Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/645 E. 2022/1177 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/645 Esas
KARAR NO: 2022/1177
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 02/12/2021
NUMARASI: 2018/1176 Esas, 2021/890 Karar
DAVA: ALACAK (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 13/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin aidat borçlarını ödemesine rağmen haksız olarak ihraç edildiğini, davalı kooperatifin 31/03/2006 tarihli cevabi ihtarnamesinde müvekkilinin kooperatife borcu olmadığını bildirdiğini, mali yükümlülüklerini yerine getirmesi için müvekkiline gönderilen ihtarnamelerin usulüne uygun olmadığını ve Tebligat Kanununa aykırı tebliğ edildiğini, ihraç kararının iptali için Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/19 Esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, müvekkiline üyeliği gereği teslimi gereken 2 adet işyerinin teslim edilmediği gibi yaptığı ödemelerin ve zararının da karşılanmadığını belirterek şimdilik 10.000,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 29/03/2021 tarihli dilekçesi ile taleplerini 265.783,59 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP Davalı kooperatif vekili cevabında; davada asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının, yönetim kurulunun 03/01/2006 tarihli kararı ile ihraç edildiğini, davacının bu ihraç kararına genel kurul nezdinde itirazda bulunduğunu, 16/06/2006 tarihli genel kurulda itiraz eden ortakların borçlarını gecikme faizi ile birlikte 6 eşit taksitle ödemeleri halinde ortaklığa geri alınmasına karar verilmesine rağmen davacının kararın gereğini ifa etmediğini ve ihraç kararının kesinleştiğini, davacının toplam ödemesinin 177.176,25 TL olup, bu miktarın iki işyerinin maliyetinin 1/3’nü dahi karşılamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; Yargıtay’ın yerleşik uygulaması uyarınca yapılan hesaplamaya göre davacı ortağın bir işyeri için 132.891,79 TL olmak üzere iki işyeri için 265.783,59 TL tazminata hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 265.783,59 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı kooperatif vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı kooperatif vekili istinaf nedenleri olarak; davacı hakkındaki ihraç kararının kesinleştiğini, kooperatif üyeliği sona eren ortağın Kooperatifler Yasası’nın 17. maddesi uyarınca genel gider payları kesildikten sonra yaptığı ödemelerin iadesini talep edebileceğini, Yargıtay’ın altılı formülle tazminat miktarının belirlenmesine ilişkin kararının somut olayda uygulanamayacağını, 17. madde gereğince çıkan ya da çıkarılan ortakların yaptığı ödemeler ile diğer her türlü hesaplaşmaya yönelik haklarının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının talebini artırdığı kısma talep artırım tarihi yerine dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, işyeri verilmeyen kooperatif ortağının tanzimat talebine ilişkindir. İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/65 Esas, 2013/524 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın gönderildiği mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı kooperatif vekili hükmü istinaf etmiştir. Taraflar arasında davacı ortağa işyeri tahsis edilmediği uyuşmazlık konusu değildir. İstinaf konusu edilen uyuşmazlık, dava konusu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davacının alacak talebinin Kooperatifler Yasası’nın 17. maddesi kapsamında kalıp kalmadığı, işyeri verilmeyen davacının tazminat talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Davacının ihraç kararının iptali için açtığı davada, İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/19 Esas, 2012/334 Karar sayılı kararı ile üç aylık hak düşürücü sürede açılmayan davanın reddine karar verilmiş, hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23. HD’nin 2013/838 Esas, 2013/1751 Karar sayılı kararında; yönetim kurulunun ihraç kararına karşı davacının genel kurul nezdinde itirazda bulunduğu ancak 16/06/2006 tarihli genel kurulda davacı hakkında karar verilmediği, bu nedenle davacının ortaklığının askıda olduğu ve devam ettiğinden, davacının iptal davası açmasına gerek olmadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hak düşürücü sürede açılmayan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilmiş ve hükmün gerekçesi değiştirilerek, karar düzeltilerek onanmış ve hüküm 23/10/2013 tarihinde kesinleşmiştir. Buna göre İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/19 Esas, 2012/334 Karar sayılı kesinleşen ilamına göre davacının ortaklık sıfatının devam ettiği anlaşılmaktadır. Ortaklık sıfatının devamına ve ortaklığa sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan, diğer bir ifade ile ortağın parasal yükümlülükleri ile ilgili bulunmayan uyuşmazlıklarda ortaklık devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Bu nedenle davalının, alacağın ve ayrıca talep artırım dilekçesi ile artılan kısmın zamanaşımına uğradığına dair istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Kaldı ki davanın belirsiz alacak davası olduğu ve davacının harcını yatırarak talebini HMK’nın 107/2 maddesi uyarınca belirlediği gözetildiğinde, artırılan kısmın zamanaşımına uğradığı yönündeki istinaf talebi bu neden ile de doğru görülmemiştir. Diğer taraftan davacı kendisine işyeri teslim edilmediği gibi zararının da karşılanmadığını belirterek tazminat talep etmiştir. Eksik ödemesi olan bir üyenin iş konut karşılığı tazminat talep hakkı olup, alacağının hesaplanma şekli Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında aşağıdaki gibi formüle edilmiştir: a-Önce ortaklara tahsis edilen konutun dava değeri itibariyle rayiç değeri hesaplanmalıdır. b-Davalı kooperatife normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın ödemelerinin ödeme yaptıkları tarihler itibariyle toplam ödemeleri dava tarihine kadar ( toptan eşya fiyat endeksi ” TEFE” artış ortalama rakamları esas alınarak) taşınarak güncel değeri bulunmalıdır. c-Bundan sonra yukarıda (a) maddesinde bulunan değerden (b) maddesinde bulunan değer çıkarılarak kooperatife normal ödeme yapan bir ortağın bu ödemelerine karşı ne miktarda yararlanma elde ettikleri ortaya çıkarılmalıdır. d- Bunu takiben eksik ödeme yapan davacı ortağın ödentileri (b) maddesindeki ilkelere göre dava tarihine taşınarak eksik ödeme miktarı güncelleştirilmelidir. e-Bu hesaplamalardan sonra normal ödentilerini gerçekleştiren bir ortağın yukarıda (b) maddesinde bulunan ödemelerinin güncel değerinin karşılığı yine yukarıda (c) maddesinde bulunan bir yararlanmayı sağladığına göre davacının (d) maddesinde eksik ödemelerinin güncel değerinin ne miktarda yararlanması gerektiği orantı kurallarına göre belirlenmelidir. Yani sonuç olarak (d) maddesinde bulunan miktar (c) maddesinde bulunan değerle çarpıldıktan sonra bulunan rakamın (b) maddesinde bulunan miktara bölünmesi sonucu bulunacak miktarın (d) maddesinde bulunan davacı ödemelerinin güncel değerinin ilave edilmesi sonucu bulunacak miktar davacı ortağın davalı kooperatiften talep etmesi mümkün olan zarar tutarıdır. İlk derece mahkemesinde alınan rapor ve ek raporda, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre hesaplama yapılarak davacının iki işyeri için toplam 265.783,59 TL tazminat talep edebileceği belirtilmiştir. Bilirkişi raporu gerekçeli ve ayrıntılı olup, davacının işyeri karşılığı alabileceği tazminat miktarı Yargıtay’ın yerleşik uygulamasında belirttiği beş aşamalı formüle göre hesaplanmış, mahkemece de rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Buna göre ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1176 Esas, 2021/890 Karar ve 02/12/2021 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 4.538,91 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4.458,21 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa İADESİNE, 3-Davalı tarafından yapılmış olan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/10/2022