Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/468 E. 2022/790 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/468 Esas
KARAR NO : 2022/790
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DAVA : TENFİZ
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili, 03.03.2021 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili ile davalı şirketin şubesi “… “ arasında 13.11.2018 tarihli Yemek Hizmet Sözleşmesi akdedildiğini, davalının şubesi “ …n”un Litvanya Cumhuriyetinde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin hizmet sözleşmesine dayanarak davalı şirketin şubesine yemek hizmeti ( catering) verdiğini, davalının Litvanya’daki işçileri için hazırlanan kahvaltı – öğlen- akşam yemeklerinin Litvanya adresine teslim edildiğini, söz konusu hizmete ilişkin kesinleşmiş faturalar vadesinde ödenmediğinden müvekkili tarafından Litvanya Cumhuriyeti Vilnius İli Mahkemesinin E2 -2961 -933/2020 Hukuk Dava nolu dosyası ile 2 Nisan 2020 tarihinde davalı şirket ile davalının Litvanya’da ki şubesi aleyhine, borç, gecikmeden kaynaklanan para cezası ve yasal sürece dair giderlerin ödenmesi için hukuk davası açıldığını, açılan davanın Litvanya Cumhuriyeti Vilnius Bölge Mahkemesinin 28 Eylül 2020 tarihli ve E2-2961 -933/2020 sayılı kararı ile kabul edildiğini ,mahkeme tarafından, 81.991,43 Euro tutarındaki borcun, 820,49 Euro tutarındaki cayma parasının Litvanya Cumhuriyeti Ticari Sözleşmelere Dayanarak Yapılacak Ödemelerde Gecikmenin Önleme Kanunun 7. Maddesine uygun olarak 40 Euro dava açılış tarihinden (02.04.2020)itibaren mahkeme kararının tamamen yerine getirene kadar hükmedilen tutar ( 82.851,92 Euro) üzerinden yüzde 6 yıllık faizin davalı ve şubesinden müşterek hükmedilmesine karar verildiğini, kararın veriliş tarihinden itibaren 30 gün içinde Vilnius Bölge Mahkemesinin aracılığı İle Litvanya Temyiz Mahkemesine şikayet edilebileceğinin belirtildiğini, ilamın 28 Eylül 2020 tarihinde ilamının usulüne uygun olarak onaylandığını, Vilnius Bölge Mahkemesi ilamının davalı tarafça temyiz edilmeyerek ve kesinleşerek 28 Ekim 2020 tarihleri yürürlüğe girdiğini, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ( MÖHUK) m.55/2. de belirtilen yabancı mahkeme ilamının kısmen veya tamamen yerine getirilmesinin somut olayda söz konusu olmadığından anılan yabancı mahkeme ilamının tenfizini talep etme mecburiyeti doğduğunu, MÖHUK m.50’de düzenlenen yabancı bir mahkeme ilamının tenfizine karar verilmesi için aranan ön koşulun gerçekleştiğini, yabancı mahkeme tarafından hukuk davasına ilişkin olarak verilmiş ve kesinleşmiş bir ilamın mevcut olduğunu, aranan şartların 54. maddede sayıldığını, Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği Litvanya Cumhuriyeti arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma olduğunu, Litvanya Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında 10 Şubat 2004 tarih ve 5087 sayılı kanun ile onaylanan ve 20.04.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanarak 15 Ağustos 2004 tarihinde yürürlüğe giren 1995 tarihli “ Türkiye Cumhuriyeti ile Litvanya Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Hukuki ve Adli İşbirliği Anlaşması” nın mevcut olduğunu, İşbirliği Anlaşması Bölüm 2,m 19’da, akit taraflardan herbirinin, diğer akit tarafın ülkesinde verilmiş kararları, sözleşmede öngörülen şartlar altında tanınacağı ve tenfiz edileceği, hukuki ve ticari konularda verilmiş adli kararların tenfiz edilecek kararlar arasında yer aldığını, ilamın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verildiğini, MÖHUK 40. madde uyarınca, Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibarıyla yetki kurallarının tayin edeceğini, ilam konusu uyuşmazlık hakkında Türk Mahkemelerinin münhasır yetkili olmadığının görüldüğünü, uyuşmazlık yemek hizmet sözleşmesinden doğan borçtan kaynaklandığını, davacı ile davalı Şubesi arasındaki sözleşmenin 13’cü maddesinde, anlaşmazlık durumunda taraflarca ortak bir çözümün bulunamaması halinde Litvanya Cumhuriyeti kanunları tarafından belirlenen usul uygulanacağı düzenlemesinin yer aldığını, ilamın m 16’da belirtildiğini, hükmün kamu düzenine aykırı olmadığını, davalı ve şubesinin mahkemeye usulüne uygun çağrıldığını ve temsil edildiğini, tüm tenfiz şartlarının mevcut olduğunu, davanın harç ve teminattan muaf olduğunu, işbirliği anlaşmasının 1. bölüm 6 ya göre yükümlü olmadığını belirterek, MÖHUK m56 ve ilgili maddeleri uyarınca Litvanya Cumhuriyeti Vilnius Bölge Mahkemesinin 28.09.2020 tarihli ve Hukuk Davası No :E 2 -2961-933/2020 olan ilamın tamamen tenfizine, adli işbirliği anlaşmasının 6. maddesi ile MÖHUK m.48/2 uyarınca müvekkilinin her türlü teminattan harçtan ve her türlü ödemeden muaf tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, Vilnius İli Mahkemesinin kararının kesinleşmediğini, dava dilekçesi ve ekindeki belgelerin 29.06.2020 tarihinde müvekkili şirkete tebliğ edildiğini ve davaya karşı cevapların 30 gün içinde ilgili yabancı mahkemeye doğrudan sunulmasının talep edildiğini, cevap dilekçesinin yazılarak gönderildiğini, cevap dilekçesinde Litvanya Mahkemelerinin yetkisine de itiraz edildiğini, davacı ile … arasında müvekkili şirketin garantörlüğünde imzalanan sözleşmede Litvanya Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair açık bir hüküm bulunmadığını, Litvanya Cumhuriyeti yasaları tarafından belirlenen prosedüre uygun olarak çözüleceği belirtilmiş ise de bu hükmün şirket merkezi İstanbul olan müvekkili şirket açısından Türkiye Mahkemelerinin yetkisini ortadan kaldırmayacağını, taraflar arasında mahkemelerin yetkisi konusunda bir anlaşma ve kabul olmadığını, duruşmanın 08.09.2020 tarihinde yapılacağının taraflarına bildirildiğini, pandemi nedeniyle katılmalarının mümkün olmadığı ve ileri tarihe ertelenmesinin talep edildiğini ve dava süreci sonunda müvekkili şirkete mahkeme kararı ile ilgili bir tebligat ulaşmadığını, tenfiz talebine ilişkin davada öğrenildiğini, davacı vekilinin buna dair dava dilekçesinde ki bilgisinin gerçeği yansıtmadığını, ilamın tenfizi için yasal koşulların oluşmadığını, 50. madde gereğince kesinleşmiş mahkeme ilamının olmadığını, tenfiz için ön koşulun oluşmadığını, adli işbirliği anlaşma hükümlerine görede tenfizi gereken bir karar olmadığını, anlaşmanın 20. maddesi gereğince, kararın alındığı ülkenin iç hukukuna göre kesinleşmiş ve icra edilebilir olması ve karar ülkesinde verilmiş olan akit tarafın yetkili olması ve tarafların müdafaa hakkından mahrum edilmemiş olması koşullarının açıkça sayıldığını, dava konusu olayda bu koşulların oluşmadığını ,duruşmaya mazeret dilekçesinin gönderildiğini ancak duruşmada karar verildiğini ve bu kararın müvekkili şirkete usulüne uygun tebliğ edilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, cevap dilekçesinde ki savunmaların haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, yabancı mahkeme kararının tenfizi için bütün şartların mevcut olduğunu, ilamın Litvanya Kanunları Uyarınca kesinleştiğini, kararın, kararın alındığı akit tarafın ülkesindeki iç mevzuata göre kesinleştiğini, davalı vekilinin yabancı mahkeme kararının tebliğ edilmediği yönünde bir iddiada bulunma hakkının olmadığını, davalının mahkeme tarafından bir çok kez yazılı olarak ihtar edildiğini, kasten ve kötüniyetli olarak tebliğ konusundaki yasal yükümlülüğünü yerine getirmediğini, dava dilekçesi ile davalıya tebliğ edilen evraklardan birininde 26.05.2020 tarihli “ İhtar”(NOTICE) başlıklı yazı olduğunu, ihtarda, cevap süresi, delil durumu ve diğer usul kuralları hakkında davalının bilgilendirildiğini ve en önemlisinin tebligatı almaya Litvanya ‘da yerleşik bir yetkili atamaya davet edildiğini, bu yasal yükümlülüğe uymaması halinde doğacak hukuki sonuç hakkında ihtar edildiğini, davalının T.C Adalet Bakanlığı kanalı ile kendisine tebliğ edilen yasal ihtara/ tebligata rağmen yargılamanın tabi olduğu Litvanya kanunlarına aykırı olarak tebligatı almak için bir yetkili atamadığını ve mahkemeye bu konuda herhangi bir bildirimde bulunmadığını, davalının kolaylıkla bir tebligat yetkilisi atayabilecek imkana sahip olmasına rağmen bu yasal yükümlülüğü özellikle yerine getirmediğini, Litvanya Medeni Usul Kanunun 805. maddesi uyarınca Vilnius Bölge Mahkemesince davalı tarafa gönderilen / yöneltilen tüm belgelerin özel bir tebligat usulü aranmaksızın davalıya geçerli şekilde tebliğ edildiğini, dosya evrakını takip yükümlülüğünün davalıya ait olduğunu ,mahkemenin 30 Eylül 2020 tarihinde davalı vekillerine gönderdiği elektronik posta ekindeki 30.09.2020 tarihli verilen mahkeme kararına ilişkin rapor konulu rapor ile mahkemenin 28.09.2020 tarihli mahkeme ilamı hakkında davalıya bildirimde bulunulduğunu, söz konusu bildirimin Litvanya Medeni Usul Kanunun 121,122 ve 175 sayılı hükümlerine istinaden elektronik bildirim ve iletişim yöntemi ile yapıldığını, Türk tebligat hukuku kapsamında bir tüzel kişinin şubesinin işleminden veya düzenlemesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak şubeye yapılan tebligatın şirketin kendisine yapılmış sayılacağını belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde, kesinleşmiş mahkeme kararına ilişkin bilgi ve belgelerin dosyada mevcut olmadığını, yeni delil sunulmasına muvafakatlarının olmadığını, şubeye yapılan tebligatın şirkete yapılmış sayılacağı değerlendirmesinin dava konusu ile ilgisi olmadığını, müvekkili şirkete mahkeme kararının ulaşmadığını, yasal şartların bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:
Mahkemece, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, mahkeme kararının verilmesinden sonra davalı vekilinin mail adresine gönderilen 30.09.2020 tarihli “ Anlaşmazlık Konusunda Mahkemenin Verdiği Kararı Bildirir Rapor” başlıklı yazının Vilnius Bölge Mahkemesi tarafından davalı vekilinin mail adresine gönderildiği, Litvanya Medeni Usul Kanunun ilgili maddeleri kapsamında (m.121,122,175 gibi) mahkeme ile davalı avukatları arasındaki yazışmaların mail yolu ile yapıldığı ve mahkemenin davalı avukatlarına iletmek istediği yazıları mail adreslerine gönderdiği, davalı avukatların mahkemeye göndermek istediği yazıları mahkemenin mail adreslerine gönderdiklerinin anlaşıldığı, bu kapsamda Vilnius Bölge Mahkemesi tarafından davalı avukatlarına mail ile gönderilen 30.09.2020 tarihli E2 -2961-933/2020 sayılı yazıda mahkemenin uyuşmazlık konusunda 28 Eylül 2020 tarihinde karar verdiği belirtilerek kararın hüküm kısmının yazıldığı, buna göre Litvanya Kanunları uyarınca CPC madde 805 gereğince davalı adına düzenlenen belgelerin dosyaya dahil edilerek davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş sayılacağı, Litvanya Hukukuna göre Vilnius Bölge Mahkemesi kararına karşı 30 gün içinde temyiz yoluna başvurulmadığı, kararın kesinleştiği kanaatine varıldığı, tenfiz için sözleşmenin 20. maddesinde aranan ikinci şartı olarak karar ülkesinde verilmiş olan akit taraftaki makam, ülkesinde kararın icrası talep edilen akit tarafın iç mevzuatına göre yetkili olması gerektiği, uyuşmazlıkla ilgili Türkiye’de münhasır yetkili bir mahkeme olmadığından Litvanya Mahkemesinde dava açılmasında bir engel bulunmadığı, somut uyuşmazlıkta, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılıktan doğan alacak davasına ilişkin Litvanya Vilnius Bölge Mahkemesi tarafından verilen hükmün Türk Hukukunun hukuki düzeni, kamu düzeni ve genel ahlakın prensiplerine aykırılık oluşturmadığı kararın tenfizi için tüm şartları gerçekleştirdiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, Litvanya Cumhuriyeti Vilnius Bölge Mahkemesinin 28/09/2020 tarihli Hukuk Davası E2-2961-933/2020 ilamın tenfizine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 05.01.2020 TARİHLİ EK KARARI:
Mahkemece, istinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafa HMK 344. maddesi gereğince nisbi tarifeye göre hesaplanan bakiye 12.632,39 TL istinaf harcının, 50,00 TL istinaf avansının depo edilmesi için meşruhatlı davetiyeye rağmen kesin süre içerisinde istinaf harç ve avansın tamamlanmamış olduğu gerekçesiyle davalı şirketin HMK 344. maddesi gereğince istinaf talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ;
Karar ve ek karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili asıl karara karşı istinaf nedenleri olarak, mahkeme kararı aynen tekrar edilerek, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, koşulları oluşmayan davanın reddi gerektiğini, gerek sözleşme gerekse MÖHUK tenfizi dair hükümlerinin oluşmadığını, dava dilekçesinin müvekkiline tebliğinin kesinleşme anlamına gelmediğini, ön koşul olan kararın kesinleştiği anlamına gelmeyeceğini, adli yardım sözleşme koşullarının oluşmadığını, adli yardım sözleşme hükümlerine göre taraflar arasında hukuki ve ticari konularda verilmiş ticari mahiyetteki nihai kararların tenfize konu olabileceğini, adli yardım Sözleşmesinin 19/2’de kararın hukuki ve ticari konularda verilmiş adli kararlar olması gerektiği belirtilmiş ise de aynı zamanda nihai mahiyette olması gerektiğini, tenfiz şartlarının oluşmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabul kararının eksik inceleme ile verildiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili ek karara ilişkin istinaf nedenleri olarak, davanın tespit davası niteliğinde olup Harçlar Kanununa gereğince maktu harca tabi olduğunu, Harçlar Kanunun 15.maddesinde, değer ölçüsüne göre nisbi esas üzerinden işlemin nevi ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağının belirtildiğini, Yargıtay kararları gereğince tenfiz davalarında maktu harç alınması gerektiğini, emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2017/2417 Esas, 2015/1353 Esas vb ilamlarda tenfiz davalarının eda davası olmayıp, tespit davası niteliğinde olması nedeniyle harç ve vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerektiğinin belirtildiğini ifade ederek, ek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanun hükümleri ve iki ülke arasındaki işbirliği sözleşmesi gereğince yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Kanununun 15. maddesinde,” Harç alma ölçüleri “ başlığı ile yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nisbi esas üzerinden, işlemin nevi mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı düzenlenmiştir. Tenfiz davası bir eda davası niteliğinde değildir. Emsal Yargıtay ilamlarında belirtildiği üzere tespit davası niteliğinde bulunduğundan maktu esas üzerinden harç alınması gerekecektir. Bu nedenle mahkemenin nisbi tarife üzerinden hesaplanan harcın gönderilen ihtara rağmen davalı tarafça karşılanmadığı gerekçesi ile HMK 344. maddesi gereğince istinaftan vazgeçilmiş sayılmasına dair ek kararı isabetli olmamıştır. Bu nedenle işin esasının incelenmesi uygun görülmüştür.Taraflar arasında, davalı şirketin Litvanya’da yerleşik Şubesi ile yine Litvanya ‘da yerleşik davacı ile yemek hizmet sözleşmesi gerçekleştirdiği, davacı tarafça gerek davalı şirkete ve gerekse de davalının Litvanya ‘da faaliyet gösteren şubesine karşı 25.03.2020 tarihli dilekçe ile Vilnius İli Mahkemesine, borç, cayma parası, işlem faizi ve dava giderlerine hükmedilmesine dair dava açtığı, davalı şirketin mazeret bildirerek duruşmaya katılmadığı, davalı vekilleri ile yabancı mahkeme arasında mail yazışmalarının olduğu, Litvanya Cumhuriyeti İle Türkiye Cumhuriyeti Arasında 10 Şubat 2004 tarihli 5087 sayılı kanun ile onaylanan ve 20.04.2004 gün ve 25439 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, 15 Ağustos 2004 tarihinde yürürlüğe giren 1995 tarihli “ Türkiye Cumhuriyeti İle Litvanya Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Hukuki ve Adli İşbirliği Anlaşması” nın mevcut olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, yabancı mahkeme kararının gerek 5718 sayılı MÖHUK ve gereksede işbirliği anlaşması kapsamında tenfiz şartlarının oluşup oluşmadığı, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır.
Dosya kapsamından, davacı hizmet sağlayıcı, dava dışı davalı şirket Şubesi “ … “ hizmet alıcı olarak yer aldığı, 13 Kasım 2018 tarihli “ Yiyecek İçecek Sağlama Hizmeti Sözleşmesi “ imzalandığı, davacı tarafça 25.03.2020 tarihli dilekçe ile davalı ve şubesi hakkında Vilnius İli Mahkemesine dava açtığı, davalı vekili tarafından 08 Eylül de Vilnius Bölge Mahkemesinde görülecek duruşmaya katılamayacağının maille mahkemeye bildirildiği, mazeret dilekçesinin gönderildiği, Vilnius Bölge Mahkemesi tarafından davalı şirket vekillerinin mail adresine 30/09/2020 tarihli e2-2961-933/2020 karara dair “ Anlaşmazlık Konusunda Mahkemenin Verdiği Kararı Bildirir Rapor” başlıklı yazı ile 28 Eylül 2020 tarihli davada anlaşmazlık konusu hakkında verilen kararın ayrıntılı şekilde belirtildiği, raporun son paragrafında, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun Madde 805 uyarınca, yabancı tarafların dava ile ilgili dava belgelerini almak üzere Litvanya Cumhuriyetinde ikamet eden yetkili bir kişiyi vekil tayin etmesi gerektiği, davalı şirketin vekil tayin etmediği, yabancı tarafın vekil tayin ettiği kişiyi mahkemeye bildirmemesi halinde yabancı taraf adına düzenlenen tüm dava belgelerinin dava dosyasına dahil edileceği ve usulüne uygun şekilde ilgili tarafa gönderilmiş kabul edileceğinin belirtildiği, ekler kısmında Litvanya dilinde hazırlanmış 28/09/2020 tarihli Vilnius Mahkeme Kararı olduğunun belirtildiği, mail olarak davalı vekil adresine gönderildiği, 10/12/2020 tarihinde Vilnius Bölge Mahkemesi tarafından dava konusu kararla ilgili kararın 28/09/2020 tarihinde verildiği belirtilerek kararın özetlendiği ve kararın mail adresine gönderildiği, karar hakkında 30/09/2020 tarihinde bilgilendirildiği, kararın 28/10/2020 tarihinde yürürlüğe girdiği ve davacı şirketin dava belgelerinin Türkiye Cumhuriyeti yargı makamları tarafından tanınması ve uygulanması için resmî mühürle tasdik edilmesi için mahkemeye başvurulduğunun belirtilerek alt bölümün mahkeme mührü ve imzayı ihtiva ettiği anlaşılmıştır.5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un “1”. maddesinin 1. Fıkrasında, kanunun kapsamı, yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde uygulanacak hukuk, Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisi, yabancı kararların tanınması ve tenfizinin bu kanunda düzenlendiği, 2. Fıkrasında, Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir. Yasanın 24. maddesinde, sözleşmeden doğan borç ilişkilerinde tarafların açık olarak seçtikleri hukuka tabi olduğu, 40. maddede, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibarıyla yetki kurallarının tayin edeceği belirtilmiştir. Yasanın ikinci bölümünde “ Yabancı Mahkeme ve Hakem Kararlarının Tenfizi Ve Tanınması “ üst başlığı altında 50. maddede tenfiz kararına yer verilmiştir. 50. maddede, yabancı mahkemelerin hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de İcra olunanabilmesinin yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlı olduğu belirtilmiştir. Tenfiz şartları 54. maddede düzenlenmiştir. Maddede, yetkili mahkemenin tenfiz kararını hangi şartlar dahilinde vereceği bentler halinde belirtilmiştir. Bunlar, Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk Mahkemelerinden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması, ilamın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilamın dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı halde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması, hükmün açıkça kamu düzenine aykırı bulunmaması ve o yer kanunları uyarınca kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı itiraz etmemiş olması belirtilmiştir.19.08.2021 tarihli bilirkişi raporunda, sonuç olarak, Türkiye ile Litvanya arasında “ Türkiye İle Litvanya Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardım Sözleşmesi “ bulunduğu, tenfizi talep edilen Litvanya Vilnius Bölge Mahkemesinin 28.09.2020 tarihli, No E2 2961-933/2020 numaralı ilamın tenfizi konusunda bu sözleşme kapsamında bir değerlendirme yapılması gerektiği, bu kapsamda yapılan değerlendirme sonucunda da sözleşmede tenfiz için aranan bütün şartların gerçekleşmiş olduğu, tenfize engel bir durum bulunmadığı, Vilnius Bölge Mahkemesi kararının tenfizine karar verilebileceği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu, ayrıntılı, gerekçeli ve yeterlidir.
Mahkemece, bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle ve özellikle 5718 sayılı MÖHUK kanunu, hukuki ve adli işbirliği anlaşma hükümleri, dosya kapsamı, mail yazışmaları neticesinde kesinleşmiş olan yabancı mahkeme kararının tenfiz talebinin kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun asıl karar yönünden reddine, ek karara dair istinaf başvura ise tenfiz hükmü maktu harca tabi olduğundan kabulüne dair takdiren aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir .
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin 05.01.2022 tarihli HMK ‘nun 344’cü madde hükmü gereğince istinaftan vazgeçmiş sayılmasına dair ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, mahkemenin 05.01.2022 tarihli ek kararının KALDIRILMASINA,
2-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/151 Esas, 2021/1175 Karar ve 10/11/2021 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,
3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken harç peşin olarak alınmış olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf incelemesi sırasında davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/06/2022