Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1036 E. 2023/1072 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1036 Esas
KARAR NO: 2023/1072
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/05/2023
NUMARASI: 2023/92 Esas, 2023/430 Karar
DAVANIN KONUSU: GENEL KURUL KARARININ İPTALİ (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 19/10//2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin, davalı kooperatifin üyesi olduklarını, davalı kooperatifin 10/04/2016 tarihli genel kurulun 6. maddesinde, tahmini bütçe ile ilgili kararlar aldığını, bu karara müvekkillerinin muhalif kaldığını ve muhalefet şerhlerini işlettirdiğini, dava konusu kararın “2016 dönemi tahmini bütçe okunarak müzakereye açıldı. Yapılan müzakereler sonucu okunan tahmini bütçe, gelirler 1.659.625,10 TL, giderler 1.659.625.10 TL olarak 26 kabul oyuna karşılık, 18 ret oyu ile bütçe oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Her üyenin ödemesi gereken tutar 1.659.625.10 TL/48=34.575.00 TL’dir.” şeklinde olduğunu, bu kararın, Kooperatifler Kanununun 23, 24, 31, 52, 53, 62 ve 66. maddelerine aykırı olduğunu, davalı kooperatifin inşaat faaliyetlerini bitirdiğini, üyelerine tapu tahsis etme aşamasında olduğunu, 10/04/2016 tarihli Genel Kurulda, 3 sıra numaralı karar ile 2013, 2014, 2015 yıllarına ait bilançolar okunarak yönetim kurulunun ibra edildiğini, buna göre dava konusu yapılan 6 sıra numaralı karar ile üyelerden talep edilen ek ödemenin biçbir yasal dayanağı ve maddi karşılığının olmadığını, talep edilen ödemelerin aidat ödemeleri olmadığının belli olduğunu, ortada tahmini bütçe yani yasal bir işletme projesi olmadığını, müvekkillerinin, dava konusu 6 sıra numaralı karar ile ilgili olarak, hiçbir bilgi ve belgeye sahip olmadığını, karar ile ilgili olarak üyelere sunulmuş bilgi ve belge olmadığını, yıllık çalışma raporu, gelir ve gider hesaplarının Kooperatifler Kanununun öngördüğü açık ve seçik bir şekilde görüşülme şartına uygun olmadığını belirterek davanın kabulü ile, davalı kooperatifin, 10/04/2016 tarihinde yapılan 2013, 2014, 2015 yılları Olağan Genel Kurulunda alınan tahmini bütçeye dair 6 sıra numaralı kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacılardan sadece …’un alınan karara muhalefet şerhi verdiğini, davacıların bir kısmının ise, karara itiraz edip karara muhalif kaldığını şerh eden …’un verdiği dilekçenin arka sayfasına isimlerini yazarak imza attıklarını, muhalefet şerhinin kanununun kabul ettiği şekilde olmadığını, ayrıca davacılar …, …, …, …, …, …’in iptali talep edilen genel kurul kararının 6. maddesine hiçbir şekilde itiraz edip muhalefet şerhi düşmediğini, müvekkil kooperatifin 2003 yılında inşaat faaliyetlerini bitirip 2004 yılında daireleri teslim etmeye başladığını, hukuki anlamda kooperatif daireleri büyük yapıldığından ruhsata aykırılık oluştuğunu, ruhsata aykırılık nedeni ile kat irtifakının kurulamadığını, bundan sonra yapılan tüm genel kurullarda kat irtifakının mevzuata uygun olarak kurulmasının hep gündemde tutulduğunu ancak sonuca ulaşılamadığını, kooperatif yönetiminin, ruhsata aykırı yapılanmayı düzeltip tadilat ruhsatı ve kat irtifak tapularını alabilmek için başlattığı faaliyetler neticesinde siteyi imar mevzuatına uygun hale getirdiğini, kooperatif genel kurulunun, usulüne uygun olarak üyelerini davet ederek toplandığını, gündeme bağlı kalarak, toplantı ve karar nisaplarına uyarak tüm kararları aldığını, kooperatif genel kurulunun 6. maddesinin tahmini bütçe maddesi olduğunu, tahmin edilen bütçenin üyelere okunduğunu ve üyelerin 26 kabul oyuyla kabul edildiğini, davacıların dava dilekçesinde somut bir iptal gerekçesi olmadığını, üyeler arasındaki eşitlik kuralını bozmaya çalışanın davacılar olduğunu, üyelerin çoğunluğunun ödediği üyelik borçlarını ödemekten imtina etmelerinin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirterek davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ 17/12/2018 TARİH VE 2016/591 ESAS 2018/1251 KARAR SAYILI KARARI İLE: Davacılardan …’un dava şartı olan muhalefet şerhini verdiği, diğer davacıların muhalefet şerhi yükümlülüğünü yerine getirmediği, Kooperatifler Kanununun 31. ve 52.maddelerinde öngörülen ek ödemenin, salt bilanço açıklarının kapatılması amacıyla alınan bir ödeme olduğu, 10/04/2016 tarihli genel kurul kararının 6. maddesinde yer alan ödeme kararının bilanço açıklarının kapatılmasında değil, arsa alımı için yapılacak ödemenin karşılanması amacıyla alınmış bir karar olduğu, bu sebeple kararın kanun, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığından iptalinin istenemeyeceği gerekçesi ile davacı …’un 10/04/2016 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 6 numaralı kararın iptali istemine ilişkin açtığı davanın esastan reddine, davacı … dışında kalan diğer davacıların açtığı davanın ise HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca muhalefet şerhine ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine dair karar verilmiştir.
DAİREMİZİN 19/01/2023 TARİH VE 2019/2467 ESAS 2023/53 KARAR SAYILI KARARI İLE: Somut davada, davacı …’un, dava konusu genel kurul kararına yönelik divan başkanlığına sunulmak üzere yazdığı 10/04/2016 tarihli dilekçesi ile muhalefet iradesini ortaya koyduğu, muhalefet şerhinin mutlaka gerekçeli olması ve buna ilişkin ayrı bir dilekçe verilmesi şart olmayıp muhalefet iradesinin tutanaktan anlaşılması yeterli olduğundan bir kısım davacı yada temsilcilerinin adları ve imzalarının söz konusu dilekçenin arka sayfasında bulunmasının da bu doğrultuda değerlendirilip bir sonuca varılması gerektiği, ayrıca dava açma hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili yapılacak değerlendirmenin sonucuna göre davacılar … ve … tarafından yargılama devam ederken verilen feragat dilekçeleri bakımından da bir karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 17/12/2018 TARİH VE 2016/591 ESAS 2018/1251 KARAR SAYILI KARARI İLE: Davacılar …, …, …, …, …, …, …, … ve …’ın iptal davası açma hakkının bulunduğu, kooperatifçe 2016 yılında kayıtlara alınan 590.000,00 TL’lik tutara konu danışmanlık hizmetinin gerçekten alınıp alınmadığı ile ilgili olarak yapılacak tespitin bu davada inceleme konusu yapılamayacağı, Kooperatifler Kanununun 31. ve 52. maddesinde öngörülen ek ödeme, salt bilanço açıklarının kapatılması amacıyla alınan bir ödeme olduğundan iptale konu maddenin, arsa alımı için yapılacak ödemenin karşılanması amacına yönelik olması sebebiyle ek ödemeye ilişkin bir karar olmadığı, bu haliyle nitelikli çoğunluk aranmayacağı, iptali istenilen kararın yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı, öte yandan kanunun aradığı, karara karşı muhalif kalındığı hususunun tutanağa geçirtilmesi şartını yerine getirmedikleri anlaşıldığından davacılar … ve … tarafından açılan davaların feragat sebebiyle reddine, davacılar …, …, …, …, … ve … tarafından açılan davanın HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca muhalefet şerhine ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; davalı kooperatifin, 10/04/2016 tarihli genel kurulun 6. maddesi ile alınan kararın Kooperatifler Kanununun, 23, 24, 31, 52, 53, 62, 66 maddelerine açıkça aykırı olduğunu, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü cevabi yazısında yer alan 2013, 2014, 2015 dönemlerine ait yönetim kurulu faaliyet raporunda, toplam gelirler 10.795,45 toplam giderler 10.795,45 olarak yazıldığı ve denetim raporunda ise, inşaat faaliyetlerinin bittiği, bilanço ve gelir tablosunun denk olduğunun belirtildiği, bilanço ve gelir tablosuna göre intikal eden hiçbir borç kaydının gözükmediğini, davalı kooperatifin, inşaat faaliyetlerini bitirdiğini ve üyelerine tapu tahsis etme aşamasında olduğunu, 10/04/2016 tarihli genel kurulda, 3 sıra numaralı karar ile 2013, 2014, 2015 yıllarına ait bilançolar okunarak yönetim kurulu ibra edilmiş iken dava konusu iptali talep edilen karar ile üyelerden talep edilen ek ödemenin hiçbir yasal dayanağı ve maddi karşılığının olmadığını, davalı kooperatifin, fiktif (hayali) bir faturayı, ticari defter ve kayıtlara işlemiş olmasının ve hiçbir inşaat faaliyeti olmayan, üyelerin iskan ettiği bir binada 590.000 TL mimarlık hizmetinin alındığının iddia edilmesinin iyi niyet ile açıklanamayacağını, müvekkillerinin iptale konu karar ile ilgili hiçbir bilgi ve belgeye sahip olmadığını, Kooperatifler Kanununun, 31. maddesi uyarınca, üyelerden ek ödeme talep edilebileceği, ancak ek ödemelerin bilanço açıklarının kapatılmasında kullanılabileceği belirtilmiş olup iptale konu madde ile üyelerden talep edilen rakamların neden talep edildiği, bilanço açığı olup olmadığının belirsiz olduğunu, ek ödeme olarak değerlendirilmesi halinde ise yeterli çoğunluğun sağlanamadığını, iptale konu kararın Kooperatifler Kanununun 62. maddesine aykırı olduğunu, 15/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda, yapıldığı iddia edilen 727.445,49 TL tutarındaki harcama ile ilgili olarak hiçbir inceleme yapılmadığını, 15.02.2017 tarihli bilirkişi raporunda, 10 yıl önce bitmiş ve teslim edilmiş ve üyelerin ikamet ettiği binalar ile ilgili 590.000 TL mimarlık ve danışmanlık hizmeti alındığı yazılı olsa da böyle bir harcamanın kesinlikle yapılmadığını, bu rakamın hayali ve afakî olduğunu, hiçbir maddi karşılığının olmadığı ve olamayacağını, yapıldığı iddia edilen bu masraf ile ilgili bir belge yada bilgi de bulunmadığını, bilirkişi raporunda üyelerden … ve …’ün üyelikten çıkartılması kararı alındığı ve bu üyelere 670.000 TL ödenmesinin kararlaştırıldığı yazılı olsa da genel kurul toplantı tutanağında, bu iki üyenin üyelikten çıkartılmasının görüşülüp karar altına alındığını ancak bu üyelere ödenecek tutar ile ilgili bir görüşme yapılıp karar alınmadığını, bu durumda izlenecek usul ve yöntemin Kooperatifler Kanununun 21. ve 22. maddesinde belirtildiğini, kanunun açık ve emredici bu hükümleri karşısında bilirkişi raporunun, ciddiyetten uzak ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tamamen davalı kooperatifin, usulsüz işlemlerini gözden kaçırma gayreti ile tanzim edildiğini, bütün davacıların, muhalefet şerhinde imzalarının yer aldığını, yerel Mahkemenin kararında hiç olmayan bir arsanın kooperatif tarafından alındığına işaret ettiğini, ancak ortada bir arsa ve tapu kaydı olmadığın, genel kurulda bu yönde bir karar da alınmadığını, 590.000 TL’lik faturayı dava edemeyecekleri söylenmesine rağmen zaten dava ve iddialarının, üyelerden haksız ve usulsüz olarak toplanması kararı alınan 1.659.625,10 TL’nin kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına tamamen aykırı olduğuna ilişkin olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, 10/04/2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan 6 nolu kararın iptali istemine ilişkindir.Öncelikle davacılar tarafından açılan davanın dinlenebilmesi için, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesinde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde açılıp açılmadığının tespiti gerekir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, geçersiz olması (yokluk) hali, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için toplantıya katılan ortağın ret oyu kullanıp, alınan kararlara muhalif kalarak, keyfiyeti tutanağa geçirdikten sonra kararın iptali için toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere bir ay içinde dava açması gerekmektedir. “…Bu madde (1163 sayılı Kanununun 53. maddesi) metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, kooperatif genel kurul kararlarına karşı dava açabilecek pay sahipleri ve diğer kişilerin muhalefet ettikleri kararlara karşı muhalefet ettiklerini tutanağa geçirtmeleri yeterli olup, ayrıca birde muhalefet gerekçelerini yazdırmaları veya ayrı bir muhalefet şerhi içeren dilekçe vermeleri gibi bir zorunluluk aranmamaktadır. Kaldı ki, böyle bir şartın aranması hak arama özgürlüğünü zorlaştıracağında kuşku bulunmamaktadır…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/23-121 Esas 2013/1674 Karar sayılı ilamı). Buna göre muhalefet şerhinin mutlaka gerekçeli olması şart olmayıp muhalefet iradesinin tutanaktan anlaşılması yeterlidir. Somut olayda, dosyada bulunan ve divan başkanlığına sunulmak üzere yazılan 10/04/2016 tarihli dilekçede “35.0000 TL ödeme planını, toplantıda 12 kişinin red oyu kullanması adına yasal itiraz ve mahkeme yolunun açık tutulması için itiraz ederek şerh koyuyorum” açıklamasının yer aldığı, dilekçenin davacı … ve dava dışı … tarafından imzalandığı, bunun dışında isim yazılmadan atılmış iki imzanın daha bulunduğu, dilekçenin arka sayfasının ise herhangi bir açıklama yapılmaksızın …, … adına vekili …, …, … adına eşi …, … adına eşi …, …, …, …, …, … ile dava dışı … tarafından imzalandığı, bunlar dışında kalan davacıların ise, ne kendileri ne de temsilcilerinin imzalarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dairemiz kaldırma kararı ile, davacı …’un, dava konusu genel kurul kararına yönelik divan başkanlığına sunulmak üzere yazdığı 10/04/2016 tarihli dilekçesi ile muhalefet iradesini ortaya koyduğu, muhalefet şerhinin mutlaka gerekçeli olması ve buna ilişkin ayrı bir dilekçe verilmesi şart olmayıp muhalefet iradesinin tutanaktan anlaşılması yeterli olduğundan bir kısım davacı yada temsilcilerinin adları ve imzalarının söz konusu dilekçenin arka sayfasında bulunmasının da bu doğrultuda değerlendirilip bir sonuca varılması gerektiği belirtilmiş olmakla incelemeye konu genel kurul kararına karşı butlan yada yokluk iddiası ileri sürülmediğine ve aşağıda açıklanacağı üzere butlan yada yokluk haline ilişkin bir durumun da bulunmadığına göre davacılar Mahkemece, davacılar …, …, …, … ve … tarafından açılan davanın, muhalefet şerhine ilişkin dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmesi doğru olmuş ise de, davacı …’nun bahsi geçen 10/04/2016 tarihli dilekçenin arka sayfasında isim ve imzasının bulunduğu gözetildiğinde muhalefet şerhinin olmadığı değerlendirilerek adı geçen bakımından davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davacı …’nun dava açma hakkının bulunduğu kabul edilmelidir. Öyleyse, davacılar …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’nun incelemeye konu genel kurul kararına yönelik muhalefet iradelerini ortaya koyduğu, öte yandan davanın ise, 05/05/2016 tarihinde yani 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde ve kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemede açıldığı anlaşılmıştır. Buna göre adı geçen davacılar bakımından 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesinde belirtilen şartlar gerçekleşmiş olup davanın dinlenebilmesine yasal olarak bir engel bulunmamaktadır. Dava konusu genel kurul kararları bakımından 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 53. maddesinde belirtilen şartların tartışılmasından sonra söz konusu kararların toplantı ve karar yeter sayısına uygun olarak alınıp alınmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 45/2,3 fıkralarında “Genel kurul, anasözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı anasözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantılarında ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda, toplantıya başlanmadan önce genel kurul toplantı tutanağında yapılan tespitlere göre, yönetim kurulu tarafından 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 26. maddesindeki niteliklere ve ortaklar kayıt defterindeki kayıtlara uygunluğu onaylanarak hazırlanan ve ortakların imzasına sunulan ortaklar listesinde kayıtlı 50 ortaktan 34 ortağın asaleten ve 10 ortağın vekaleten olmak üzere toplam 44 ortağın toplantıda hazır bulunduğu görülmekle toplantı yeter sayısının mevcut olduğu anlaşılmıştır. 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 51. maddesinde “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça Genel Kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur. Kooperatifin dağılması veya diğer bir kooperatifle birleşmesi ve anasözleşmenin değiştirilmesi kararlarında fiilen kullanılan oyların 2/3’ü çoğunluğu gereklidir. Anasözleşme, bu kararların alınması için oy çoğunluğu hakkında daha ağır hükümler koyabilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre incelemeye konu tahmini bütçeye ilişkin 6 numaralı karar, 18 red oyuna karşılık 26 kabul oyuyla oy çokluğu ile kabul edilmiş olup nitelikli çoğunluk gerektirir nitelikte kararlardan da olmadığından karar nisaplarına uygun şekilde alındığı anlaşılmıştır. İşin esası bakımından ise aşağıda gösterildiği şekilde inceleme yapılmıştır. Bilirkişi heyeti 15/02/2017 tarihli raporlarında, davanın yasal süresi içerisinde açıldığını, dosyada mübrez 10/04/2016 tarihli ve divan başkanlığını muhatap alan ve “35.0000 TL ödeme planının, toplantıda 12 kişinin red oyu kullanması adına yasal itiraz ve mahkeme yolunun açık tutulması için itiraz ederek şerh koyuyorum” açıklamasını içeren dilekçenin ön yüzünü, …, …; arka yüzünü ise, …, …, …, …, …, … , …, …, … ve …’ın imzaladığını, bu durumda davacılardan, …, …, …, …, … (…), …, … ve …’in dava açma yetkilerinin olduğunu, diğer davacıların ise dava açma yetkilerinin bulunmadığını, gündemin 6.maddesini oluşturan, 2016 yılı için öngörülen tahmini gelir-gider bütçesinden ne miktar gider yapıldığı hususunun davalı koaperatifin ticari defter kayıtları üzerinden incelendiğinde; büro giderlerinin 11.954.47 TL olarak gerçekleştiğini, öngörülen bütçe rakamının 2.000 TL olduğunu, bu durumda, tahmini büro gideri üzerinde bir harcama yapıldığının anlaşıldığını, aksi ispat edilmediği sürece yapılan harcamaların, kooperatif faaliyetleri için gerçekleştiği kabul edilen harcamalar olduğundan, tahmini bütçe rakamının aşılmış olmasının, bir olumsuzluk arz etmeyeceğini, davalı kooperatifin, kendi faaliyetlerinin görülmesi için kiraladığı yer için 7.200 TL kira gideri ödendiğini, tahmini bütçede bu rakam 14.400 TL olup kira giderinin, tahmin edilen rakamın altında bir harcama olduğunun anlaşıldığını, davalı kooperatifin ticari defterlerinde, arsa alımı ile ilgili bir harcamanın yapılmadığını, bununla birlikte ticari defter kayıtlarında; inşaat proje değişikliği bedeli 8.000,40 TL, inşaat plan tadilat maliyeti 5.015,00 TL, zemin etüd bedeli 1.180,00 TL, yapı denetim bedeli 1 4.311,74 TL, haritacılık bedeli 1.984,80 TL, danışmanlık ve mimarlık hizmet bedeli 590.000,00 TL, değerleme hizmet bedeli 1.770,00 TL, harç giderleri 84.16518 TL ve emlak vergisi giderleri 11.895,40 TL olmak üzere toplam 708.322.52 TL gider yapıldığını, ayrıca bu kapsamda 19.122,97 TL genel yönetim gideri yansıtıldığını, bu giderlerin, gerçekleşmediği hususunun davacı tarafça iddia edilmediğine göre, davalı kooperatifin bu fasıldan kooperatif yararına 727.445,49 TL harcama yaptığının kabul edilmesi gerektiğini, 10/04/2016 tarihli genel kurulun 5 nolu gündem maddesinde, … ve … adlı kişilerin kooperatif ortaklığından çıkartılması kararı alınmış olup kooperatifçe yaptırılan dosyada mübrez ekspertiz raporu doğrultusunda her iki üyeye ödenecek rakamın 670.000 TL olduğunun kooperatifçe öngörüldüğü ve bu ortaklara ödenecek tutarın, arsa alımı ve sair tapu masraflar içerisinde mütalaa edildiğinin anlaşıldığını, bu durumda tahmini bütçede öngörülen 1.656.125,10 TL arsa alımı ve sair tapu masrafları kaleminden gerçekleşen gider tutarı 727.445.49 TL + 670.000 TL gerçekleşecek gider = 1.397.445.49 TL kısmı tahakkuk etmiş olup, 2016 yılında üyelerden toplanan paranın 1.042.100,85 TL olduğunu, bu durumda, “arsa alımı ve sair tapu masrafları” faslından yapılan fiili gider 727.445.49 TL olup, tahmini bütçedeki rakamın altında kaldığı anlaşılmakta isede 2 üyenin ihracıyla ilgili ödemenin cari yılda yapılacağı öngörüsü de dikkate alındığında tahmini bütçeden, 1.656.125,10 TL – 1.397.445,49 TL = 258.679,61 TL olumlu sapmanın meydana geldiğini ve bu sapmanın kooperatif üyeleri lehine olduğunu, bununla beraber 2016 cari döneminde üyelerden toplanan paranın 1.042.100,85 TL olduğu hususu da dikkate alındığında; toplanan paranın, gerçekleşen veya gerçekleşecek fiili giderleri karşılamadığı durumunun ortaya çıktığını, diğer taraftan davacı, kooperatifin aldığı kararın ek ödeme niteliğinde olduğu ve 3/4 üyenin muvafakatı gerektiği hususunu ileri sürmüş isede, Kooperatifler Kanununun 31. ve 52. maddesinde öngörülen ek ödeme, salt bilanço açıklarının kapatılması amacıyla alınan bir ödeme olup, 10.04.2016 tarihli genel kurulun 6 nolu gündem maddesinde alınan ödeme kararının, bilanço açıklarının kapatılmasında değil, gerekli harcamaların karşılanması hususunda alınmış bir karar olduğunun kabulü gerektiğini, mevcut bu durumda, davalı koaperatifçe 10/04/2016 tarihli genel kurulun 6 nolu gündem maddesinde alınan kararın, yasa, anasözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığını bildirmişlerdir. Aynı bilirkişi heyeti 07/03/2018 tarihli ek raporlarında, Genel kurulun davaya konu gündem maddesinde, 1.659.625,10 TL tahmini gider ve 1.659.625,10 TL tahmini gelir öngörüsüyle 48 üyeden, üye başına 34.375,00 TL aidat toplanmasına karar alındığını, davalı kooperatifin 2016-2017 yılı ticari defterlerinde belirtilen giderler yanında ayrıca 10/04/2016 tarihli genel kurulda kooperatif ortaklığından çıkartılması kararlaştırılan … ve … adlı kişilere ödenecek geri ödemenin 670.000TL olduğunu, kaldı ki üyelerden toplanacak 670.000 TL aidatın, eğer cari yılda çıkartılan üyelere şu veya bu sebeple ödenmemiş ise gelecek dönemde bu paranın, kasa fazlası vereceği ve dolayısıyla da müteakip genel kurulda üyelerden toplanması öngörülen aidatın, daha küçük kalemlerde gerçekleşeceğini, bununla beraber Mahkemece, 670.000 TL üye ödeme parasının tahmini bütçede açıkça gösterilmediği, tahmini bütçede gösterilen reel tutara göre hesaplama yapılması hususununun benimsemesi halinde; gerçekleşen gider 727.445,49 TL olup buna göre ortak başına alınması gereken aidatın 15.155,11 TL olacağını, bu durumda alınması öngörülen aidatın 34.375.00 TL olduğu dikkate alındığında genel kurulun 6 nolu gündem maddesinde alınan kararın iptalinin Mahkemenin takdirinde olduğunu, diğer taraftan kooperatiften çıkartılacak olan üyelere ödenecek olan para eğer geri iade parası ise, bu para genel kurul kararı ile değişebilecek bir para olmayıp çıkartılan ortakların daha önce ödemiş oldukları aidatların toplamı olacağını (Bu toplamdan ortağa ait genel gider payı düşecektir), yok eğer ortağa ödenecek para geri iade dışında bir tazminat parası ise esasen bu tazminatın hesabı bir mahkeme kararı ile belirlenecek olup miktarın yine genel kurulun tespit ettiği bir para olmayacağını, dolayısıyla genel kurulca kabul edilen miktarın kesin bir miktar olmayacağını, bu sebeple genel kurulun kabul ettiği 670.000 TL’lik değerin, bağlayıcı ve mutlaka ödenmesi gereken bir değer olmadığını ve bu değerin genel kurulun inisiyatifine bırakılmış bir değer de olmadığını, bu sebeple 5 nolu gündem maddesi ile alınan kararın bir bağlayıcılığı olmayıp bu kararın iptalinin gerekip gerekmeyeceğinin Mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmişlerdir. Farklı bilirkişi heyeti 12/11/2018 tarihli raporlarında, dava dilekçesinde 10.04.2016 tarihli genel kurul kararının 6. maddesinde yer alan kararın iptali talep edildiğinden kooperatifçe 2016 yılında kayıtlara alınan 590.000 TL’lik tulara konu danışmanlık hizmetinin gerçekten alınıp alınmadığı ile ilgili olarak yapılacak tespitin bu davada inceleme konusu yapılamayacağını, davanın süresi içerisinde açılmış olduğunu, davacılardan …’un dava şartı olan muhalefet şerhini verdiğini, diğer davacıların muhalefet şerhi yükümlülüğünü yerine getirmediğini, Kooperatifler Kanununun 31. ve 52. maddesinde öngörülen ek ödeme, salt bilanço açıklarının kapatılması amacıyla alınan bir ödeme olup 10.04.2016 tarihli genel kurul kararının 6. maddesinde yer alan ödeme kararının bilanço açıklarının kapatılmasında değil arsa alımı için yapılacak ödemenin karşılanması amacıyla alınmış bir karar olduğunu ,ek ödemeye ilişkin bir karar olmadığını, kararın yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığını, bu sebeple iptalinin istenemeyeceğini bildirmişlerdir.Somut olayda, dava konusu edilen, davalı kooperatifin 10/04/2016 tarihli olağan genel kurulunda alınan ve davaya konu olan 6 nolu kararın “2016 dönemi tahmini bütçe okunarak müzakereye açıldı. Yapılan müzakereler sonucunda okunan tahmini bütçe gelirler 1.659.625,10 TL, giderler 1.659.625.10 TL olarak 26 kabul oyuna karşılık, 18 ret oyu ile bütçe oy çokluğu ile kabul edilmiştir. (Her üyenin ödemesi gereken tutar 1.659.625.10 TL/48=34.575.00 TL’dir.)” şeklinde olduğu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 31. maddesinde, ortakların ek ödemelerle yükümlendirilebileceği, ancak ek ödemelerin yalnız bilanço açıklarını kapatmada kullanılmasının şart olduğu belirtilmiş ise de, iptale konu madde ile kararlaştırılan ödemenin, bilanço açıklarını kapatmak için değil kooperatifin muhtelif harcamalarının karşılanması için alındığının anlaşıldığı, bu nedenle Kanunun 52. maddesinde öngörülen nitelikli çoğunluğun, bu kararın alınması bakımından uygulanmasının söz konusu olmadığı, iptale konu madde ile muhtemel gelir ve giderler gözetilerek kooperatifin gelecek yıllar bakımından tahmini olarak bir bütçesinin hazırlanarak bu doğrultuda hesaplanan ödemenin kooperatif ortağı olan 48 kişiden eşit bir şekilde alınmasına karar verildiği, hazırlanan tahmini bütçede belirlenen gelir ve giderlerin öngörülen rakamlara ulaşıp ulaşmayacağı ancak daha sonradan belli olacak bir husus olduğu, bu nedenle öngörülen rakamların altında ve üstünde durumların gerçekleşmesinin mümkün bulunduğu, bu nedenle tahmini bütçe ile üyelerden toplanmasına karar verilen ödemelerin gerçekten belirtilen amaçlarla kullanılıp kullanılmadığının da ancak sonraki genel kurullarda ortakların bilgisine sunulduğunda ortaya çıkacağı, bu nedenle dava konusu edilen genel kurul kararının iptalini gerektirir bir husus ile yokluk yada butlanını gerektirir bir halin de bulunmadığı anlaşılmakla Mahkemece, esas bakımından davanın reddine karar verilmesi yerinde olmuştur. Açıklanan sebeplerle, davacı …’nun da dava açma hakkı bulunduğundan bu davacı tarafından açılan davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken muhalefet şerhinin olmadığı gerekçesiyle usulden reddine karar verilmesi doğru olmadığından bu açıdan istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından, HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının belirtilen sebepten kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/92 Esas, 2023/430 Karar ve 17/05/2023 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE, a)Davacılar …, …, …, …, …, …, …,…, … ve …’nun 10/04/2016 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 6 numaralı kararın iptali istemine ilişkin açtığı davanın esastan REDDİNE, b)Davacılar … ve … tarafından açlan davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, c)Davacılar …, …, …, … ve …’in açtığı davanın, HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca muhalefet şerhine ilişkin dava şartı noksanlığından USULDEN REDDİNE, d)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gerekli 269,85 TL harçtan davacılar tarafından peşin yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 240,65 TL harcın davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, e)Davacılar tarafından sarf edilen yargılama giderinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,f)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya VERİLMESİNE, İstinaf Başvurusu Yönünden;2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar harcı davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Kararın kaldırılma nedeni göz önüne alındığında davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,4-Taraflarca yatırılan gider avansından sarf edilmeyen miktarın kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE,Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361.1 maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi 19/10/2023