaatın 10/12/2021 tarihinde ”kooperatif çalışanı ve müdürü olmanız dolayısıyla ilgili çalışanlarla böyle bir hukuk oluşturulmaması yönünde alınan kararlar doğrultusunda” gerekçeleri ile reddedildiğini, 20/12/2021 tarihli yönetim kurulu kararı ile müvekkilinin bir kez daha işten çıkarılmasına karar verildiğini, müvekkilinin, kooperatife üye olabilmek için 18/01/2022 tarihinde kooperatife tekrardan başvuruda bulunduğunu, kooperatifin bu seferde 15/02/2022 tarihli cevap yazısında, ”kooperatifte daha önce görev yapmış olduğu dönemde bir takım yanlış ve usulsüz iş ve işlemlerden dolayı denetim kurulu tarafından yürütülen soruşturma nedeni ile kooperatife ortaklık ve kredi talebinin soruşturma ve ilgili konular açıklığa ulaştılıncaya kadar uygun bulunmadığı” başvuruyu reddettiğini, müvekkilinin, kooperatif üyeliğine kabul edilmesi için 07/09/2022 tarihinde yaptığı başvurunun ise, davalı kooperatifin 26/10/2022 tarihli yazısı ile, Bakanlık müfettişi tarafından düzenlenen 24/06/2022 tarihli raporun sonucu olarak yapılan savcılık şikayetinin sonucunun beklenmesi gerektiğinden bahisle reddedildiğini, üyelik başvurularının çelişkili ve haksız nedenler ile reddedildiğini, oysa müvekkilinin üyeliği için gerekli tüm koşulların oluştuğunu, müvekkilinin kadın kuaförü olması ve güzellik merkezi işletmesi, kooperatifteki görevinin yanı sıra 2004 yılından beri esnaflık faaliyetine devam etmesi ve iş yerinin de Anadolu yakasında bulunması sebebiyle üyelik şartlarının oluştuğunu, müvekkilinin, ana sözleşmede belirtilen şartlara haiz olmasına rağmen Yönetim Kurulunun vermiş olduğu red kararının haklı bir nedene dayanmadığını, mevcut başkanın, bir sonraki seçimlerde de seçilmek adına başkanlık seçiminde kazanması mümkün olan müvekkilini kooperatif üyeliğine kabul etmediğini, müvekkilinin üyeliğe kabul edilmeme gerekçesinin kooperatifte açık kapı ilkesine açıkça aykırılık oluşturduğu gibi kooperatif ana sözleşmesi ve kanun hükümlerine de aykırılık oluşturduğunu, ayrıca ihtiyati tedbir anlamında, gerçekleştirilecek olan olağan genel kurul toplantısı için hazirun cetveline müvekkilinin de adının yazılarak başkanlık seçimine katılımının sağlanması, bunun mümkün olmaması halinde yapılacak olan genel kurul toplantısının ihtiyaten durdurularak ertelenmesi gerektiğini belirterek haklı bir neden olmaksızın müvekkilinin, üyelik başvurusunun reddine ilişkin kooperatif yönetim kurulu kararının iptal edilerek kooperatife üyeliğinin tespit edilmesine ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının usulsüz eylem ve işlemleri nedeniyle müvekkil kooperatifin bağlı bulunduğu Ticaret Bakanlığı Esnaf, Sanatkar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen denetim sonucu düzenlenen 24.06.2022 tarihli 248-C/04 sayılı inceleme raporunda davacının da aralarında bulunduğu kişiler hakkında “Bu şahıslar hakkında ana sözleşme hükümleri doğrultusunda ivedilikle ortaklıktan çıkarma işlemleri başlatılmalı, aralarında henüz ortaklık talebi kabul edilmeyenler …. ortaklığa kabul edilmemeli, ayrıca ilgili kurumlara yapılacak yazışmalar doğrultusunda bu şahısların kullandıkları kredilerin geri çekilmesiyle ilgili prosedürler başlatılmalıdır.” şeklinde yönetim kuruluna talimat verildiğini, davacının aslında kooperatif aleyhine hareket eden, her mecrada kooperatifi şikayet eden ve evrakta sahtecilik dahil birçok suç şüphesi ile kooperatifi ele geçirmeye çalışan, kendisini gerçek olmayan beyanlar ile esnafmış gibi sisteme kaydettiren bir kimse olduğunu, davacı hakkında gerek denetim kurulunca gerekse de savcılık tarafından yürütülen soruşturmalar dolayısıyla söz konusu soruşturmalar açıklığa kavuşuncaya kadar kooperatife üyeliğin uygun bulunmadığını, müvekkili kooperatif yönetim kurulu tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek öncelikle ihtiyati tedbir talebinin reddine, neticede ise davanın reddine, aksi halde ise davacı hakkında başlatılan soruşturma dosyalarının neticelerinin bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkeme, 27/01/2023 tarihli ara kararı ile, yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı, tedbir talebinin içeriğinin ve iddiaların varlığının yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle yasal koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; üyeliğe kabul için gerekli tüm şartları taşıdığı halde müvekkilin üyelik başvurusunun haksız olarak reddedildiğini, kooperatif tarafından yapılacak olan Genel Kurul toplantısına katılamamasının müvekkili açısından telafisi güç hatta imkansız sonuçlar doğuracağını, müvekkili hakkında yargılamayı gerektiren kooperatif üyeliğinin tespiti taleplerine ilişkin yargılamanın sonuçlanması beklenildiğinde genel kurul toplantısı gerçekleşerek kooperatifin başkanının seçilmiş ve müvekkili için geri dönülemez sonuçlar ortaya çıkmış olacağını, müvekkilinin sırf yapılacak olan genel kurul toplantısına ve başkanlık seçimine katılımının engellenmesinin amaçlandığının açıkça ortada olduğunu, verilecek olan ihtiyati tedbir kararının kooperatif üyeleri için olumsuz bir sonuç doğurmayacağını ve kimse açısından mağduriyete yol açmayacağını, ihtiyati tedbir talebi olarak öncelikle, yapılacak olan genel kurul toplantısında müvekkilinin başkanlık seçimine katılabilmesi için hazirun cetveline adının yazılması, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde genel kurul toplantısının ertelenmesi talep edilmesine rağmen taleplerinin ayrı ayrı değerlendirilip verilen kararın bu doğrultuda gerekçelendirilmesi gerekirken verilen kararın usul ve yasaya açıkça aykırılık teşkil ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını istinaf etmiş olup ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, üyelik başvurusunun reddine ilişkin kooperatif yönetim kurulu kararının iptal edilerek kooperatife üyeliğin tespiti istemine ilişkin olup dava kapsamında ayrıca ihtiyati tedbir talep edilmiştir.Mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup davacı vekili hükmü istinaf etmiştir.İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun onuncu kısım birinci bölümünde geçici hukuki korumalar üst başlığı ile 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 389/1 maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” ve yine Kanunun 390/3 maddesi “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükümlerini içermektedir. Anılan hükümlerde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ve talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi şartıyla uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. İhtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartlarında biri, ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir. (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi). Somut olayda, davacı, gerçekleştirilecek olan olağan genel kurul toplantısı için hazirun cetveline müvekkilinin de adının yazılarak başkanlık seçimine katılımının sağlanması, bunun mümkün olmaması halinde yapılacak olan genel kurul toplantısının ihtiyaten durdurularak ertelenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davanın niteliği dikkate alındığında, davanın esasını çözecek şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesi hukuken mümkün değildir. Öte yandan HMK’nun 390/3. maddesinde, tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğuna yer verilmiş olup yasal düzenleme emredici niteliktedir. Somut olayda ise, bu şartın gerçekleştiğinin kabülü mevcut durum itibarı ile mümkün görülmemektedir. Sonuç olarak ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı, bu yöndeki ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/65 Esas sayılı derdest dava dosyasında verilen 27/01/2023 tarihli ara kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 ve 362/1-f maddeleri gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/05/2023