Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/812 E. 2022/795 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/812 Esas
KARAR NO: 2022/795
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/12/2021
NUMARASI: 2020/497 Esas, 2021/983 Karar
DAVA: İFLAS (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili 14/09/2020 tarihli dava dilekçesinde; müvekkillerinin iflası istenen sermaye şirketlerinin işlettiği Kuruçeşme’de bulunan ve terör saldırısı akabinde kapanan … isimli gece kulübünün ve …’da bulunan İBB tarafından yıkılan … isimli restorantın eski çalışanları olduğunu, iş akitlerinin iş yerlerinin kapanması sebebiyle fesih edildiğini, işçilik alacakları için açılan davanın sonucunda ilamlı icra takibinin başlatıldığını, davalıların borcu ödemeye yeterli menkul ve gayrimenkullerinin mevcut olduğunu, ancak davalıların muvazaalı alacaklıları tarafından yapılan hacizler nedeniyle menkul ve gayrimenkullerin satışından bir menfaat sağlamalarının mümkün olmadığını, bu yüzden iflas davası açtıklarını belirterek, iflası istenen sermaye şirketleri adına depo kararı çıkarılmasını, depo kararına uyulmaması halinde organik bağları olan davalıların iflasının açıklanmasına ve iflas hükmü akabinde yasal temsilcileri hakkında hileli iflas nedeniyle suç duyurusunda bulunulmasına, ayırca İİK 159/2.maddesine göre teminatsız tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, müvekkillerine yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması gerektiğini, müvekkili şirketlerin malvarlığı üzerindeki hacizlerin muvazaalı olduğu iddialarının tamamen gerçeklikten uzak ve mahkemeyi yanıltma amacı taşıyan iddialar olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 02.10.2020 tarihli ara kararla, davacıların İİK 159/2.fıkra hükmüne göre teminatsız olarak davalıların bildirilen yerlerdeki eşya, hak ve alacaklarına tedbir konulması talebinin yasal koşullar oluşmadığından reddine, buna karşılık davacı vekilinin dilekçesinin içeriği ve somutlaştırdığı deliller karşısında davalı borçlulara ait malların defterlerinin tutulmasına dair muhafaza tedbirinin kabulüne dair davacıların İİK 159/f.2 hükmüne göre teminatsız olarak tedbir konulması talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine, davacıların davalı borçlulara ait malların defterlerinin tutulmasına dair muhafaza talebinin İİK 159 ve 161.madde hükmü gereğince kabulüne, bu suretle davalı borçluların defterlerinin İİK 161.madde gereğince iflas dairesince tutulmasına, defter tutulması işlemlerinin icrası açısından davacılar vekilinin her bir davalı yönünden ayrı ayrı taktir olunan 2.000,00 TL defter tutma masraflarının karşılanmasına, muhafaza tedbirinin icrası için iflas dairesine müzekkere yazılmasına karar verilmiştir. Karar davacı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
DAİREMİZİN 2021/499 ESAS,2021/495 KARAR ve 08.04.2021 TARİHLİ KARARI ile; Davacı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine, diğer davacıların ise istinaf başvurusunun vazgeçmiş sayılmalarına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI; Mahkemece, yargılama aşamasında davacı …, davalılar ise iflası talep edilen şirket yönünden yapılan yargılamanın devamı sırasında gerek davacı vekili, gerek davalı şirketler vekillerinin açıkça davacı … yönünden dosya borcunun tamamen karşılandığını beyan ettikleri, dayanak icra dosyası ile ilgili Dörtyol İcra Müdürlüğünden gelen cevabı yazı ile bu durumun teyit edildiği, davalılar vekilinin 23.12.2021 tarihli duruşmada iflas avansının kesin süre içinde yatırılmadığını beyan ederek davanın usülden reddedilmesi talep ettiği, ne var ki 10.06.2021 tarihli duruşmanın 11 nolu ara kararının açık olması, esasen 31.03.2021 tarihli ara kararda belirtildiği üzere dava dilekçesinde birden fazla davacı gözükmekte ise de davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunması,bu nedenle sadece davacı olan kişi yönünden asıl dosyanın devam etmesi noktasında 31.03.2021 tarihi itibariyle ara karar oluşturulmuş olması, bu ara kararda da dosyanın davacısının sadece … olduğunun açık ve kesin olarak tespit edilmiş olması, genel yaklaşım itibarı ile mahkeme ara kararı ile uyumlu İstanbul BAM 45. Hukuk Dairesinin 2020/1352 Esas, 2020/326 Karar sayılı karardan da anlaşılacağı üzere sadece ve ancak ilgili davacı açısından İflas avansının depo olunması noktasında ve en erken bu tarih itibariyle ancak ara karar oluşturulduğunun kabul olunması, bu itibarla önceki kesin sürenin hangi davacı yönünden verildiği noktasında açık ve belirlilik bulunmaması nedeni ile kesin sürenin usulüne uygun olmadığının anlaşılması, bu nedenle HMK m.94 hükmünün somut olayda uygulanma imkanının bulunmadığının takdir edilmek suretiyle iflas avansının davacı … tarafından ve davalı şirketler adına depo edilmesi yönünde ara karar oluşturulmuş olması karşısında İflas avansının davalı şirketler yönünden süresi içinde depo olunmadığına yönelik davalılar vekilinin talebinin bu karardan rücu olunması talebinin dahi reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmasına karar verildiği, aksi yöndeki beyanlara bu nedenle itibar edilmesinin mümkün bulunmadığı, yargılama aşamasında depo emrine konu olabilecek alacak miktarının ödendiği, bu noktada taraf vekillerinin beyanlarının uyuştuğunun açık olduğu, dava konusu alacak miktarının ödenmiş olduğu anlaşılmakla davalı şirketler aleyhine açılan iflas davasının konusunun kalmadığı (Yargıtay 23.HD 2016/7045 Esas, 2017/937 Karar sayılı ilamı), davacı … tarafından davalılar aleyhine açılan İflas davasında ilama konu borcun ödenmesi nedeniyle konusuz kalan davanın esası yönünden her iki davalı açısından karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacılar hakkında ayırma kararı verildiğinden diğer davacıların açmış olduğu dava ile ilgili bu dosyada hüküm oluşturulmasına yer olmadığına, haklarında ayırma kararı verilen diğer davacılar için yatırılmış olan harçların ayırma sonrası yeni numara alacak dosyalara aktarılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalılar vekili istinaf nedenleri olarak, 30.09.2020 tarihli tensip tutanağının 17 nolu ara kararı ile her bir davalı için 30.000,00 TL iflas avansının depo edilmesi için 40 günlük süre verildiğini ancak iflas avansının dosyaya depo edilmediğini, 28.12.2020 tarihli duruşma ara kararının 2 nosu ile 2 aylık kesin süre verildiğini, ancak verilen kesin süreye rağmen depo edilmediğini, 04.03.2021 tarihli celsenin 4 nolu ara kararı ile iflas avansının depo edilmesi için 2 aylık kesin süre verildiğini, 10.06.2021 tarihli celsenin 6 nolu ara kararı ile davacının sadece … ve davalısının iki şirket olduğu kabul edilmek suretiyle yargılamaya devam olunmasına karar verildiğini, kesin süre verildiği tarihlerde dosyanın davacısının yalnızca … olduğu yönünde bir karar verilmediğini, dosyanın davacılarının … ve diğer 15 davacı olduğunu, 04.03.2021 tarihli celsede davanın İflas avansı depo edilmediği için dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmesi gerektiğini, kesin süreye rağmen yeniden kesin süre verilmesinin kanun maddesine açıkça aykırı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmesini talep etmiştir Davacı … vekilinin hüküm sonrası yazılı talepleri; Davacı vekili, 14.04.2022 tarihli dilekçe ile dosyanın iflas yönünden kesinleştirilmesini ve yatırılan İflas avansının bu dosyadan ayrılan 2022/147 Esas sayılı dosyaya aktarılmasını talep etmiştir. Mahkeme yazı işleri müdürü tarafından davacı talebi dilekçe üzerine düşünülen not ile “ Mahkememiz 2020/497 Esas sayılı dosyası kesinleşmediğinden talep yerine getirilmedi “ ğine dair ifadeye yer verilmiştir. Davacı vekili tarafından verilen karara karşı herhangi bir itiraza dosya içerisinde rastlanılmamıştır. Davacı vekili, mahkemeye hitaben yazdığı 15.04.2022 tarihli dilekçe ile dilekçenin “ 7” nolu bendinde, İflas avansının bu dosyadan ayrılan 2022/147 Esas sayılı dosyaya aktarılmasını talep etmiştir. Dilekçe üzerine bu kez, ara hüküm fıkrası gereğince yazı işleri müdürünce icra edilecektir notu yazılmıştır. Son olarak davacı vekili,24.05.2022 tarihli yazılı dilekçe ile bu kez İflas avansı ve diğer masrafların tarafına verilmesini talep ederek, iban numarasını bildirmiş olduğu ve dilekçe üzerine dosyanın istinaf incelemesi sırasında talebin değerlendirilmesi şeklinde el yazılı ifadeye yer verildiği anlaşılmış olmakla birlikte, davacı vekilinin herhangi bir şekilde bu konuda istinaf kanun yoluna başvurusunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İcra ve İflas Kanunun 177/1-4 maddesi gereğince doğrudan doğruya İflas İstemine ilişkindir. Taraflar arasında, davacının işçilik alacaklarına dair mahkeme hükmünün mevcut olduğu, ilamlı icra takipleri gerçekleştirildiği ve devamında İcra ve İflas Kanunun 177. maddesi gereğince doğrudan doğruya İflas istemli İş bu davanın açıldığı ve yargılama aşamasında davacı alacağının davalı borçlular tarafından ödendiği, davanın toplam 16 gerçek kişi tarafından birlikte açıldığı ve mahkeme tarafından birden fazla İflas avansının depo edilmesi için mehil verilmiş olduğu konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, İflas avansına dair verilen sürelere riayet edilmemesinin İş bu yargılamada sonuca etkili olup olmayacağı ve mahkeme hükmünün bu anlamda yerinde olup olmadığıdır. Dosyanın incelenmesinden, 14.09.2020 tarihli dava dilekçesi ile toplam 16 gerçek kişi tarafından iş bu İflas davasının açıldığı,mahkemenin 30.09.2020 tarihli tensip ara kararının “17” nolu bendinde,2020 yılı itibariyle bildirilen İflas avansı 30.000,00 TL olmakla her bir davalı yönünden 30.000,00 TL İflas avansını depo etmek için davacılar vekiline 40 günlük normal süre verilmesine ve gerekirse gelecek celsede kesin süre verileceğinin davacılar vekiline bildirilmesine ifadesine yer verildiği, 04.03.2021 tarihli celsede,davacılar vekili İflas avansını verilecek sürede depo etmeyi planladıklarını,mahkemeler arasında İflas avansı miktarı konusunda uygulama farklılıkları olduğunu.,müvekkillerinin hepsinin restorant çalışanı olup işsiz olduklarını,İflas avansının makul bir rakam olarak belirlenmesini talep ettiklerini beyan ettiği.mahkemece her bir davalı şirket adına ayrı ayrı 30.000,00 TL İflas avansının depo edilmesi için davacılar vekiline iki aylık kesin süre verilmesine dair ara karar oluşturulduğu,aynı celsenin “7” nolu ara kararı ile İflas talep eden her bir davacının her bir talebinin kabulü halinde aynı davalı şirket hakkında aynı anda İflas kararı verilmesinin usulen mümkün bulunmaması, bu açıdan en önce verilecek iflas kararının diğer davalılar yönünden usulen bekletici mesele yapılmasının gerekeceği, haklarında işlemden kaldırılan her bir davacı hakkındaki davanın ayrı bir esasa kayıt edilmesine karar verildiği, 10.06.2021 tarihli celsede,davacı … dışındaki diğer davacılar adına açılan davanın 08.04.2021 tarihli davacı vekili talebi veYargıtay uygulaması ile davanın İflas davası olmasıda dikkate alınarak HMK m.167. maddesi gereğince asıl davadan ayrılmasına karar verildiği,”6” nolu ara kararda,bu aşamadan sonra dosya davacısının sadece … davalısının iki şirket olduğu kabul edilmek suretiyle yargılama işlemlerine devam olunmasına karar verildiği, dosyaları ayrılan davacı işçiler tarafından davacı … ‘a alacaklarını 01.10.2021 tarihli adi yazılı sözleşme ile temlik ettikleri,Dörtyol İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında 24.12.2021 tarihli yazı İle borçlulardan …A.Ş tarafından 23.12.2021 tarihinde 30.000,00 TL yatırıldığı,dosya borcunun 28.081,51 TL olduğu,borçlu tarafından dosyaya yatırılan paranın dosya borcunu karşıladığı, hatta dosya borcundan fazla olduğu, borç miktarı kadarının bu aşamada alacaklı tarafa ödenmesinde dosya bakımından sakınca olup olmadığının sorulduğu,davacılar vekilinin 23.12.2021 tarihli dilekçe ile ödeme yapacakları bahanesi ile davalı tarafın yanılttığını belirterek davanın ayrılarak sadece … bakımından devam kararından rücu taleplerini yenilediklerini beyan ettiği,davalılar vekili tarafından dosyaya ibraz edilen tarihsiz dilekçe ile davacının Dörtyol İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında konu edilen İstanbul 14. İş Mahkemesinin 2017/705 Esas sayılı ilamından kaynaklanan alacaklarının dekonttanda görüleceği üzere hak kaybına sebebiyet vermemek amacıyla fazlasıyla ödendiğini belirterek,öncelikle kesin süre verilmesine rağmen İflas avansının zamanında yatırılmaması nedeniyle davanın usülden reddine aksi halde ise ilamdan kaynaklanan borcun ödenmesi nedeniyle davanın konusuz kalması nedeniyle dava konusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep ettiği, İflas avansının ikinci süre sonrasında mahkeme veznesine depo edildiği,mahkemece yukarıda belirtilen gerekçelere istinaden borcun ödenmiş olması nedeniyle her iki davalı hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesis edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK ‘nun 177.maddesinde, “ Doğrudan Doğruya İflas Halleri “ üst başlığı altında, “Evvelce takibe hacet kalmaksızın İflas”, “ Alacaklının talebi” düzenlenmiştir.177 m.1.fıkrada, aşağıdaki hallerde alacaklının evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebileceği ifade edilmiştir.Yasada belirtilen “4” bent ise sırasıyla,”1- Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa; 2-Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa ;3-308 inci maddede ki hal varsa; 4-İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse,..” şeklinde sayılmıştır. Yasanın 181. maddesinde, 159,160,164,165 ve 166’incı maddelerin bu fasıl hükmüne göre vukua gelen iflaslarada tatbik olunacağına yer verilmiştir. Uygulanması gerektiği belirtilen 160. maddede ise “ masrafların peşin verilmesi “ üst başlığı ile iflas isteyen alacaklının ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumlu olduğu, mahkemenin, bu masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarının peşin verilmesini isteyeceği düzenlenmiştir.İİK.nın 160. maddesi kamu düzenine ilişkindir.İflas isteyen alacaklı, alacaklılar toplantısına kadar gerekli giderleri ödemek zorundadır.Mahkemenin,bu masrafların peşin verilmesini ara kararıyla istemesi, bu yükümlülük yerine getirildikten sonra ancak davaya devam edilmesi gerekecektir.Çünkü, yasanın öngördüğü bu yükümlülük davanın görülebilmesi şartıdır.Bir diğer anlamıyla dava şartıdır.Mahkemece, ihtarnameye rağmen, gerekli masrafları karşılamayan davacı alacaklının açmış olduğu iflas davasının usülden reddine karar verilmesi gerekecektir.Ne varki somut davada, yukarıda ayrıntılı şekilde yer verildiği üzere davacılara verilen ilk sürenin kesin olmadığı açıkça ifade edildiği gibi aksinin kabulü halinde ise kesin sürenin sonuçları açıkça belirtilmemiştir.Bu durumda,ikinci kez ve kesin süre içerisinde karşılanan iflas avansı nedeniyle özel dava şartının yerine getirilmiş olduğunun kabulüne dair mahkeme hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekilinin 24.05.2022 tarihli talebi hakkında ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341 vd devamı maddeler ile ilgili yasal mevzuat kapsamında, ikinci derece mahkemesi olan mahkememizin görev ve yetkileri belirlenmiş olduğundan ve davacı vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmamış olduğundan ve istinaf harcı karşılanarak istinaf kanun yoluna başvurusunun gerçekleştirilmemiş olması da dikkate alınarak karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesis edilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 177 vd. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun ilgili hükümleri gereğince,yargılama aşamasında kesin süre içerisinde İflas avansının davacı tarafça karşılanmış olması ve davalı borçlu şirket tarafından icra takip borcunun ödenmiş olması nedeniyle,mahkemece konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükümde bir isabetsizlik görülmediğinden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı vekili talebi hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına dair takdiren aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin 24.05.2022 tarihli dilekçesindeki talebi hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 2- İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/497 Esas, 2021/983 Karar ve 30/12/2021 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-/b.1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın her bir davalı tarafça ayrı ayrı karşılanmış olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4- Davacı tarafça harcı karşılanarak gerçekleştirilen istinaf kanun yolu başvurusu olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça buna dair yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5- Davalıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 164/2. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.23/06/2022