Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/454 E. 2022/885 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/454 Esas
KARAR NO : 2022/885
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DAVA : İTİRAZIN KALDIRILMASI VE İFLAS (İİK 158))
KARAR TARİHİ: 06/07/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin …AŞ’nin vekili olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000.000 USD maddi ve 10.000.000 USD manevi tazminatın tahsili için Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/668 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, mahkemenin 30/05/2012 tarihli kararı ile 20.000.000 USD’nin tahsiline karar verildiğini, hükmün Yargıtay 19. HD’nin 26/12/2012 tarihli kararı ile bozulduğunu, mahkemenin bozma ilamına uyduğunu ve yargılamanın İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/678 Esas sayılı dosyasında devam ettiğini, bu sırada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/314 Esas sayılı dosyasında 10/04/2014 tarihinde lll AŞ’nin iflasına karar verildiğini, iflastan sonra da iflas masası tarafından müvekkili avukata vekalet verildiğini, lllAŞ ile davalılarlllll AŞ ve lllanayi ve Ticaret AŞ’nin grup şirketi olduğunu, lllAŞ’nin iflasından sonra müvekkili ile davalılll Holding AŞ arasında yapılan garanti sözleşmesi ve davalı llllSanayi ve Ticaret AŞ’nin düzenlediği garanti taahhütnamesi ile davalı şirketlerin, müvekkili lllile lllAŞ arasında iflastan önce imzalanan Avukatlık Ücret Sözleşmelerinden doğmuş ve doğacak alacakları llll AŞ’den bağımsız olarak üstlenmeyi taahhüt ettiklerini, 2014/678 Esas sayılı davada 01/10/2018 tarihli karar ile haksız bir şekilde davanın reddedildiğini, 2014/678 Esas sayılı dosyada davanın reddine karar verilmesinden sonra lll AŞ ve davalı Profilo şirketlerinin yönetim kurulu üyelerinin müvekkiline hasmane bir tavra büründüklerini, yapılan görüşmelerde müvekkilinin ücretinin ödenmesi karşılığında müvekkilinin takip ettiği üç dosyadan istifa dilekçesi vermesi hususunda anlaşıldığını, bunun üzerine müvekkilinin iflas idaresine 14/01/2019 tarihli istifa dilekçesi sunduğunu, ancak protokol taslağının kabul edilmemesi üzerine istifa dilekçesi iflas idare memurlarına ulaşmadan 15/01/2019 tarihli dilekçe ile istifanın geri alındığının iflas idaresine bildirildiğini, istifa beyanı muhataba ulaşmadan geri alındığından hiçbir sonuç doğurmayacağını, iflas idaresinin de istifayı işleme koymadığını, sonrasında müflis lll AŞ’nin iflas masasında çoğunluğa sahip olan davalı şirketlerin talebi ile 04/02/2019 tarihinde fevkalade alacaklılar toplantısı yapıldığını ve görev dağılımı adı altında İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/768 Esas ve İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/305 Esas sayılı dosyalarının Av llll tarafından takip edilmesine karar verildiğini, kararın müvekkili avukatın haksız azli niteliğinde olduğunu, Avukatlık Yasası’nın 172/1. maddesi uyarınca anlaşmayı yapan avukatın muvafakati ile iş sahibinin başka bir avukatı da kovuşturmaya katabileceğini, daha önce Av…’a davaların müvekkili ile birlikte görülmesi için muvafakat edilmişse de, davaların tek başına anılan avukat tarafından görülmesine ilişkin kararın 172/1. maddeye aykırı olduğunu, avukatın haksız azli halinde ücretin tamamının ödenmesi gerektiğini, borcu ödemeyi garanti eden davalıların asıl borçludan bağımsız olarak borcu ödemeyi üstlendiklerini, ancak alacaklarının tahsili için İstanbul 18. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyada başlattıkları takibe davalıların haksız itiraz ettiğini belirterek davalıların takibe itirazlarının kaldırılmasına ve depo emri tebliğine rağmen borcu ödememeleri halinde iflaslarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılar vekili cevabında; davacı avukatın iflas tasfiye aşamasında, masadan ücret talep etmeden karşı tarafa yükletilecek vekalet ücretinin kendisine ait olması koşuluyla vekil olarak görevlendirildiğini, sonrasında davacının kendi isteği ile vekalet görevinden istifa ettiğini, istifa dilekçesinin geri çekilmesine dair bir müessese bulunmadığını, hukukçu olan davacının istifa dilekçesinin irade fesadı ile sakatlandığını iddia edemeyeceğini, haklı bir sebep olmadan işi takipten vazgeçen davacının ücret isteyemeyeceğini, bu nedenle davacıya ödenen 332.668,08 USD ücretin iadesinin gerektiğini; davacının takip ettiği davada hukukçu olmasına rağmen 9 ayrı mütalaa aldırarak müflisi zarara soktuğunu, ayrıca müflisin zararına işlemler yaptığını; 03/06/2014 tarihli belgenin garanti sözleşmesi olmadığını, ayrıca ödemenin geciktirici şarta bağlandığını ve bu şartların gerçekleşmediğini, 03/06/2014 tarihli belge kefalet olarak kabul edilse bile davacı avukatın istifası nedeniyle müflisin vekalet borcu olmayacağından feri nitelikli kefalet borcunun da olmayacağını; davacı ve müvekkili… Holding AŞ arasında düzenlenen 20/05/2015 tarihli sözleşmenin garanti sözleşmesi şartlarını taşımayıp kefalet sözleşmesi olabileceğini, anılan sözleşmenin davacı ile …AŞ arasında yapılan 18/08/2008 ve 15/11/2012 tarihli avukatlık ücret sözleşmelerine dayanılarak yapıldığını, ancak 2008 ve 2012 yıllarında … AŞ şirketinin iflas erteleme davasının görüldüğünü ve iflas erteleme davasında yönetimin karar ve işlemlerinin geçerliliğinin kayyım onayına bağlı tutulduğunu, avukatlık ücreti sözleşmelerinde kayyım onayı bulunmadığından avukatlık ücret sözleşmelerinin geçerli olmadığını, 2014 yılında iflasına karar verilen ve tasarruf ehliyeti kısıtlanan … AŞ’nin fiilinin üslenilmesinin hukuken mümkün olmadığını, anılan sözleşmede belirtilen taliki şartların da gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, kefalet ve garanti sözleşmelerinin temel amaçlarının esas itibariyle asıl borç ilişkisinin tarafı olmayan üçüncü kişilerce, alacaklıya şahsi teminat verilmesi olduğu, davacının alacağına dayanak 03/06/2014 ve 20/05/2015 tarihli sözleşmelerin, kişisel teminat amacı ile verilmediği, söz konusu belgelerde davacı avukatın üçüncü kişi iflas masası yararına vekillik görevini eda etmesinin ve vekalet ücretinin ise davalılar tarafından ödenmesinin kararlaştırıldığı, bu nedenle alacağa dayanak belgelerin üçüncü kişi yararına sözleşme niteliğinde olduğu, davacı avukatın 14/01/2019 tarihli istifa dilekçesinin işleme konulmadığı ve davacının vekil olarak çalışmaya devam ettiği, ancak 04/02/2019 tarihli fevkalede alacaklılar toplantısı ile görev dağılımı yapılarak davacı avukatın 2014/678 Esas sayılı dosyasını takip etme imkanının ortadan kaldırıldığı, bu kararın azil niteliğinde olduğu, davacının haklı nedenle azledildiğinin ispatlanamaması nedeniyle Avukatlık Yasası’nın 174. maddesi uyarınca ücrete hak kazanacağı, davacının ücretinden mahsup edilecek ödemenin varlığının ispatlanamadığı, davalıların depo emri tebliğine rağmen borcu ödemediği gerekçesiyle davalıların iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ
Karar yasal süresinde davalılar vekili ve müdahil vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalılar vekili istinaf nedenleri olarak; 03/06/2014 ve 20/05/2015 tarihli sözleşmelerin üçüncü kişi yararına vekalet sözleşmesi olmadığını, kefalet sözleşmesi niteliğinde olduğunu, ancak kefalet sözleşmesi olmadığı farzedilecek ise garanti sözleşmesi niteliğinde olduğunun kabulü gerektiğini, garanti sözleşmesinin en önemli özelliklerinden birisinin garanti verenin borcunun, asıl borç ilişkisinden bağımsız ve başlı başına soyut bir borç niteliğinde olması olduğunu, takibe dayanak belgelerde başarı koşuluna bağlı ücret kararlaştırıldığını, oysa vekalet sözleşmelerinde sonucun taahhüt edilemeyeceğini ve başarı koşuluna bağlı bir ücret kararlaştırılamayacağını, tarafların da takibe dayanak belgelerin garanti sözleşmesi olduğunu kabul etmesine rağmen mahkemenin sözleşmeleri üçüncü kişi yararına vekalet sözleşmesi olduğunu kabul etmesinin doğru olmadığını, müvekkilli şirketlerin 20/05/2015 ve 03/06/2014 tarihli sözleşmelerde, davacının takip ettiği davalarda mahkemelerce hükmedilecek tazminatın müflis tarafından tahsili ile birlikte ödeme taahhüdünde bulunduğunu, oysa sözkonusu dosyaların derdest olduğunu ve şartın gerçekleşmediğini, müvekkillerinin anılan davaların kazanılmasında menfaati olduğundan şartın gerçekleşmesinin engellendiğinin de söylenemeyeceğini, davacı avukatın kendi isteği ile istifa ettiğini, istifanın iflas idaresinin hakimiyet alanına girmesi ile sonuçlarını doğuracağını, istifanın geri alınmasının karşı tarafın rızasına bağlı olduğunu ve davacının tek taraflı işlemi ile geri alınamayacağını, iflas masasının istifanın geri çekilmesine muvafakati olmadığını, 04/02/2019 tarihli alacaklılar toplantısında görev taksimi kararı verilmiş olması, görev taksimi kararına uyulması şartıyla istifadan vazgeçme beyanının kabul edilebileceği olarak anlaşılması gerektiğini, davacının istifasından sonra yeni bir vekalet verilmediğinden haksız azilden söz edilemeyeceğini, davacının 2014/678 esas sayılı dosyada davanın reddine karar verilmesi nedeniyle başarı primini tahsil etmek için görev taksimine ilişkin kararı haksız azil olarak gösterdiğini, görev taksimine ilişkin kararın davacıya tebliğinden sonra da davacının müflis ….AŞ’yi temsilen işler yaptığını, depo emrinde tahsil harcına yer verilemeyeceğini, yapılan ödemeler düşülmeden depo emrine esas alacağın belirlendiğini, bilirkişi kök ve ek raporlarında şartın gerçekleşmediği ve alacağın muaccel olmadığı belirtilmesine rağmen özel mütaalalara itibar edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
Müdahil vekili istinaf nedenleri olarak; taraflar arasında muvazaalı olarak davanın görüldüğünü, davacının haksız azledildiğini beyan etmesinden sonra bile ilgili davalarda işlem yapmaya devam ettiğini, delillerinin toplanmadığını, haksız olarak azledildiği ile sürülen dosyaların getirtilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE
Dava; takibe itirazın kaldırılması ve iflas talebine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davacı avukatın davalı …Holding AŞ ile aralarında düzenlenen 20/05/2015 tarihli sözleşme ile davalı … Sanayi ve Ticaret AŞ’nin tarafından düzenlenen 03/06/2014 tarihli belgeye dayanarak 1.829.524,00 TL’nin tahsili için davalılar aleyhine İstanbul 18. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında iflas yolu ile adi takip başlattığı, davalıların itirazı ile takiplerin durdurulduğu, bunun üzerine davacıların itirazın kaldırılması ve iflas talebi için bu davayı açtıkları görülmektedir.Mahkemece, davalı şirketlerin depo emrine esas miktarı mahkeme veznesine depo etmediği gerekçesiyle davalıların iflasına karar verilmiş, davalılar ve müdahil vekili hükmü istinaf etmiştir.İİK’nın 155. maddesi; “Borçlu iflas yoliyle takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur. Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir” hükmünü, aynı Yasa’nın 156/3 maddesi; “Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir.” hükmünü, 158/2 maddesi ise; Şu kadar ki, borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemiş veya itiraz ve defileri varit görülmemişse mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir.” hükmünü düzenlemektedir. Somut olayda, davacının ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde, borçluların muamele merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret mahkemesinden itirazın kaldırılması ve iflas talebi ile eldeki davayı açtığı, mahkemece davalıların takibe itirazının kaldırıldığı ve depo emri gereğinin yerine getirilmediği gerekçesiyle davalıların iflasına karar verildiği görülmektedir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 03/06/2014 tarihli belge ile 20/05/2015 tarihli “Garanti Sözleşmesi” başlıklı sözleşme çerçevesinde davacının alacağının bulunup bulunmadığı, anılan belgelerde belirtilen alacağın, davacının vekilliğini üstlendiği davalarda tahsilat yapılması şartına bağlanıp bağlanmadığı, davacı avukatın vekillik görevinden istifa edip etmediği, müflis … AŞ’nin görev taksimine ilişkin kararının davacı avukatın azli niteliğinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.Dosya kapsamından, davacı avukatın İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/678 Esas ve 2014/875 Esas sayılı dosyaları ile İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/305 Esas sayılı dosyasında … AŞ’nin vekilliğini üstlendiği, 10/04/2014 tarihinde … AŞ’nin iflasına karar verildiği, davalı … Holding AŞ’nin 20.05.2015 tarihli sözleşme ile davalı ….e Ticaret AŞ’nin ise 03/06/2014 tarihli belge ile davacı avukata ödeme taahhüdünde bulunduğu, 20/05/2015 tarihli sözleşmeye göre davacının müflis şirket aleyhine vekalet ücreti alacağına ilişkin açtığı kayıt kabul davasını geri almayı ve müflisle iflastan önce yapılmış sözleşmelerden doğan hakları için masadan herhangi bir talepte bulunmamayı kabul ettiği, davacı avukatın 14/01/2019 tarihli dilekçesi ile istifa ettiği, ancak 15/01/2019 tarihli dilekçesi ile istifasını geri aldığını beyan ettiği, müflis şirketin 04/02/2019 tarihli alacaklılar toplantısında masa vekilleri arasında görev dağılımı yapılmasına karar verildiği ve 2014/678 Esas ve 2012/305 Esas sayılı dosyaların davacı avukat dışında bir avukat tarafından görülmesine karar verildiği anlaşılmaktadır…. Holding A.S. ile davacı avukat arasında 20.05.2015 tarihinde düzenlenen Garanti Sözleşmesinde; “.. Holding AŞ., Av. …ile iflastan önce … arasında aktedilen 18.8.2008 ve 15.11.2012 tarihli avukatlık sözleşmelerinden doğmuş ve doğacak borcu müflis ….A.Ş.’den bağımsız olarak garanti veren sıfatıyla üstlenmeyi ve Av. …’a ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir.” hükmü ve
“İşbu garanti sözleşmesi bağlamında, … Holding A.Ş. yukarıda belirtilen davalarda(……) ve miktarın Artırılması sonucunda Mahkemelerce hükmolunacak tazminatın … A.Ş. veya İflas Masası tarafından tahsil edilmesi ile birlikte % 2’si ile (yüzde ikisi) ile bu tutarın KDV’sini -….San ve Tic. A.Ş. tarafından peşin ödenen tutara ek olarak – ödemeyi gayrikabili rücu olarak kabul,beyan ve taahhüt eder.” hükmü yer almaktadır.
Sözleşmenin son paragrafında ise “Ayrıca, garanti veren …. Holding A.Ş., Av. …’a herhangi bir sebeple vekaletname verilmemesi veya vekalet görevinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de, işbu sözleşmeden doğan borçların aynen devam edeceğini gayri kabili rüçu olarak kabul, beyan ve taahhüt eder” hükmü yer almaktadır.
Davalı…Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından düzenlenen 03/06/2014 tarihli belgede de “..mahkemelerce hükmolunacak tazminatın…tronik Sanayi A.Ş. veya İflas Masası tarafından tahsil edilmesi ile birlikte %2’si ile bu tutarın KDV’si -… Sanayi ve Ticaret tarafından peşin ödenen tutara ek olarak- … Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından ödenecektir (İflas Masasından sayın Sümer Altay’a yapılabilecek ödemeler bu tutardan mahsup edilecek veya şirkete iade edilerek mükerrerlik ortadan kaldırılacaktır)” hükmünü içermektedir. Diğer taraftan 20/05/2015 tarihli sözleşmede bu taahhütnamenin, 03/06/2014 tarihli aynı mahiyetteki taahhütnamenin teyidi niteliğinde olduğu ifade edilmiştir.Davacının takibine dayanak 20/05/2015 tarihli sözleşme ile 03/06/2014 tarihli taahhütnamede, vekalet ücreti ile tamamen örtüşmeyen bir risk üstenilmiş ve tahsilatla bağlantılı bağımsız, başka bir borç yaratılmıştır. Bu nedenle 20/05/2015 tarihli sözleşme ve 03/06/2014 tarihli belgenin garanti sözleşmesi ve garanti taahhüdü olduğu anlaşılmaktadır.Garanti sözleşmesi ile, garanti alanı, yapma şeklinde olumlu veya yapmama şeklinde olumsuz bir davranışa yöneltmek amacıyla, bu hareket tarzı sonucunda doğması muhtemel zararların karşılanması taahhüt edilmektedir. Garanti alanın bu hareket tarzı sonucunda ortaya çıkacak rizikoların üstlenilmesi taahhüt edilmektedir. Bu taahhüt garanti veren tarafından güvence altına alınmaktadır. Hangi riskin garanti altına alındığı belirlenebilir nitelikte olmalıdır. Garanti verenin, garanti alana karşı sorumluluğu bağımsız olup, asıl sözleşmenin varlığına ve geçerliliğine veya dava konusu olup olmadığına bağlı değildir. Diğer bir ifade ile, garanti veren, asıl borç ilişkisinden bağımsız şekilde yükümlülük altına girmektedir. Garanti sözleşmelerinin garanti borcu içeren bağımsız sözleşmeler olduğu da açıktır.Ancak davacının takibine dayanak sözleşme ve garanti taahhütnamesinde, davalılar, davacının vekil olarak görev yaptığı dosyalarda tahsil edilecek miktarın % 2’sini davacı avukata ödemeyi üstlenmektedir. Tarafların 20/05/2015 tarihli garanti sözleşmesinde serbest iradeleri belirlediği bu hükmün kendilerini bağlayacağı açıktır. Davalı … Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından düzenlenen 03/06/2014 tarihli garanti taahhütnamesinde de davalı şirket tahsil edilecek tutarın % 2’sini ödemeyi taahhüt etmiştir. Bu nedenle davalıların garanti taahhüdünün tahsilat şartına bağlandığı anlaşılmaktadır.TBK’nın 170. maddesi; “Bir sözleşmenin hüküm ifade etmesi, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinmeyen bir olguya bırakılmışsa, sözleşme geciktirici koşula bağlanmış olur.Aksi kararlaştırılmamışsa, geciktirici koşula bağlı sözleşme, ancak koşulun gerçekleştiği andan başlayarak hüküm ifade eder.” hükmünü düzenlemektedir.Somut davada davacının takibine dayanak 03/06/2014 tarihli belge ile 20/05/2015 tarihli Garanti Sözleşmesinde, davalıların garanti taahhüdü, anılan belgelerde belirtilen dava dosyalarında tahsilat şartına bağlanmış, ancak şart gerçekleşmemiştir. Bu nedenle henüz şart gerçekleşmediğinden davacının mevcut koşullarda alacağı talep edebilmesi mümkün görülmemiştir.Diğer taraftan davalıların müflis şirketin büyük oranda alacaklıları olduğu ve 04/02/2019 tarihli fevkalade alacaklılar toplantısında, 2014/678 Esas sayılı dosyanın davacı avukat dışında başka bir avukat tarafından görülmesine karar verildiği görülmektedir. TBK’nın 175/1 fıkrası; “Taraflardan biri, koşulun gerçekleşmesine dürüstlük kurallarına aykırı olarak engel olursa, koşul gerçekleşmiş sayılır.” hükmünü düzenlemektedir. Sözkonusu görev dağılımı kararının tahsilat şartına engel nitelikte olmayacağı, görev dağılımı kararına rağmen 2014/678 Esas sayılı dosyada hükmedilecek tazminatın tahsil edilebileceği açıktır. Bu nedenle görev dağılımı kararı, şartın gerçekleşmesine engelleme niteliğinde görülmemiştir. Kaldı ki anılan davalarda tahsilat yapılmasında davalıların menfaati de bulunmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacının alacağına dayanak garanti sözleşmesi ve garanti taahhütnamesinde, davalıların garanti taahhüdünün, garanti sözleşmesi ve garanti taahhütnamesinde belirtilen dava dosyalarında tahsilat şartına bağlandığı, ancak henüz şartın gerçekleşmediği anlaşıldığından mahkemece erken açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu nedenle davalılar ve müdahilin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından, HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince yeniden esas hakkında davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1- Davalılar vekili ile asli müdahil vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜNE,
2- İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/282 Esas, 2021/781 Karar ve 15/11/2021 tarihli kararının HMK 353/1b-2.maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-a)Davanın REDDİNE,
b) Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması her bir davalı yönünden ayrı ayrı alınması gereken 80,70 TL harçtan davacı tarafça peşin olarak karşılanan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL’ar harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
c) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
d) Davalılar … Holding AŞ, … Sanayi Ve Ticaret AŞ ve asli müdahil … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … Holding AŞ,… Sanayi Ve Ticaret AŞ. ve asli müdahil …’a VERİLMESİNE,
e)Davalılar tarafından yapılan 64,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
f) Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa İADESİNE,
4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından davalılar tarafından karşılanan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından asli müdahil tarafından karşılanan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
5- Davalıların yapmış olduğu 221,40 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
6- Asli müdahilin yapmış olduğu 221,40 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak asli müdahile VERİLMESİNE,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 164. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.06/07/2022