Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/602 E. 2022/764 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/602 Esas
KARAR NO: 2022/764
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/02/2022
NUMARASI: 2021/294 Esas, 2022/126 Karar
DAVA: İFLAS (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
KARAR TARİHİ: 16/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 27.04.2021 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin, plastik kalıpları, montaj fikstürleri, fason parça üretimi, kontrol fikstürleri, plastik enjeksiyon ile parça üretimi işi ile iştigal ettiğini, davalı şirketle davalı tarafın ticari faaliyetleri kapsamındaki ürünlerin üretilerek satışı noktasında ticari faaliyette bulunulduğunu, ticari faaliyet kapsamında müvekkili şirketin üstlendiği edimlerini ifa etmiş olmasına rağmen davalı şirketin borcun ödenmesi noktasında gereği ifa edilmediğini, uzun zaman geçmiş olmasına rağmen borçlu davalı tarafça ödenmediğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip öncesinde örnek 7 nolu ödeme emrinin gönderildiğini, davalı tarafça herhangi bir itirazda bulunulmadığını, icra takibi kesinleşmiş olmasına rağmen borcun ödenmediğini, yapılan sorgulamada davalı borçlunun malları üzerinde başkaca hacizlerin bulunduğu, borçludan mevcut alacağın başka yollarla tahsilinin de mümkün olmadığını, İİK 43. maddesi gereğince takip yolu değiştirerek İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında bir defaya mahsus olmak üzere borçlu şirket hakkında İflas yolu İle takip başlatıldığını, davalı borçlunun borcu ödemek yerine borca itiraz ettiğini, müvekkili şirketin alacağının taraflar arasındaki fatura ve cari hesap ile tarafların ticari defter ve kayıtlarında sabit olmasına ve müvekkili şirketin çok daha yüksek miktarda alacağının olmasına rağmen davalının kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, müvekkilinin 57.205,92 Euro alacakla ilgili cari hesap ve İcra dosya borcunun davalı tarafça ödenmediğini iddia ederek, İtirazın kaldırılmasını, müvekkili şirketin alacaklı olduğunun tespiti ile borcunu ödemeyen davalı borçlu şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının dava dilekçesinde yer alan gerçeğe aykırı beyanlara ve aleyhe tüm hususlara itiraz ettiğini, haksız ve hukuka aykırı dava açıldığını, müvekkili şirketin uzun yıllardır otomotiv sektöründe faaliyet gösteren ve ihracata dönük üretim yapan sektöründe maruf bir şirket olduğunu, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında ticari ilişki kapsamında muhtelif zamanlarda mal/ hizmet alımı yapıldığını, ancak davacı şirkete sunmuş olduğu hizmetlerin büyük bir karşılığının ödendiğini, davacının iddia edildiği şekilde kötüniyetli olmadığını, iflas talepli ödeme emrinde talep edilen miktarda borcun olmadığını, dosyaya yapılan itirazda belirtildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişki süresince karşılıklı mutabakata dayalı olarak tanzim olunan fatura karşılıklarının müvekkili şirket tarafından düzenli ödenmeye çalışıldığını, faiz oranı ve türünün haksız olduğunu, davanın yasal koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI; Mahkemece, davacı şirket tarafından takibe konu yapılan alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesi yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılıp rapor alındığı, davacı şirket alacağı belirlendikten sonra depo kararına esas teşkil edecek alacak miktarı yönünden borçlu şirkete depo kararı tebliğ edildiği, depo kararının tebliğine rağmen verilen kesin süre içerisinde depo bedelinin yatırılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak, davalı şirketin iflasına karar verildiğini, gerek kök gerekse de ek rapora aşamalarda itiraz edildiğini yeni rapor alınmasının talep edildiğini, yargılama aşamasında müvekkili şirketin davacı şirkete sunmuş olduğu bu hizmetlerin büyük bir karşılığının ödendiğinin kayıtlarla sabit olduğunu, defter incelemesinden davacı şirkete muhtelif tarihlerde 382.492,88 Euro ödeme yapıldığının tespit edildiğini, açılan davanın reddi gerektiğini, talep edilen %4,5 oranındaki faiz oranı ve faiz türünün haksız ve hukuka aykırı olduğunu ,depo kararına esas 08.12.2021 tarihli 15.4610 Euro kurunun hatalı olduğunu, bu bakımdan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE; Dava, İİK 154. maddesinde düzenlenen İflas yolu ile takibe karşı yapılan İtirazın kaldırılması ile borçlu şirketin iflasının İstemine ilişkindir. Taraflar arasında, ticari ilişkinin olduğu ,takip öncesinde bir kısım alacağın davalı tarafça ödendiği konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davacının davalıdan takip konusu yapmış olduğu cari hesap alacağının olup olmadığı ile bilirkişi raporuna esas depo kararındaki miktarın usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır. 2004 Sayılı İİK nun 154 vd maddelerinde iflas yoluyla takip düzenlenmiş, 156/4 fıkrada, iflas istemek hakkının ödeme emrinin tebliğ tarihinden bir sene sonra düşeceğine yer verilmiştir. Bu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece kendiliğinden gözetilir ve süresinde açılmayan dava reddedilir. Ayrıca, iflas ödeme emri tebliğ edilmeden açılan takipli İflas davası dinlenemeyeceğininden, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı ve diğer şartlarının re’sen incelenmesi gerekecektir.Bu anlamda takip konusu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya örneği incelenmiş, davacı alacaklı vekili tarafından davalı borçlu şirket hakkında 24.03.2021 tarihinde “ İflas Yolu İle Adi Takip “ başlattığı ,takip konusu 20/12/2018 tarihli cari hesap ekstresi 57.205,92 Euro (%4,5 yıllık en yüksek mevduat faizi ile) nun tahsili için takip başlattığı , ödeme emrinin davalı borçluya 29.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği davalı borçlunun 30.03.2021 tarihinde yasal süre içerisinde itiraz ettiği, davacı alacaklının ise İİK 156. maddesi gereğince ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir senelik hak düşürücü süre içerisinde itirazın kaldırılması ve iflas davasını açmış olduğu anlaşılmıştır. 21.10.2021 tarihli bilirkişi raporunda, alacağın cari hesap bakiye alacağına dayandırıldığı, davacı şirketin 2017-2018 yılı defterlerinin noter kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, kayıtlarının birbirini doğruladığı, davacı şirketin üretici firma olduğu, yurtdışı ithalat mal/ hizmet üretip sattığından davalı şirkete Euro para birimi üzerinden fatura kestiğinin anlaşıldığı, davacı defterlerinde Euro hesabı ile alacak miktarının tespit edildiği, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre 61.084,95 Euro alacak, 2016 yılından 2017 yılına devrettiği, davacının 2017-2018 yıllarında takip tarihi itibariyle davacı şirkete 368.340,38 Euro tutarında fatura kestiği ve toplam alacağı 429.425,33 Euro olduğu, davacının 361.461,75 Euro tahsil ettiği, davacının takip tarihi itibariyle 67.963,58 Euro alacağı olduğu, davacının davalıdan 57.205,92 Euro alacağın tahsilini talep ettiği ,Davalı şirketin 2017-2018 yıllarında E-Defter mükellefi olup, yevmiye ve kebir defterlerinin açılış ve kapanış beratlarının Gelir İdaresi Başkanlığınca süresinde onaylandığı, kayıtlarının birbirini doğruladığı, davalı şirket ticari defterlerine göre Euro cinsindeki borcunun 61.084,95 Euro olup 2016 yılından 2017 yılına devrettiği, davalı şirketin davacı şirketten 2017-2018 yıllarında takip tarihine kadar toplam 378.613,83 Euro tutarında fatura aldığı, toplam borcunun 439.698,78 Euro olduğu, davalının takip tarihi itibariyle davacı şirkete ( 382.492,88-439.698,78)=57.205,90 Euro borcunun bulunduğunun tespit edildiği, aradaki 10.757,68 Euro farkın araştırma neticesinde ,davacının defterlerinde olup davalının defterinde olmayan davalı tarafından ödeme yapılmış gibi kabul edilen 8.926,74 Euro kaydın davalı lehine olduğu ,davalı defterlerinde olup davacıda bulunmayan fatura kayıtları toplamının 10.273,45 Euro miktarın davacı tarafından kesilmiş gibi davalı tarafından defter kaydına alınan bu fatura bedellerinin her ne kadar davacı lehine ise de davacı tarafından talep edilmediği, bu sebeple dikkate alınmayacağı, davacının defterlerinde görünen 67.963,58 Euro alacak miktarının takip tarihi itibariyle istenebilir bir alacak miktarı ise de davacının 67.963,58 Euro alacağı değil, davalı defterlerinde görünen 57.205,90 Euro alacağını talep ettiği, davalının incelenen ticari defterlerinde 57.205,90 Euro borcunun bulunduğunun tespit edildiği, davacının takip tarihi itibariyle davalı şirketten 57.205,92 Euro alacağın olduğu bu alacağın 3095 sayılı 4/a maddesi gereğince kamu bankalarının yıllık Euro cinsinden uyguladığı en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsilini talep edebileceği, takip tarihinde Euro efektif satış kurunun 6.0965 TL olduğu, 57.205,92 *6.0965=348.755,89 Euro olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde, rapor doğrultusunda davalı tarafa borcun ödenmesi için depo kararı verilmesini ödenmemesi halinde davalı borçlu şirketin iflasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesinde, faiz oranının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, takip türünün değiştirilmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu, raporda yer alan aleyhe hususları kabul etmediklerini, davanın reddi gerektiğini aksi halde ek rapor alınmasını talep etmiştir. 08.12.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda, davacı vekilinin takipteki alacağının yıllık %4,5 Euro mevduat faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği, 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesinde, yabancı para için kamu bankalarının Euro cinsinden yatırılan mevduat tutarına azami faiz oranı hükümlerinin uygulanacağının düzenlendiği ,kamu bankalarının uyguladığı azami mevduat ( Euro) faiz oranlarının TCMB resmî internet sitesinde 20.12.2009-02.09.2019 arasında %10, 03.09.2019-16.09.2019 arasında %8,17.09.2019-06.02.2020 arasında %5, 07.02.2020-22.12.2021 arasında %3 olduğu ,davacının 20.12.2018 takip tarihi itibariyle %4,5 mevduat faiz oranı talep ettiğine göre bu talebiyle bağlı kalınarak yapılan hesaplamada toplam (%4,5 ve %3 oranlarında) 6.209,22 Euro faiz hesaplandığı, davacının duruşma günü 22.12.2021 gününe esas depo kararının 57.205,92 Euro asıl alacak, 6.209,22 Euro faiz üzere toplam 63.415,14 Euro karşılığı 08.12.2021 tarihi itibariyle TCMB efektif (Euro) satış kuru 15.4610 TL olduğu ve 63.415,14 Euro karşılığı 980.461,47 TL üzerinden depo kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davacı vekili, 22.12.2021 tarihli duruşma zaptına geçen beyanı ile rapora itirazlarının olmadığını, her ne kadar raporda vekalet ücreti ve diğer talepler hesaplanmamış ise de bu hali ile depo kararı çıkarılmasını talep etmiştir. Davalı vekili ek rapora itiraz etmiştir. Mahkemece, 24.01.2022 tarihli ara kararla davalının kura ilişkin itirazının mahkemece değerlendirilmesine, ek rapor alınması talebinin reddi ile kur üzerinden resen hesaplama yapılarak davacı vekilinin beyanı dikkate alınarak davalıya ihtarlı olarak depo kararı tebliğ edilmesine karar verilmiştir. 27.01.2022 tarihli ara kararla bilirkişi raporu gereğince toplam 963.910,12 TL üzerinden davalıya depo kararı tebliğine karar verilmiştir. Depo kararı muhtıra ile birlikte davalı şirket adresine 31.01.2022 tarihinde tebliğ edilmiştir. Depo kararına esas borç tebliğ edilmesine rağmen ödenmeyince davalı şirket hakkında İflas kararı verilmiştir. İİK nun 154. maddesi gereğince iflas yolu ile başlatılan takibe karşı borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi halinde, takibin duracağı, alacaklının bu İtirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini isteyebileceği İİK‘nun 156/3. fıkrasında düzenlenmiştir. İflas davası basit yargılama usulüne göre incelenir. Borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi halinde, mahkemece ilk önce davacı alacaklının İtirazın kaldırılması hakkındaki talebini inceler. Bu İtirazın kaldırılması talebinin incelenmesi, genel haciz yolundaki İtirazın kaldırılması talebinin incelenmesinden ( m.68-70) tamamen farklıdır.Genel haciz yolunda tetkik merciinin incelemesi yalnız belgelere göre ve ilamsız icra kuralları çerçevesinde yapıldığı halde, buradaki ticaret mahkemesinin incelemesi genel hükümlere ( yani HMK ‘daki hükümlere) göre olur. Bu nedenle borçlu, ticaret mahkemesindeki savunması sırasında ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Davalı borçlu, İflas davasına karşı vereceği cevap layihalarında bütün savunma vasıtalarını ileri sürebilir.Ticaret mahkemesi normal bir alacak davasında olduğu gibi, tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borçlunun gerçekten borçlu olup olmadığını araştırır. İflas davasında alacaklı, alacağını ispat bakımından m.68. ‘de olduğu gibi tahdidi olarak sayılmış olan belgelerle bağlı değildir. Alacaklı normal bir alacak davasında olduğu gibi, alacağının varlığını HMK’ya göre mümkün olan her türlü delil ile ispat edebilir. Burada alacaklının alacaklı olup olmadığı maddi hukuk kurallarına göre esastan incelendiğinden ticaret mahkemesi borçlunun İtirazının ya kesin olarak kaldırılmasına veya kesin kaldırma talebinin ( bununla İflas davasının ) reddine karar verir. Burada, borçlunun itirazı esastan karara bağlanmakta ve alacağın esası hakkında hüküm verilmektedir. Bu hüküm normal bir alacak davasında olduğu gibi kesin hüküm oluşturur. Mahkeme, genel hükümlere göre yapacağı inceleme sonucunda, davacının alacağının mevcut olduğunu tespit eder ve borçlunun itiraz ve defilerini yerinde bulmazsa, yani borçlunun borçlu olduğu kanısına varırsa borçlunun İtirazının kesin olarak kaldırılmasına karar verir. Buradaki İtirazın kaldırılması kararı bir ara karardır. ( Prof.Dr.Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Cilt 3.sayfa ,2672 vd, 1993 baskı ) .Bu nedenle yalnız başına istinaf edilemez . Somut davada, her iki tarafın ticari defter ve kayıtları usulüne uygun tutulmuş ve delil vasfındadır. Davacı tarafın takip konusu ettiği alacağı davalı defterlerinde de kayıtlıdır. Davacı alacaklı takip konusu alacağına %4,5 oranında yıllık en yüksek mevduat faizi uygulanmasını talep etmiştir. 3095 sayılı “ Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun” un 4/a maddesinde, sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanacağı düzenlenmiştir. Yasal düzenleme kapsamında bilirkişi raporunda resmî veriler esas alınarak yapılan faiz hesabında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yukarıda belirtildiği üzere taraflara ait ticari defter ve kayıtları, HMK 222.madde anlamında usulüne uygun düzenlenmiş ve delil vasfındadır. İş bu davada, TMK 6. maddesi ve HMK 190. madde kapsamında davacı taraf takip konusu cari hesap alacağını usulüne uygun delillerle ispatlamıştır. İcra ve İflas Kanunun 158. maddesi gereğince depo kararına esas borcu ifa etmeyen veya mahkeme veznesine depo etmeyen davalı şirket hakkında aynı yasal düzenleme kapsamında iflas kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı takip konusu cari hesap alacağını usulüne uygun delillerle ispat ettiğinden ve davalı borçlu şirket depo kararına esas borcu ifa veya mahkeme veznesine depo etmediğinden İİK 158. madde gereğince verilen İflas kararında bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair takdiren aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/294 Esas, 2022/126 Karar ve 16.02.2022 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harç peşin olarak alınmış olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi ile İİK nun 164/2 fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/06/2022