Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/976 E. 2022/1022 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/976 Esas
KARAR NO: 2022/1022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27/04/2022
NUMARASI: 2020/130 Esas, 2022/379 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ- İFLAS
KARAR TARİHİ: 22/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket ile dava dışı … İn. ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan 19/05/2015 başlangıç tarihli kira sözleşmesi uyarınca dava dışı şirketin … AVM yer alan .. Blok … no’lu mağazada kiracı olarak faaliyet gösterdiğini, kiracı … İn. Ve Tic. Ltd. Şti’nin kira sözleşmesinden doğan bütün hak ve borçlarını davalı şirkete devrettiğini, davalının böylelikle kira sözleşmesinin tarafı olduğunu, davalı şirketin 2019 yılının Şubat kira bedeline ilişkin faturalandırılmış borçlarını ödemediğini, davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden iflas yolu ile icra takibi yapıldığını, davalı şirketin icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazının iptaline ve davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; müvekkilinin adresi itibariyle iflas takibinde yetkili icra dairelerinin İstanbul Anadolu İcra Daireleri olduğunu, ancak takibin yetkisiz İstanbul İcra Dairesinde yapıldığını, icra takibinde yetki itirazında bulunduklarını, bu nedenle öncelikle davanın usulden reddi gerektiğini, davacının kira ücretinin düşürüleceğine dair taahhüdü nedeniyle kira borcunu eksik ödediklerini, müvekkili şirketin tüm ödemelerini zamanında yaptığını ve malvarlığının borçlarının çok üzerinde olduğunu, bu nedenle iflas şartlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, takip konusu kira faturasının taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan 80.068,23 TL alacağı bulunduğu, davacının iflas avansını yatırdığı, itirazın kaldırılmasına karar verilerek ilanların yapıldığı, davalıya usule uygun ödeme emri tebliğine rağmen borcun ödenmediği gerekçesiyle takibe itirazının kaldırılmasına ve davalının iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; kira sözleşmesinin delillerin bildirilmesi gereken sürede sunulmayıp, ilk hükmün kaldırılmasından sonra sunulduğunu, davalının müvekkili aleyhine başlattığı takiplerdeki alacak ile bu davaya konu alacağın aynı kalemleri içerip içermediğinin gözetilmediğini, müvekkili şirketin kira indirimi beklerken hakkında takip başlatıldığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava; takibe itirazın kaldırılması ve iflas talebine ilişkin olup, davanın, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde ve davalının muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açıldığı görülmektedir. İlk derece mahkemesi’nin 23/05/2019 tarihli kararı ile davalının adresinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemiz’in 2020/264 Esas 2020/473 Karar sayılı kararı ile; davacıya HMK 140/5 maddesi gereğince kira sözleşmesini ibraz konusunda kesin süre verilmesi, sözleşmenin ibraz edilmesi durumunda yetki şartına uygun olarak yetkili icra dairesinde takip yapılıp yapılmadığının denetlenmesi gerektiği belirtilerek kararın kaldırılması üzerine, mahkemece yeniden yapılan yargılamada davalının iflasına karar verilmiştir. Dosya kapsamından, davacının davalı aleyhine 20/02/2019 tarihinde 80.068,23 TL alacağın tahsili konusunda ilamsız iflas takibi başlattığı, gönderilen ödeme emrinin davalı borçlu şirkete 22/02/2013 tarihinde tebliğ edildiği, davalının takibe süresinde itirazı üzerine itirazın kaldırılması ve davalının iflası için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkeme, takipli iflas prosedüründe, genel hükümlere göre yapacağı inceleme sonucunda alacağın mevcut olduğunu tespit eder ve davalının itiraz ve def’ilerini yerinde bulmaz ise itirazın kaldırılmasına karar verir ve bu halde iflas takibi kesinleşeceğinden iflas talebini İİK’nın 166. maddesindeki usule göre ilan eder (KURU B./ARSLAN R./YILMAZ E.; İcra ve İflas Hukuku 23. Baskı, Ankara 2009, s. 471). Diğer yandan başka alacaklılar tarafından davaya müdahale edilmez veya yapılan itirazlar yerinde görülmez ise, borçluya alacağın ödenmesi konusunda ihtaratlı depo kararı verilir (Yargıtay 23. HD’nin 2015/1364 Esas, 2016/2405 Karar sayılı kararı). İİK’nın 158. maddesi, “Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde 166’ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.” hükmünü, 166. maddesi, “ Daire ayrıca kararı, karar tarihinde, tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile birlikte iflas edenin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan eder.” hükmünü içermektedir. Somut olayda, ilk derece mahkemesi kararında, İİK’nın 158/1 yollaması ile 166 maddesi uyarınca ilanların yapıldığı belirtilmiş, 07/07/2021 tarihli celsede bu yönde karar verilmişse de Basın İlan Kurumuna ilanın yaptırıldığı, ancak Ticaret Sicil Gazetesinde ilanın yapılmadığı görülmektedir. Mahkemece davalının iflasına karar verilmiş ise de, tesis edilen hüküm takipli iflas prosedürüne uygun değildir. Zira, yargılama aşamasında alacağın varlığının belirlenmesi hâlinde itirazın kaldırılmasına karar verilir ve bu halde iflas takibi kesinleşeceğinden iflas talebinin İİK’nın 166. maddesindeki usule göre ilanı gerekmekte olup mahkemece İİK’nın 166/2. maddesi uyarınca Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan yapılmadan davalı şirketin iflasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Sonuç olarak davalı vekilinin yukarıda açıklanan nedenlerle istinaf başvurusunun kabulü ile şimdilik diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına, yapılan açıklamalar çerçevesinde ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereği kaldırılmasına karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2- İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/130 Esas, 2022/379 Karar ve 27/04/2022 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-İstinaf harçları peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a6.fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.22/09/2022