Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1239 E. 2023/1163 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1239 Esas
KARAR NO: 2023/1163
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13/12/2022
NUMARASI: 2022/460 Esas, 2022/891 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından işletilen Gaziosmanpaşa/İstanbul adresindeki işyerinde 24.05.2014 tarihinde veya yargılama sonunda bilirkişi tarafından tespit edilecek olan sigorta süresi içinde gerçekleşen deprem sonucunda müvekkili taşınmazının riskli yapı halini aldığını, müvekkilinin maliki olduğu taşınmazını 16.07.2013 tarihinde bu tarihten itibaren 16.07.2014 tarihine kadar sözleşme süresi bir yıl olmak üzere Doğal Afet Sigortaları Kurulu (DASK) bünyesinde … Sigorta AŞ’ye sigortalattığını, sigorta poliçesinden anlaşılacağı üzere taşınmazın sigorta ettirildiği tarihte hasarsız olduğunu, 24.05.2014 tarihinde meydana gelen Ege Denizi merkezli deprem ve tespit edilecek deprem sonucu işyeri olarak kullanılan taşınmazda ciddi hasarlar oluştuğunu, kolonlarda derin çatlaklar meydana geldiğini, durumun sigorta şirketine bildirildiğini, sigorta şirketinin hasarı ve zararı tespit ettirmesini istediğini, müvekkilinin yetkili mühendislerle gerekli incelemeleri yaptırdığını ve resmî kurum tarafından düzenlenen rapora göre bu yapının riskli olduğu sonucuna varıldığını, sigorta şirketi tarafından tespit raporu kendilerine gönderilmeden 1.620,00 TL tutarında para gönderildiğini, müvekkilinin ücreti kabul etmediğinden parayı çekmediğini, DASK tarafından gönderilen 09.03.2015 tarihli yazının ikinci paragrafında, eksper tarafından yapılan tespitler sonucunda deprem sonucu meydana gelen hasar tutarının 4.000,00 TL olarak tespit edildiğinin belirtildiğini, aynı zamanda yapılan inceleme sonucunda depreme bağlı herhangi bir hasar meydana gelmediğinin belirtildiğini, Deprem Sigortası Genel Şartlarında yer alan teminat dışında kalan haller başlığı altında A-3/6 “”belirli bir deprem hadisesine bağlı olmaksızın binanın kendi kusur ve özellikleri nedeniyle zamanla oluşan zararlar” maddesine atıfta bulunularak ödemekten kaçınma gerekçesinin belirtildiğini, raporun baştan sona çelişkili ifadeler içerdiğini, davalının tazminat ödeme yükümlülüğünü 15.04.2015 tarihli ihtarnameye rağmen yerine getirmekten kötü niyetli olarak kaçındığını, taşınmaza riskli yapı raporu verildikten sonra müvekkilinin, taşınmazını tahliye etmek zorunda kaldığını, yaptığı işe ve iş makinalarına uygun yeni bir iş yeri bulana kadar büyük zarara ve kar kaybına uğradığını, yeni bir iş yeri alamadığını ve kontrattan anlaşılacağı üzere 1.200,00 TL her ay kira bedeli ödemek zorunda kaldığını, Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 31.12.2014 tarihli yazısının ilgi tutularak 60 günden az olmamak üzere yapının yıktırılması için süre verildiğini, zararın tespiti için Gaziosmanpaşa 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/91 D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre, müvekkilinin deprem sonucu hasardan dolayı 6.800,00 TL, yeni bir iş yeri kiralayana kadar geçen süre için de 9.000,00 TL olmak üzere toplamda 15.800,00 TL zarara uğradığını, yaşanan deprem sonucu taşınmazın riskli yapı halini alması nedeniyle DASK’ın poliçede yer alan sigorta bedeli 119.000,00 TL’yi ve tespit dosyasında tespit edilen 15.800,00 TL ile karar verilene kadar geçecek sürede müvekkilinin ödeyeceği kira giderleri de hesaplanmak üzere şimdilik 134.800,00 TL’yi ödeme yükümlülüğünde olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik sigortalı taşınmazda yaşanan deprem sonucu meydana gelen 15.800,00 TL zararın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile davacı arasında 16/07/2013-16/07/2014 vadeli zorunlu deprem sigorta poliçesi tanzim edildiğini, 24/05/2014 tarihli Ege Denizi depremi sonucu sigortalının ihbarı üzerine hasar dosyası oluşturulduğunu, 30/05/2014 tarihinde eksper atandığını, eksper raporu sonucunda hasar tutarının 4.000,00 TL olarak tespit edildiğini, zorunlu deprem sigortası genel şartlarının A-6. maddesi gereği 2.380,00 TL muafiyet düşülerek sigortalıya 11/02/2014 tarihinde 1.620,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin sigortalı tarafından iade edildiğini, sigorta ödemesinin yeniden gönderildiğini ve ödemenin tekrar kuruma döndüğünü ve 3. kez ödemenin çıkarıldığını, sigortalının 19/12/2014 tarihinde mail gönderdiğini, bina için riskli yapı tespiti yapıldığı bilgisini verdiğini ve yeniden değerlendirme talep ettiğini, bunun üzerine ikinci kez ekspertiz raporu düzenlendiğini, 05/02/2015 tarihinde iletildiğini, rapor sonucunda binada depreme bağlı herhangi bir hasarın meydana gelmediği, sadece kirişlerde meydana gelen çatlakların deprem nedeniyle büyüdüğünün kabulü ile binanın mevcut hali ile eskime, beton ve donatı yetersizliğinin yanı sıra mevcut deprem yönetmeliğine uymadığının tespitine, yıkılmasına karar verildiğini, sonuç olarak riziko adresi için riskli yapı tespitinin deprem nedeniyle oluşan hasarlara bağlı verilmediği, binanın yapımından kaynaklı eksiklikleri nedeniyle verildiğinin tespit edildiğini, tespitler ışığında deprem sebebiyle oluşan hasarın birinci ekspertiz raporunda yapılan tespite göre ödendiğini, ek bir ödemeye gerek olmadığını, riskli yapı tespitine dayanan talebin ise zorunlu deprem sigortası genel şartları gereği A-3/6. maddesi gereğince teminat dışı kaldığının tespit edildiğini, bu sigorta ile depremin doğrudan neden olduğu maddi zararlar ile deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, tsunami veya yer kaymasının sigortalı binalarda neden olacağı hasarlar olduğunu, zorunlu deprem sigorta poliçesi genel şartlarının A.2. maddesinde sigorta kapsamı dışında kalan binaların; “2.1-9/11/1983 tarihli ve 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununa tâbi olan veya kamu hizmet binası olarak kullanılan binalar ve bağımsız bölümler, 2.2- Köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlarca köy yerleşik alanları ve civarında ve mezralarda yapılan binalar, 2.3- Tamamı ticari veya sınai amaçla kullanılan binalar, 2.4- Projesi bulunmayan ve mühendislik hizmeti görmemiş binalar, 2.5- Taşıyıcı sistemi olumsuz yönde etkileyecek şekilde tadil edildiği veya zayıflatıldığı tespit edilen binalar, 2.6- Taşıyıcı sistemi olumsuz yönde etkileyecek şekilde ilgili mevzuata ve projeye aykırı olarak inşa edilen binalar, 2.7- Yetkili kamu kurumları tarafından yıkılmasına karar verilen binalar ile mesken olarak kullanıma uygun olmayan, bakımsız, harap veya metruk binalar” ve ayrıca Zorunlu Deprem Sigortası Poliçe Genel Şartları A.3 maddesinde teminat dışında kalan hallerin ise “3.1- Enkaz kaldırma masrafları, kar kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, alternatif ikametgah ve işyeri masrafları, mali sorumluluklar ve benzeri dolaylı zararlar, 3.2- Her türlü taşınır mal, eşya ve benzerleri, 3.3- Ölüm dahil olmak üzere tüm bedeni zararlar, 3.4- Manevi tazminat talepleri, 3.5- Deprem ve deprem sonucu oluşan yangın, infilak, tsunami veya yer kaymasının dışında kalan hasarlar, 3.6- Belirli bir deprem hadisesine bağlı olmaksızın binanın kendi kusur ve özellikleri nedeniyle zamanla oluşan zararlar” şeklinde belirtildiğini, sigortalının hasar talebine ilişkin eksper raporlarının tespitlerine göre davacının talebinin değerlendirildiğini, sigortacılık yasası gereğince ekspertiz raporlarının delil niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … Sigorta T.A.Ş vekilinin, dosyaya cevap süresinin uzatılmasına dair yazılı beyanda bulunduğu ancak başkaca bir beyanda bulunmadığı anlaşılmıştır.
İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2015/564 ESAS, 2016/478 KARAR VE 20/05/2016 TARİHLİ KARARI İLE: Görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın görev nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
İSTANBUL 8. TÜKETİCİ MAHKEMESİNİN 2016/916 ESAS, 2017/504 KARAR VE 23/03/2017 TARİHLİ KARARI İLE: Görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu bu nedenle davanın usulden reddi ile görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 37. HUKUK DAİRESİNİN 2017/1212 ESAS, 2017/1171 KARAR VE 14/06/2017 TARİHLİ KARARI İLE: Yargı yeri olarak İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin belirlenmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 2017/626 ESAS 2018/1156 KARAR VE 20/11/2018 TARİHLİ KARARI İLE: Bilirkişiler tarafından düzenlenen raporun, dosyada bulunan Gaziosmanpaşa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi D.iş dosyası, davaya konu taşınmaz ile ilgili olarak düzenlenen riskli bina tespit raporu, Kandilli Rasathanesinin cevabi yazısı ve tüm dosya kapsamı ile uyumlu, bilimsel ve denetime açık olması nedeniyle davacının sigorta kapsamında bulunan binasının, deprem sonrası meydana gelen zararını onarım ile kullanmasının mümkün olması, bu onarım bedelini talep edebilecekken binanın rızası ile kentsel dönüşüm nedeniyle yıkılmış olmasından dolayı sigorta poliçesi kapsamında zarar talebinde bulunamayacağı, ayrıca davacının talep ettiği yeni bir iş yeri kiralayana kadar geçen süre için talep ettiği bedelin sigorta poliçesi kapsamında olmaması gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
DAİREMİZİN 2019/567 ESAS, 2022/644 KARAR VE 26/05/2022 TARİHLİ KARARI İLE: Hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda yasanın düzenlemesi kapsamında yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmadığı, iki ekspertiz raporunun birbiri ile çelişki oluşturduğu, şöyle ki DASK ekspertizi tarafından düzenlenen ilk ekspertiz raporuna göre davalının cevap dilekçesinden ve yazışmalardan anlaşıldığı üzere deprem sebebiyle meydana gelen hasar tutarının belirlenmiş olmasına rağmen sonradan alınan ek ekspertiz raporunda, riskli yapı tespitinin deprem nedeniyle oluşan hasarlara bağlı olmadığının, yapıdan kaynaklı eksiklikler olduğunun belirtildiği, idarenin, sunulan riskli bina tespit raporuna göre, binanın, hedeflenen deprem performansını sağlamadığını tespit ederek riskli yapı olduğunu belirttiği, bu durumda davacı tarafın söz konusu karara karşı itiraz hakkı olmakla birlikte kendisinin veya üçüncü kişilerin hayatını riske edecek şekilde riskli binaya onarım yapmakla yetineceğini kabul etmenin yasal düzenlemeler ve özellikle deprem bölgesinde olan ülkemiz yönünden kabulünün mümkün görülmediği belirtilerek bilirkişi heyetinden veya oluşturulacak yeni bir heyetten belirtilen yasal düzenlemeler ve somut verilerde dikkate alınarak, davacı taşınmazında meydana gelen hasarın zorunlu deprem sigortası teminatı kapsamında olup olmadığının tespitinin sağlanması ve deprem sigortası kapsamında olduğunun tespiti halinde ise davacı tarafın zarar kalemlerinin poliçe kapsamında olup olmadığı ve miktarına ilişkin usulüne uygun, gerekçeli ve dosya kapsamıyla uyumlu yeterli bilirkişi raporu veya ek raporu alınarak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken hüküm kurmaya yeterli olmayan bilirkişi rapor sonucuna göre karar verilmiş olması isabetli kabul edilmediğinden Mahkemece tesis edilen kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 2022/460 ESAS 2022/891 KARAR VE 13/12/2022 TARİHLİ KARARI İLE: Davacının taşınmazında meydana gelen hasarın, 24/05/2014 tarihli depremin etkisiyle meydana gelmiş olamayacağı, davacının zararının zorunlu deprem sigortası teminatı kapsamında olmadığı kanaatine varıldığı, davacının mahrum kalınan kira gelirine ilişkin rizikonun ise poliçe teminatı dahilinde olmadığı gerekçeleri ile davacının davasının reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin kararının kaldırılmasından sonra alınan 12.10.2022 tarihli bilirkişi raporunda Mahkemeye yardımcı olacak herhangi bir veri söz konusu olmamasına rağmen raporun hükme esas alınarak yeniden hatalı karar verildiğini, 14 sayfa olarak hazırlanan raporun ilk 9 sayfasında sadece olayın özetlendiğini, raporun “değerlendirmeler” kısmında ise, dosyada olmayan yeni hiç bir bilginin olmadığını, raporun, kaldırma kararında yer verilen hususları karşılamadığını, söz konusu raporu kaleme alan heyetin, yeri geldiğinde kendini mahkeme yerine koyup hukuki tespit ve mütalada dahi bulunduğunu, ancak bu hususun da dikkate alınmadığını, daha önceki aşamalarda belirttikleri üzere, sigorta poliçesinde, sigorta yapıldığı sırada taşınmazın hasarsız olduğunun bizzat davalı tarafından dosyadaki belgelerden açıkça ortada olduğunu, daha sonra zarar konusu oluştuktan sonra davaya konu taşınmazın hasarlı olduğunun iddia edilmesi durumunda bunu davalıların ispatlaması gerektiğini, ancak dosyada bu şekilde bir ispat olmamasına rağmen davanın reddedilmesinin açıkça kanuna aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, doğal afet sigortalar kurumu zorunlu deprem sigorta poliçesi kapsamında hasar bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında; sigorta poliçesinin varlığı, meydana gelen deprem, sigortalıya ait taşınmazın riskli bina olması gerekçesiyle yıkılmış olması konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; sigortalı konutunda meydana gelen hasarın DASK poliçesi kapsamında olup olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli olup olmadığı ile kararın usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından; davacı sigortalı ile davalı sigorta şirketi arasında doğal afet sigortalar kurumu zorunlu deprem sigorta poliçesi gerçekleştirildiği, sigorta poliçesinin başlangıç tarihi 16/07/2013 bitiş tarihinin 16/07/2014 olduğu, poliçedeki risk adresinin Gaziosmanpaşa/İstanbul olduğu, poliçede bina inşa yılının 1976-1996 olarak gösterildiği, daire kullanım şeklinin ticarethane hasar durumu olarak ise hasarsız şeklinde ifade edildiği, … ada … parsel taşınmazın tapu kaydında arsa olarak yer aldığı, davacı sigortalının hissedarlardan olduğu, tapu kaydında beyan kısmına 6306 sayılı kanun gereğince riskli yapı şerhinin 07/01/2015 tarihinde düşünmüş olduğu, söz konusu davacının davalı sigorta şirketine taşınmazın depremden hasar görmesi nedeniyle 29/05/2014 tarihinde ihbarda bulunduğu, hasar dosyasının açıldığı, ekspertiz tarafından yapılan tespitler neticesinde deprem sebebiyle meydana gelen hasar tutarının 4.000,00 TL olarak tespit edilerek genel şartların A-6. Maddesi gereğince muafiyet düşülerek ödeme yapılmasına karar verildiği 19/12/2014 tarihinde davacı sigortalının bina için riskli yapı tespiti yapıldığı gerekçesiyle davalıya yeniden bilgi verdiği, ikinci kez yapılan ekspertiz sonucunda 05/02/2015 tarihinde ek raporun düzenlendiği, DASK ekspertiz raporuna göre sigortalı iş yerinin betonarme, karkas, bodrum+zemin+normal kattan müteşekkil bir binanın bodrum katında yer aldığı, her katta iki dairenin olduğu, sigortalıya ait mahallin iki daire altına gelen dükkanlar olduğu ve tek mekan olduğu, ekspertiz sırasında binanın belediye tarafından boşaltılmış olduğunun öğrenildiği, binanın riskli yapı olarak değerlendirildiği, sigortalıya ait katta yapılan incelemelerde taşıyıcı sistemde birbirine saplanan fazla miktarda kiriş olduğu, çerçeve oluşturmayan bu kirişlerde düşey yüklemeye bağlı olarak basit eğilme çatlakları oluştuğu, yaşanılan depremin ise çatlakları büyüttüğü ve/veya bilince çıkardığı, kolonlarda herhangi bir çatlağın gözlemlenmediği riskli bina tespit raporunda görüleceği üzere mevcut beton dayanımının 6,7MP’a çıktığı bu mevcut ve geçmiş deprem yönetmelerince kabul edilen sınırların oldukça altında olduğu ayrıca karot alınan kolonlarda pas payı dökülerek donatı kontrolü yapıldığı, düz demir kullanıldığı ve herhangi bir sıkıştırması olmadığı gözlendiği, boyuna donatı kontrolü yapılmadığı, binada depreme bağlı herhangi bir hasarın meydana gelmediği, sadece kirişlerde meydana gelen çatlakların deprem nedeniyle büyüdüğünün kabulü ile önceden hasar tutarının hesaplandığı ve ilk rapora konu edildiği, binanın mevcut hali ile 1985 yılında yapıldığı, eskimeye, beton ve donatı yetersizliğinin yanı sıra mevcut deprem yönetmeliğine uymadığı tespitine bağlı olarak güçlendirilmesinin daha yüksek bedele mal olacağı öngörüsüyle yıkılmasına karar verildiği, riziko adresi için riskli bina tespitinin deprem nedeniyle oluşan hasarlara bağlı verilmediği binanın yapısından kaynaklı eksikliklerin nedeniyle verildiğinin belirtildiği, davacı sigortalının davalıya başvurusu neticesinde 09/03/2015 tarihli cevabı yazı ile ekspertiz raporu gereğince ek bir ödemeye gerek olmadığı, riskli yapı tespitine dayanan talebin ise zorunlu deprem sigortası genel şartları gereği A-3/6.maddesi gereği teminat dışı kaldığının tespit edildiği, ek talebin olumlu olarak değerlendirilmediğinin belirtildiği davacının 15/04/2015 tarihli ihtarname ile poliçede yer alan 119.000,00 TL’nin ödenmesini talep edildiği ve talebine Gaziosmanpaşa 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/91 D.İş bilirkişi raporunu eklemiş olduğu, söz konusu 2015/91 D;iş sayılı tespit dosyasında alınan 30/04/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda, İstanbul İl Müdürlüğünce incelenen rapora göre 2 parsel üzerindeki binanın 6306 sayılı kanunu gereğince riskli yapı olduğunun belirtildiği, mahallinde yapılan incelemede binanın bodrum katındaki iş yeri olduğu, binanın üst katlarında oturanların çoğunlukla boşaltmış olduğu, kısmen pencerelerin söküldüğü, tespit isteyene ait bodrum katındaki yapılan incelemede kolon ve kiriş ile tavan döşemesinin sıvalarında yer yer kopmalar olduğu, betonarme betonunun açığa çıkmış olduğunun görüldüğü, açığa çıkan betonarme yüzeylerde gözle yapılan incelemede iki adet kirişin betonarmesinde meyilli geniş çatlak olduğu, kirişlerde, kolanlarda ve tavan döşemesinde ince çatlaklar bulunduğu, bazı yerlerde betonarme demirlerinin açığa çıkmış olduğunun görüldüğü, tespit isteyene ait iş yerinde tespit edilen hasarların 24/05/2014 tarihinde Ege Denizi merkezli yaşanan deprem sonucu meydana gelip gelmediği hususunun tespit edilemediği, bu konunun tespitinin Teknik Üniversitesi Deprem Araştırma Enstitüsünden bu konuda uzman hocaların yapacakları inceleme sonucunda mümkün olabileceği, maddi hasarın giderilmesi için görülen çatlakların epoksi malzemesi ile tamir edilmesi, sıvası dökülen yerlerin yenide kaba ve ince sıva yapılması ile yeniden plastik badana yapılması gerektiği, bodrum katın alanının 133.00 M2 olduğu, bu işin bedelinin 6.800,00 TL hesap edildiği, yeni bir iş yeri kiralayana kadar tespit isteyenin 3 aylık talep edebileceği kira zararının 9.000,00 TL olduğu kanaatinin belirtildiği, riskli yapıların tespit edilmesine ilişkin esaslara göre riskli bina tespit raporu inceleme formunda 14/07/2014 inceleme tarihi itibari ile davacıya ait binanın incelendiği, sonuç olarak binanın riskli olduğunun belirtildiği, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 31/12/2014 tarihli riskli yapı tespiti konulu yazısı ile 15 gün içerisinde itiraz edilebileceği hususunun belirtildiği, yazı içerisinde iki parsel sayılı yerdeki bina için düzenlenen raporun 6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun kapsamında değerlendirilmek üzere dilekçe ekinde idarelerine sunulduğu, bakanlıkça lisanslandırılmış bir kuruluş olan şirket tarafından şirket tarafından düzenlenen riskli yapı tespit raporunun teknik personelce incelendiği, söz konusu rapora göre binanın hedeflenen deprem performansını sağlamadığının tespit edildiği ve riskli yapı olduğunun görüldüğünün belirtildiği, 13/10/2015 tarihinde yıkım ruhsatı verildiği anlaşılmıştır. 19/09/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda; dava dosyasında mevcut olan … Ltd. Şti. tarafından tanzim edilen imzalı bina tespit raporu inceleme formu ve AFAD ve Kandilli Rasathanesi tarafından 24105/2014 tarihinde Ege Denizinde meydana gelen depremle ilgili olarak yapılan açıklamalar ışığında; Riskli Yapıların Tespit edilmesine ilişkin esaslara göre betonarme binalar için 14.07.2014 tarihli “riskli bina tespit raporu inceleme formunda” söz konusu yapı ile ilgili olarak; Ulusal Adres veri tabanında Bina kodu:…, Enlemi:…, … Boylamı: … ve 1985 yılında … Pafta, … Ada, … Parsel de 8’i Konut, 3’ü iş yeri olmak üzere toplam birim adedi 11 olduğu, Boyutları 14,80x9x16,8 olduğu, deprem bölge sınıfı 2 ve zemin sınıfı Z3, mevcut beton dayanımı 6,7 MPa, donatı sınıfı S220, Projesinin olmadığı tutanak altına alınan formda; binanın riskli olduğu ve RBTY’ ye göre ve riskli bulunmayan binalarda DBYBHY 7.7.3.’te belirtilen can güvenliği performans düzeyini sağladığı sonucunun çıkarılamayacağı ifade edildiği, söz konusu depremde; İstanbul genelinde de özellikle Marmara Denizi kıyıları daha yoğun, kuzey ilçelerde daha az şiddette olmak üzere depremin hissedildiğinin tespit edilmiş olup (binanın olduğu alanların 4 şiddetine maruz kalmışlardır), İstanbul’da ki binaların bu depremde bu tür zemin sınıfına sahip (depremin etkisini arttırıcı yönde Z3 türü zayıf dayanımlı veya alüvyon zeminler grubunda yer alan zeminler) ve binanın deprem davranışını olumsuz yönde etkileyebilecek (beton ve donatı özellikleri, yapısal düzensizlikler (çıkma olması vb.) koşullarına bağlı olarak çok düşük de olsa bir hasar görebileceği kıymetlendirildiği, ancak, dava dosyasındaki veriler ışığında; binanın yıkılarak dönüşüme girmiş olması nedeniyle binanın adı geçen depremde mi yoksa sigorta tarihinden önceki bir tarihte hasar görüp görmediğinin net olmamakla birlikte binanın onarım yapılarak güçlendirilebileceğinin teknik bilirkişilerce mütalaa edildiği, Gaziosmanpaşa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 2015/91 D.İş dosyasında yapılan tespit gereğince binanın onarılması için 133 m2 alanın yapılması bedelinin 6.800,00 TL ile binanın onarımla güçlendirilebileceğini destekler nitelikte bilirkişi kurulunca değerlendirildiği, Gaziosmanpaşa 1.Sulh Hukuk Mahkemesi 201 5/91D.İş dosyasında yapılan tespit gereğince binanın onarılması için 133 m2 alanın yapılması bedeli 6.800,00 TL ve sigorta şirketinin kendisine ödeme yapmaması nedeniyle yeni iş yeri kiralayana kadar geçen 3 aylık kira zararı aylık 3000TL olarak hesaplandığı ve 3 ayX3000TL -9000TL bulunmuş olduğundan, davacı 9.000,00 TL kira zararı ve 6800 TL onarım bedeli olmak üzere toplam 15.800,00TL “sının tahsilini talep etmekte ise de, Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları A.3- maddesinde Teminat Dışında Kalan Hallerin 3.1. de sigorta teminatının dışında bulunduğunun belirtildiği, bu hallerin 3.1- Enkaz kaldırma masrafları, kar kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, alternatif ikametgâh ve İşyeri masrafları, mali sorumluluklar ve benzeri dolaylı zararlar olarak değerlendirilmiş olmakla, davacı kar kaybı niteliğine gelecek, iş durması vs., kira mahrumiyeti, alternatif ikametgah ve işyeri masraflarının sigorta teminat kapsamı dışında olduğundan davacının kira zararı olan 9.000,00 TL bedelin sigorta teminat kapsamı dışında kaldığının sigorta tekniği açısından değerlendirildiği, davacının 6.800,00TL binanın onarılması bedeli yönünden D. İş dosyasında tespit edilen bedelin Bilirkişi Kurulunca oy birliği ile kadri maruf görülmüş ve bu bedelin %18 KDV ile davalı DASK Kurumundan talep edebileceği, mahkeme tespiti gereğince dava konusu binanın onarımı için 133 m2 hasarlı alanın yapılması bedeli olarak 6.800,00 TL talep etmekte ise de bağımsız bölümün onarılabileceğine ilişkin gerek mahkeme tespit raporu gerekse Bilirkişi Kurulunun teknik görüşleri gereğince davacının sadece ispat edebildiği yeniden onarım bedeli 6.800,00 TL ve %18 KDV 1.224,00TL (KDV hesaplanmak durumundadır) olmak üzere toplam -6.800,00TL * 1.224,00TL (%18 KDV) olmak üzere toplam Toplam x8.024.00TL davanın talep edebileceği kanaatine varıldığı, delillerden ve belgelerden bağımsız bölümün onarılma imkanı mümkün iken davacının binayı onarım yaptırmayarak binanın yıkımına kendi iradesi ile karar verdiği kanaatine varıldığı, dosyadaki tüm delillerin teknik olarak tetkikinden davacının binanın yıkımına neden olacak derecede hasar gördüğünü ispat edip etmediğinin mahkemenin takdirinde ise de bilirkişi kurulunun binanın onarılabileceği kanaatine varmış olup, … Sigorta A.Ş aleyhine açılan davada, Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartlarının C.1 maddesi uyarınca davalı sigorta şirketinin sigorta sözleşmesini Doğal Afet Sigortaları Kurumu nam ve hesabına yapmış olduğu, davalının bu sıfatına nazaran yapıları poliçeden dolayı doğrudan doğruya sorumlu tutulması mümkün olmadığı, adı geçen yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilip verilmeyeceğinin takdirinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir.Dairemizin kaldırma kararından sonra Mahkemece farklı bilirkişi heyetinden alınan 12/10/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda; 24.05.2014 tarihinde, Ege Denizi’nde 6 büyüklüğünde bir deprem olduğu, bu depremin İstanbul’un Avrupa yakasında da hissedildiği, bazı hasarlara neden olduğu, davaya konu işyerinin bulunduğu bölgede 4 büyüklüğünde hissedildiği, bu büyüklükte bir depremin zemin zayıfta olsa fen ve sanat kurallarına uygun yapılmış bir binada davada olduğu gibi hasara neden olamayacağı, davalı sigorta şirketinin de hasar onarım bedelini ödemeyi kabul ettiği, sigorta eksperi tarafından 4.000,00 TL hasar bedeli tespit edildiği, bu bedelden 2.380,00 TL muafiyetin düşülmesi ile sigortalıya hasar bedeli olarak 1.620,00 TL ödenmesine karara verildiği, 11.12.2014 ve 16.03.2015 tarihlerinde iki defa bu bedelin gönderilmesine rağmen sigortalı tarafından kabul edilmediği, sigortalının deprem nedeni ile işyerinin riskli yapı halinde geldiğinden 119.000,00 TL sigorta bedelinin ödenmesi talebinin heyetlerince uygun görülmediği, tespit raporunda olduğu gibi 6.800,00 TL + KDV = 8.024,00 TL hasar bedelinin taraflarınca da kadri marufunda bulunduğu, kira tazminatı talep edemeyeceği, davaya konu bağımsız bölümün; … poliçe numarası ile 16/07/2013-16/07/2014 vade tarihleri arasında 119.000,00 TL sigorta bedeli üzerinden davalı Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) tarafından düzenlenen Zorunlu Deprem Sigorta poliçesi ile sigortalanmış olduğu, 24/05/2014 tarihinde Ege Denizi merkezli meydana gelen depremin, ilgili poliçe vadesi içerisinde gerçekleşmiş olduğu, işbu bilirkişi heyet raporunun teknik değerlendirme kısmında; “24.05.2014 tarihinde, Ege Denizi’nde 6 büyüklüğünde bir deprem olduğu, bu depremin İstanbul’un Avrupa yakasında da hissedildiği, bazı hasarlara neden olduğu, davaya konu işyerinin bulunduğu bölgede 4 büyüklüğünde hissedildiği, bu büyüklükte bir depremin zemin zayıfta olsa fen ve sanat kurallarına uygun yapılmış bir binada davada olduğu gibi hasara neden olamayacağı,” tespitinin yer aldığı, ilgili değerlendirmeye göre, davaya konu bağımsız bölümde meydana gelen zararın ve sonrasında bağımsız bölümün riskli yapı olarak tescil edilmesinin yakın sebebinin, Ege Denizi merkezli deprem olmadığı, davaya konu olayda davacı …’ın, davalı Doğal Afet Sigortaları Kurumu’ndan talep ettiği kira giderleri ile ilgili masrafların Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları A.3. Teminat Dışında Kalan Haller maddesine istinaden sigorta poliçesi teminat kapsamı dışında olduğu, sigortacılık tekniği açısından dosyada yer alan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, işbu bilirkişi heyet raporunun teknik değerlendirme kısmında yapılan tespitler çerçevesinde davaya konu taşınmazda meydana gelen hasar ile 24/05/2014 tarihinde meydana gelen Ege Denizi merkezli deprem arasında illiyet bağı bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı, davacı …’ın, davalı Doğal Afet Sigortaları Kurumu’ndan Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları A.3. Teminat Dışında Kalan Haller maddesine istinaden sigorta poliçesi teminat kapsamı dışında olduğu bildirilmiştir. 09.05.2012 tarihinde kabul edilerek, 18.05.2012 tarihinde Resmî Gazetede yayınlanan ve yayım tarihinden üç ay sonra yürürlüğe giren 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanununun 1. maddesinde amaç ve kapsam düzenlenmiş olup maddede, Kanunun amacının, binalarda deprem sonucu meydana gelebilecek maddi zararların karşılanmasını teminen yaptırılacak zorunlu deprem sigortası ile sigorta şirketlerince teminat verilemeyen veya teminat verilmesinde güçlükler bulunan çeşitli afetler ve riskler sonucu meydana gelebilecek maddi ve bedeni zararların karşılanabilmesini teminen sunulacak sigorta ve reasürans teminatlarına ilişkin usul ve esasların belirlendiği belirtilmiştir. Aynı yasanın 3. maddesinde, Doğal Afet Sigortaları Kurumu düzenlenmiş, maddede, bu kanuna göre sunulacak sigorta ve reasürans teminatlarının Bakanlık nezdinde kurulan kamu tüzel kişiliğe haiz Doğal Afet Sigortaları Kurumu tarafından verileceği, 7. maddede ise, kurum tarafından verilecek teminatlara yer verilmiş ve zorunlu deprem sigortası teminatının münhasıran Kurum tarafından verileceği belirtilmiştir. Yasanın üçüncü bölümünde Zorunlu Deprem Sigortası üst başlığı ile 10. maddede kapsam ve sigorta yapma zorunluluğu düzenlenmiş, düzenlemenin 1. fıkrasında, 23.06.1965 tarihli ve 634 sayılı KMK kapsamındaki bağımsız bölümler, tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, bu binaların içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler ile doğal afetler nedeniyle Devlet tarafından yaptırılan veya sağlanan kredi ile yapılan meskenlerin zorunlu deprem sigortasına tabi olduğu belirtilmiştir. Yasal düzenleme kapsamında, zorunlu deprem sigortası teminatının Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) tarafından münhasıran verileceği belirtilmiştir. Dava konusu sigorta poliçesinde, DASK’ın sigortalı beyanı doğrultusunda poliçede yazılı bağımsız bölümü/meskeni Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartları doğrultusunda azami yazılı sigorta bedeline kadar sigorta edeceği, ayrıca taşıyıcı sistemi olumsuz yönde etkileyecek şekilde ilgili mevzuata ve projeye aykırı olarak inşa edilen, tadil edilen veya zayıfladığı kabul edilen binalar, yetkili kamu kurumu tarafından yıkılmasına karar verilen binalar ve mesken olarak kullanılmaya uygun olmayan, bakımsız, harap veya metruk binaların sigorta kapsamı dışında olduğu belirtilmiştir. Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartlarının A.6. maddesinde, her bir hasarda, sigorta bedelinin %2 si oranında tenzili muafiyet uygulanacağı, Doğal Afet Sigortaları Kurumunun hasarın bu şekilde bulunan muafiyet miktarını aşan kısmından sorumlu olduğu, hasarın tespiti B.2 maddesinde, bu sözleşme ile sigorta edilmiş binalarda meydana gelen zararın nedeni, niteliği ve miktarının Doğal Afet Sigortaları Kurumunun veya yetkili kimselerin belirlemelerine göre taraflar arasında yapılacak anlaşma ile tespit edileceği, tarafların zarar miktarında anlaşamadıkları takdirde, zarar miktarının hakem bilirkilerce esaslara uyulmak suretiyle saptanacağı, B.5. maddede ise, tazminatın hesabı düzenlenmiş, düzenlemede, sigorta tazminatının hesabında rizikonun gerçekleştiği yer ve tarihte, binanın piyasa rayiçlerine göre bulunan yeni inşa bedelinin esas alınacağı belirtilmiştir.Dairemiz kaldırma kararında, mevcut bilirkişi heyetinden veya oluşturulacak yeni bir heyetten yasal düzenlemeler ve somut veriler de dikkate alınarak, davacı taşınmazında meydana gelen hasarın zorunlu deprem sigortası teminatı kapsamında olup olmadığının tespiti ile, deprem sigortası kapsamında olduğunun tespiti halinde ise, davacı tarafın zarar kalemlerinin poliçe kapsamında olup olmadığı ve miktarına ilişkin usulüne uygun, gerekçeli ve dosya kapsamıyla uyumlu rapor alınması gerektiği belirtilmiştir.Somut olayda, ilk alınan 01/12/2014 tarihli eksper raporunda, işyerinde meydana gelen hasarların ekseriyetle 24/05/2014 tarihli deprem hadisesi neticesinde ortaya çıktığı belirtilmiş olup aynı zamanda binanın yapım koşulları ve eksikliğinin de hasarın oluşmasında etkili olduğu ifade edilmiştir. 05/02/2014 tarihli eksper raporunda ise, binada depreme bağlı herhangi bir hasar meydana gelmediği, kirişlerde meydana gelen çatlakların deprem sebebiyle büyüdüğünün kabulü ile ilk eksper raporunda hasar tutarının hesaplandığı belirtilmiştir. Ayrıca her iki eksper raporunda da, yapımından kaynaklı eksiklikler sebebiyle binanın riskli yapı olarak tespit edilerek yıkılmasına karar verildiği ortaya konmuştur. Gaziosmanpaşa 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/91 D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda ise, işyerinde tespit edilen hasarların 24/05/2014 tarihinde Ege Denizi merkezli yaşanan deprem sonucu meydana gelip gelmediği tespit edilememiştir. Mahkemece alınan ilk bilirkişi heyeti raporunda, binanın, deprem sebebiyle mi yoksa sigorta tarihinden önceki bir zamanda mı hasar görüp görmediğinin net olmadığı belirtilmiştir. Dairemiz kaldırma kararından sonra alınan bilirkişi heyeti raporunda ise, dava konusu sigortalı bağımsız bölümde meydana gelen zararın ve sonrasında bağımsız bölümün riskli yapı olarak tescil edilmesinin yakın sebebinin Ege Denizi merkezli deprem olmadığı, 24/05/2014 tarihli depremin 6 büyüklüğünde olduğu, dava konusu işyerinin bulunduğu bölgede 4 büyüklüğünde hissedildiği, bu büyüklükte bir depremin zemin zayıfta olsa fen ve sanat kurallarına uygun yapılmış bir binada davada olduğu gibi bir hasara neden olmayacağı bildirilmiştir. Açıklandığı üzere alınan raporlarda yer alan tespitler dikkate alındığında, sigortalı işyerinde meydana gelen hasarın doğrudan deprem etkisiyle meydana gelmediği, hasarın, binanın yapısal özellikleri (yapımdan kaynaklı eksiklik) ile zaman içinde ortaya çıkan yapısal bozulmaları nedeniyle oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu anlamda son alınan bilirkişi heyeti raporu dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun olup rapora yönelik davacı tarafça ileri sürülen itirazlar yerinde görülmemiştir. Ancak durum bu şekilde olsa da, davalı taraf cevap dilekçesinde, hasarın, deprem sebebiyle meydana geldiğini kabul etmiş olup bu doğrultuda 01/12/2014 tarihli eksper raporuna göre 4.000,00 TL olarak belirlenen hasar bedelinden 2.380,00 TL muafiyet bedeli düşülerek ödenen 1.620,00 TL bedelin davacı tarafından iade edilerek kabul edilmediği anlaşılmıştır. O halde sigortalı işyerinde meydana gelen hasarın, deprem sebebiyle oluştuğu davalının kabulünde olduğundan davacının taleplerinin poliçe kapsamında olup olmadığı ve miktarının ne olduğu değerlendirilmelidir. Davacı, oluşan hasar sebebiyle 6.800,00 TL talep etmiş olup bu bedel, Gaziosmanpaşa 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/91 D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, işyerinde tespit edilen hasarların yeniden onarımı için tespit edilen bedeldir. Her iki bilirkişi heyeti raporunda da, bu bedel kadri marufunda bulunmuş ise de ayrıca bu bedelin KDV ile birlikte 8.024,00 TL olarak talep edilebileceği belirtilmiştir. Ancak davacının, talebine konu miktar olarak 6.800,00 TL belirtmesi sebebiyle en fazla talep edilebilecek miktar da bu kadar olacaktır. Ayrıca poliçeye göre %2 tenzili muafiyet uygulanacağının kararlaştırılması sebebiyle 2.380,00 TL muafiyet bedelinin de mahsubu neticesinde davacının, bu hasarlar sebebiyle 4.420,00 TL talep edebileceği değerlendirilmiştir. Öte yandan davacı dava dilekçesinde ayrıca, yeni işyeri kiralayana kadar geçen süre için de aylığı 3.000,00 TL’den 3 ay için 9.000,00 TL talep etmiştir. Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartlarının 3. maddesinde teminat dışında kalan haller düzenlenmiş olup 3.1 bendinde, enkaz kaldırma masrafları, kar kaybı, iş durması, kira mahrumiyeti, alternatif ikametgah ve işyeri masrafları, mali sorumluluklar ve benzeri dolaylı zararların teminat dışında olduğunun belirtildiği dikkate alındığında davacının kira mahrumiyetine yönelik zarar talebinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Buna göre davacının, DASK’a karşı açtığı davasında kısmen haklı olduğu gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken Mahkemece davanın tümden reddine karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca davalı … Sigorta AŞ, DASK Zorunlu Deprem Sigortasını, DASK nam ve hesabına düzenlediğinden onun aleyhine açılan davanın da pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken Mahkemece esastan reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından, HMK’nun 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında davacının, davalı DASK’a karşı açtığı davanın kısmen kabulüne; davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açtığı davanın ise pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile KABULÜ ile, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/460 Esas, 2022/891 Karar ve 13/12/2022 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE, 2-a)Davanın KISMEN KABULÜ İLE, 4.420,00 TL’nin davalı DASK’tan alınarak davacıya VERİLMESİNE, b)Davalı … A.Ş. Yönünden açılan davanın pasif husumet ehliye ti yokluğundan REDDİNE, c)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 301,93 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 269,83 TL harcın mahsubu ile bakiye 32,10 TL harcın davalı DASK’tan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, d)Davacı tarafından karşılanan 27,70 TL başvurma harcı ile 269,83 TL peşin harç olmak üzere toplam 297,53 TL’nin davalı DASK’tan alınarak davacıya VERİLMESİNE, e)Davacı tarafından yapılan 7.838,00 TL yargılama giderinden kabul-ret oranına (%27,97) göre hesaplanan 2.192,29 TL’nin davalı DASK’tan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, f)Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından karar verilmesine YER OLMADIĞINA, g)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 4.420,00 TL vekalet ücretinin davalı DASK’tan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, h)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden 4.420,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara VERİLMESİNE, İstinaf Başvurusu Yönünden; 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 4-Davacı tarafından karşılanan 311,00 TL istinaf yargılama gideri ile 1.007,85 TL istinaf başvurma ve karar harcı olmak üzere toplam 1.318,85 TL’nin davalı DASK’tan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından sarf edilmeyen miktarın kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.2 bendi ile aynı yasanın 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/11/2023