Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/9 E. 2022/349 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/9 Esas
KARAR NO: 2022/349
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/09/2021
NUMARASI: 2020/152 Esas, 2021/667 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının 79 no ile kooperatife ortak olduğunu, genel kurul kararları doğrultusunda ödemelerini yapmaması sebebi ile aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip yapıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin gayrimenkulü istifa tarihinden önce sattığını, müvekkilinin aidatlardan sorumlu olmadığını, Genel Kurul kararı ve anasözleşmenin tebliğ edilmediğini, müvekkilinin kooperatif ortaklığından, Beyoğlu … Noterliğinin 13/12/2011 tarihli … no.lu bildirimi ile istifa ettiğini, konutların üyelere teslim edildiğini, site yönetimine geçildiğini belirterek davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece 10/05/2017 tarih, 2015/408 E, 2017/432 K. sayılı kararı ile ” davacı kooperatifin 30/04/2011 tarihinde genel kurul kararı ile tasfiyeye girdiği, her ne kadar daha sonra tasfiyeden dönme kararı alınmış ise de TTK’nun 548. maddesi gereğince bu kararın mevcut oyların %60’ının oluru ile alınması gerekiği, 29/06/2014 tarihli tasfiyeden dönme kararının yok hükmünde olduğu, K.K’nun 81. maddesi gereğince davalı borçlunun yalnızca tasfiye masraflarından sorumlu tutulabileceği, takip dosyasındaki alacak kalemlerinin 2012 -2013 -2014 -2015 yıllarına ait aidat alacakları olduğu, davacı kooperatifin kötüniyetine dair delil bulunmadığından bahisle davanın reddine” karar verilmiş, Karar davacı tarafından istinaf edilmiş, dairemiz 19/03/2020 tarih, 2017/2733 E. 2020/792 K. sayılı kararı ile “…dosya kapsamında, tasfiyeden dönme kararının alındığı Genel Kurul Kararının iptali konusunda bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Bilirkişinin bu konudaki tespiti yerinde olmamıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Davacının, davalının taşınmazı iade etmesi gerektiği yada hizmetlerden faydalandığı konusunda da bir iddiası bulunmamaktadır. Bu sebeple mahkemece, istifa iradesinin kooperatife hangi tarihte ulaştığının araştırılması ile davacıya takibe konu aidat borçlarının istifadan önceki veya sonraki döneme ait olup olmadığı hususları etraflıca açıklattırılarak, bu hususta bilirkişiden rapor aldırılarak aidat borçlarının istifadan önceki döneme ait ise kooperatif üyesi olan davalının sorumlu olacağı, istifadan sonraki döneme ait ise aidat borcundan sorumlu olmayacağı gözönünde tutularak karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile karar vermesi yerinde olmamıştır.” gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemiz kaldırma kararından sonra mahkemece bilirkişi raporu alınmış, yapılan yargılama sonunda da;13.11.2011 tarihli genel kurul toplantısı tutanağında dökümü yapılan geçmiş dönemlere ait giderlerin tamamının tasfiye masrafı niteliğinde olduğu, bunların tasfiyesi sağlanmadan kooperatifin tasfiyesi sağlanamayacağı, ferdileşmeden yani tapu almadan davacı kooperatiften istifa eden ortakların bu borçlardan sorumlu tutulamayacağı, aynı şekilde ferdileştikten sonra aldıkları tapulu dairelerini davacı kooperatife iade ettikten sonra istifa eden ortaklarında bu borçlardan sorumlu tutulamayacağı, ancak ferdileşerek daire tapusunu alan ortakların istifa etsin ya da etmesin genel kurul toplantılarında alınan aidat ödentilerinden dolayısıyla davacı kooperatifin borçlarının tasfiye edilmesinden sorumlu olmaları zorunlu olduğu gerekçesi ile Davanın Kısmen Kabulüne, Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 11.710,00 TL aidat alacağı ve 1.761,96 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.471,96 TL alacağın takip şart ve koşullarında aynen devamına, fazlaya ilişkin itirazın iptali istemin reddine, Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %18 oranında faiz uygulanmasına, Asıl alacak olan 11.710,00 TL’nin % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Kötü niyet tazminat talebinin şartlar oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; karara esas alınan 26.01.2021 tarihli bilirkişi ek raporunun son derece hatalı ve hukuka aykırı tespitler içerdiğini, üç kişilik heyetten rapor alınması gerektiğini, itirazın iptali davalarında davacı ve mahkemenin, borcun takip talebindeki sebebi ile bağlı olduğunu, takip sebebinin müvekkilin kooperatiften istifa ettiği tarihten sonraki normal üyelerden istenen aidat olduğunu, istifa tarihinden sonra istifa eden üyelerden aidat talep edilemeyeceğini, istifanın davacıya 24.12.2011 tarihinde tebliğ edildiğini, bu hususun 22.02.2017 tarihli bilirkişi raporuyla da sabit olduğunu, ek raporu düzenleyen bilirkişinin konusunda ehil olmadığını, mahkemenin istinaf kaldırma kararına uygun hareket etmediğini, müvekkili tarafından teslim alınan konutun istifa tarihinden çok kısa süre önce satıldığını, taşınmaz maliki olarak hiçbir hizmet ve yarar elde etmediğini, kooperatifin amacına ulaşarak ferdileşme sonrası konutları üyelerine teslim ettiğini, istinaf ilamında takibe konu aidat borçlarının istifadan önceki veya sonraki döneme ait olup olmadığı hususlarının araştırılması gerektiği belirtilmesine rağmen bilirkişinin istifadan sonra tahakkuk eden tüm aidat borçlarını da müvekkiline yüklediğini, takibe konu borcun, aidat borçları olduğunu, karara esas alınan raporda masrafların tasfiye masrafı olduğunun belirtildiğini, tasfiye masraflarının aidat borcu olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın reddine kötüniyet tazminata hükmedilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, 29/06/2014 tarihli genel kurulun 6 nolu gündem kararı gereğince aylık ödenti ve işlemiş faiz alacağı için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosya incelendiğinde, davacı kooperatifin dayanak, ” 29/06/2014 tarihli Genel Kurulun 6 nolu gündem kararı gereğince kararlaştırılan faiz oranına göre ekte dökümü bulunan dönemlere ait alacaklar toplamı” açıklaması ile 14/01/2015 tarihinde 13.230,00 TL asıl 1.990,76 TL faiz olmak toplam 15.220,76 TL üzerinden ( 8.830,00 TL’ye yıllık %9, 4.400,00 TL’ye yıllık %27 oranında faizi ile) takip başlattığı, davalının takibe itiraz ederek durdurduğu, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı, davacı tarafça takip talebine eklenen belgede ise davalının tapusunu aldıktan sonra 13.12.2011 tarihinde istifa ettiği, 01.11.2011 tarihine kadar ödemesi gereken borç miktarının 182.000,00 TL olduğu, davalının 179.530,00 TL ödeme yaptığı, bu dönemden bakiye 2.560,00 TL borcunun kaldığı, Kasım 2011-Nisan 2012 dönemi için aylık 275,00 TL, Mayıs 2012-nisan 2013 dönemi için aylık 250,00 TL, Kasım 2013-Nisan 2014 dönemi için aylık 190,00 TL,, Temmuz 2014-Eylül 2014 dönemi için alık 1.250,00 TL, Ekim 2014-Haziran 2015 dönemi için aylık 250,00 TL açıklamasının bulunduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, takipte talep edilen giderlerden davalının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Dairemiz kaldırma kararından önce alınan 22/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacı kooperatifin 30/04/2011 tarihli Genel Kurul kararıyla tasfiye haline girdiğini, her ne kadar 29/06/2014 tarihli Genel Kurul gündeminin 16. maddesi gereğince tasfiyeden dönme kararı alınmışsa da; TTK’nun 548. maddesi gereğince yeterli nisabın sağlanamadığını, kararın yok hükmünde olduğunu, tasfiye halinde bulunan kooperatifin sadece tasfiye masraflarını alabileceğini, istifa tarihinden sonraki aidatlardan sorumlu olmayacağını bildirmiştir. Dairemiz kaldırma kararından sonra alınan 26.01.2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı kooperatifin 29.06.2014 tarihli genel kurul toplantısının 6. gündem maddesinde “…01.11.2011 ile 30.04.2012 tarihleri arası 6 aylık döneme ait aidatı ödemeyen üyelerin, ödemeleri aylık tutar başına 275.00 TL alınmasına, ödemelerin ise ödenmesi gereken tarihten itibaren yasal faiz + yasal faizin iki katı gecikme faizi alınmasına; 01.05.2012 ile 30.04.2013 tarihleri arası 12 aylık döneme ait ödemelerini yapmayan üyelerden aylık 250.00 TL alınmasına, 04.07.2014 tarihinden itibaren yasal faiz+yasal faizin 2 katı gecikme faizi alınmasına ödemelerin toptan alınmasına..” 15. gündem maddesinde “… TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL ayları için 1.250.00 TL ve geri kalan her ay için 250,00 TL olmak ve her ayın ilk 10. gününde alınması…” yönünde kararlar alındığı, cari hesap ekstresine göre davalının 01.11.2011 tarihinden önceki döneme ait davalı kooperatife 2.560.00 TL aidat borcunun bulunduğu, Kasım 2011-Nisan 2012 dönemine ait 6 aylık aidat borcu (275,00 x6) 1.650.00 TL, Mayıs 2012-Nisan 2013 dönemine ait 12 aylık aidat borcu (250.00 x 12 ) 3.000.00 TL, Temmuz 2014-Eylül 2014 dönemine ait 3 aylık (1.250,00×3) 3.750.00 TL, Ekim 2014-Aralık 2014 dönemine ait 3 aylık ( 250,00×3) 750,00 TL olmak üzere takip tarihi itibari ile davalının toplam 11.710,00 TL borçlu olduğu, davacı kooperatifin 12.11.2011 tarihli Genel Kurul Toplantısının 7. gündem maddesinde “…. Kooperatif ortaklığının ilgili idari kurumlara -tüzel kişilere -gerçek kişilere olan borçlarının görüşülmesi müzakereye açıldı ve yönetim kurulu başkanı … genel kurulu bilgilendirdi. Daha sonra madde görüşülerek yönetim kuruluna borçların aşağıdaki çizelgedeki şekli ile ödenmesi için kooperatif üyelerinin menfaatlerinin korunması önceliği ile yönetim kuruluna oy birliği ile yetki verildi. Vergi-850.000,00 TL, SSK- 17.000.00 TL, …-7.000,00 TL, …- 48.000,00 TL, ÇIKARILAN ÜYE- 355.000,00 TL, SENET-BORÇLAR- 88.000,00 TL İSKAN HARÇLAR-233.000,00 TL, …- 295.000,00 TL, …- 11.200,00 TL,YAPI DENETİM- 100.000,00 TL, AVUKAT- 25.000,00 TL, GENEL BORÇ TOPLAMI- 2.029.525,00 TL..” kararının alındığı, 13.11.2011 tarihli genel kurulun 7. gündem maddesinde ortakların bilgisine borç dökümünün sunulduğu, bu tarihten 41 gün sonra davalı …’in davacı kooperatifin ortaklığından 24.12.2011 tarihi itibarı ile istifa ettiği, davacı kooperatifin 2.049.525,00 TL’lik borçlarından ferdileşme yoluyla tapusunu alarak istifa eden davalı …’inde sorumlu olduğu, yapı kooperatiflerinin borçları genel kurullarında alınan aidat kararlarına dayalı olarak tasfiye edilebildiği, 24.10.2014 tarihli Sultanbeyli Vergi Dairesi yazısının incelenmesinde, davacı kooperatifin geçmiş dönemlere ait 2.115.233,45 TL’lik vergi borcunun yapılandırılarak taksitlendirildiğinin görüldüğü, yapılandırılan vergi borçları, genel kurallarda alınan aidat kararlarına dayalı olarak yapılan tahsilatlardan sonra tasfiye edilebildiği, 13.11.2011 tarihli genel kurul toplantısı tutanağında dökümü yapılan 2.029.525,00 TL’lik geçmiş dönemlere ait giderlerin tamamının tasfiye masrafı niteliğindeki masraflar olduğu, bunların tasfiyesi sağlanmadan kooperatifin tasfiyesinin sağlanamayacağı, bu borçların genel kurul gündemine konularak alınacak aidat kararlan kapsamında tasfiyesinin mümkün olabileceği, ferdileşerek daire tapusunu alan ortakların istifa etsin, yada etmesin genel kurul toplantılarında alınan aidat ödentilerinden, dolayısıyla davacı kooperatifin borçlarının tasfiye edilmesinden sorumlu oldukları belirtilmiştir. Davacı vekili 10.07.2020 tarihli beyan dilekçesinde, davalı istifa etmeden evvel, kooperatif tarafından yaptırılan dairelerin iskan raporu alınarak ferdileştirilmiş olmasına rağmen, kooperatifin inşaat maliyet giderleri devam ettiğinden kooperatifin tasfiye edilemediğini, davalıdan talep edilen alacağın Kat Mülkiyetine Kanununa tabi genel gider alacağı olmayıp, inşaat maliyet giderlerine ilişkin olduğunu bildirmiştir. Ortağın istifa bildirimi, yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurur. Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini noter vasıtasıyla kooperatife duyurması, ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir. Bir kooperatif ortağının, istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarını, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. Takibin istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden önce ya da sonra başlatılması olgusu, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden önce doğan bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Nitekim, anılan Kanunun 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir. İstifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihten sonra doğan aidat borçlarından ortak sorumlu değil ise de, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonra daireyi kooperatife geri vermesi gerekirken vermeyip, kullanmaya devam etmiş ve/veya genel hizmetlerden yararlanmakta ise, bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden ve dairede oturmasının karşılığı olan ecrimisil alacağından talep halinde sorumlu olacaktır. Bu durumda, dava yahut takibe konu alacaklar istifanın ulaşması ya da ihracın kesinleşmesi tarihinden önce doğmuş ise, inşaat finansman ve ayrıca genel giderlerden genel kurulda kararlaştırılan temerrüt faizi ile birlikte üye sıfatıyla sorumlu olduğu benimsenmeli, davalının istifasından ya da ihracın kesinleşmesinden sonraki döneme ait olması durumunda ise, takipte istenen “aidat alacağı” kapsamında hangi kalemlerin yer aldığı tesbit edilerek kooperatif hizmetlerinden yararlanma söz konusu ise bu yararlanmanın karşılığı olan genel giderlerden yasal oranda temerrüt faiziyle birlikte olmak üzere BK’nın vekaletsiz iş görme hükümlerine göre talepte bulunulabileceği ilke olarak kabul edilmelidir.(Bkz: Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2013/6010 Esas, 2013/7988 Karar sayılı ilamı) Davacı kooperatif için tapu tahsis işlemlerinin tamamlandığı, bağımsız bölümün davalı adına tescil edildiği, davalının Beyoğlu … Noterliği’nin 13/12/2011 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kooperatiften istifa ettiği, davacının kendisine tahsis edilen bağımsız bölümü dava dışı 3 kişiye devrettiği konusu yanlar arası çekişmesizdir. 13.11.2011 tarihli genel kurulun 7. gündem maddesinde ortakların bilgisine sunulan ve tahsil konusunda yönetim kuruluna yetki verilen borç miktarı 2.049.525,00 TL olup davalının bu tarihten 41 gün sonra 24.12.2011 tarihi itibarı ile istifa ettiği, kooperatifin 29.06.2014 tarihli genel kurul toplantısının 6. gündem maddesinde ödenmeyen aidatlardan bahsedildiği, davacı vekilinin 10.07.2020 tarihli beyan dilekçesinde, davalıdan talep edilen alacağın Kat Mülkiyetine Kanununa tabi genel gider alacağı olmayıp, inşaat maliyet giderlerine ilişkin olduğu yönündeki beyanı dikkate alındığında 29.06.2014 tarihli genel kurul toplantısının 6. gündem maddesinde bahsedilen ödenmeyen aidatların istifadan önce kesinleşmiş inşaat finansman giderlerine ilişkin dökümü yapılan 2.049.525,00 TL’lik borca ilişkin olduğu, davalının 01.11.2011 tarihinden önceki döneme ait 2.560.00 TL tutarındaki aidat borcu ile birlikte takip tarihi itibari ile davacı kooperatife inşaat maliyet giderlerinden kaynaklı 11.710,00 TL borçlu olduğu, bu bedel için mahkemece yapılan faiz hesabına davalı vekilinin açık bir istinafının bulunmadığı anlaşılmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88. maddesinin, “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir. Mahkeme kararı gerekçesinde “… 13.471,96 TL alacağın takip şart ve koşullarında aynen devamına,…” dendikten sonra “…. Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %18 oranında faiz uygulanmasına,…” karar verilmiştir. Oysa davacı vekili takipte 13.230,00 TL asıl alacağın 8.830,00 TL’ne yıllık %9, 4.400,00 TL’ne yıllık %27 oranında faiz işletilmesini talep etmiştir. Mahkemece tesis edilen hüküm kendi içerisinde çelişkili olduğu gibi faiz konusunda talepten fazlaya hükmedilmiştir. Hüküm kısmının bu haliyle, şüphe ve tereddüde yer vermeyecek biçimde açık ve infaz kabiliyetinin olmadığı anlaşılmaktadır.Bu konuda istinaf bulunmasa da bu husus kamu düzenine ilişkindir. Tüm dosya kapsamına göre; davalının takip tarihi itibari davacı kooperatife 11.710,00 TL aidat alacağı ve 1.761,96 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.471,96 TÜL borçlu olduğu, mahkemenin bu yöndeki tespitinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, ancak yukarıda yapılan açıklama gereğince hükmün kendi içinde çelişkili olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULU İLE, HMK’nun 353/1b-2 maddesi uyarınca İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/09/2021 gün ve 2020/152 Esas, 2021/667 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalı borçlunun yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 11.710,00 TL asıl, 1.761,96 TL faiz olmak üzere toplam 13.471,96 TL üzerinden devamına, takipten itibaren asıl alacağın 8.830,00 TL’sine yıllık %9, 2.880,00 TL’sine yıllık %18 oranında faizi uygulanmasına, davacının fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, Devamına karar verilen 11.710,00 TL üzerinden hesap edilecek %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 920,27 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 259,94 -TL harcın mahsubu ile bakiye 660,33 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 4-Davacı tarafça yapılmış 27,70 TL başvurma harcı, 259,94 TL peşin harç olmak üzere toplam 287,64 TL harç gideri ile tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olarak toplam 1.380,00 TL masraf olmak üzere toplam 1.667,64 TL yargılama giderinden kabul edilen kısma isabet eden 1.476,04 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafça yapılmış tebligat ve müzekkere gideri olarak toplam 30,00 TL yargılama giderinden reddedilen kısma isabet eden 3,45 TL’ sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım üzerinden AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 1.748,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının taraflara iadesine, İstinaf Giderleri Yönünden; 1-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcının peşin alınan 170,76 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 90,06 TL harcın istem halinde davalıya iadesine, 2-Davalı tarafından peşin yatırılan istinaf harçları toplamı 140,00 TL, 46,90 TL tebligat/posta gideri olmak üzere toplam 186,90 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-2 bendi ve aynı Kanunun 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.24/03/2022