Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/396 E. 2023/404 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/396 Esas
KARAR NO: 2023/404
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/03/2019
NUMARASI: 2014/629 Esas, 2019/224 Karar
DAVA: TAPU İPTALİ VE TESCİL (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; kooperatifin İstanbul ili, Beylikdüzü ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı … bloklu sitenin … normal K:… D:… nolu daire hissesinin yapılan 09.11.1998 tarihli noter kurası neticesinde müvekkiline çıktığını, daha sonra yapılan sözleşme gereği … nolu daire karşılığı olarak 17.09.2005 tarihinde …’a devredildiğini, 29.10.2005 tarihinde de …’ın 7 nolu daireyi yeniden müvekkiline devrettiğini, aynı kurada …Blok K:… D:…’ünde müvekkiline çıktığını, ancak … nolu dairenin ferdileşme işlemi neticesinde müvekkiline devredileceği yerde 19.02.2008 tarihinde davalı … adına tescil edildiğini, daha sonra bu daireyi davalı …’ın satın aldığını, davalı …’ın borcundan dolayı Şişli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla yapılan takipte icra yoluyla satıldığını, tüm bunlardan müvekkilinin haberi olmadığını, müvekkilinin … nolu dairenin 1999 yılı ödenmelerini peşin olarak 2.150.000 TL şeklinde yaptığını, kooperatifin verdiği yazıda kendisinden bundan dolayı herhangi bir ödeme talep edilemeyeceğinin belirtildiğini, ancak kooperatifin dairenin mülkiyetini müvekkiline geçirme borcunu yerine getirmediğini, müvekkilinin, adına isabet eden dairenin tüm borcunu ödemiş olmasına rağmen tapuda adına kayıt edilmediğini, müvekkilinin bu durumu 15/12/2012 tarihinde kiracasından öğrendiğini belirterek … blok …. kat … nolu dairenin tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, olmadığı takdirde bilirkişi raporuna göre dava değerini arttırma hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik dairenin karşılığı olan 10.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekilinin 24/10/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava değerini 225.000 TL daha artırarak toplamda 235.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup ıslah edilen miktara ilişkin harcın yatırıldığı anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı … vekili süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde; ferdileştirme işlemleri yapılarken kura çekiminde davacıya düşen … nolu bağımsız bölümün 19.02.2008 tarihinde müvekkili adına tescil edildiğini, kooperatif yöneticisi …’ın bu tescilin hatalı olduğunu, tescil edilen taşınmazın başkasına ait olduğunu, bu nedenle taşınmazı kooperatif adına kendisine devretmesi gerektiğini müvekkiline beyan etmesi üzerine müvekkilinin de taşınmazı aynı gün kooperatif yöneticisi …’a bedelsiz devrettiğini, zira kooperatifin yüzden fazla üyesi olup, müvekkilinin çekilen kura sonucunda hangi bağımsız bölümün hangi üyeye düştüğünü bilmesinin mümkün olmadığını, kooperatif yöneticisi davalı …’ın o dairenin müvekkiline ait olmadığını bildiği için müvekkile bir bedel ödeyerek daireyi kendi adına devralmasının düşünelemeyeceğini, davalı …’ın, bankaya borcu olduğunu ve üzerine geçirmesi durumunda taşınmaza haciz konulacağını bile bile para ödeyerek böyle bir mal edinmeyeceğini, bu nedenlerle müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, dava konusu taşınmazı davacı adına tescil ettirme yükümlülüğünün davalı kooperatife ait olduğunu, müvekkilinin davacıya karşı tescil yükümülüğünün olmadığını, bu nedenle davanın ilk olarak tescil borcunu yerine getirmeyen davalı kooperatife ve ayrıca taşınmazın dava tarihi itibariyle kayıt maliki kimse ona yönetilmesi gerektiğini, müvekkilinin davacının hak mahrumiyeti yaşamasına sebebiyet veren kişi olmadığı gibi dava konusu taşınmazın kayıt malikinin de olmadığını belirterek davanın öncelikle husumet yokluğundan aksi halde esastan reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı Kooperatif ve … tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; “…Davalılar her ne kadar mimari projede tadilat nedeniyle daire numaralarının değiştiğini, İSKİ’den gelen kayıtlara göre 8 nolu dairenin davacı … kiracıları … ve … adına abonelik işlemlerinin yapıldığını, …’ın … numaralı dairede oturduğunu, İSKİ kayıtlarına göre bu dairede … ve sonraki alıcı … adına abonelik bulunduğunu ileri sürmüşlerse de ve İSKİ kayıtlarına göre aboneliklerin bu şahıslar adına mevcut olduğu anlaşılmışsa da tapu kayıtlarına göre 8 nolu dairenin kooperatif adına 18/01/2008 tarihinde kat irtifakı ile kaydından sonra 12/08/2011 tarihinde cebri satış ile …’na devredildiği, 24/05/2012 tarihinde …’e satıldığı, 29/04/2014 tarihinde …’e satıldığı, son olarak 18/02/2016 tarihinde …’a satıldığı, dolayısıyla davalıların iddia ettiği gibi … ve …’ün davacının kiracıları değil, 8 nolu dairenin malikleri olduğu, buna göre tadilat projesi kapsamında davacı adına kaydedilmesi gereken dairenin 8 nolu daire olduğu iddiasının ispatlanamadığı, kaldı ki böyle bir gereklilik varsa bile bunun sonucunda 8 nolu dairenin davacı adına devredilmesine ilişkin yükümlülüğün davalı kooperatifçe yerine getirilmediği, kooperatif kayıtlarına göre davalı adına kaydedilmesi gereken … nolu dairenin ilk önce davalı … adına ferdileştirilmesi yapıldıktan sonra ertesi gün …’a tapudan satış olarak devredildiği ve sonrasında …’ın şahsi borcu nedeniyle cebri icrada üçüncü şahsa devredildiği, bunun yanında … nolu dairede de davacı adına herhangi bir kayıt bulunmadığı, bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davacı adına ferdileştirilmesi gereken … nolu dairenin davacı adına ferdileştirilmemesi nedeniyle davacının zarara uğradığının açık olduğu anlaşılmaktadır. Davalı … beyanlarında; ferdileştirme işlemleri yapılarken kura çekiminde davacıya düşen … nolu bağımsız bölümün 19.02.2008 tarihinde müvekkili adına tescil edildiğini, kooperatif yöneticisi …’ın bu tescilin hatalı olduğunu, tescil edilen taşınmazın başkasına ait olduğunu, bu nedenle taşınmazı kooperatif adına kendisine devretmesi gerektiğini müvekkiline beyan ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin de taşınmazı aynı gün kooperatif yöneticisi …’a bedelsiz devrettiğini, zira kooperatifin yüzden fazla üyesi olup, müvekkilinin çekilen kura sonucunda hangi bağımsız bölümün hangi üyeye düştüğünü bilmesinin mümkün olmadığını, kooperatif yöneticisi …’ın o dairenin müvekkiline ait olmadığını bildiği için müvekkile bir bedel ödeyerek daireyi kendi adına devralmasının düşünelemeyeceğini, …’ın bankaya borcu olduğunu, üzerine haciz konulacağını bile bile para ödeyerek böyle bir mal edinmeyeceğini, dava konusu taşınmazı davacı adına tescil ettirme yükümlülüğünün davalı kooperatife ait olduğunu ileri sürmüşse de kendisi adına ferdileştirilen dairenin, iddiasına göre ertesi gün kendisine ait olmadığını öğrendiğinde yeniden kooperatif adına devrini sağlaması gerekirken kooperatif yöneticisi …’a devretmesi, böylece davacının yukarıda açıklanan zararına neden olması, her ne kadar taşınmazı bedelsiz olarak …’a devrettiğini beyan etse de resmi tapu kayıtlarında taşınmazı bedel karşılığında devrettiği sabit olup, aksinin yazılı belgeyle ispatlanamaması nazara alındığında davacının zararına diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, kooperatif üyesi olduğu ve akçeli yükümlülüklerini yerine getirdiği anlaşılan davacı kooperatif üyesi adına ferdileştirilmesi gereken dairenin ilk önce davalı … adına ferdileştirilmesi, sonrasında ertesi gün taşınmazın davalı kooperatif yöneticisi …’a devredilmesi ve …’ın şahsi borçları nedeniyle taşınmazın üçüncü şahsa cebri satışla devredilmesi nedeniyle davacının terditli taleplerinden taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescil edilmesi talebi mümkün olmadığından diğer talebi olan taşınmaz bedelinin davalılardan tahsili talebinin kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçeye istinaden davanın kabulü ile, 235.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı … ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı … ve … vekili istinaf dilekçesinde; … Yapı Kooperatifi tarafından yapılan İstanbul … Noterliğinin 29.10.1998 tarihli … yevmiye numaralı kura çekilişinde davacıya … Blok K…. D… ve D… Blok K… D… numaralı taşınmazlar çıktığını, 1998 yılından sonra yapılan çekilişten sonra tadilat projesi yapılarak yeni haliyle 2007 yılında ruhsat alındığını, 1998 yılında yapılan kura ile 120 olan daire sayısının bodrum katındaki dairelerin de ruhsatlandırılması neticesinde 2007 yılında 141 sayısına ulaştığını, böylece kura çekimi esnasında var olan daireler fiili olarak aynı kalsa da bodrum katlarının eklenmesi ile yapılan tadilat nedeniyle çekilişte belirlenen taşınmaz bilgilerinin kat ve kapı numaralarının değiştiğini, değişen yeni kapı numaraları ile tapuda devir işlemleri yapıldığını, bunun sonucu olarak davacıya 1998 yılındaki kura çekiminde çıkan … blok … kat … numaralı daire yeni haliyle … blok … kat … numaralı daire olurken, … Blok … kat … numaralı dairenin ise … Blok … kat … numaralı daire olduğunu, İSKİ abonelik bilgileri incelendiğinde, … Blok … numaralı dairenin 23/06/2006 tarihinde davacının oğlu … adına abonelik işlemlerinin yapıldığını, daha sonraki yıllarda ise davacının kiracıları … ve … adına abonelik işlemlerinin yapıldığını, buna göre davacının en başından beri yani 1998 yılındaki kurada kendisine çıkan … numaralı daireyi şu an itibariyle … numaralı daire olarak kullandığını, bu nedenle davacının uğramış olduğu bir zararının bulunmadığını, … numaralı dairenin davacının, kooperatife olan borcu nedeniyle davacı adına tapuda devir yapılmadığını, fakat davacının taşınmazdan kira geliri elde ettiğini, daha sonra ise cebri icra yolu ile satılması üzerine davacının fiili kullanımı ve semereden faydalanmasının yasal olarak mümkün olmadığını, kooperatif satış kayıtları incelenmeden davacının … numaralı daireyi kullandığına yönelik tadilat projesinin belediyeden celbi ile bu kayıtları içerir bir bilirkişi incelemesi ve keşif yapılmadan yerel mahkemece eksik inceleme neticesinde haksız bir hüküm kurulduğunu, davacının buna rağmen kötüniyetli olarak hak talebinde bulunduğunu, müvekkilinin mağdur olduğunu, davacının eşi …’ın 2007 yılında … numaralı esasen … numaralı daire adına kira elde ettiğine yönelik vergi beyannamesinin mevcut olduğunu, davacının … numaralı daireyi kiraya verdiğini, vergi beyannamesi … numaralı daire olarak belirtilmişse de kast edilenin … numaralı daire olduğunu, zira … numaralı dairede oturanın o dönem için müvekkili … olduğunu, diğer müvekkili davalı …’ın dava konusu taşınmazı gerçek bir satış iradesi ile satın almadığını, daire diğer müvekkili … adına satış gibi gösterilerek kooperatif işlemleri için kaynak (kredi) oluşturulması adına yapılmış bir işlem olup oluşturulan kaynağın da kooperatifin resmi belgeli giderleri için kullanıldığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir. Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/352 Esas 2013/371 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın gönderildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar Mahkemece verilen karar davalı kooperatif tarafından istinaf edilmiş ise de, istinaf karar harcının eksik yatırıldığından bahisle düzenlenen muhtıranın tebliğine rağmen eksik harcın yatırılmaması sebebiyle Mahkemenin 05/07/2019 tarihli istinaf başvurusunun değerlendirilmesi kararıyla davalı kooperatifin istinaf isteminin reddine, bu davalı yönünden kararın istinaf edilmemiş sayılmasına karar verildiği, kararın ise tebliğine rağmen istinaf edilmediği anlaşılmıştır. Bilirkişi heyeti 05/01/2016 tarihli raporlarında, dava konusu İstanbul ili, Beylikdüzü, … Mahallesi, … ada, … parselde bulunan 4.670.00 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli taşınmazda kurulu … blok, … kat, … numaralı kat irtifaklı dairenin tamamının 04.04.2013 dava tarihindeki rayiç değerinin 235.000,00 TL olduğunu, davacının dava konusu daire yönünden tapu iptali ve tescil talep hakkının tazminat talep hakkına dönmüş durumda bulunduğunu, davacının tazminat isteme hakkı olup olmadığı ve tazmini gereken miktarın tespiti bakımından davalı kooperatife ait ticari defter kayıtları, ortaklar defteri ve hazirun cetvellerinin celbiyle birlikte davacının yaptığı ödemeye ilişkin belgenin ibrazı ve davalı kooperatife ait ticari defter kayıtları ile karşılaştırılmak suretiyle incelenmesi gerektiğini bildirmişlerdir.Bilirkişi heyeti 07/04/2017 tarihli ek raporlarında, celbedilen Genel Kurul tutanakları ve hazirun cetvellerine göre, davacı ile dava dışı …’ın 14.05.1988 tarihinde kooperatif ortaklığına kabul edildiğini, davacının kooperatif ortağı olduğu ve bu ortaklığın devam ettiğini, davacının ödemelerine ilişkin olduğu iddiası ile sunulan bir kısım para makbuzu ve tahsilat makbuzu fotokopilerinde, davacının adı yanında dava dışı ortak … ve davacının eşi … adları da yer aldığından, ödemelerin adı geçenler arasında takas konusu yapılan 3 daireden hangisine ait olduğunun açıklanmış durumda olmadığını, ancak dava dilekçesinde davacının dava konusu daire ile ilgili olarak 2.150.000.000 TL peşin ödeme yapmak suretiyle ortak olduğu açık bir şekilde ifade edildiğinden, ödeme hususunda dikkate alınması gereken esas belgenin 17.02.1999 tarihli tahsilat makbuzu ile aynı tarihli tutanak olduğunu, davalı kooperatifin o tarihteki yetkilileri olduğu anlaşılan (11.12.1999 tarihli Genel Kurul tutanağı) … ve … (Müdür) imzalarını ve kooperatif kaşesini taşıyan bu tutanakta, davacının dava konusu daire ile ilgili olarak 2.150.000.000 TL peşin ödeme yaptıgı ve şerefiye payı da dahil olmak üzere kendisinden başkaca ödeme talep edilmeyeceğinin açık bir şekilde belirtildiğini, her ne kadar, davalı kooperatif kayıtlarının ibraz edilmemesi sebebiyle incelenmesi mümkün olmamış ise de, ibraz edilen tutanaktaki açıklamanın geçerli olduğu ve davacının dava konusu daire yönünden davalı kooperatife borçlu durumda bulunmadığının düşünüldüğünü, Genel Kurul toplantılarında kabul edilen tüm ödeme miktarının 17.083,87 TL olarak ortaya çıkmasının da varılan bu sonucu desteklediğini, davalı kooperatifin ferdileşmeye geçmiş durumda olduğunun celbedilen tapu kaydı ile sabit olduğunu, bu durumda, mevcut deliller itibariyle tüm şartların gerçekleşmiş olduğunun sonucuna varıldığını, dava konusu dairenin, davalılardan … adına ferdileşme yolu ile tescili yapılmış iken 20.02.2008, 15.09.2009 ve 19.11.2012 tarihlerinde satış yolu ile el değiştirdiğini ve halen dava dışı üçüncü şahıs … adına tapuda kayıtlı olduğunu, dava konusu bağımsız bölüm dava tarihi itibariyle, dava dışı üçüncü şahıs adına tapuda kayıtlı olduğundan, tapu iptali ve tescil kararı verilmesinin mümkün olmadığını, bu itibarla davacının talep hakkının her halükarda tazminata dönmüş durumda olduğunu, davacı tarafından ibraz edilen belgeler ve celbedilen genel kurul toplantı tutanaklarından, davacının tüm ödemelerini peşin olarak yapmış olduğu ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile kabul edilen nitelemeye göre “normal statüde ortak” durumunda olduğu anlaşıldığından, davacının, dava konusu dairenin dava tarihindeki değeri olan 235.000,00 TL tazminat isteme hakkının gerçekleştiğini bildirmişlerdir. Somut olayda, İstanbul … Noterliğinin … yevmiye numaralı ve 09/11/1998 tarihli Kura Çekilişi Tespit Tutanağına göre, kura çekimi sonucu davacıya çıkan dairelerin D2 Blok K:3 D:7 ve A Blok K:4 D:13 olduğu, dava konusu edilenin 7 numaralı daire olduğu, kurada davacıya çıkan D2 Blok K:3 D:7 ile dava dışı …’a çıkan … Blok K:… D:…’nin adı geçenler arasında değiştirildiği ve devrin buna göre yapılmasının kooperatif yönetim kuruluna sunulan 17/09/2005 tarihli dilekçe ile talep edildiği, dava dışı …’ın kooperatif yönetim kuruluna sunduğu 29/10/2005 tarihli dilekçe ile … Blok K:… D:…’yi davacıya devir ettiğini belirterek devrin kabulünü talep ettiği, davacının kooperatif yönetim kuruluna sunduğu 17/09/2005 tarihli dilekçe ile kendisine kurada çıkan bir diğer daire olan … Blok K:… … numaralı daireyi ve 1 adet hissesini eşi … adına devrettiğini belirterek devir işleminin yapılmasını talep ettiği, davacının kooperatif yönetim kuruluna sunduğu 17/09/2005 tarihli başka bir dilekçe ile ise, … Blok … numaralı daireyi kooperatif borçlarına mahsuben iadesinin kabulü ile borçlarından terkin edilmesini talep ettiği, ferdileşme işlemi sonucunda davacı adına … Blok … Kat … numaralı dairenin tescil edildiği, dava konusu dairenin ise davacının eşi … tarafından 25/08/2010 tarihinde dava dışı …’a kiraya verildiği görülse de bu dairenin ferdileşme ile 19/02/2008 tarihinde davalı … adına, 1 gün sonra 20/02/2018 tarihinde ise adı geçen davalı tarafından diğer davalı …’a satış suretiyle devredildiği, 15/09/2009 tarihinde … Bankası adına satış suretiyle devredildiği, son olarak ise 19/11/2012 tarihinde satış suretiyle devralan …’ın halihazırda malik olarak göründüğü anlaşılmıştır. Davalı … ve … tarafından yasal süresi içerisinde davaya cevap verilmemiştir. 6100 sayılı HMK’nun 128. maddesinde, süresinde cevap dilekçesi verilmemesinin sonucu düzenlenmiş olup buna göre süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır. Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun da bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda davacının, davalı kooperatif üyesi olduğu gibi dava konusu taşınmaz ile ilgili ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiği de sabit olup esasen bu hususta bir ihtilaf da yoktur. Davalı istinafında, dava konusu taşınmazın tadilat projesi ile … Blok … kat … numaralı daire olduğunu, bu dairenin de kooperatife olan borcu nedeniyle davacı adına tapuda devir yapılmadığını, bu nedenle davacının talepte bulunamayacağını iddia etmektedir. İddiaya konu söz konusu … kat … numaralı dairenin davacı adına hiç tescilinin yapılmadığı, bu dairede su aboneliği bulunduğu belirtilen Musa Kurt ve Yakup Kütük’ün iddia edildiği gibi davacının kiracıları olmadığı, bu hususa ilişkin bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, kaldı ki adı geçenlerin söz konusu dairenin el değiştiren malikleri olduğu, İSKİ yazı cevabında, … Blok … ve … numaralı daireler ile ilgili 2008-2009 tarihleri arasında herhangi bir kapı numarası güncelleme başvurusu yapılmadığının bildirildiği, yine davacının oğlu olduğu belirtilen …’ın bu daireye ilişkin abonelik işleminin olması söz konusu dairenin davacıya ait olduğunu göstermeyeceği kuşkusuzdur. Ayrıca söz konusu iddiaların kabulü halinde dahi 2. kat 8 numaralı dairenin davalı kooperatif adına kayıtlı iken cebri satış işlemi ile …’na geçtiği, ardından yapılan satış işlemleri ile sırasıyla …, … ve son olarak …’a devredildiği dikkate alındığında davacı adına hiç tescil işleminin yapılmadığı, bu dairenin, kooperatife olan borcu nedeniyle davacı adına tapuda devir yapılmadığının soyut beyana dayalı olduğu anlaşılmakla bu hale göre de davalı kooperatifin, davacıya olan devir yükümlülüğünü yerine getirmediği sonucuna varılacaktır. Yani iddia edildiği üzere dava konusu taşınmazın tadilat projesi ile … Blok … kat … numaralı daire haline gelmesinin bir önemi olmayacaktır. Davalılar vekili müvekkili …’ın dava konusu taşınmazı gerçek bir satış iradesi ile satın almadığını, dairenin, diğer müvekkili … adına satış gibi gösterilerek kooperatif işlemleri için kaynak (kredi) oluşturulması adına yapılmış bir işlem olduğunu ve oluşturulan kaynağın da kooperatifin resmi belgeli giderleri için kullanıldığını belirtmiş ise de, Mahkeme gerekçesinde isabetli olarak bahsedildiği üzere, davalı …’ın resmi tapu kayıtlarında taşınmazı bedel karşılığında devrettiği ve bu hususun aksini yazılı belgeyle ispatlayamadığı dikkate alınarak davacıya karşı diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulmasında bir yanlışlık görülmemiştir. İstinaf aşamasında bu şekilde iddiada bulunulmasına karşın süresinden sonra sunulan cevap dilekçesinde, davalı … adına tescil edilen 7 nolu bağımsız bölümün, kooperatif yöneticisi …’ın, yapılan tescilin hatalı olduğunu, tescil edilen taşınmazın başkasına ait olduğunu söylemesi sebebiyle adı geçene devredildiği bildirilmiş olup bu haliyle söz konusu iddialar arasında bir çelişkinin bulunduğu da sabittir.Sonuç olarak, Mahkemece, davacının, davalı kooperatife ortak olduğu ve dava konusu daireye ilişkin ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiğinden bahisle dava konusu dairenin tapuda dava dışı üçüncü şahıs … adına kayıtlı olması sebebiyle tapu iptali tescil talebi mümkün görülmeyerek dava konusu dairenin dava tarihindeki rayiç değeri olan 235.000,00 TL tazminatın tahsili yönünde karar verilmesi doğru ise de, davacının, dava dilekçesindeki taleplerini terditli olarak ileri sürdüğü, buna göre ilk talebinin tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde ikinci talebinin tazminata ilişkin olduğu ve HMK’nun 111/2 maddesi uyarınca Mahkemece, davacının asli talebinin esastan reddine karar verilmedikçe, fer’î talebin incelenip hükme bağlanamayacağı ve HMK’nun 297/2 madde hükmü de dikkate alınarak davacının ilk ve asıl talebi olan tapu iptali tescil hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadan doğrudan ikinci talebi olan tazminat ile ilgili hüküm tesisi doğru olmamıştır.Açıklanan sebeplerle, istinaf talebinin kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davacının öncelikli talebi olan tapu iptali tescil yönünden davanın reddine, davacının ikinci talebi olan tazminat yönünden davanın kabulü ile, 235.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı … ve … vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenlerle KABULÜ ile, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/629 Esas, 2019/224 Karar ve 07/03/2019 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davacının öncelikli talebi olan tapu iptali tescil yönünden davanın REDDİNE, 3-a)Davacının ikinci talebi olan tazminat yönünden davanın KABULÜ İLE, 235.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, b)Harçlar Kanununa göre belirlenen 16.052,85 TL ilam harcından peşin alınan 4.013,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.039,64 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, c)Davacı tarafından yatırılan 24,30 TL BVH, 170,80 TL PH ve 3.842,41 TL tamamlama harcı ile 2.563,20 TL davetiye, müzekkere ve bilirkişi gideri, 195,40 TL keşif mahkeme yolluğu, 80,00 TL keşif yol ücreti olmak üzere toplam 6.876,11 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, d)Davalılar tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA, e)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 35.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
İstinaf Başvurusu Yönünden; 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince ayrı ayrı alınması gereken 179,90 TL harcın davalı … ve … tarafından ayrı ayrı yatırılan 4.013,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.833,40 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili davalılara ayrı ayrı İADESİNE, 5-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı tarafından yapılan toplam 42,40 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 8-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra artan kısmın yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davalılar yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin; davacı yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.06/04/2023