Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1283 E. 2023/1166 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1283 Esas
KARAR NO: 2023/1166
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 17/05/2023
NUMARASI: 2023/24 Esas
DAVA: TAPU İPTALİ VE TESCİL (Satın Almaya Dayalı)
KARAR TARİHİ: 02/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, genel kurulda alınan karar nedeniyle kooperatif yönetim kurulu tarafından 02/04/2020 tarih ve 104 sayılı kararla 2 nolu konut için 1.205.000,00 TL karşılığında kooperatife ortak olarak kabul edildiğini ve kaydının yapıldığını, ortaklık bedeli genel kurul kararı ile belirlenmiş olduğundan arttırılmasının söz konusu olmadığını, ortaklık bedeli olan 1.205.000,00 TL’nin ödenmesi ve ortaklık kaydının tamamlanması ile dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydının müvekkiline devredilmesi gerekirken aradan geçen süreye rağmen devir yapılmadığını, dairenin, müvekkiline fiilen devredildiğini ve müvekkilinin 2 yıldan bu yana halen bu adreste oturmaya devam ettiğini, davalı kooperatif ile yapılan görüşmelerde, dairenin, üzerinde kooperatif ortaklarından birinin açtığı bir dava nedeniyle tedbir olması sebebiyle tapuda devir edilemediğinin söylendiğini belirterek İstanbul Sarıyer ilçesi …, … ada … parselde bulunan … Blok … nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptaline ve tüm kayıt ve şerhlerden ari olarak müvekkili adına tesciline, tescilin mümkün olmaması halinde taşınmazın dava tarihindeki değerinin hesaplanarak faiziyle birlikte tahsiliyle, kaba inşaat halinde alınan taşınmaza yapılan masraflar ve bu masraflara yapıldıkları tarihten itibaren işletilecek faizle birlikte ödenmesine, ayrıca söz konusu bağımsız bölümün 3. kişilere devri veya 3. kişiler lehine ipotek ve şerh verilmemesi için tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu, müflis … AŞ’nin inşaat ile ilgili imara aykırılıkları nedeniyle yapı inşaat ruhsatlarının iptal edildiğini ve hak sahiplerine kat irtifak tapularının verilemediğini, açılan davada müvekkili kooperatif ile davacı üyenin ortak mağduriyeti ve bu mağduriyetin giderilmesi açısından da menfaat birliği bulunduğunu, bu nedenle husumetin müflis … AŞ’ye yerine müvekkil kooperatife yöneltilmesinin hukuka uygun olmadığını, aynı bağımsız bölümün, davacısının … olduğu Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/47 Esas sayılı tapu iptal tescil davasında da uyuşmazlık konusu olduğunu, kararın şu anda temyiz incelemesinde olduğunu (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2022/4433 Esas), müvekkili kooperatifin, ilgili taşınmazın davacıya devriden kaçınması gibi bir hususun söz konusu olmadığını, müvekkili kooperatif ile yüklenici müflis … AŞ arasında 26.04.2002 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, çıkan ihtilaflar üzerine sözleşme gereği hakeme başvurulduğunu ve 27.05.2014 tarihinde kooperatif aleyhine karar verildiğini, karara karşı taraflarınca iptal davası açılmış iken müflis … AŞ tarafından eski HUMK hükümlerine göre tahkim kurulu kararının temyiz edildiğini, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi tarafından onama kararı verildiğini ve taraflarının karar düzeltme istemlerinin de reddedildiğini, bunun üzerine hukuki ihtilafın, taraflarınca Anayasa Mahkemesi nezdinde bireysel başvuru konusu yapıldığını, davacının, taşınmaz değerinin oldukça altında bir bedel üzerinden açtığı davada bu bedel üzerinden teminat hesabı yapıldığını, ihtiyati tedbir talep edenin, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olduğunu, ancak 15.000,00 TL’lik bedelin, taşınmazın esas değeri göz önünde bulundurulduğunda muhtemel zararları karşılayabilmekten son derece uzak olduğunu belirterek davanın öncelikle husumetten aksi halde esastan reddine, ihtiyati tedbirin ise, teminat bedelinin düşüklüğü sebebiyle kaldırılmasına yada eksik teminatın tamamlatılmasına karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkeme 12/01/2023 tarihli tensip ara kararı ile, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin %15 teminat (15.000,00 TL) karşılığında kabulü ile, dava konusu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar vermiştir. Davalı taraf, cevap dilekçesi ile birlikte aynı zamanda ihtiyati tedbir kararına da itiraz edilmiş olup teminat bedelinin düşük belirlenmesi sebebiyle ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ya da eksik teminatın tamamlatılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, 15/05/2023 tarihli ön inceleme duruşmasında ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine karar verilmiş olup 17/05/2023 tarihli ara karar ile, davacının, kooperatif üyesi olduğunu beyanla kooperatif adına tapuda kayıtlı olan taşınmazın tapusunun iptali ile kendi adına tescilini talep ettiği, dolayısıyla dava konusu taşınmazın mülkiyetinin ihtilaflı olduğu, dava konusu taşınmazın yargılama sırasında üçüncü kişilere devri halinde davacının dava sonunda elde etmeyi amaçladığı tapu tescilinin güç veya imkânsız bir hale geleceği, tedbir kararında belirlenen teminat miktarının hâkimin takdirinde olduğu, dava değerinin tespitinin yargılama sırasında belirlenecek olduğu gözetildiğinde karar verilen teminat bedelinin bu aşamada makul olduğu gerekçeleri ile ihtiyati tedbir kararına karşı yapılan itirazının reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Mahkemenin 17/05/2023 tarihli ara kararı yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, kanuna göre ihtiyati tedbir kararının var olan bir hakkı sınırlaması nedeniyle keyfilikten uzak bir karar olması gerektiğini, ihtiyati tedbir kararı, müvekkilinin hakkını orantısız bir şekilde sınırladığından ötürü haksız ve hukuka aykırı olup hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle beraber ihtiyati tebdir kararı verilse bile davacının, taşınmaz değerinin oldukça altında açtığı davada belirttiği bedel üzerinden teminat hesabı yapılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, bu bedelin, taşınmazın esas değeri dikkate alındığında muhtemel zararları karşılayabilmekten son derece uzak olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, tapu iptali tescil, olmadığı takdirde dava konusu taşınmazın değerinin tahsili istemine ilişkin olup dava kapsamında ayrıca ihtiyati tedbir talep edilmiştir. Mahkemece tesis edilen ihtiyati tedbir kararına karşı davalı tarafından yapılan itirazın reddine karar verilmesi üzerine davalının işbu kararı istinafa konu ettiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin, ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazları ile istinaf nedenleri dikkate alındığında uyuşmazlık, dava konusu taşınmaz üzerine konulan ihtiyati tedbir sebebiyle Mahkemece belirlenen teminat miktarının usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun onuncu kısım birinci bölümünde geçici hukuki korumalar üst başlığı ile 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 389/1 maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” ve yine Kanunun 390/3 maddesi “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükümlerini içermektedir. Anılan hükümlerde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ve talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi şartıyla uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 392. maddesinde, ihtiyati tedbirde teminat gösterilmesi düzenlenmiştir. Maddede, ihtiyati tedbir talep edenin haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara kaşı teminat göstermek zorunda olduğu, talebin resmî belgeye, başkaca kesin bir kabule kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkemenin gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebileceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 394/2. fıkrasında ise, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak karara itiraz edilebileceği belirtilmiştir.Davalı vekili tarafından, Mahkemece tesis edilen ihtiyati tedbire itirazın reddine yönelik ara kararın yasal süresi içerisinde istinaf edildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, dava değeri 100.000,00 TL olarak gösterilmiş olup Mahkemece dava değerinin %15’i olan 15.000,00 TL teminat karşılığında ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiştir. HMK’nun 392/1 fıkrasında, ihtiyati tedbir talep eden tarafın haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorunda olduğu belirtilmiş ise de, anılan maddede, dava konusunun değerine göre teminatın takdir edileceğine dair bir ifadeye yer verilmemiştir. Bu nedenle Mahkemenin, dava değerinin tespitinin yargılama sırasında belirlenecek olması sebebiyle karar verilen teminat bedelinin bu aşamada makul olduğu gerekçesi yerinde olmamıştır. Öte yandan Mahkeme gerekçesinde, tedbir kararında belirlenen teminat miktarının hâkimin takdirinde olduğu belirtilmiş ise de, yasal düzenleme ve paranın alım gücü, taşınmazın bulunduğu konum vb. hususlar dikkate alınarak uygun bir miktarda teminata karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi de doğru olmadığından 100.000,00 TL teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nun 392. maddesi kapsamında alınmasına karar verilen teminat miktarı yeterli kabul edilmemekle birlikte, ne var ki, bu hata yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyeceğinden davalının istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkemenin 12/01/2023 tarihli ara kararının kaldırılarak takdir edilen 100.000,00 TL tutarındaki teminat karşılığında karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/24 Esas sayılı derdest dava dosyasında verilen 17/05/2023 tarihli ara karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 394/5. fıkrası gereğince teminata ilişkin olarak kısmen KABULÜNE, 2- İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/24 Esas sayılı derdest dava dosyasında davalının tedbirine itirazı üzerine verilen 17/05/2023 tarihli red ara kararının KALDIRILMASINA, 3-Davalının, 12/01/2023 tarihinde tensip ara kararı ile verilen dava konusu taşınmazın üzerine konulan tedbir ara kararına yönelik itirazının kısmen kabulü ile 12/01/2023 tarihli tedbir ara kararının, kararımızda belirtilen gerekçelerle KALDIRILMASINA, A) Dava konusu İstanbul İli, Sarıyer ilçesi, …, … ada … parselde bulunan … Blok … nolu bağımsız bölümün davalı adına kayıtlı olması durumunda ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile taşınmazın 3. kişilere devrinin önlenmesi için tapu kaydı üzerine İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA, b)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 392. maddesi gereğince, tedbir talep edenin haksız çıktığı takdirde karşı tarafın veya üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacağı zararlara karşılık takdiren 100.000,00 TL nakit veya süresiz ve kesin banka teminat mektubunun ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafından ibrazı halinde ihtiyati tedbir kararının UYGULANMASINA, c)HMK 393/2. fıkra gereğince, ihtiyati tedbir kararının yazı işleri müdürlüğü tarafından UYGULANMASINA, d)İlgili Tapu Sicil Müdürlüğüne ihtiyati tedbire dair müzekkere YAZILMASINA, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcı davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yargılama giderlerinin dosya derdest olduğundan mahkemece esas hükümle birlikte değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2 bendi ile aynı kanunun 362/1-f bendi ve İİK’nun 258/son fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.02/11/2023