Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/824 E. 2022/811 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/824 Esas
KARAR NO: 2022/811
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03/02/2022
NUMARASI: 2021/570 Esas, 2022/48 Karar
DAVA: İFLAS (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilleri ile yüklenici … Ltd. Şti. A.Ş. arasında Beyoğlu … Noterliği’nin 19/04/2011 tarih ve … yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” düzenlendiğini, yüklenici olarak sözleşmeyi akdeden … Tic. Ltd. Şti.’nin 12/02/2020 tarihli 10014 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan ilanla tam bölünme nedeni ile infisah ettiğini, şirketin varlıkları ile borçlarının davalı şirketlere devredildiğini, müvekkili tarafından Beyoğlu … Noterliği’nin 09/03/2021 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmeden doğan borçların bölünme planı uyarınca hangi şirkete devredildiği hakkında 7 gün içerisinde bilgi verilmesinin talep edildiğini, ancak davalı şirketlerin müvekkillerine cevap vermediğini, sözleşmesinin 9. maddesinde kat mülkiyeti kuruluncaya kadar emlak vergilerinin yüklenici tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, yükleniciye sözleşmede üstlendiği edimi yerine getirmesi için Beyoğlu … Noterliği aracılığı ile 09/03/2021 tarih … yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiğini, ödemenin yapılması veya emlak vergisi borcunu karşılayacak tutardaki teminatın TBK md. 195/III uyarınca taraflarına tevdi edilmesi ihtarında bulunulduğunu, söz konusu ihtara cevap verilmediğini ve gereğinin yerine getirilmediğini, arabuluculuk yolundan da sonuç alamadıklarını, bunun üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında emlak vergi borcu bakımından TBK md. 195/III uyarınca teminat gösterilmesi için iflas yolu ile icra takibi başlatıldığını, borçlu şirketlerin takibe itiraz ettiklerini, itirazlarının haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek davalıların takibe itirazın kaldırılarak iflaslarına kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalılar vekili cevabında; sözleşmenin tarafı olmayan davalı … AŞ’ye husumet yöneltilemeyeceğini, sözleşmenin 42. maddesi uyarınca uyuşmazlıkların tahkim yolu ile çözümlenmesi gerektiğinden, tahkim yoluna başvurulmadan açılan davanın usulden reddi gerektiğini, sözleşmenin edimin ifası ile sona erdiğini, davacıların sözleşme hükümlerine göre bitirilen eseri kabul etmediklerinden temerrüde düştüğünü belirterek davanın öncelikle tahkim şartı nedeni ile usulden, aksi halde esastan reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, itirazın kaldırılması ve iflas talepli davada mahkemenin öncelikle tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek davacının alacaklı davalının ise borçlu olup olmadığını maddi hukuk kurallarına göre tespit etmesi gerektiği, takibe konu borcun dayanağı olan sözleşmenin 42. maddesinde ihtilaf halinde öncelikle tahkime gidileceğinin kararlaştırılması nedeni ile tahkimde alacağın varlığı ortaya konduktan sonra hakemlerce verilen karar ile iflas yoluyla takip yapılabileceği gerekçesiyle davalının tahkim itirazının kabulü ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacılar vekili istinaf nedenleri olarak; Yargıtay HGK’nın 2019/15-574 Esas, 2021/1710 Karar sayılı kararında itirazın kaldırılması ve iflas davalarında tahkim itirazının reddi gerektiğine hükmedildiğini, iflas davalarının alacağının tespiti ve iflas kararı verilmesi olarak iki aşamaya ayrılamayacağını, iflas davasının kamu düzenine ilişkin olup tahkime elverişli olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava; iflas yolu ile takibe itirazın kaldırılması ve iflas talebine ilişkindir. Dosya kapsamından davacılar tarafından sözleşmeye dayalı olarak davalılar aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasında genel iflâs yolu ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı şirketlere 21.08.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalıların yasal süresinde takibe itirazı üzerine itirazın kaldırılması ve davalı şirketin iflâsına karar verilmesi için eldeki davanın açıldığı görülmektedir. Mahkemece, takip konusu borcun dayanağı sözleşmede yer alan tahkim şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekili hükmü istinaf etmiştir. Uyuşmazlık; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 42. maddesinde düzenlenen tahkim şartının varlığı karşısında, davacıların doğrudan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 155. maddesi uyarınca yaptıkları genel iflas yolu ile icra takibine itiraz hâlinde, itirazın kaldırılması davasında mahkemece taraflar arasında imzalanan sözleşmede yer alan tahkim şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Takip konusu alacağın dayanağı olan 19.04.2011 tarihli düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat yapımı sözleşmenin 42. maddesinde “İşbu sözleşmeden doğan uyuşmazlıklar, tapu iptali davası dışında, İstanbul Ticaret Odası’nın Hakem Mahkemesince seçilecek üç (3) kişilik Hakem Kurulu marifetiyle tahkim yoluyla çözümlenir” düzenlemesi yer almaktadır. HMK’da “Tahkim sözleşmesi, tarafların, sözleşme veya sözleşme dışı bir hukuki ilişkiden doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıkların tamamı veya bir kısmının çözümünün hakem veya hakem kuruluna bırakılması hususunda yaptıkları anlaşmadır.” şeklinde tanımlanmıştır (HMK m. 412/1). Aynı Yasa’nın 408/1. maddesinde, taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların tahkime elverişli olmadığı belirtilmiştir. İflas davaları, kamu düzenine ilişkin sonuçları olan ve davalı şirketin iflasına karar verilmesi hâlinde davacı dışında tüm alacaklıları ilgilendiren nitelikte bir davadır. Genel iflas yoluyla icra takibi, itirazın kaldırılması ve iflas talebi, birbirini izleyen işlemlerden oluşan bir bütün olup, icra takibinin sağlıklı yürütülebilmesi için bu bütünün parçalara ayrılmaması gerekir. İflas yoluyla takipte, itirazın kaldırılması talebinin tahkimde çözülmesi gerektiğinin kabulü hâlinde, hakem kararından sonra iflas talebi için mahkemeye başvurulması usul ekonomisine aykırılık teşkil edecektir (Ekşi, Nuray: Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda Tahkim, 2. Bası, İstanbul 2019, s. 110). Genel iflas yolu ile başlayan takibe itiraz üzerine alacağın tespiti için öncelikle hakem heyetine, sonrasında iflas kararı verilmesi için mahkemeye başvurulması haklı bir sebeple izah edilemez (Pekcanıtez, Hakan/Yeşilırmak, Ali: Pekcanıtez Usül- Medeni Usül Hukuku, C. III, 15. Bası, İstanbul 2017, s. 2675). İcra ve İflas Kanunu’nun genel iflas yoluyla takibi düzenleyen 154 ve devamı maddelerinde, alacağın tespiti için öncelikle tahkime gidilebileceği yönünde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. İİK’nın 155. maddesinde, iflas yoluyla takipte borçlunun gerek borcu olmadığına gerekse kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığı yönünde itiraz edebileceği belirtilmiş olup, anılan maddede tahkim şartının varlığı ayrıca itiraz nedeni olarak düzenlenmemiştir. Bununla birlikte sözleşmede tahkim şartı kararlaştırılırken taraflarca, uyuşmazlık hâlinde iflas yoluyla takip yapılamayacağı yönünde bir sınırlama da getirilmemiştir. Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılmakta olup, tahkim bu durumun bir istisnası ise de, hak arama özgürlüğü kapsamında mahkemeye başvuran tarafın alacağına biran önce kavuşmak için iflas yoluyla takip talebinde bulunması ve takibe itiraz üzerine mahkemede dava açması yolunu seçmesi durumunda, sözleşmedeki tahkim şartının öne sürülmesi iyi niyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemez (Yargıtay HGK’nın 2019/(15)6-574 Esas, 2021/1710 Karar sayılı kararı). Bu durumda mahkemece iflas davalarının basit usule tabi olduğu da gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekirken, hak arama özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde tahkim şartının varlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde değildir. Açıklanan nedenler ile davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2- İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/570 Esas, 2022/48 Karar ve 03/02/2022 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir davalı yönünden ayrı ayrı alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/06/2022