Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/235 E. 2023/192 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/235 Esas
KARAR NO: 2023/192
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2022
NUMARASI: 2021/863 Esas, 2022/590 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 16/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili 10.08.2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin Çerkezköy/ Tekirdağ adresinde faaliyet gösterdiğini, müvekkili …‘in şirketin %100 pay sahibi ve tek ortağı olduğunu, müvekkili şirket tarafından üstlenilen borçlarda ve özellikle kredi ilişkilerinde birbirlerinin müşterek borçlusu ve müteselsil kefili durumunda olduklarını, bu nedenle konkordatonun başarılı olabilmesi için hem müvekkili şirket hemde şirket ortağı için konkordato talep etmek zorunluluğunun doğduğunu, müvekkili şirketin yüksek kapasite ile çalışan, işleyen, üretime devam eden ve ekonomik krize rağmen birçok aileye ekmek kapısı olan bir kuruluş olduğunu, alacaklarının büyük kısmının tahsil edilememesi, sektör itibarıyla alımların çok büyük kısmının dövizle fiyatlanması neticesinde dövizli banka kredisinin kullanılmak zorunda kalındığını, ekonomide beklentilerin ötesinde olumsuz gelişmelerin yaşanması, şirketin stok yönetiminin iyi olmaması, şirketin alacaklarını tahsil edememesi veya geç tahsil edilmesi, buna bağlı banka ve diğer borçlarında temerrüde düşmesi, banka temerrüt faizlerinin çok yüksek olması, kurlardaki aşırı dengesizlik, stabil olmayan piyasa koşullarının, şirketin finansal açıdan zor duruma düşmesinin temel nedeni olduğunu belirterek müvekkilleri hakkında İİK 287. maddesi gereğince 3 ay süre ile geçici mühlet sonrasında kesin mühlet verilerek konkordatonun tasdikini talep ve dava etmiştir. Alacaklılardan bir kısmı, yargılamaya katılarak yazılı ve/veya sözlü beyanda bulunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, 1-Davacı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin konkordato projesinin (konkordatoya tabi borçlar bakımından) tasdik talebinin KABULÜNE, Çerkezköy Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … nolu sicilinde kayıtlı davacı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin konkordatoya tabi borçlarının tasdik kararından itibaren ilk 8 ay ödemesiz, ikinci yıl %35 her 3 aylık zamanlar itibariyle eşit taksitlerle, üçüncü yıl %35 her 3 aylık zamanlar itibariyle eşit taksitlerle, dördüncü yıl %30 her üç aylık zamanlar itibariyle eşit taksitlerle, ödeme günlerinin her ayın son günü alacaklılar arasında eşitliği bozmayacak şekilde ödenmesine, 2-) İcra ve İflas Kanunu’nun 308/h. maddesi gereğince davacı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin rehinli alacaklılara ilişkin konkordato projesinin tasdiki talebinin REDDİNE, 3-) Davacı … T.C. Kimlik numaralı davacı …’in konkordato talebinin REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, müdahil alacaklılar SGK, … İnş. İç.ve Dış Tic.Ltd.Şti vekili tarafından yasal 10 günlük süre içinde istinaf edilmiştir. Alacaklı SGK vekili istinaf nedenleri olarak, alacağın 6183 sayılı yasadan kaynaklandığını, öncelikli sırada olduğunu, devletin kamu hukukundan doğan belirli alacakları için konkordatonun mecburi olmadığını, müvekkili kurum yönünden, konkordatonun kaldırılması ve şirketin iflasına karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Alacaklı … Bank A.Ş vekili istinaf nedenleri olarak, müvekkili bankanın Genel Kredi Sözleşmesi gereğince alacaklı olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine davacılar aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, İİK’nun 305. maddesinde öngörülen konkordato tasdik şartlarının oluşmadığını, Konkordato talep edilen 2018 yılından bu yana geçen yaklaşık 4 yıllık süre boyunca somut hiçbir adım atılmadığını, yalnızca süre kazanmaya çalışılarak müvekkili bankanın alacağının sürüncemede bırakıldığını, ödemenin yaklaşık 7 yıl süreceğini, projenin inandırıcı olmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Alacaklı …İç.ve Dış Tic.Ltd.Şti vekili istinaf nedenleri olarak, İİK’nun 305. maddesinde öngörülen konkordato tasdik şartlarının oluşmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Alacaklı SGK’nın istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;Talep, konkordatonun tasdikine ilişkindir. Alacaklı SGK vekili tasdik kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuşsa da, SGK Başkanlığının prim alacakları 5501 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88/16. maddesine göre, İcra ve İflas Kanununa göre değil 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre takip ve tahsil edilmektedir. Bu Kanuna tâbi alacaklar konkordato hükmünün dışında kaldığından (İİK m.308/c) SGK alacaklarının konkordatodan etkilenmediği sonucuna varılmaktadır. Konkordatodan etkilenmeyen alacakların itirazlarının dikkate alınması gerekmediği gibi bunların alacaklılarının toplantıya çağrılmasına da gerek bulunmamaktadır. Diğer bir ifade ile SGK Başkanlığının konkordatonun tasdikine ilişkin olarak istinaf yoluna başvurmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar dava şartı olduğu gibi istinaf yasa yoluna başvurulması için de aranan bir şarttır. Bu nedenle alacaklı SGK vekilinin istinaf başvurusunun hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir. Diğer alacaklıların istinaf talebi yönünde yapılan incelemede;İİK’nun 308/a maddesi ‘’Kanun Yolları’’ başlıklı olup Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden, itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilanından itibaren 10 gün içinde istinaf yoluna başvurabilir’’ hükmünü içermektedir. İİK’nun 304/1. bentte itiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az 3 gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilana yazılır’’ cümlesine karşılık İİK’nun 302/7. fıkrasında ‘’konkordato projesinin konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhal imza olunur. Toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur.’’ denildikten sonra 302/son fıkrasında ‘’komiser, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç 7 gün içerisinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikine uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdii eder.’’ düzenlemesi yer almış olup konkordatonun mahkemede incelenmesine raporun mahkemeye verilmesinden sonra İİK’nun 304/1. maddesi gereğince başlanılacaktır. İİK’nun 302. maddesindeki iltihak süresi bittikten sonra komiser raporu düzenleneceğinden ve iltihak süresinde bildirilen alacaklar da kabul edilebileceğinden bu sürede yapılan itirazlar da kabul edilmelidir. Bu nedenle itiraz eden alacaklı kavramını dar yorumlayarak sadece duruşmadan 3 gün önce konkordatoya ilişkin alacaklılarla sınırlamak doğru bir yaklaşım olarak görülmemektedir. Bu nedenle kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olarak kabulü daha doğru bir yaklaşımdır. Bu bağlamda kanundaki “itiraz edenler” ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer. Nitekim öğretide alacaklılar toplantısında veya iltihak süresi içinde red oyu vermiş alacaklıların tasdik kararını istinaf edebilecekleri kabul edilmektedir.(Prof Dr. Selçuk Öztek, Prof Dr.Ali Cem Budak, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel, Doç.Dr. Serdar Kale, Doç. Dr. Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordato Hukuku, 2/B s. 569) Kanunun 302/7 maddesinde “toplantının bitimini takip eden 7 gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur” ifadesi bulunmaktadır. Bu ifadeden toplantıya katılmadığı halde 7 günlük iltihak süresi içinde alacaklılarının konkordatoya karşı oy kullanma hakkı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda toplantıya katılıp ret oyu kullanan veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresi içinde oyunu belli eden alacaklının nisapta nazara alınması ve nihai tutanağın ve komiser raporunun buna göre hazırlanması Kanun’nun 302/son maddesi gereğidir. Aksi halde iltihak süresi içerisinde alacağını bildirip oy hakkı verilen alacaklıya konkordatoya kabul oyu vermediği takdirde komiser raporu kabul ve ret oyları da nazar alınarak konkordato projesinin tasdik edilip edilmeyeceği belirleneceğine göre bu sürece katılan, oyu sonuca etkili olan alacaklıya aleyhine oluşacak bir sonuca karşı yorum yoluyla kanun yoluna başvurma olanağı tanınmaması usul kuralları ile bağdaşmayacaktır. Çünkü usul hukukunun en temel ilkelerinden biri herhangi bir talep hakkında hukuki yararının bulunması ve talepte bulunanın haklarının ihlal edilmiş olmasıdır. Hukuki yararı bulunan ve hakkı ihlal edilen alacaklının buna karşı herhangi bir yasa yoluna başvuramayacağını kabul etmek Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün ihlali niteliğindedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi 26.02.2015 tarih ve 2013/3954 başvuru sayılı kararında mahkemeye erişim hakkının İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan ‘’Adil Yargılanma Hakkının’’ en temel unsuru olduğu kanun yolları bakımından ‘’Hukuki Belirlilik’’ ilkesinin ihlali sureti ile mahkemeye erişim hakkının kullanılmasının önlenemeyeceği sonucuna varmıştır. Hem alacak bildirme ve oylamaya katılma hakkı tanınıp hem de hakkında verilen karara karşı bu kararın yasal yollardan denetimi ve hak ihlalinin önlenmesi olanağının tanınması kendi içinde bir çelişki yaratacaktır. İltihak süresi içinde oylamaya katılma hakkının verilmesinin ve konkordatoya itiraz edilip ret oyu verilmesinin bir işlevi kalmayacaktır. Yukarıya ayrıntılı açıklandığı üzere; toplantıya katılıp ret oyu kullanan alacaklı veya toplantıya katılmadığı halde iltihak süresinde ret oyu kullanan alacaklıların itiraz eden alacaklı kavramına dahil olduğu ve mahkemece verilen karara karşı istinaf ve temyiz yoluna başvurabilecekleri kabul edilmelidir. (Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 03.11.2022 tarih, 2022/3289 E. 2022/5142 K. Sayılı ilamı ) İİK’nın 308/a maddesinde kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren ve tasdik talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının” kabul edilmesi gerekmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2022/(15)6-71 E. 2022/284 K. sayılı ilamı ) Somut olayda, istinaf eden alacaklıların toplantıda ve iltihak süresi içerisinde ret oyu kullanmadıkları, İİK’nın 308/a maddesi gereğince tasdik duruşmasına katılmadıkları yasada açıklanan şekilde konkordatoya bir itirazlarının bulunmadığı görüldüğünden, anılan alacaklıların tasdik kararına karşı kanun yoluna başvurma hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle alacaklılar vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İtiraz eden alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının istinaf başvurusunun, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 308/c maddesinin 3. fıkrası gereğince hukuki yarar yokluğundan REDDİNE, 2- Müdahil alacaklılar… Bank A.Ş ve ….İnş. İç. ve Dış Tic.Ltd.Şti vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nın 352/1.c bendi gereğince USULDEN REDDİNE, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince herbir müdahil alacaklıdan alınması gereken 179,90 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile her bir müdahil için eksik kalan 99,20 TL harcın alacaklılar … Bank A.Ş ve ….İç.ve Dış Tic.Ltd.Şti’den ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,4- İtiraz eden alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-Müdahiller tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, İİK’nın 308/a maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/02/2023