Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/995 E. 2022/1037 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/995 Esas
KARAR NO: 2022/1037
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/03/2022
NUMARASI: 2021/665 Esas, 2022/201 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Kooperatif Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar dava dilekçesinde özetle; kooperatifin 03.07.2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında gündemin 12. Maddesi olarak görüşülüp oy çokluğu ile alınan karara göre, kooperatifin yönetim kurulu üyeliği görevlerini yapmakta oldukları sırada görevlerini kötüye kullanarak … isimli kişiye haksız çıkar sağlayıp kooperatifi 3.000.000,00 TL tutarında zarara uğrattıkları İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/200 esas 2019/410 karar sayılı kararıyla tespit edildiğinden kooperatif zararının giderilmesi için adı geçen yönetim kurulu üyeleri hakkında tazminat davası açmak üzere kooperatif denetim kuruluna yetki verilmesine ve kooperatifin halen maddi durumu gözetilerek açılacak davanın harç ve yargılama giderlerinin karşılanmasındaki zorluk nedeniyle fazlaya ilişkin talep hakkı saklı tutulmak üzere kısmi tazminat davası açılmasına karar verildiğinden bahisle fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile şimdilik 300.000,00 TL tazminatın suç tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2010 yılında kooperatifi dolandırdığının iddia edildiğini, buna göre huzurdaki davanın zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkili hakkında dava açılmasına sebebiyet gösterilen İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesi 2017/200 esas sayılı dosyanın istinaf incelemesinde olduğunu, kesinleşmiş bir ceza kararı bulunmadığını, müvekkiline bir kusur yüklenemeyeceğini, senetlerin verilmesinde müvekkilinin imzası bulunmadığını, senet verilmesi işleminin tamamen iyiniyet ve kooperatifin sorunsuz olarak devamı adına yapıldığını, müvekkilinin suç işleme ve kooperatifi zararlandırma kastı ile hareket etmediğini, bir an için müvekkiline atılı suç sabit olsa dahi ortada zararın bulunmadığını, olmayan zararın giderilmesinin de mümkün olmadığını, ibra edilen yöneticiler aleyhine dava açılmasının hukuken kabul göremeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı kooperatif yönetim kurulu üyeliğinden 30/04/2011 tarihindeki genel kurulda oyçokluğu ile ibra edilerek ayrıldığını, bu süreden itibaren 5 yıl geçmekle hukuki sorumluluğunun da zaman aşımına uğradığını, açılan davanın iyi niyetli olmadığını, ibra edilen yönetim kurulu üyesinin yükleniciye ödenen borçtan kaynaklı olarak sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinde somut zararın açıklanmadığını, kısmi dava açmanın hukuka aykırı olduğunu, ceza dosyasındaki hükmün istinaf aşamasında olduğunu ve müvekkili hakkında kesinleşmiş bir ceza kararı bulunmadığını, kooperatif tarafından müvekkiline karşı İstanbul Anadolu 7. ATM 2016/5 esas sayılı dosyası ile açılan davanın reddedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı kooperatif 2010 yılında düzenlenen senetler nedeniyle zarara uğratıldığı iddiasıyla dava açmış olup dava tarihi 19/10/2021’dir. TTK’da kabul edilen 2 ve 5 yıllık süreler dolmuş eylemin aynı zamanda suç teşkil etmesi halinde uygulanacak ceza zamanışımı süresi ise TCK 66/1-e maddesinde suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl olarak kabul edilmiştir. TCK 257/1 maddesinde düzenlenen kamu görevini kötüye kullanmak suçunun ceza zamanaşımı süresi TCK 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıl olup dava tarihi itibariyle bu süre dolduğundan ve arada zamanaşımını kesen, durduran hiçbir sebepte ileri sürülmediğinden davanın davalılardan … yönünden zamanaşımı nedeniyle ve diğer davalı … yönünden ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Gerekçeli karar davacılar tarafından yasal süresi içerisinde sadece davalı … yönünden istinaf edilmiştir. Davacılar 17.05.2022 tarihli istinaf dilekçesinde; davacı kooperatif tüzel kişiliği adına eski yönetici … hakkında açılan ve görevi kötüye kullanma suçu işlenmek suretiyle kooperatife verdiği zararın kısmen tazmin edilmesine ilişkin olarak açılan dava sonucunda davalının zamanaşımı itirazının değerlendirilerek İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.03.2022 tarih ve 2021/665 Esas 2022/201 Karar sayılı kararı ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ve suç sayılan eylem nedeniyle uygulanacak ceza zamanaşımı süresinin Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesinde suçun işlenme tarihinden itibaren 8 yıl olduğunun kabul edildiği, bu sürenin dolmasından sonra davanın açıldığı, arada zamanaşımı kesen yada durduran bir sebebinde ileri sürülmediği gerekçe olarak belirtildiği, mahkemenin davalının yaptığı zamanaşımı itirazını değerlendirirken TCK’nın 66/1-e maddesini gözetmiş, aynı yasanın 67/2-c, d ve 67/3-4 maddelerini görmezlikten geldiğini, bu bağlamda davalının suç sayılan eylemi nedeniyle hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 20.02.2015 tarih ve 2015/8685 sayılı iddianamesinin düzenlendiği, Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11.09.2019 tarihinde mahkumiyet kararı verdiği, her iki işlemin ayrı ayrı ceza zamanaşımını kestiği, zamanaşımı kesildiğinde zamanaşımı süresinin yeniden işlemeye başladığı, zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde zamanaşımı süresinin son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten yeniden işlemeye başlayacağı, kesilme halinde zamanaşımı süresi ile ilgili suça ilişkin olarak yasada belirlenen sürenin en fazla yarısı kadar uzayacağı yolundaki yasa kuralları değerlendirme dışı tutulduğundan bahisle davalı … aleyhine açılan tazminat davasının zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin olarak İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.03.2022 tarih ve 2021/665 Esas 2022/201 Karar sayılı kararının hukuka aykırı olması nedeniyle kaldırılmasına karar verilmesini, Bölge Adliye Mahkemesince kaldırma kararına uygun yargılama yapılarak tazminat istemi hakkında karar verilmesini ya da kaldırma kararı ile birlikte dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili 25/05/2022 tarihli istinafa cevap dilekçesinde; 1163 sayılı Kooparatifler Kanunun 98 nci maddesinde “…Bu kanunda aksine açıklama olmıyan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim şirketlere ait hükümler uygulanır…” hükmüne yer verilmiş olup, ilgili kanunda dava zamanaşımı yönünden özel bir düzenleme bulunmadığından TTK.nun 560. Maddesinde düzenlenen hükmün ilgili davaya uygulanması gerekmekte olup. İlgili madde şu şekildedir: “…Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanunu’na göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır…”, müvekkilinin ilgili kooperatif yönetim kurulu üyeliğinden 30.04.2011 tarihindeki genel kurulda oy çokluğu ile ibra edilerek ayrılmış olup, dolayısı ile yüksek yargı kararlarından da anlaşılacağı üzere görevini yaptığı sürenin üzerinden 5 yıl (2016) geçmekle hukuki sorumluluğunda zamanaşımı süresi geçmiştir. Yine bir an kabul anlamına gelmemekle birlikte ceza zamanaşımının 2 yıllık ve her halükarda 5 yıllık hakdüşürücü ve zamanaşımına ilişkin sürelerini uzattığı düşünülse dahi müvekkile isnat edilen “kamu görevini kötüye kullanmak” suçuna ilişkin ceza zamanaşımı süresi, 5237 sayılı kanunun 66. Maddesinin e bendi uyarınca (“…Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl geçmesiyle düşer…”) 8 yıl olup, dava konusu zarar iddiası 2010 yılına ilişkin olduğundan her halükarda 2018 yılında zamanaşımı süresi dolmuş olup, davanın bu açık yasa maddeleri karşısında zamanaşımından reddi gerektiği bu nedenle de yerel mahkeme kararının hukuka uygun olduğu açıktır. İş bu nedenlerle yerel mahkeme kararı hukuka uygun olup davacı yanın istinaf başvuru talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Dava dilekçesinin tebliğinden sonra davalıların süresinde zamanaşımı definde bulundukları, davalı …’in ceza yargılamasında beraat etmesi üzerine onun hakkındaki davadan feragat edildiği, mahkemece yukarıdaki gerekçelerle davalılardan … yönünden zamanaşımı nedeniyle ve diğer davalı … yönünden ise feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiği, davalılardan … yönünden kararın istinaf edildiği, uyuşmazlığın davalı … yönünden zamanaşımının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, kooperatif yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu hukuki nedenine dayalı kooperatif denetçileri tarafından açılan tazminat istemine ilişkindir. Sonrasında davaya katılan kooperatif yöneticileri davaya devam etmiştir. Kooperatif yöneticilerinin sorumluluğu 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesinin yollamasıyla dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 555. maddesi uyarınca kusur sorumluluğudur. Davalı … yargılandığı İstanbul Anadolu 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/200 esas 2019/410 karar sayılı dosyasında görevi kötüye kullanma suçundan ceza almış, istinaf incelemesi sonucu bu karar kesinleşmiştir. TTK’nun 560. maddesinin “Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.” hükmünü düzenlediği, davalı …’na atfedilen fiilin tarihinin 2010 yılı olduğu, davalıya atfedilen fiil suç oluşturduğundan uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı, davalıya atılı görevi kötüye kullanma suçunun dava zamanaşımının Türk Ceza Kanunun 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıl olduğu, eldeki davanın 19/10/2021 tarihinde açıldığı göz önünde bulundurulduğunda davanın zamanaşımına uğradığı, davacıların istinaf konusu ettikleri TCK’nun 67/2-c, d ve 67/3-4 maddelerinin uygulanmasına yönelik iddiaların hukuk yargılamasında yeri olmadığı (…Doktrinde savunulan ağırlıklı görüşe göre, ceza hukukundaki uzamış zamanaşımı kuralı yalnızca “süre” ile sınırlı olarak uygulanmalıdır. Bu itibarla, zamanaşımının durması ve kesilmesi bakımından TBK’da öngörülen özellikli hallerin dikkate alınması gerekir. Bunun dışında zamanaşımının kesilmesinden sonra, hukuk zamanaşımı süresinin mi yoksa ceza dava (uzamış) zamanaşımı süresinin mi işlemeye başlayacağı sorusu da akıllara gelebilir. İsviçre hukukunda, Federal Mahkeme kararları da dikkate alınarak bu konuda ikili bir ayrıma gidilmektedir. Buna göre, uzamış zamanaşımı süresi dolmadan, zamanaşımını kesen hallerden biri gerçekleşirse, yeni başlayacak süre uzamış zamanaşımı süresi olur. Buradan hareketle, TTK 560 kapsamındaki uzamış zamanaşımı süresi “ana süre” sayılacağından, zamanaşımının kesilmesi halinde sürenin yarı oranında uzayacağını belirten TCK 67/IV kuralını dikkate almamak gerekir, Anonim Ortaklıklarda Yönetim Kurulu Üyelerinin TTK 560 Uyarınca Uzamış Zamanaşımına Göre Sorumlu Tutulması, Dr. Öğr. Üyesi Alper ÖZBOYACI ) hukuk yargılamasında uygulanacak olan kanunun 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 154. maddesi olduğu ancak bu maddedeki sebeplerinde davamızda oluşmadığı göz önünde bulundurulduğunda mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, davacıların istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davacı tarafından peşin olarak karşılanan 80,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b.1 bendi ve aynı Kanunun 361/1 maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.22/09/2022