Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1172 E. 2023/1216 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1172 Esas
KARAR NO: 2023/1216
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/06/2023
NUMARASI: 2022/470 Esas, 2023/424 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Güzeller Organize Sanayi Bölgesinde bulunan depolama alanında … Limited Şirketine ait tablet, cep telefonu, bilgisayar gibi emtiaların depolanması hizmetini verdiğini, depo sahasında emtiaların istifi, sevkıyata hazırlanması işlerinde kullanılacak iş gücünün 01.08.2014 tarihli anlaşma gereğince davalıdan temin edildiğini, 19.09.2014 tarihinde reach-truck operatörü olarak davalı firmada çalışan … hatası ve ihmali sebebiyle istifli paletlerden birinin yaklaşık 9 metre yükseklikten düştüğünü; rafta istifti paletlerden diğerinin de kayarak ekipman çatalına yaslandığını, olay sebebiyle … firmasının müvekkili şirketten 55.986,98 USD tutarında hasar talebinde bulunduğunu, bedelin dava dışı … firmasına ödendiğini, uğranılan zararın tazmini amacıyla davalı firmaya Beyoğlu … Noterliği vasıtasıyla … yevmiye numaralı 25.09.2014 tarihinde ihtarname gönderildiğini ancak davalı tarafından herhangi bir ödemenin yapılmadığını, müvekkili tarafından söz konusu olay sebebiyle uğranılan zararın tespiti amacıyla bağımsız inceleme şirketi … şirketine inceleme yaptırıldığını, bu inceleme neticesinde zararın 142.835,42 TL olduğunun belirlendiğini, hasarın davalı çalışanın kusuru ve ihmali sebebiyle gerçekleştiğini belirterek müvekkili tarafından dava dışı … firmasına ödenen 142.835,42 TL tazminat bedelinin, ödeme tarihi olan 10.06.2015 tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında, davacıya işçi temin edildiğini, iddia edilen kazanın gerçekliği, kusur, zarar ve illiyet bağı açısından inceleme yapılması için müvekkilinin Gebze 2. Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde 20l4/86 D.Iş dosyası üzerinden tespitte bulunduğunu, ilk keşif tarihinde davacı tarafça, mahkeme heyetinin işyerine girişine müsaade edilmediğini, polis eşliğinde yeniden keşfe gidildiğinde ise bu sefer de zarar gördüğü iddia edilen ürünlerin incelenmesine müsaade edilmediğini, kaza kayıtlarının mahkeme heyetine gösterilmediğini, karşı tarafın bu tutumları nedeniyle tespit yapılamadığını, bu durumun tutanak altına alındığını, davacı tarafın çektiği ihtara Kartal … Noterliğinin 02.10.2014 tarih, … yevmiye no’lu ihtarnamesi ile cevap verildiğini, davacı tarafından kanuna aykırı şekilde kargo yolu ile hasar bedeli adı altında 03.06.2015 tarih, 27.541,20 TL bedelli faturanın gönderildiğini, faturanın ihtarname ile iade edildiğini, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca ancak kesinlik kazanmış zararların davalı taraftan istenebileceğini, kazanın mevcudiyetinin, nasıl olduğunun, davalının kusurunun ve zararın davacı tarafından ispatlanamadığını, ekspertiz raporunda yer alan listede birçok ürünün dışarıdan dahi zarar görmediğine yer verildiğini, raporda davacı tarafın yaptığı kontrol sonucu sadece 43 üründe hasar görüldüğünün ve bu ürünlerin bedelinin istendiğinin belirtildiğini, raporun 3. sayfasında davacımn 193 adet ürünü kontrol ettirdikten sonra, sadece 43 ürünün mekanik hasarlı olduğu sonucuna varıldığını ve bu nedenle 27.541,20 TL fatura kestiği bilgisine yer verildiğini, nitekim aynı ifadenin Gebze 2. Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde 2014/86 D. İş dosyasından 2. Kez keşfe gidildiğinde, davacı taraf yetkilisi … tarafından beyan edilerek zapta geçirildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla gerek ekspertiz raporunda gerek keşif zaptında karşı tarafın zarar gördüğünü iddia ettiği ürün sayısını 43 adet ile sınırlamış olduğunun açıkça ikrar edilmiş olduğunu, dolayısıyla huzurdaki dava ile 193 adet ürünün bedelinin istenemeyeceğini, ekspertiz raporunda yanlış ve çelişkili ifadelere yer verildiğini, raporda, zararın ve ürün bedellerinin belgelendirilemediğinin açıkça belirtildiğini, dava konusunun haksız fiil niteliğinde olması nedeni ile reeskont faizi talep edilemeyeceğini, temerrüdün gerçekleşmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkeme tarafından ürün bedelinin ödenmesine karar verilmesi halinde bu tutara tekabül eden ilgili ürünlerin müvekkiline verilmesi gerektiğini, aksi taktirde bu durumun davacı lehine sebepsiz zenginleşme yaratacağını belirterek davanın reddini istemiş, karşı dava dilekçesinde de, olay sebebi ile Gebze 2. Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde 2014/86 D. tş sayılı dosyanın ikame edildiğini, ilk keşifte iş yerine girilmesine davacı tarafından engel olunduğunu, 2. Keşifte ise işyerine gidilmesine rağmen bu sefer de davacı tarafından ürünler hakkında inceleme yapılmasına müsaade edilmediğini belirterek Gebze 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/86 D. İş dosyası kapsamında yapılan 1.500 TL dosya masrafı ile her iki keşifte yol için yapılan makbuzlu 2 adet 100 TL gider karşılığı toplam 1700 TL’nin davacıdan tahsilini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince, teknik bilirkişiler tarafından tespit edilen kusur oranlarına göre; İş Sağlığı ve Güvenliği yönünden davacı/karşı davalı … Tic. A.ş.’ye % 90 kusur atfedildiği, buna göre; 142.835,42.-TL’nin %90’ının 128.551,88.-TL olarak hesaplandığı, davalı/karşı davacı … Tic. Ltd. Şti.’ne %10 kusur atfedildiği, buna göre; 142.835,42.-TL nin % 10 ‘unun 14.283,54.-TL olarak hesaplandığı, ödeme tarihinin ise 10.06.2015 olduğu, davacının davalıdan talep edebileceği hasar miktarının 14.283,54TL olarak hesaplandığı, yapılan yargılama toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ile davacının asli kusurlu bulunduğu gerekçesi ile davacının ve karşı davalının davalarının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresi içerisinde davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; Hasarın meydana gelmesinde müvekkili şirkete atfedilecek bir kusur bulunmadığını, bilirkişi raporu ile müvekkili şirketi atfedilen kusurun afaki olduğunu, yerel mahkemenin kararına esas teşkil eden bilirkişi raporu eksik ve hatalı olduğunu, bilirkişi raporuna itirazlarının Yerel Mahkemece hiç değerlendirilmediğini, itirazlarını gidermek üzere ek rapor alınmaksızın eksik ve hatalı incelemeye dayalı olarak hüküm tesis edildiğini, taraflar arasında akdedilmiş sözleşmenin 3.3. maddesi uyarınca, hasar sorumluluğunun yüklenici firmaya ait olduğunu, yüklenici firmanın sadece bu nedenle dahi, müvekkili şirketin 3. kişiyi tazmin etmek zorunda kaldığı zarar tutarını karşılaması gerektiğini, müvekkili şirket tarafından kanuna ve yönetmeliklere uygun olarak iş güvenliği tedbirleri alındığını, bilirkişi raporunda kaza tarihinden 2 yıl sonra yapılmış risk analizine dayanarak düzenlenmiş kusur tespitinin hatalı olduğunu, müvekkili aleyhine atfedilmiş kusur oranına ve bu oran dikkate alınarak hesaplanmış hasar tutarına itiraz etmelerine rağmen Yerel Mahkeme tarafından itirazları gidermek üzere yeni bir rapor alınmadığını, hatalı tespitlere dayanarak hüküm tesis edildiğini belirterek ilk derece Mahkemesi kararın kaldırılarak davanın tam kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; maddi zararın tespitinin, fiili imkansızlığı sebebiyle davanın reddi gerektiğini, bilirkişi raporunda ve bu rapora dayanılarak oluşturulan gerekçeli kararda maddi zararın 142.835,42TL belirlenmiş olmasının hatalı olduğunu, yaşanan kazada , tüm ürünlerin zarar görmediği, zararın ortaya çıkarılmasının davacının fiili ile engellendiği, ortada davacının sebep olduğu fiili bir imkansızlık bulunduğunu, haksız fiilin unsurlarından olan , tazminat miktarının davacı tarafın eylemleri ile ispatlanamadığından davanın tümden reddi gerektiğini, yapılan 2.yargılamada da yerel mahkemece tüm ürünlerin hasara uğramadığı, paletlerden birinin hiç düşmeksizin asılı kaldığının göz ardı edildiğini, davacı tarafın dahi tüm ürünlerin değil, sadece 43 ürünün mekanik hasarlı olduğunu ikrarla müvekkili şirket adına fatura düzenlediğini, ürünlerin tamamının bedelinin tahsiline hükmedilmesinin hak ve nesafetle uyuşmadığını, ikinci yargılamada alınan bilirkişi raporunda yaşanan olayda işçi temin eden müvekkili şirketin % 10 oranında müterafik kusurlu sayılmasının hatalı olduğunu, davalının davacıya ihtiyacına binaen kaliteli sertifikalı eğitimli bir personel temin ettiğini, müvekkili şirketin, davacı iş sahasında bulunma , davacı şirket iştigal konularına müdahil olma, düzenleme yapma ,karar alma vb eylemlerde bulunmasının hukuken ve fiilen mümkün olmadığından yaşanılan olayda müvekkili şirketin herhangi bir kusuru bulunmadığını, haksız fiil ile oluşan maddi zarar arasında müvekkili yönünden illiyet bağının söz konusu olmadığını, davanın kısmen kabul edilmesi halinde de davacının kendi yaptırmış olduğu eksper raporu ile tespit edilen sadece 48 adet hasarlı ürün bedeli olan ve fatura edilen 27.541,00 tl nin , müvekkiline atfedilen %10 kusur oranı sebebiyle 2.754,10-TL den sorumlu tutulmasının sözkonusu olabileceğini, kararın bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu ve kaldırılması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması ile asıl davanın reddi yönünde hüküm kurulmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE; İlk Derece Mahkemesinin 2015/1247 Esas, 2018/1393 Karar sayılı 25.12.2018 tarihli kararı ile alınan ekspertiz raporunda belirtilen hususların hakkaniyete ve hukuka en uygun çözümü sunduğu, hasarın kesinlik kazanmış sayıldığı, karşı davacının yargılama gideri vasfında bulunan talebine ilişkin hukuki yararının bulunmadığı, yargılama giderlerinin asıl davada talep edilebileceği gerekçesi ile 2015/1247 Esas sayılı asıl dava dosyası yönünden açılan davanın kabulüne, 142.835,42 TL tazminatın ödeme tarihi olan 10/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline, karşı davanın reddine karar verilmiştir. İlk derece Mahkeme kararı, Dairemizin 2019/873 E-2022/746 K. Sayılı 16.06.2022 kararı ile “… Davacının davalıyı temerrüte düşürdüğü tarihin belirlenerek faize bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerekirken davacının 3. Kişiye ödediği tarihin baz alınması doğru olmamıştır. Bu açıklamalar çerçevesinde davalının sözleşme gereğince kesinlik kazanmış hasarlardan sorumlu olduğu, yukarıda yapılan açıklamalar gereğince mahallinde konusunda uzman bilirkişi marifeti ile keşif yapılarak TBK’nun 51. Maddesi gereğince davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı hususunun belirlenmesi, daha sonra TBK’nun 50/2. Maddesi gözetilerek hüküm tesisi ve delil tespitine dair yapılan giderlerin yargılama gideri içerisinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceğininde tartışılması gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğinden davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına” karar verilmiştir. Taraflar asıl dava yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Asıl dava, sözleşmeden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.Sözleşme ilişkisi yanlar arasında çekişmesiz olup, uyuşmazlık davalının temin ettiği işçinin kusuru ile hasar meydana gelip gelmediği ve hasarın miktarı noktasında toplanmıştır. 6098 sayılı TBK‘da haksız fiilden doğan borç ilişkileri başlığı ile düzenlenmiştir. Haksız fiilin unsurları olan, hukuka aykırılık, haksız eylem, kusur, zarar ve uygun illiyet bağının bulunması halinde karşı tarafın sorumluluğundan söz edilebilecektir. 6098 TBK’nın 50/1. maddede zarar görenin zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğuna yer verilmiştir. Diğer taraftan, zararla davalı eylemi arasında uygun illiyet bağınında bulunması ve bunun yine iddia eden tarafça ispatlanması gerekecektir. Olayın, 6098 sayılı TBK ‘nın 114/2. fıkrasının da yer verilen düzenlemeyle birlikte değerlendirilmesi isabetli olacaktır. TBK ‘nın ikinci ayrımının başlığı “ Borçların ifa edilmemesinin sonuçları “ dır. Bu başlık altında yer alan maddelerden 114. maddenin üst başlığı ise sorumluluğun ve giderim borcunun kapsamıdır. TBK 114/2. fıkrasında, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanacağı belirtilmiştir. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 3/3. Maddesinde “Sözleşme konusu edimin yerine getirilmesi esnasında FİRMA elemanlarının verebileceği kesinlik kazanmış hasarlar için firma sorumlu olup … bu nedenle 3.kişilere bir ödeme yapmak durumunda kalırsa ödediği miktar kadar firmaya rücu eder.” hükmünü düzenlemiştir. Davalı çalışanı RT Operatörü …, Depo Şefi … ve Depo Müdürü … tarafından imzalanan 19.09.2014 tarihli tutanakta “19.09.2014 Cuma günü saat 09:35’te RT Operatörü …’un kullandığı …’ın … lokasyonuna yanaştığı ve ürünlerin bulunduğu paleti almaya çalıştığı esnada traversin yerinden çıktığı, hem traversin hem de üzerinde bulunan diğer paletin yaklaşık 9 metre yükseklikten yere düştüğü, ekipmanla aynı hizada bulunan paletin ise öne doğru düşmek üzere iken ekipmanın bıçaklarına dayanıp havada askıda kaldığı, hem yere düşen ve hem de ekipmanın bıçaklarının saptandığı palette hasar meydana geldiği” belirtilmiştir.Dava dışı … firması tarafından 193 ürünün hasarlandığından bahisle davacıdan sovtaj bedelleri de düşüldükten sonra 142.835,42 TL talep edildiği ve bu bedelin davacı tarafından dava dışı şirkete 10.06.2015 tarihinde ödendiği konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Gebze 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/86 D. İş sayılı dosyası kapsamı, Mahkemece kaldırma kararı öncesinde alınan alınan bilirkişi kök ve ek rapor, … Ltd. Şti, tarafından hazırlanan 06.08.2015 tarihli Ekspertiz raporuna göre hasarlanan ürünlerin tam anlamıyla incelenemediği, Ekspertiz tarafından yalnızca 5 adedinin açılarak gözleme dayalı hasar tespiti yapıldığı açıktır. Davacının da kendi bünyesinde yaptığı inceleme ve araştırmaya göre hasar miktarını 27.541.20 TL olarak belirlediği ve bu tutarı faturalandırarak davalıdan istediği dosya kapsamından anlaşılmıştır.Sözleşme gereğince davalının davacıya sadece operatör temin ettiği, araç ve ekipman temin etme, saha ve iş güvenliği hususlarının davacının uhdesinde olduğu anlaşılmaktadır.İlk derece Mahkemesince Gebze Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine müzekkere yazılarak dava konusu hasarlandığı iddia edilen ürünlerin niteliği de gözetilerek istifi ve muhafazasının ne şekilde yapılması gerektiği, istif ve muhafazada gerekli tedbir ve önlemlerin alınıp alınmadığı, RT operatörü …’un kullandığı …’ın … lokasyonuna yanaşması sırasında depo sahibinin alması gereken tedbirlerin bulunup bulunmadığı, zarar gören davacının müterafik kusurunun olup olmadığı konularında 4 kişilik iş güvenliği uzmanı bir elektronik mühendisi bilirkişi ile bir tane SMMM bilirkişisi eşliğinde keşif yapılarak varsa kusur durumu ve davacının davalıdan talep edebileceği hasar miktarının ne kadar olacağı konularında bilirkişi raporu alınmıştır. 09.03.2023 tarihli bilirkişi heyet raporunda; çalışanlar üzerinde kontrol görevinin davacı şirkete ait olduğunu, … Firmasının risk analizlerinin incelendiğini, olay tarihinden 2 yıl sonra hazırlanan risk analiz tablolarında halen tamamlanmayan kriterlerin olduğunun görüldüğünü, yerden 9 metre yüksekliği bulunan bir görüş mesafesinde çalışıldığını, böyle bir görüşün operatörün görüşünü zorlaştıracağını, operatörün kendi ifadesinde, kendi sol tarafın görüşü normalken sağdaki bıçağı net göremediğini belirttiğini, üst mesafelere palet koyup ya da alırken ayrıca yardımcı , işaretçi başka personelin aksi istikamette yani sağ bıçağı görebilecek yerde ve emniyetli mesafede bulunması gerektiğini, iş veren tarafından iş güvenliği tedbirlerinin yeteri kadar alınmadığını, teknik ve idari tedbirlerin alınma sorumluluğunun iş verene ait olduğunu, iş yerindeki çalışmalarda denetim ve gözetim eksikliklerinin olduğunu, iş güvenliğinin çalışanların inisiyatifine bırakıldığını belirterek periyodik kontrollerin yapılmaması, istifleme talimatının hala yapılmaması, hasarlı ve eksik parçaların da bulunması dolayısıyla iş sağlığı ve güvenliği yönünden … firmasının % 90 kusurlu olduğu, … operatörü taşıma çatalı ile dik açı yapacak biçimde durduğu için kullanımının biraz farklı olduğunu, operatör belgesinin genelde düz forkliftler için olduğunu, bu forkliftin kullanmak için ayrıca eğitim alınmasının gerekli olduğunu, operatörün henüz ikinci ayındayken olayın yaşandığını, tecrübe eksikliğinin de göze çarptığını, heyetlerince çalışanın özen ve dikkatsizliğinin de olduğu kanısı oluştuğunu, işverenin birkaç saatlik operatör belgesi bulunan bir işçiye görev vermemesi gerektiğini, kendi içinde de bu tür özel makinelerin teorik ve pratik eğitimlerini aldırması gerektiğini belirterek … San. Tic. Ltd. Sti’nin % 10 oranında kusurlu olduğu, bu kusur oranlarına göre 142.835,42.-TL’nin %90’ının 128.551,88.-TL olarak hesaplandığı, davalı/karşı davacı … Tic. Ltd. Şti.’ne %10 kusur atfedildiği, buna göre; 142.835,42.-TL nin % 10 ‘unun 14.283,54.-TL olarak hesaplandığı belirtilmiştir. Somut davada, davalının sözleşme gereğince kesinlik kazanmış hasarlardan sorumlu olduğu, mahallinde konusunda uzman bilirkişi marifeti ile yapılan keşif sonucunda davacının % 90 oranında davalının ise % 10 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği ve zararın kapsamının TBK’nun 50/2 ve 51. Maddesine uygun olarak belirlendiği, ilk derece Mahkemesince teknik açıdan yeterli, dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle taraf vekillerinin kusur durumu ve oranı ile tazminat miktarına yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Diğer taraftan Dairemizin 16.06.2022 tarihli kararında;”… Davacının davalıyı temerrüte düşürdüğü tarihin belirlenerek faize bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerekirken davacının 3. Kişiye ödediği tarihin baz alınması doğru olmamıştır…” denilmiş ise de ilk derece Mahkemesince kaldırma kararından sonra da ödeme tarihinden itibaren işlemiş faize hükmedildiği anlaşılmıştır. Mahkemece yeniden yapılan yargılamada davacının davalıyı temerrüte düşürdüğü tarihin belirlenerek faize bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerekirken davacının 3. Kişiye ödediği tarihin baz alınması doğru olmamış ise de taraflarca bu husus istinaf nedeni olarak ileri sürülmediğinden bu yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. Açıklanan nedenlerle mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/470 Esas, 2023/424 Karar sayılı ve 06/06/2023 tarihli karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Davacı tarafından istinaf harçları peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 244,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 25,85 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.09/11/2023