Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/86 E. 2022/265 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/86 Esas
KARAR NO: 2022/265
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/06/2021
NUMARASI: 2019/539 Esas, 2021/623 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin Türkiye kıyılarında kurulmuş ve kurulacak olan fenerlerin, radyofarların, deniz işaretlerinin ve sis düdükleri gibi kıyı emniyeti cihazların işletilmesinden sorumlu kamu iktisadi teşebbüsü olduğunu, bu tip cihazlar ve cihazların kullanımı hususunda bir aylık yangın sigortası alımı için ihale açıldığını ve davalının bu ihaleyi kazandığını, hazırlanan poliçe kapsamında Mersinde bulunan Taşucu İncekumburnu Kazıklı Fenerinin sigortalanan yerlerden biri olduğunu, 20/01/2012 ve 21/02/2012 tarihlerinde yapılan kontrollerde fenerin sağlam olduğu yönünde rapor alındığını, ancak 06/03/2012 tarihinde fenerin yerinde olmadığının ihbar edildiğini, yapılan incelemeye göre fenerin yerinden sökülerek deniz dibine düşmek suretiyle tam zayi olduğunu, davalı sigorta şirketinin sürekli dalga ve rüzgar sebebiyle zaman içeresinde fenerin yerinden oynadığı ve olayın ani ve beklenmedik risk mahiyetinde bulunmadığı gerekçesiyle ödeme yapmadığını, ancak fenerin 28-29/02/2012 tarihinde yaşanan ve teminat altına alınan fırtına nedeni ile hasarlandığını belirterek sigorta değeri 249.485,00 TL ile hasarın tespiti için yapılan çalışmalarla ilgili 750,00 TL masraf bedeli olmak üzere toplam 250.235,00 TL’nin 20/01/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı, süresinde davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 03/10/2019 TARİHLİ KARARI, DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI VE İLK DERECE MAHKEMESİNİN 30/06/2021 TARİHLİ KARARI Mahkemenin 03/10/2019 tarihli kararı ile, zaman içeresinde gelişen dalga hareketleri ile kumda oluşan aşınmalar nedeniyle fenerin deniz dibindeki kazıklarının kökünden çıkarak bütün halinde devredildiği, hasarın fenerin bölgenin mevsimsel şartlarına uygun imal edilmemesinden kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı hükmü istinaf etmiştir. Dairemizin 2017/2175 Esas, 2019/1734 Karar sayılı kararında; “.. tazminata konu deniz fenerinin yapımına ilişkin proje, yapı ruhsatı, var ise fenerin yapımından önce fenerin bulunduğu alanda deniz suyu derinliğinin tespitine ilişkin yapılmış ölçüm ve fizibilite çalışması ve buna ilişkin tüm bilgi ve belgeler de toplandıktan sonra gerektiğinde konusunda uzman ve dalış uzmanı refakatiyle yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif ve inceleme yapılmak suretiyle deniz tabanıyla deniz yüzeyi arasındaki mesafe (deniz suyu derinliği) ile deniz tabanındaki kalan mesafe tespit edildikten sonra yeterli kazık boyu bulunup bulunmadığı, bahse konu deniz fenerinin bulunduğu bölge yapısına ve mevsim şartlarına uygun inşa edilip edilmediği, hasarın kusurlu imalat hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığı husunda gerekçeli ve denetime elverişli alınacak bilikişi raporuna göre..” hüküm kurulması gerektiğine değinilerek karar kaldırılmıştır. Kararın kaldırılmasından sonra mahkemenin 30/06/2021 tarihli kararı ile; fırtına klozu gereği 7 bofordan fazla esen veya fırtına sırasında rüzgarın sürüklediği veya attığı şeylerin sonucu sigortalı şeyde doğrudan meydana gelecek zararların teminat kapsamında bulunduğu, sigortalı fenerin 7 yıl boyunca hiç zarara uğramadığı halde olayın olduğu tarihteki şiddetli rüzgar nedeniyle yıkıldığı, bu nedenle imalat hatası bulunmadığı, davacı sigortalının gerçek zararının 249.485,00 TL olduğu gerekçesiyle bu miktarın 24/01/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; hükmün bilirkişi raporuna atıfla kurulduğunu, bu nedenle kararın gerekçesiz olduğunu, son bilirkişi raporunda fenerin bulunamaması nedeniyle inceleme yapılamadığını, ancak derinlik tespit edilmeden ve zemin kontrol çalışması yapılmadan imalatın yapıldığının tespit edildiğini, bu nedenle imalatın kusurlu olduğunun açığa çıktığını, imalat kusurunun poliçe kapsamında teminat altında olmadığını, olay tarihi itibarıyla sigortalının rayiç değerinin 142.278,80 TL edildiği halde bilirkişilerin sözleşmedeki bedeli esas almasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasının talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, Klasik Yangın Sigorta Poliçesi kapsamında sigorta tazminatı talebine ilişkindir. Dosya kapsamından, taraflar arasında başlangıç tarihi 01/03/2012, bitiş tarihi 01/03/2013 olan klasik yangın sigorta poliçesi düzenlendiği, düzenlenen poliçenin genel yangın poliçesi olmasının yanı sıra, Yangın Sigortası Genel Şartlarında, fırtına ile yer kayması klozlarının da bulunduğu, sigortalanan deniz fenerinin yıkalarak denize devrildiğini ve sigorta tazminatı ödenmesi talebi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 03/10/2019 tarihli kararı ile HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince karar kaldırılmış, mahkemece Dairemiz kararı doğrultusunda bilirkişi raporu alındıktan sonra yukarıda yazılı nedenler ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında sigorta poliçesi bulunduğu ve hasarın poliçe süresinde gerçekleştiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık; poliçede teminat altına alınan rizikonun gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesinde alınan 30/09/2015 ve 29/11/2016 tarihli raporlarda; deniz fenerinin bulunduğu bölge itibarıyla maruz kalacağı kötü hava koşullarına uygun inşa edilmesi gerektiği, davaya konu olayda kötü hava koşullarına bağlı kırılma kopma yaşanmadığı, deniz fenerinin zeminden komple tek parça halinde çıkarak devrildiği, hasarın deniz zemininde yeterli kazık boyu bulunmaması nedeniyle gerçekleştiği, bu nedenle hasarın yer kayması klozu kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, ancak poliçede yazılmayan diğer riskler klozu gereği davalı sigortacının 10,00 TL ile sorumlu olduğu belirtilmiştir. Dairemizin kaldırma kararından sonra ayrı heyetten alınan 30/11/2020 tarihli raporda; kazıklı deniz fenerinin bulunamaması nedeniyle fenerin yerinden çıkıp devrilmesinin nedeni ile ilgili kanaat oluşmadığı, deniz feneri projesinde kazıkların deniz zeminine gireceği derinliğin tespitine dair bilgi bulunmadığı, zemin etüd çalışması da yapılmadığı belirtilmiştir. Yangın Sigortası Genel Şartları fırtına klozu başlığı ile; “Yangın Sigortası Genel Şartları Hükümleri Saklı Kalmak Kaydıyla; Yağmur, kar, dolu ile beraber olsun olmasın münhasıran fırtına (10 metre yükseklikte hızı, saniyede 17.1 metre “7 bofor”dan fazla esen rüzgarlar) veya fırtına sırasında rüzgarın sürüklediği veya attığı şeylerin çarpması sonucu sigortalı şeylerde doğrudan meydana gelecek zararlar teminata ilave edilmiştir.” hükmünü düzenlemektedir. Yangın Sigortası Genel Şartları yer kayması klozu başlığı ile; “Yangın Sigortası Genel Şartları Hükümleri Saklı Kalmak Kaydıyla; Sigortalı binanın inşa edilmiş olduğu arsada veya civarında vuku bulan yer kayması veya toprak çökmesi sonucu sigortalı şeylerde doğrudan meydana gelecek zararlar ile sel veya su baskını nedeniyle meydana gelen yer kayması ve toprak çökmesinden doğan zararlar teminata ilave edilmiştir.” hükmünü düzenlemektedir Yer kayması riskinden bağımsız olarak, binanın mutad olarak oturmasından ileri gelen hasarların ise teminat dışında kalan hal olarak belirtildiği görülmektedir. Dava dilekçesinde sigortada teminat altına alınan fırtına klozunun gerçekleştiği iddiasıyla sigorta tazminatı talep edilmiş, mahkemece de poliçede teminat altına alınan fırtına rizikosu nedeniyle hasarın gerçekleştiği nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kural olarak geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sigortacı sorumlu olduğu gibi rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın da sigortacı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Ancak, sigortalı da rizikonun meydana geldiğini ve riziko sonucu oluşan zarar miktarını ispatlamalıdır. Somut uyuşmazlıkta sigortalı deniz fenerinin zemin kazıklarının yerinden çıkması nedeniyle komple denize devrildiği anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut hava ve deniz durumuna ilişkin yazıda; sigortalı deniz fenerinin bulunduğu Mersin/Taşucu civarında 28-29/02/2012 tarihinde 7-9 bofor seviyesinde esen rüzgar bulunduğu ve kuvvetli fırtına yaşandığı görülmektedir. Deniz fenerinin geçici kabulünün yapıldığı 04/05/2005 tarihinden olayın olduğu tarihe kadar zarara uğramadığı gözetildiğinde, mahkemece 28-29/02/2012 tarihinde yaşanan fırtına nedeniyle fenerin devrildiğinin kabul edilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. O halde deniz fenerinin poliçede teminat altına alınan münhasıran fırtına (7 bofor’dan fazla esen rüzgarlar) nedeniyle devrildiği anlaşıldığından davacının sigorta bedelini talep hakkı bulunmaktadır. Öte yandan tarafların sigortalanan fenerin rayiç bedeli hususunda mutabık kaldıkları gözetildiğinde, mahkemece bu bedele hükmedilmesinde de isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/539 Esas, 2021/623 Karar ve 30/06/2021 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davalı tarafça peşin olarak karşılanan 4.319,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.239,20 TL harcın karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya İADESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 4-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1 fıkrası gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/03/2022