Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/906 E. 2022/1029 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/906 Esas
KARAR NO: 2022/1029
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2021
NUMARASI: 2021/236 Esas, 2021/1171 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/09/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kooperatife 10.07.2001 tarihinde üye olan müvekkilinin uzun süre Genel Kurullara davet edilmediğini, durumu fark edince Kooperatif yöneticileri ile görüşüldüğünü, üyeliğinin istifa nedeniyle sona erdirildiğinin söylendiğini, müvekkilinin istifa konusunda dilekçe vermediğini, Kooperatife ihtarname çekerek üyelik durumunun sorulduğunu, müvekkilin 25.08.2002 tarihinde Y.K karan ile üyelikten çıkarıldığını ancak çıkarma prosedürlerinin tam olarak verine yetirmediğinden üyeliğinin devam ettiğinin bildirildiğini, Kooperatifin ihtarla müvekkilinden 37.600,00 TL ana para, 137.846,00 TL. faiz olmak üzere toplam 175.446,00 TL. Borcun 10 gün içinde ödenmesinin istendiğini, bu ihtar sebebi ile davalı aleyhinde Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/75 Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açtıklarını, mahkemece 06.01.2006 tarihine kadar 43.180,00 TL. faiz borcu olduğu yönünde karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı Kooperatife ihtarname göndererek, Kooperatif binasında ara katlarda bulunan bağımsız bölümler için ödenen aidat miktarının 62.470,00 TL, mahkeme kararıyla hükmedilen 43.180,71 TL. faiz ve mahkeme kararından sonra işlemiş 14.250,00 TL faiz olmak üzere toplam 120.000,71 TL’nin ödeneceği bir banka hesap numarasının talep edildiğini, ayrıca bu miktardan başka bir borcun bulunması halinde bu borcun da bildirilmesinin bu ihtarnamede belirtildiğini, kooperatifin cevap vermemesi üzerine Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’ne müracaat edilerek tevdii veri tayini talep ettiklerini, Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/27 D. İş dosyası üzerinden belirlenen … Bankası Adliye Şubesine davalı Kooperatif adına 120.000,00 TL. yatırıldığını, kooperatifin üyelerine 9 yıl önce konut tahsis ettiğini, ancak üye olduğu halde müvekkiline konut tahsis edilmediğini, arsa bedeli için müvekkilinden alınan 3.600,00 TL’nin arsanın alındığı tarihteki arsa bedeline oranının ne olduğunun tespiti ile müvekkilinin yaptığı ödemenin arsanın bugünkü tarihteki bedeline göre reel değerinin hesaplanmasını, müvekkiline verilmesi gereken ara katlarda bulunan konutların rayiç değerinin hesaplanmasını, konut tahsis edilen üyelerin tahsis tarihinden itibaren konutta bizzat oturarak veya kiraya vererek kullanmış olmaları nedeniyle emsal kira bedelinin hesaplanmasını, müvekkilinin ödediği aidat ve faizlerin dava tarihi itibariyle güncel değerlerin hesaplanmasını, kooperatifin üyesi olmasına rağmen konut tahsis edilmeyen ve bu sebeple 9 yıldır tahsis edilecek konuttan yararlanamayan müvekkilinin zararının tazmini için 150.000.00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının istifası nedeni ile üyeliğinin sona erdirildiğini, Yönetim Kurulu kararının dosyada mevcut olduğunu, istifa dilekçesinin evraklar arasında bulunmaması nedeniyle üyeliğinin devam ettiğini, aidat borçlarını ödemesi gerektiğinin davacıya bildirilmiş olmasına rağmen ihtara olumlu cevap vermeden dava açtığını, davacının açtığı Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşen ilam gereğince davacının ödemek zorunda olduğu aidat ve gecikme zammının ihtar tarihine kadar belirlendiğini, dava devam ederken yapılan proje değişikliği nedeniyle ortaya çıkan 3+1 dairenin teklif edilmiş olmasına rağmen, davacının bunu kabul etmediğini, bu dairenin başkasına satıldığını, davacının şimdiye kadar toplam 3.000,00 TL. ödediğini, bankaya yalınlan 120.000,00 TL’den sonradan bu davanın açılmasıyla öğrendiklerini, davacının dava dilekçesinin 10. maddesindeki hesaplamanın afaki olduğunu, Yargıtay’ca verilen kararlar incelendiğinde hesaplamanın nasıl yapılacağının açık olduğunu, davacının tamamen kötü niyetle hareket ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, tevdi mahalli tayini ile yatırılan paranın davalı adına açılan hesapta bulunduğu, davacının parayı çekmesinin mümkün olmadığı, bu sebeple bilirkişi kurulu tarafından davacı tarafın ödediği güncel değer olan 40.802,00 TL’ye 120.000,00 TL’nin eklenmesi suretiyle davacıya ödenmesi gerekli tutarın 160.802,00 TL olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar taraflarca istinaf edilmiştir. Dairemiz, 25/02/2021 tarih, 2018/995 E. 2021/272 K. Sayılı kararı ile “…Somut davada, davacılar vekili dava dilekçesinde uğradığı zararlar için toplam 150.000,00 TL talep etmiştir. Her ne kadar dava dilekçesi ve istinaf dilekçe içeriğine göre davacının kira kaybı ve konut tahsis edilmemesinden kaynaklı zarar talep ettiği anlaşılsa da, dava dilekçesini açıklaması konusunda davacı vekiline süre verilmeli ve hangi zararlar için ne kadar talep ettiğine ilişkin maddi olgular somutlaştırılarak HMK md. 297’de belirtilen şartlara uygun hüküm tesis edilmesi gereklidir.” gerekçesi ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece, davacı tarafın ödediği miktara göre isteyebileceği tutarın 40.802,00 TL olduğu, bununla birlikte davacı tarafın Bakırköy 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/27 değişik iş sayılı dosyası üzerinden davalı kooperatife olan borçları toplamı 120.000,00 TL için tevdi mahalli tayini talep edip mahkeme kararı ile davalı kooperatif adına açılan hesaba 120.000,00 TL depo edildiği, hesaptaki paranın tasfiye kurulu üyelerinin yetkili olduklarını gösterir resmi belgeyi ibraz etmeleri halinde kooperatife ödenmesine dair yazı yazıldığı, paranın davacı tarafça çekilebilmesinin mümkün olmadığı, bilirkişi kurulu tarafından davacı tarafın ödediği güncel değer olan 40.802,00 TL’ye 120.000,00 TL’nin eklenmesi suretiyle davacıya ödenmesi gerekli tutarın 160.802,00 TL olduğu, davacı tarafça dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 150.000,00 TL talep edildiği, davacının 27/09/2021 tarihli dilekçesinde taleplerini açıkladığı, 45.000,00 TL kira kaybı ve 105.000,00 TL konut tahsis edilmemesinden kaynaklı zarar talep ettiği gerekçesi ile davanın KABULÜNE, 45.000,00 TL kira kaybı zararının ve 105.000,00 TL konut tahsis edilmemesinden kaynaklı zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin hakkın saklı TUTULMASINA karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde taraflarca istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkiline konut tahsis edilmediğini, bilirkişinin görevini suiistimal ettiğini, müvekkilinin aidatlarını düzenli bir şekilde ödeyememesinin sebebinin davalı olduğunu, bilirkişi raporunda üyelerin yaptıkları ödemelerin dava tarihindeki güncel değerinin 150.423.00 TL olduğunun belirtildiğini, davacı müvekkilinin yaptığı ödeme miktarının ise üyelikten atılmadan önce yaptığı ödemelerin dava tarihindeki güncel değeri olan 17.536.00 TL ve tevdi mahalline yaptığı 120.000,00 TL ödeme ile birlikte toplam 137.536,00 TL olduğunu, normal ödeme yapan üyenin yaptığı ödemeye denk bir ödeme yapılmış olmasına rağmen yapılan ödemedin hukuka aykırı bir şekilde kabul edilmediğini, davacının toplam alacağının 160.802,00 TL olduğu yönünde tespit yapıldığını, bilirkişi raporunun çelişkili ve yetersiz olduğunu, yeni bir bilirkişi yapılması konusundaki taleplerinin dinlenmediğini, tevdi mahalline yapılan ödeme ve 97.596,48 TL olarak hesaplanan yararlanma bedelinin hesaplamalara katılmadığını, bilirkişi raporundaki hesabın hatalı olduğunu, diğer ortakların yaptıkları ödemenin dava tarihindeki güncel değeri 150.423.00 TL iken müvekkilinin dava tarihine göre yaptığı ödemenin güncel değerinin 137.536.00 TL olduğunu, diğer üyelerin 150.423.00 TL ödeme yaptıkları yerde elde ettikleri 297.173.00 TL’lik yararlanma karşılığında 137.536.00 TL ödeme yapan davacıya 40.802.00 TL tazminat hesabının(yoksun kalınan yararlanma) eşitsiz, adil olmayan bir uygulama olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının kendisine çekilen tüm ihtarlara rağmen ödemesi gereken ana borcunu ve Genel Kurullarda alınan kararlara göre ödemesi gereken gecikme zamlarını ödemediğini, tevdi mahalli kararından haberlerinin olmadığını, durumdan dava dilekçesi ile haberdar olduklarını, davacıya proje değişikliği sebebi ile ortaya çıkan 3+1 daireyi davacıya diğer üyelerin ödediği miktar üzerinden gecikme zammı hesaba katılmadan tamamı 70.000.00 TL’ye tahsis etmek üzere teklif edildiğini, davacının daireyi beğenmediğini, eldeki davayı açtığını, mahkemenin gösterilen tanıkları dinlemediğini, tevdi mahalline yatırılan paraya dokunulmadığı halde bu paranın faiz, masraf ve ücreti vekalet ödetilmesinin talep edildiğini, davacının kötüniyetli olduğunu, davacının 3.000,00 TL dışında hiç bir ödemesinin bulunmadığını, bilirkişi raporunda taşınmazların emsal değerlerinin yanlış hesaplandığını, bilirkişi raporunda kira kaybı talep edilemeyeceği belirtilmesine rağmen mahkemenin bu konuda kabul kararı verdiğini, davacı tarafından yatırılan 120.000,00 TL’nin faizi ile birlikte müvekkilinden alınmasının davacının sebepsiz yere zenginleşmesine sebep olacağını, davacı tarafın, müvekkili kooperatife olan borcu hesaplanan miktardan daha fazla olduğunu, davacının müvekkili kooperatif kurulmadan kooperatifin eski yöneticiye yapılan ödemelerin hesaba dahil edilmemesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, kooperatif ortağı olan davacıya teslim edilmeyen daireden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Davacının davalı kooperatif üyesi olduğu, davacıya konut tahsis edilmediği çekişmesizdir. Uyuşmazlık, kendisine konut tahsis edilmeyen davacının uğradığı zararın miktarı noktasında toplanmıştır. Mahkemece uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu alınmıştır. 01.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacıya tahsisi gereken dairenin dava tarihi itibariyle değerinin 350.000,00 TL, dava tarihinden geriye doğru 9 yıllık kira bedelinin 97.596,48 TL olduğu, davacıya tahsis edilecek dairenin bulunmadığı, davacının kooperatifin kuruluş aşamasında (kuruluş işlemleri ve arsa alımı için ) ödediği 3.600,00 TL dışında bir ödemesinin bulunmadığı, yıllar sonra 2015’te tevdi mahalli tayin ettirerek topluca ödeme yaptığı, davacının kooperatife olan parasal yükümlülüklerini yerine getirmediği için konut tahsisini istemeye hakkı olmadığı görüşünün doğal sonucu olarak, davacının kira kaybı olarak bir bedel isteyemeyeceği, davacının ödediği aidat ve faizlerin güncel bedellerini talep ettiği, Yargıtay içtihatlarına göre kooperatif ortaklarının yatırdıkları paranın güncel değerleri ile beraber, daire verilmemesi nedeniyle tazminat talep etmelerinin de mümkün olduğu, davacının isteminin bu yönde olduğu kabul edilerek değerlendirme ve hesaplama yapıldığı, davacının tevdi mahalli tayini ile yatırdığı bedelin davalıya ödenmediğini, düzenli ödeme yapan ortağın ödemesinin 62.830, 00 TL, dava tarihi itibari ile güncellenmiş değerinin 150.423.00 TL, daire tahsis edilen üyelerin yararlanma miktarının 199.577,00TL, davacı ödemesinin güncel değerinin 17.536,00 TL, olduğu, bu miktarlar üzerinden yapılan hesabı göre davacı zararının 40.802,00 TL olduğu belirtilmiştir. İtirazların değerlendirildiği ek raporda bilirkişi heyeti kök raporu aynen tekrar etmişlerdir. Bir konut yapı kooperatifinin ana amacı ortakların akçalı yükümlülüklerini yerine getirmeleri karşılığında anasözleşmeye uygun konut teslim etmektir. Çeşitli nedenlerle konut tahsisi imkânsızlığı ortaya çıktığında ortağın uygun bir tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Normal ödemesini yapıp konut sahibi olan üyelerle eşit miktarda ödemesi bulunduğu tespit edilen, diğer anlatımla eksik ödemesi bulunmadığı belirlenen, ancak kendisine konut tahsis ve teslimi yapılamayan ortağın ödemesi eksik olmayan diğer üyelere verilen emsal bir konutun dava tarihi itibariyle rayiç değerini talep edebileceğinin, hiç ödemesi yok ise konut karşılığı tazminat isteminin reddi gerektiğinin kabulü gerekir. Eksik ödemesi olan bir üyenin konut karşılığı tazminat alacağının hesaplanma şekli dairemizin yerleşik uygulamalarında aşağıdaki gibi formüle edilmiştir: a-Önce ortaklara tahsis edilen konutun dava değeri itibariyle rayiç değeri hesaplanmalıdır. b-Davalı kooperatife normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın ödemelerinin ödeme yaptıkları tarihler itibariyle toplam ödemeleri dava tarihine kadar (toptan eşya fiyat endeksi ” TEFE” artış ortalama rakamları esas alınarak) taşınarak güncel değeri bulunmalıdır. c-Bundan sonra yukarıda (a) maddesinde bulunan değerden (b) maddesinde bulunan değer çıkarılarak kooperatife normal ödeme yapan bir ortağın bu ödemelerine karşı ne miktarda yararlanma elde ettikleri ortaya çıkarılmalıdır. d-Bunu takiben eksik ödeme yapan davacı ortağın ödentileri (b) maddesindeki ilkelere göre dava tarihine taşınarak eksik ödeme miktarı güncelleştirilmelidir. e-Bu hesaplamalardan sonra normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın yukarıda (b) maddesinde bulunan ödemelerinin güncel değerinin karşılığı yine yukarıda (c) maddesinde bulunan bir yararlanmayı sağladığına göre davacının (d) maddesinde eksik ödemelerinin güncel değerinin ne miktarda yararlanması gerektiği orantı kurallarına göre belirlenmelidir. Yani sonuç olarak (d) maddesinde bulunan miktar (c) maddesinde bulunan değerle çarpıldıktan sonra bulunan rakamın (b) maddesinde bulunan miktara bölünmesi sonucu bulunacak miktarın (d) maddesinde bulunan davacı ödemelerinin güncel değerinin ilave edilmesi sonucu bulunacak miktar davacı ortağın davalı kooperatiften talep etmesi mümkün olan zarar tutarıdır. (YARGITAY 23. Hukuk Dairesinin 2016/250 E. 2017/1447 K. Sayılı ilamı) Bir şeyin teslimine ilişkin edimlerde tevdi hakkı başlıklı 6098 sayılı TBK 107. maddesinde de “Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlunun, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabileceği, tevdi yerini ifa yerindeki hakimin belirleyeceği, bununla birlikte ticari malların hakim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebileceği” hükmü getirilmiştir. Somut olayda, davacı, davalı Kooperatife çektiği ihtarları ekleyerek Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/27 D.İş sayılı dosyasında, davalının borcu ve ödeme yerini bildirmediği gerekçesi ile tevdi mahalli tayini talep ettiği, mahkemece talebin kabulüne verildiği ve davacının dava açmadan önce 120.000,00’yi davalı adına açılan hesaba yatırdığı anlaşılmaktadır. Davalının 120.000,00 yönünden de borcundan kurtulduğu açıktır. Yukarıda alınan Yargıtay ilamında belirtilen hesaplamada bu miktarın da dikkate alınması gerekirken, sadece aidat olarak ödenen 3.600,00 TLnin değerlendirilerek sonuca gidilmesi isabetli olmamıştır. Bu sebeple ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Tarafların istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/236 Esas, 2021/1171 Karar, 14/12/2021 tarihli kararının HMK 353/1a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcı davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcının davalı tarafından yatırılan 172,13 TL’den mahsubu ile fazladan alınan 1,43 TL’nin istem halinde davalıya İADESİNE, 6- Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.22/09/2022