Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1293 E. 2023/1224 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1293 Esas
KARAR NO: 2023/1224
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2023
NUMARASI: 2023/66 Esas, 2023/576 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesi ile; taraflar arasında 2020 yılı Nisan ayında düzenlenecek …’na katılım hususunda, 14/01/2020 tarihli fuar katılım sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin fuar katılım bedeli olarak toplam 72.396,17 TL ödediğini, davalı şirket corona virüs salgınına rağmen bazı fuarları gerçekleştirmesine rağmen, … salgın gerekçesiyle iki kez ertelediğini, davalının borcunu ifa etmekte temerrüde düşmesi ve borca aykırılıktaki direngen tavrı nedeniyle Bursa … Noterliğinin 20.10.2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmeden döndüklerini, yine Bursa … Noterliğinin 02.11.2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ödenen fuar katılım bedelinin iadesini talep ettiklerini, bedelin iade edilmemesi üzerine davalı aleyhine Bursa … İcra Dairesinde takip başlattıklarını, davalının icra müdürlüğünün yetkisine itirazı üzerine yetki itirazını kabul ettiklerini ve İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı dosyasında takibe devam edildiğini, davalının bu kez borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, arabuluculuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını ileri sürerek, davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, davalı tarafın %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; sözleşmenin 32. maddesi gereğince davada Bakırköy mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili şirketin yurt içi ve yurt dışında, çeşitli uluslararası geniş katılımlı fuarlar düzenleyen organizatör bir şirket olduğunu, taraflar arasında, 21-25 Nisan 2020 tarihleri arasında düzenlenecek … (…) için “Fuar Katılım Sözleşmesi” akdedildiğini, ancak sözleşmeye konu fuar organizasyonunun Covid-19 virüs salgını nedeniyle, haklı sebeplerle ve sözleşme hükümleri kapsamında ileri bir tarihe ertelendiğini, neticede ertelenen fuarın 10 ile 14 Eylül 2022 tarihleri arasında gerçekleştirildiğini, sözleşmede yer alan hükümler gereğince müvekkili şirketin fuarı erteleme hakkına sahip olduğunu, yapılan erteleme ile katılımcıların haklarının aynen korunduğunu, fuar gerçekleştirilmiş olmakla fuar katılım bedelinin iade edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; Fuar Katılım Sözleşmesi”nin 32. maddesinde sözleşmenin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklarda Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğunun kabul edildiği, taraflar arasındaki yetki anlaşmasının HMK’nın 18. maddesinde belirtilen kesin yetki hallerinden olmadığı, davalının cevap süresinde yetki ilk itirazında bulunduğu gerekçesiyle davanın yetkiye ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nın 114. ve 115. maddeleri gereğince usulden reddine, kararın kesinleşmesinden sonra iki haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; Bursa İcra Müdürlüğünde takip başlatmışlarsa da, davalının takipte İstanbul İcra Dairesinin yetkili olduğu itirazı üzerine, yetki itirazını kabul ederek İstanbul İcra Dairesinde takibe devam ettiklerini, davalının İstanbul İcra Dairesinde yapılan takipte de borca itiraz ettiğini ve bunun üzerine İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinde itirazın iptalini talep ettiklerini, davalının bu kez mahkemenin yetkisine itiraz etmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, fuar katılım bedelinin iadesi için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan yetki şartı nedeniyle uyuşmazlıkta Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekili hükmü istinaf etmiştir. HMK’nın 17. maddesi; “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü düzenlemektedir. Tarafların, belli bir dava (uyuşmazlık) için kanunen yetkili olmayan (aslında yetkisiz olan) bir mahkemeyi yetkili kılmak için yaptıkları sözleşmeye yetki sözleşmesi denir. Bu sözleşme usul hukukuna ilişkin bir sözleşmedir, zira asıl etkisini usul hukuku alanında gösterir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, C.1, s. 555). Anılan Kanun’un 17. madde hükmüne göre tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinin söz konusu olmaması kaydıyla ve (HUMK düzenlemesinde bu yöne ilişkin ayrım bulunmamaktayken) yalnızca tacirler veya kamu tüzel kişileri yetki sözleşmesi yapabilir ve taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava ancak sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılabilir. HMK’nın 17. maddesinin “Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” şeklindeki ikinci cümlesi hükmüne göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin, kanunda bu tabir kullanılmamış ise de münhasır yetkili mahkeme olacağı kabul edilmelidir. Münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır. Görüldüğü üzere, HUMK hükümlerinden farklı olarak HMK uygulamasında, taraflar salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırabilmektedirler. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar ( Yargıtay HGK’nın 2017/(13)3-1991 Esas, 2020/803 Karar sayılı kararı). Bu noktada yetki sözleşmesi ile belirlenen mahkemenin yetkisinin kesin yetki mahiyeti taşıyıp taşımadığı belirlenmelidir. Yukarıda belirtilen Yargıtay HGK kararında açıklandığı üzere; yetki sözleşmesinin ancak tarafların anlaşabileceği konularda yapılabilmesi ve davanın salt sözleşme ile belirlenen mahkemede açılacağına ilişkin hükmün aksinin taraflarca kararlaştırılabilmesinin mümkün olması, bunların yanı sıra sözleşme ile kesin yetkili mahkemelerin yetkisinin kaldırılamaması da gözönünde bulundurulduğunda yetki sözleşmesi ile yapılan belirlemenin kesin yetki olarak nitelendirilmesi kabul edilemeyecektir. Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmede uyuşmazlık halinde Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğu kararlaştırılmış, davalı vekili cevap süresinde yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. Taraflar arasındaki yetki anlaşmasında gösterilen mahkeme, münhasır yetkili mahkeme olarak belirlenmişse de, bu mahkeme kesin yetkili mahkeme değildir. HMK’nın 116. ve 117. maddesinde, kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itiraz olarak cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu, aksi halde dinlenmeyeceği hususları düzenlenmiştir. Davalının süresinde yetki itirazı nedeniyle davanın yetki sözleşmesinde kararlaştırılan Bakırköy Mahkemelerinde görülmesi gerekir. İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında da isabetli olarak, davalının cevap süresinde yetki itirazında bulunduğu ve taraflar arasındaki anlaşmada yetkili kılınan mahkemenin kesin yetkili mahkeme olmadığı belirtilmiştir. Ancak kısa kararda, kesin yetki hallerinde uygulanabilecek olan, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek gerekçe ile kısa karar arasında çelişki oluşturulmuştur. Bu durumda mahkemece davalının yetki ilk itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi gerekirken, kesin yetki hallerinde öngörülen şekilde davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Açıklanan nedenler ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve dosyanın yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile KABULÜ ile, esası incelenmeden İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/66 Esas, 2023/576 Karar ve 03/07/2023 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-a)Davalının yetki ilk itirazının kabulü ile İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin YETKİSİZLİĞİNE, Yetkili Mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi OLDUĞUNA, b) HMK 20.maddesi gereğince taraflardan birinin kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkemeye başvurması halinde dosyanın yetkili BAKIRKÖY ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, c)Aksi halde dosyanın ilk derece mahkemesince ele alınarak HMK 20/1-son cümlei gereğince işlem yapılmasına, d)HMK 331/2. fıkrası gereğince yargılama giderleri hakkında yetkili mahkemece karar verilmesine, İstinaf giderleri yönünden 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harç davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından bu hususta yeniden karar tesisine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin yeniden verilecek hükümde dikkate alınmasına,6-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1a-3. fıkrası gereğince kesin olmak üzere başkan Salih Aşkın’ın karşı oyu ile oy çokluğu ile karar verildi. 09/11/2023
MUHALEFET ŞERHİ Davacı tarafından davalı aleyhine Bursa … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasında icra takibi yapıldığı, davalı borçlunun borca ve icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiği, itiraz dilekçesinde müvekkilinin adresinin İstanbul/Sarıyer olması sebebiyle yetkili icra müdürlüğünün İstanbul İcra Müdürlüğü olduğunu belirttiği, buna istinaden takibe İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas nolu dosyasından devam edildiği, bu dosyada da borca itiraz edilmesi üzerine davacı tarafından iş bu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.Taraflar arasında; fuar katılım sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmenin ilgili maddesinde her türlü uyuşmazlık durumunda Bakırköy Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu düzenlenmiştir.Davalı cevap dilekçesinde, yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle itirazda bulunduğu, buna istinaden ilk derece mahkemesince yetkisizlik sebebiyle davanın usulden reddine karar verildiği ve bu kararın davacı tarafından istinaf edildiği görülmüştür. Davacı istinaf dilekçesinde; takipten sonraki aşamaları özetleyerek, öncelikle davalının, icra takibinde yetkiye itiraz ettiği, itiraz dilekçesinde yetkili icra dairesinin İstanbul İcra Daireleri olduğunu belirttiği, itirazın iptali davasında ise taraflar arasındaki sözleşmede yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle mahkemenin yetkisine itiraz ettiği, bunun hakkın kötüye kullanımı olduğunu ileri sürmüştür.Taraflar arasında yapılan sözleşmede; bu sözleşmeden kaynaklı her türlü uyuşmazlıklarda Bakırköy Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğuna dair düzenleme bulunmaktadır. Davalı buna istinaden mahkemenin yetkisine itiraz etse de, icra dairesinin yetkisine itiraz ederken davalı borçlunun ikamet adresinin Sarıyer/İSTANBUL olması sebebiyle yetkili icra dairesinin İstanbul İcra Müdürlükleri olduğunu ileri sürdüğü, buna istinaden icra dosyasının İstanbul İcra Müdürlüğüne gönderildiği, bu dosyada yapılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında, davalının, taraflar arasındaki sözleşmeye göre, sözleşmede belirlenen yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle yetki itirazında bulunması Türk Medeni Kanunun 2.maddesinde belirlenen hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.Türk Medeni Kanunun 2.maddesine göre; herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Somut olayda da davalı icra dairesinin yetkisine itiraz ederken, davalının ikamet adresinin İstanbul/Sarıyer olduğu gerekçesiyle yetki itirazında bulunmuş, itirazı üzerine İstanbul İcra Dairelerinde takibe devam edilmiş, akabinde takibe itiraz üzerine açılan davada aynı tarafın bu kez mahkemenin yetkisine itiraz ederken taraflar arasındaki sözleşmeye dayanarak davaya bakma yetkisinin Bakırköy Mahkemelerine ait olduğunu ileri sürmesi dürüstlük kuralları ile bağdaşmamaktadır. Her ne kadar davalının yetki itirazı HMK’nın ilgili maddelerine uygun olsa da Türk Medeni Kanunun 2.maddesinde belirlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığından ve yetki itirazı hakkını açıkça kötüye kullandığından mahkemece yetki itirazının reddi ile yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken davalının yetki itirazının kabulüne yönelik kurulan hüküm usul ve yasaya uygun olmadığından çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.09/11/2023