Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/692 E. 2022/741 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/692 Esas
KARAR NO: 2022/741
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 05/10/2021
NUMARASI: 2019/256 Esas, 2021/742 Karar
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 11/09/2018 tarihinde konkordato başvurusunda bulunduğunu, Konkordato davasının görüldüğü İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1054 E. Sayılı dosyasında 13/09/2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiğini, geçici mühletin 13.12.2018 tarihinden itibaren iki ay süre ile uzatıldığını, 11/02/2019 tarihli duruşmada ise 1 yıllık kesin mühlet kararı verildiğini, geçici ve kesin mühlet süreleri kapsamında mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararları ile İcra İflas Kanunundaki Yasaklamalara rağmen davalı yanca davalı nezdinde bulunan ve müvekkiline ait olan … TL numaralı hesaptan hukuka aykırı olarak müvekkilinin rızası hilafına, komiser onayı olmadan proje gecikme cezası tahsilatı, prim tahsilatı ve sair açıklamalarla kesintiler yapıldığını, ihtarına rağmen kesintilerin iade edilmediğini, davalı aleyhinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlandığını belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, davalının takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin konkordato davasını gören mahkeme olduğunu, hakkında kesin mühlet kararı verilen davacı şirketin dava bankanın kredili müşterisi olduğunu, ödemede temerrüt sebebiyle tüm borçları muacceliyet kasbederek hesaplarının kat edildiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından bu alacağa ilişkin kefiller hakkında takip yürütüldüğünü, davacı ile davalı banka arasında geçici mühletin ilanından önce genel kredi sözleşmeleri ve hesap rehin sözleşmelerinin imzalandığını, anılan sözleşmeler çerçevesinde borçlunun banka uhdesinde bulunan hesapları ve müşteri çek, senetleri dahil diğer varlıklarının bankaya olan doğmuş ve doğacak borçları nedeniyle rehinli olduğunu, anılan hakların maddi hukuktan kaynaklanan haklar olduğunu, takas ile ilgili İİK md. 294 yollaması ile İİK md. 200 düzenlemesinin saklı olduğunu, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen geçici mühlet kararında, takas hakkına ilişkin düzenlemeler yer alsa da, geçici mühletin ilânından önce tesis edilmiş olan rehin haklarının ortadan kaldırılmasına ilişkin karar yer almadığını, müşteri çeklerinin bankanın meşru hamili olduğu çekler olduğunu, geçici mühletin ilânından önce bedeli ödendiğinde bankaya olan borçlarından mahsup edilmek üzere ödeme aracı olarak ciro yolu ile davalı bankaya verildiğini ve bu koşulda kredi tahsis edildiğini, davalı bankanın TTK’ya göre iyi niyetli meşru hamil ve malik olduğunu, somut olayda takasın şartlarının mevcut olmadığını, zira takas için tarafların karşılıklı alacaklı ve borçlu olmaları gerektiğini, müşteri çek senedinin tahsilinde bedelin hesaba gelmesinin bir muhasebe işlemi olduğunu, işlem sonucunda borçlunun bankadan alacaklı hale gelmediğini, bankanın davacı şirkete çek sebebiyle herhangi bir borcunun bulunmadığını, müşteri çek senet bedelinin borçtan mahsubunun takas değil, mahsup işlemi olduğunu, mahsubu yasaklayıcı herhangi bir düzenlemenin bulunmadığını, bankanın meşru hamil ve alacaklısı olduğu çek senet bedelinin borçluya iade edilmesinin TTK, TBK, Anayasa’ya aykırı olduğunu, mahkeme kararında bu yönde bir hükmün mevcut olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, iddia savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda; davacı taraf hakkında İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1054 Esas sayılı dosyasından 13.09.2018 tarihinde geçici mühlet kararı verildiği, davacı tarafça kredi ilişkisi sebebiyle davalı bankaya çek verildiği ancak Kanun Koyucunun çekte rehin cirosuna cevaz vermediği TTK Md.818 düzenlemesinde rehin cirosuna ilişkin TTK 689’a yollama yapılmamış olması sebebiyle çekin rehin cirosuyla devrinin mümkün olmadığı, alacak rehni bakımından yalnızca emre yazılı senetlerin rehninin alacaklıya muaccel olan alacağını kendi adına takip etme yetkisi vereceği, dolayısıyla çekte rehin cirosu mümkün olmadığından davalı alacaklının rehin cirosuna dayanarak kendi adına tahsil yetkisinin mevcut olmadığının kabulünün gerektiği, kaldı ki İİK.295.maddi uygulamasında taşınır ve taşınmaz rehniyle temin edilmiş alacaklar yönünden mühlet içinde takip yapılabileceği veya mühletten önce başlamış takiplere devam edilebileceği düzenlenmişse de rehinli malın muhafaza altına alınamayacağı ve satışının gerçekleştirilemeyeceği, davalı bankanın parayı tahsili yönündeki işleminin de bu bakımdan yasaya aykırılık teşkil ettiği, davalı bankanın yapılan tahsilatların takas mahsup hakkı kapsamında yapıldığı savunmasına yönelik yapılan değerlendirmede de İİK Mad.200/II’de müflisin borçlusunun iflas açıldıktan sonra müflisin alacaklısı olması durumunda takasın yasak olduğunun düzenlendiği, dolayısıyla konkordato mühleti içinde de İİK.200 ve 201.maddelerinin uygulanmasının gerektiği, bu doğrultuda alacakların konkordatonun ilan tarihinden önce doğması zorunluluğunun bulunduğu, ayrıca ilan tarihinden sonra hesaba giren para bakımından takas hakkının kullanılamayacağı, ancak önceki bedeller için bu hakkın kullanılabileceği, davacı ile davalı arasındaki kredi sözleşmesinin geçici mühletin ilan tarihi olan 03.10.2018 tarihinden önce imzalandığı, takas hakkı bağlamında denetime elverişli 22.03.2021 tarihli ek raporda belirlendiği üzere bankaca yapılan 4.540,08 TL’lik miktarın konkordato ilan tarihinden önce tahsil edildiği takas yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği, ancak 49.903,46 TL’lik miktarın konkordatoya tabi alacak olarak değerlendirilmesi gerektiği ve takas yasağına tabi olduğu gerekçesi ile davacının DAVASININ KISMEN KABULÜ ile davalı borçlunun İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE, takibin 49.903,46 TL asıl alacak üzerinden devamına, takip tarihi itibariyle avans faiz işletilmesine, alacak likit olmadığından ve yargılamayı gerektirdiğinden şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; hükme esas alınan 22/03/2021 tarihli bilirkişi raporunun iddialarını destekler mahiyette olduğunu, ancak bilirkişinin hesaplama yaparken mühlet kararının ilan tarihini (03/10/2018) baz aldığını, ne var ki esas alınması gereken tarihin konkordato davasında tedbir kararının verildiği tarih olması gerektiğini, istanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1054 E. Sayılı dosyasında 13/09/2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiğini, konkordato mühleti içinde takasla ilgili olarak uygulanacak hükümlerin başlangıç tarihi olarak 13/09/2018 tarihinin esas alınması gerektiğini, kısmen ret kararının doğru olmadığını, alacağın likit olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davada, davacının, konkordato geçici mühlet tarihinden önce, “bedeli tahsil edildiğinde bankaya olan borçlarından mahsup edilmek üzere temlik cirosu ile ciro etmek suretiyle ödeme aracı olarak Bankaya verdiği çeklerin”, vadesinin konkordatodan sonra olması ve konkordato sonrasında tahsili halinde, çek bedelinin davacının kullanımına bırakılıp bırakılmayacağı ile ilgili olduğunu, konkordato geçici mühlet kararında bu nitelikteki çek veya çek bedelleri ile ilgili verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığını, davacının müvekkili Bankaya temlik cirosu ile çekler verdiğini, akabinde konkordato kararı aldığını, çeklerin bir kısmının konkordato tarihinden sonra tahsil edildiğini, bankanın çek bedelini davacının borcuna mahsup ettiğini, davacının bu bedelin iadesi için icra takibi başlattığını, takibe itiraz sonucunda huzurdaki davanın açıldığını, bankanın çeklerin meşru hamili olduğunu, davacının kredi ve çekte müracaat borçlusu olduğundan takas söz konusu olmadığını, Banka ile davacı arasındaki sözleşmeler tahtında davacının hesaplarının, hak, alacak ve varlıklarının bankaya rehinli olduğunu, çeklerin konkordato öncesinde verilmekle ve banka çek güvencesinde kredi kullandırmakla bedelinin, vadesinin konkordatodan sonra olması durumunda geciken borçlarına tahsil edilebileceğini, tahsil edilememesi durumunda dahi borçlunun rehinli hesabında depo edilebileceğini, istinaf dilekçe ekinde sunulan doktrin görüşününde bu yönde olduğunu, mahkemenin muhafaza tedbirleri kapsamında, üçüncü kişilerin maddî hukuktan doğan haklarının kullanılmasını engelleyen herhangi bir tedbir kararı veremeyeceğini, Yargıtay da iflâsın ertelenmesi hükümlerinin uygulandığı dönemde borçlu şirkete nazaran üçüncü kişi durumunda olanların maddî hukuktan doğan talep ve def’i haklarını kısıtlayan tedbir kararı verilemeyeceğini kabul ettiğini, Bono ve çeklerin bankalara, temlik cirosu ve zilyetliğinin devri ile devredildiğinde, senet üzerindeki mülkiyet hakkıyla beraber senetteki mündemiç alacak hakkının da bankalara geçtiğini, bu konuda tedbir kararı verilemeyeceğini, aksi durumun temlikle birlikte bankanın mülkiyetine geçen hak üzerinde borçluya karşı üçüncü kişi konumundaki bankaların malvarlığı üzerinde tedbir kararı verilmesi anlamına geleceğini, borçlu tarafından, konkordato mühletinden önce bankalara ciro edilen senetlerin, aksi ispat edilinceye kadar temlik cirosu ve zilyetliğin devri ile bankalara devrettiğinin kabulü gerektiğini, Konkordatoda mahkemelerin bankalara temlik edilen kıymetli evrakların kredi müşterisine iadesine veya bedelleri tahsil edilmişse bedellerinin iadesine karar vermesinin, hiç tereddütsüz mülkiyet hakkının ihlâli sonucunu doğuracağını, Türk Ticaret Kanunu’na göre ciroda aslolanın temlik cirosu olduğunu, cironun tahsil veya rehin amacıyla yapıldığına ilişkin bir kayıt olmadıkça yapılan cironun, temlik cirosu olarak kabul edilmesi gerektiğini, takas için tarafların karşılıklı alacaklı borçlu olması gerektiğini, oysa borçlunun (davacı), gerek kredi sözleşmesi gereği gerekse müşteri çekinde cirosu olmakla müracaat borçlusu olduğunu, müşteri çek senedinin tahsilinde bedelinin hesaba gelmesinin ise sadece bir muhasebe işlemi olup işlem sonucunda Borçlunun Bankadan alacaklı hale gelmediğini, müvekkili bankanın davacı şirkete çek sebebi ile herhangi bir borcunun bulunmadığını, dolayısıyla takasın (takas yasağının) koşullarının oluşmadığını, Bankanın müşteri ile arasındaki sözleşme hükümlerine göre işlem yapabileceğini, görevli mahkemenin konkordatoya bakan mahkeme olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava; konkordato mühleti içinde tahsil edilen müşteri çekinin takas yasağı kapsamında olduğu iddiası ile çek bedelinin istirdadı için başlatılmış icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası incelendiğinde; davacının davalı aleyhinde dayanak, İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1054 E. Sayılı dosyasında verilen tedbir kararlarına aykırı olarak … nolu hesaptan tahsil edilen proje gecikme cezası tahsilatlarının, prim tahsilatının iadesi amacı ile 54.443,54 TL asıl alacak üzerinden takip başlattığı, davalının takibe itiraz ederek takibi durdurduğu, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Davacının konkordato talebinde bulunduğu, hakkında geçici ve kesin mühlet kararı verildiği, bu konularda çekişme bulunmadığı, uyuşmazlığın konkordato talebinde bulunan ve geçici mühlet ve çeşitli tedbir kararları temin eden davacının önceden ciro ederek davalı bankaya verdiği çek veya bono gibi kambiyo senetlerinin davalı bankaca keşidecilerinden bedellerinin tahsili halinde bu tahsillerin İİK nun 294/4. maddesi delaleti ile İİK nun 200 ve 201. maddelerindeki takas yasağına tabi olup olmadığı noktasındadır. Mahkemece uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu alınmıştır. 28.04.2020 tarihli bilirkişi raporunda; somut olayda bedelleri davalı banka nezdinde bulunan … no’lu hesaptan tahsil edildiği iddia edilen çekler ve aynı zamanda davacı borçlu ile davalı alacaklı arasındaki belirtilen kredi ilişkisinin dayanağı sözleşmenin dosyada mevcut olmadığı, anılan çeklerin ve kredi ilişkisinin sözleşmenin de incelenmesi gerekmekle beraber şu aşamada açıklanan hukuki gerekçelerle ve dosya kapsamındaki tarafların dilekçelerine istinaden uyuşmazlık konusu bakımından davalı alacaklının davacı şirket ile olan kredi ilişkisinde söz konusu çeklere ilişkin kendisine tanınmış bir tahsil yetkisinin bulunmadığının kabulü gerektiği, zira alacak rehni bakımından yalnızca emre yazılı senetlerin rehni alacaklıya muaccel olan alacağını kendi adına takip yetkisi tanıdığı, dolayısıyla çekte rehin cirosu yapılması mümkün olmadığına göre davalı alacaklının rehin cirosuna dayanarak kendi adına tahsil yetkisinin mevcut olmadığı sonucuna varılabileceği, ayrıca bu bağlamda Konkordato Hukuku çerçevesinde davalı bankanın kambiyo senedi üzerinde somutlaşan bir alacağa ilişkin rehin hakkının da bulunmadığının kabul edilmesi gerektiği, davalı bankanın alacağının muaccel olup olmadığı noktasında da dava dosyasına sunulan CD içerisindeki … no’lu vadesiz mevduat hesabına ilişkin 117 sayfadan oluşan hesap hareketlerinin incelendiği, davacı şirketin 11.09.2018 konkordato talep tarihi itibarıyla ve sonrasında kredi borcunun bulunup bulunmadığının ancak kredi ekstrelerinin ibrazı ile mümkün olabileceği, … no’lu vadesiz mevduat hesabının tetkikinden, 11.09.2018 konkordato talep tarihi ile 07.05.2019 tarihi arasında davalı bankanın davacının hesabından Proje gecikme cezası tahsili-taksit ve prim tahsilatı adı altında toplam 54.443,54 TL çektiği, konkordato talep tarihinden itibaren (11.09.2018) 07.05.2019 tarihi arasındaki sunulmuş olan hesap ekstresinin tetkikinde, muhtelif bankalara ait takas çeklerinin tahsili sonucunda hesaba alacak kaydedilen tutarların … no.lu kredi proje taksitleri, … no.lu kredi proje taksitleri, … no.lu kredi proje taksitleri, … no.lu kredi proje taksitleri, … no.lu kredi proje taksitleri, … no.lu kredi proje taksitleri, … no.lu kredi proje taksitleri, … no.lu kredi proje taksitleri, … no.lu kredi proje taksitleri, … no.lu kredi proje taksitleri, … no.lu kredi proje taksitleri, … no.lu kredi proje taksitleri, … no.lu kredi proje taksitleri olarak görüldüğü, dosyada proje kredisi ödeme planı, genel kredi sözleşmesi bulunmadığından davalı bankanın alacağının muaccel olup olmadığın da anlaşılamadığı, ayrıca dosya kapsamında yer alan İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1054 E. Sayılı dosyasında Mahkemenin çekişmeli alacaklara ilişkin kararında, geçici mühlet kararı öncesine ilişkin (13.09.2018) kredi taksitlerinin tümünün ödendiğinin belirtildiği, öncelikle davalı bankanın dilekçesi kapsamında belirlemek gerekir ki, davalı her ne kadar somut olayda takas değil, mahsup hakkını kullandığını belirtse gerçekleştirilen işlemin hukuki niteliğinin takas olarak değerlendirilmesi gerektiği, zira alacak miktarında bir indirim söz konusu olmadığı, bir hesap itirazının da bulunmadığı, davalı bankanın aralarındaki kredi ilişkisi sebebiyle temin edilen davacı şirketin kredi borcunu, davacının hesabına gelen çek bedelleri ile tahsil ettiğini, tek taraflı bir beyanla davacı şirketin rızası dışında borcu sona erdirmeye yönelik bir işlem yaptığını, dosyada mevcut bilgi ve belgeler çerçevesinde ve yapılan hukuki açıklamalar kapsamında davalı banka tarafından gerçekleştirilen tahsilatların hukuki dayanağının yalnızca genel kredi sözleşmesinde yer aldığı belirtilen takas kapsamında değerlendirilebileceği, İİK md. 294/IV düzenlemesi uyarınca konkordato mühleti içinde takasla ilgili olarak İİK md. 200 ve 201 hükümlerinin uygulanması gerektiği, ancak burada esas alınacak tarihin geçici mühlet kararının ilân tarihi olacağı, buna göre geçici mühlet tarihinden sonra takas yapmak isteyen alacaklının İİK md . 200’deki takas yasağına tâbi olmaması gerektiği, bir başka ifade ile; takasın yasak olmaması için, alacağın hukuki sebebinin geçici mühletin ilân tarihinden önce doğması gerektiği, dolayısıyla davacı şirket ile davalı arasındaki kredi ilişkisinin geçici mühletin ilân tarihi olan 03.10.2018’den önce olduğu, ancak davacı şirketin 03.10.2018 tarihi öncesi itibarıyla doğmuş kredi borcu olup olmadığının dosya kapsamından anlaşılamadığı belirtilmiştir. 22.03.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1054 E. Sayılı dosyası üzerinden 30.12.2020 tarihinde konkordato talep eden davacı şirketin konkordato projesinin İİK md. 305 düzenlemesindeki şartlan gerçekleştirdiği anlaşıldığından tasdikine karar verildiği, buna göre davacı şirketin konkordatoya tâbi borçlarının tamamının faizsiz bir şekilde 30.06.2021 tarihinden başlamak üzere aylık eşit taksitler halinde 48 ayda davacı tarafından alacaklılara ödenmesine, dosyaya sunulan 30.12,2020 tarihinde havale edilen ödeme listesinin kararın eki sayılmasına, tüm alacaklı ve taksitlerinin bu tabloya göre izlenmesine karar verildiği, Adi Alacaklılara İlişkin Ödeme Listesi incelendiğinde 6.sırada yer alan … A.Ş.’nin 3.240.078,23 TL alacaklı olduğu, ayrıca … ada Parsel İstanbul İli Pendik İlçesi, … Mah. … niteliğindeki tapu ve … ada parsel İstanbul ili, Pendik İlçesi … Mah. Arsa niteliğindeki tapu kayıtlı taşınmazlarda kredi borçlarının temini için davalı … Bankası AŞ lehine 1. Sırada ve derecede ipotek hakkı tesis edildiği, davalı alacaklarının adi ve rehinli olarak yer aldığı, konkordato yargılamasında 30.12.2020 tarihli tasdik kararı uyarınca da İİK md. 308 h uyarınca anlaşma sağlanamayan rehinli alacaklılar bakımından konkordato dosyasında mevcut 11.12.2020 tarihli bilirkişi 2.Ek raporunda yer verilen ödeme planının kararın eki sayılmasına karar verildiği, anılan 11.12.2020 tarihli ek bilirkişi raporu incelendiğinde, … Bankası A.Ş’nin 2.247.034,65 TL tutarında rehinli alacağının olduğunun görüldüğü, ayrıca ilgili konkordato dosyasının istinaf incelemesinde olduğu, konkordato yargılamasında ihtiyati tedbir yolu ile maddi hukuktan kaynaklanan hakların engellenmesi yönünde tedbir kararına hükmedilmediği, ancak konuya ilişkin doktrinde konkordatonun iflasın ertelenmesi kurumunun aksine maddi hukuka ilişkin hususlarda değişiklik yapılmasına ilişkin getirilmiş bir kurum olduğu, bu sebeple “maddi hukuktan doğan hakların kullanılmasına ilişkin tedbir kararı verilmez şeklindeki gerekçenin kabulünün mümkün olmadığı yönünde görüşler mevcut olduğu, dosyaya sunulan genel kredi sözleşmesi incelendiğinde de, sözleşme hükümlerinin kök raporda yapılan değerlendirmeler çerçevesinde olduğu, tespitlerin mevcut genel kredi sözleşmesi hükümleri ile örtüştüğü, kök raporda da belirtildiği üzere çekte rehin cirosu geçersiz olduğundan -gizli rehin cirosu da değerlendirilmiştir- alacaklının rehin cirosuna dayanarak kendi adına tahsil yetkisinin mevcut olmadığı dolayısıyla yetkili hamil olmadığı, teminat kaydı bakımından değerlendirildiğinde; davalı banka tarafından çekin teminat amacıyla verildiğinin ikrar edildiği, senedin teminat senedi olduğunun senette veya senet dışında belirtilmesi halinde kambiyo senedinde yer alan “kayıtsız şartsız havaleyi” veya özellikle “kayıtsız şartsız ödemeyi” şeklindeki kambiyo senedinin geçerlilik şartına etki edeceği, bir an için çekte rehin cirosunun geçersiz olduğunu bir yana bırakıp, davalı bankanın rehin hakkına dayanarak konkordato mühleti içerisinde olan davacı şirketin rızası dışında yaptığı tahsilat bakımından değerlendirildiğinde bu tahsilatların bir paraya çevirme işlemi olduğu sonucuna varılabileceği, bu çerçeveden ele alındığında İİK md. 295 düzenlemesinde yer alan rehinli malın satışının gerçekleştirilemeyeceği (paraya çevirme) hükmüne aykırılık oluşturacağının düşünülebileceği, yine kök rapor ile paralel olarak davalı banka tarafından gerçekleştirilen tahsilatların hukuki niteliğinin ve dayanağının ancak genel kredi sözleşmesinde yer alan takas hükümleri ve takasın geçerlilik şartları bakımından değerlendirilebileceği, buna göre İİK md. 294/1V düzenlemesi uyarınca konkordato mühleti içinde takasla ilgili olarak İİK md. 200 vc 201 hükümlerinin uygulanması gerektiği, burada esas alınacak tarihin geçici mühlet kararının ilân tarihi (03.10.2018) olacağı, rapor içeriğinde yer alan tablo uyarınca 3.10.2018 tarihi öncesi banka tarafından yapılan toplam 4.540.08 TL’lik miktarın takas yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği, ancak 49.903,46 TL miktarındaki asıl alacağı konkordato talep tarihi öncesi akdedilmiş 29.09.2011 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca konkordatoya tâbi alacak olarak değerlendirilerek, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1054 E. sayılı dosyası üzerinden tasdik kararı verilen konkordato projesi kapsamında ödenmesi gerektiği, buna göre takibin 49.903,46 TL asıl alacak üzerinden devamına karar verilebileceği belirtilmiştir. Geçici mühlet başlığını taşıyan 287/1. Fıkrada, mahkemenin konkordato talebi üzerine 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı vereceği ve 297’ nci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı düzenlenmiştir. Konkordato talebi üzerine, kanunda öngörülmeyen ancak mahkemece verilebilecek ihtiyati tedbirlerin amacı, yukarıda ifade edildiği üzere, konkordato talep eden borçlunun malvarlığını veya işletmenin bütünlüğünün korunması ve konkordatonun amacına ulaşmasının sağlanmasıdır. Diğer yandan, İİK‘nun 288/1. fıkrasında, geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağına yer verilmiş, İİK 294. maddesinde, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları, 297. maddesinde ise, kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına ilişkin düzenleme yer almıştır. İlk derece mahkemesi tarafından, yukarıda ayrıntılı şekilde belirtilen şekilde, geçici mühlet kararı ile birlikte doğru olarak yasada yer alan tedbirlere karar verilmiştir. Konkordato talep eden borçlunun, konkordato işlemlerini gerçektireceği bu süreç içinde, icra ve iflas takiplerine muhatap kılınması ve bir kısım tedbirlerin alınmaması malvarlığının tümüyle elinden çıkmasına yol açabilir. Oysa konkordatoda temel ilke borçlunun malvarlığının başında bulunması ve işletmesini yeniden sağlam bir yapıya kavuşturmasıdır. Bu dönemde ,borçlunun tedbirlerin alınmaması sonucunda malvarlığının tasfiye edilmesi durumu ile karşılaşması hali, konkordato kurumunun amacı ile bağdaşmayacaktır. Davacı şirketin 11/09/2018 tarihinde konkordato başvurusunda bulunduğu, Konkordato davasının görüldüğü İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1054 E. Sayılı dosyasında 13/09/2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiği, geçici mühletin 13.12.2018 tarihinden itibaren iki ay süre ile uzatıldığı, 11/02/2019 tarihli duruşmada ise 1 yıllık kesin mühlet kararı verildiği, davacı tarafça kredi ilişkisi sebebiyle davalı bankaya verilen çeklerin rehin olarak verildiği, davalı alacaklının rehin cirosuna dayanarak kendi adına tahsil yetkisinin mevcut olmadığı, kaldı ki, İİK.295.maddi uygulamasında taşınır ve taşınmaz rehniyle temin edilmiş alacaklar yönünden mühlet içinde takip yapılabileceği veya mühletten önce başlamış takiplere devam edilebileceği düzenlenmişse de rehinle malın muhafaza altına alınamayacağı ve satışının gerçekleştirilemeyeceği, davalı bankanın parayı tahsili yönündeki işleminin bu bakımdan da yasaya aykırılık teşkil ettiği, İİK Mad.200/II’de müflisin borçlusunun iflas açıldıktan sonra müflisin alacaklısı olması durumunda takasın yasak olduğunun düzenlendiği, dolayısıyla konkordato mühleti içinde de İİK.200 VE 201.maddelerinin uygulanmasının gerektiği, bu doğrultuda alacakların konkordatonun ilan tarihinden önce doğması zorunluluğunun bulunduğu, ayrıca ilan tarihinden sonra hesaba giren para bakımından takas hakkının kullanılamayacağı, davacı ile davalı arasındaki kredi sözleşmesinin geçici mühletin ilan tarihi olan 03.10.2018 tarihinden önce imzalandığı, bankaca tahsil edilen 4.540,08 TL’lik miktarın konkordato ilan tarihinden önce tahsil edildiği, takas yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği, ancak 49.903,46 TL miktarın konkordatoya tabi alacak olarak değerlendirilmesi gerektiği ve takas yasağına tabi olduğu, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla tarafların istinaf başvurularının reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince tarafların istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcı davacı tarafça peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcının davalı tarafından yatırılan 852,25 TL harçan mahsubu ile fazla alınan 771,55 harcın karar kesinleştiğinde davalıya iadesine, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.09/06/2022
MUHALEFET ŞERHİ; İİK kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları başlıklı 294. maddesi; “Madde 294-Mühlet içinde borçlu aleyhine 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir. Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durur. Takas bu Kanunun 200 ve 201 inci maddelerine tâbidir. Bu maddelerin uygulanmasında geçici mühletin ilânı tarihi esas alınır. Hacizli mallar hakkında niteliğine uygun düştüğü ölçüde 186 ncı madde hükmü uygulanır. Konkordato mühletinin verilmesinden önce, müstakbel bir alacağın devri sözleşmesi yapılmış ve devredilen alacak konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş ise, bu devir hükümsüzdür. Konusu para olmayan alacaklar, alacaklı tarafından, ona eşit kıymette para alacağına çevrilerek komisere bildirilir. Şu kadar ki borçlu, komiserin onayıyla taahhüdün aynen ifasını üstlenmekte serbesttir.” İİK nun iflas kısmındaki takas başlıklı 200. maddesi; Alacaklı alacağını müflisin kendinde olan alacağı ile takas edebilir. Aşağıdaki hallerde takas yapılamaz. 1-Müflisin borçlusu iflas açıldıktan sonra müflisin alacaklısı olursa; 2-Müflisin alacaklısı iflas açıldıktan sonra müflisin veya masanın borçlusu olursa; 3-Alacaklının alacağı hamile muharer bir senede müstenit ise. Anonim, limited ve kooperatif şirketlerin iflasları halinde esas mukavele gereğince verilmesi lazımgelen hisse senedi bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımları veya konması taahhüt edilen ve fakat konmamış olan sermayeler bu şirketlerin borçlarıyla takas edilemez.” İİK nun takasa itiraz başlıklı 201. maddesi; ” Müflisin borçlusu iflasın açılmasından evvel alacaklısının aciz halinde bulunduğunu bilerek masanın zararına kendisine veya üçüncü bir şahsa takas suretiyle bir menfaat temin etmek için müflise karşı bir alacak ihdas ederse bu takasa mahkemede itiraz olunabilir.” hükmünü amirdir. Davacı şirketin 11/09/2018 tarihinde konkordato başvurusunda bulunduğu, Konkordato davasının görüldüğü İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1054 E. Sayılı dosyasında 13/09/2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiği, geçici mühletin 13.12.2018 tarihinden itibaren iki ay süre ile uzatıldığı, 11/02/2019 tarihli duruşmada ise 1 yıllık kesin mühlet kararı verildiği, geçici ve kesin mühlet süreleri kapsamında mahkemece davacının bankalardaki hesabı konusunda takas ve mahsup konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmediği, davacı vekilinin davacının tahsil ettiği çeklerin tedbir kararından sonra verildiği konusunda bir iddiasının bulunmadığı, dolayısı ile davalı bankanın tahsil ettiği çeklerin konkordato talep tarihinden önce davalı bankaya verilen vadeli çekler olduğu, vadelerin konkordato dönemine denk geldiği anlaşılmaktadır. Kredi borcunun ödenmesi amacı ile bankaya ciro edilen müşteri çekinin İİK nun 294/4. maddesi delaleti ile 200 ve 201. maddeler kapsamında kalan takas işlemi olarak nitelendirilmeleri mümkün değildir. Zira davalı bankanın konkordato isteyen davacıya borcunun bulunmadığı sabittir. Söz konusu olayda davacı şirket kredi kullanımında dava konusu çeki bankaya temlik cirosu yoluyla devretmiştir. Dolayısıyla söz konusu ciro işlemi yapıldığı andan itibaren çekin mülkiyeti devrolan davalı bankaya geçmiştir. Bu nedenle davacının söz. konusu çek üzerinde tasarruf yetkisi kalmamıştır. Aksi durumu ispatlamak da davacı tarafa düşmektedir. Davacı her ne kadar çekin tahsil amacıyla bankaya verdiğini iddia etse de ; TTK.nun 688 maddesi uyarınca davaya konu çekin tahsil amaçla olarak bankaya ibraz edildiğine ilişkin herhangi bir belge mahkememiz dosyasına sunmamıştır. Söz konusu olayda Banka ciro yoluyla teslim aldığı çekin son yetkili hamili ve temlik alan iyi niyetli 3. kişi konumuna gelmiştir. Konkardato talep eden yönünden takas yasağı ancak ilanlardan itibaren geçerli olur. Söz konusu ilanlardan önce çekler davalı bankanın uhdesine geçmiştir. Bu halde söz konusu konkardato kısıtlamalarının banka işleminden sonra gerçekleştiği anlaşıldığından ispat edilemeyen davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar vermek doğru olmamıştır. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılması gerektiğinden sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim.09/06/2022