Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/268 E. 2023/315 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/268 Esas
KARAR NO: 2023/315
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 20/12/2022
NUMARASI: 2022/922 Esas, 2022/1194 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında davalının belirlediği işyerlerinde yönetmeliklere göre haşere kontrol ve ilaçlama çalışmaları yapmak üzere 05/05/2021 tarihinde sözleşme imzaladıklarını, müvekkilinin sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine getirdiği halde davalı tarafın faturaların çoğunluğunu ödemediğini, alacağın tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu, İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğünün yetkili olduğundan bahisle yapılan yetki itirazının yersiz olduğunu, taraflar arasında yeti sözleşmesi yapılarak Bakırköy Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili kılındığını belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; icra dosyası kapsamında yaptıkları itirazlarında belirtildiği üzere Bakırköy İcra Müdürlüğü ile Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olmadığını, taraflar arasında imzalanmış olan herhangi bir sözleşme bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı taraf soyut ve dayanaksız meblağlar talep ettiğini, faturalandırmalar ve icra takibine konu edilen dayanak belgenin bu hususu ispatlamadığını, hizmetin sunulduğuna ilişkin ispat yükünün davacının üzerinde olduğunu belirterek davanın reddi ile, icra takip bedelinin %20’sinden az olmamak üzere davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmadığı, davacının delil olarak dayandığı sözleşmede davalının imzasının olmadığı, bu nedenle sunulan bu kayıtların taraflar arasında sözleşmesel ilişki bulunduğunu kabule yeterli olmadığı, bu suretle davacı tarafından akdi ilişkinin varlığının kanıtlanamadığı, davacının HMK’nın 10 ve TBK’nın 89/1 maddesi gereğince kendi yerleşim yerinde dava açması mümkün olmadığından ve HMK’nın 17. maddesine göre yetki sözleşmesine dayanması mümkün olmadığından icra takibinin davalı şirket merkezi olan İzmir İcra Müdürlüklerinde yapılması gerektiği, buna göre usulüne uygun icra takibi yapılmadığı gerekçesiyle usulüne uygun icra takibi bulunmadığından davanın usulden reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında 05.05.2021 tarihli Haşere ve Kemirgen Önleyici Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin önce Türkçe metin olarak imzalandığını, devamında ise davalının talebi ile (bu husus e-posta yazışmalarında görülmektedir) sözleşmenin Türkçe metni ile birebir aynı olan İngilizce metninin imzalandığını, Türkçe metnin, müvekkili tarafından kaşe ve imza yapılarak davalıya gönderildiğini, sözleşme ile, ihtilaflar bakımından Bakırköy Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili kılındığını, sözleşmenin geçerli olduğunu, adil yargılanma hakkının temel değerlerinden olan hukuki dinlenilme hakkına uygun olarak savunma ve kanıtlar yönünden değerlendirme içermeyen bir karar verildiğini, kaldı ki, kabul anlamına gelmemekle beraber bir an için sözleşmenin varlığının kanıtlamadığı düşünülse dahi Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi kayıtları incelendiğinde, davalı şirket merkezinin Ümraniye/İstanbul olduğunu, Mahkemenin belirlediği gibi davalı şirket merkez adresinin İzmir olmadığını, davalının İzmir’de şube tescili yapılmış ise de, dava tarihinden önce işbu şubenin kapatılarak ticaret sicilden terkin edildiğini, Mahkeme kararının bu yönüyle de hatalı olduğunu, esas yönden ise müvekkilinin, davalıdan alacağının bulunduğunun faturalar ile sabit olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, ödenmeyen faturalardan kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının, davalı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında toplam 15.207,94 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının icra dairesinin yetkisine, takibe, borca ve ferilerine karşı itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. “…Davalı vekili tarafından taraflar arasındaki akdi ilişki inkar edilerek davacıya borçlu olunmadığı savunulmuştur. Bu durumda sözleşme ilişkisi taraflar arasında çekişmelidir. Taraflar arasında kurulduğu ileri sürülen akdi ilişkinin varlığını, HUMK’nun 288. maddesi gereğince, kural olarak yasal ve yazılı delillerle davacı kanıtlamakla ödevlidir (TMK madde 6). Ancak, davanın tarafları tacir, işin de ticari iş olması nedeniyle, uyuşmazlıkta ticari defterler, Türk Ticaret Kanunu’nun 82 ve devamı maddelerinde gösterilen şartlar kapsamında yasal delil olarak kabul edilir… Her iki taraf da tacir olduğuna göre davalı tarafın da ticari defterleri üzerinde usulüne uygun inceleme yaptırılması, leh ve aleyhe delil olabilme koşullarının değerlendirilerek akdi ilişkinin ve varsa alacağın belirlenmesi, bu yolla dahi akdi ilişki ve alacak belirlenemiyorsa, davacı yasal delil olarak yemin deliline dayanmış olduğundan, davalıya yemin önerisinde bulunabilme hakkı mahkemece hatırlatılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2009/12320 Esas 2011/5062 Karar sayılı ilamı).Somut olayda Mahkemece, icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz üzerine akdi ilişkinin varlığının kanıtlanamadığı kabulünden hareketle usulüne uygun takip bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş ise de kararın yeterli incelemeye dayandığından söz edilemez. Şöyle ki, davalı taraf icra takibinde, adresi itibariyle İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu gerekçesiyle ödeme emrine itiraz etmiş olup cevap dilekçesinde de taraflar arasında akdi bir ilişkinin olmadığını savunmuştur. Dosya kapsamında yer alan ve davalı tarafından itiraza uğrayan sözleşmede, taraflar arasında işbu sözleşmeden doğacak ihtilaflarda Bakırköy Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu kararlaştırılmıştır. Mahkemece, sunulan kayıtlar, taraflar arasında sözleşmesel ilişki bulunduğunu kabul bakımından yeterli görülmemiş ise de mevcut delil durumuna göre taraflar arasında akdi ilişkinin varlığı veya yokluğu konusunda kesin bir sonuca varmak mümkün değildir. Bu durumda sözleşme ilişkisinin varlığı, ancak, tarafların buna dair gösterdikleri delillerin toplanması ve değerlendirilmesinden sonra tespit edilebilecektir. Mevcut deliller dışında davacının dava dilekçesinde, tarafların ticari defter ve kayıtları ile yemin deliline de dayandığı görülmektedir. Buna göre tarafların tacir ve işin de ticari iş olması nedeniyle ticari defterler incelenmek suretiyle akdi ilişkinin varlığının kanıtlanamaması halinde dava dilekçesinde yemin deliline dayanan davacıya, akdi ilişkinin kanıtlanmasına yönelik, davalıya yemin teklifinde bulunma hakkı hatırlatılarak sonuca gidilmesi gerekir. Öte yandan Mahkemece, sunulan kayıtlar bakımından yeterli inceleme yapıldığı da söylenemez. Özellikle dosya kapsamına sunulan ve davacı tarafından verilen hizmete ilişkin açıklamalar ihtiva eden “kontrol ve uygulama raporları” başlıklı belgelerde atılan imzaların, davalı çalışan veya temsilcisi tarafından atılıp atılmadığı yönünden bir inceleme yapılmamıştır. Tüm bu açıklanan nedenlerle, Mahkemece, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın bu çerçevede incelenip değerlendirilerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Öte yandan kabule göre, Mahkemece gerekçeli kararda, icra takibinin yapıldığı tarih itibariyle davalı şirket merkezinin İzmir ilinde olduğundan bahisle icra takibinin İzmir İcra Müdürlüklerinde yapılması gerektiği belirtilmiş ise de, bu kabul ve gerekçe uyarınca yetki itirazının kabul edilmemesi gerekirdi. Şöyle ki davalı, icra dosyasında ödeme emrine itirazında İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu beyan etmiştir. Mahkemenin kabulü dikkate alındığında ise, kesin yetki hali bulunmayan somut olayda doğru icra dairesini göstermeyen davalının usulüne uygun bir yetki itirazından bahsedilemeyeceğinden bu itiraza Mahkemece değer verilmemesi gerekirdi. Bu açıdan Mahkeme hükmünü eleştirmekle yetinilmiştir.Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/922 Esas, 2022/1194 Karar ve 20/12/2022 tarihli kararının HMK’nun 353/1a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,5-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/03/2023