Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/336 E. 2022/527 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/336 Esas
KARAR NO: 2022/527
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2021
NUMARASI: 2019/361 Esas, 2021/1026 Karar
DAVANIN KONUSU: Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatife 1988 yılında üye olduğunu, Kooperatifin 312 dönüm arsasına borçsuz olarak ortak olduğunu, seneler sonra bazı blokların tamamlanmış olmasına rağmen, müvekkiline kurada tarla vaziyette, topraktan maket üzerinden Dörtlü … bloklardan … nolu dükkanın çıktığını, 1995-1996 yıllarında davalı kooperatif yetkililerinin”.. nakit sıkışıklığımız var imar fazlası yerler çıktı, sana 1-2 dükkan verelim “demeleri üzerine; Altılı … Blok: … ve Altılı … Blok:… nolu dükkanları peşin para ile borçsuz olarak devraldığını, her iki dükkanın müvekkiline teslim edildiğini ancak dükkanların aşırı rutubetli, küçük ve bodrum kat olduğundan kullanılamadığını, davalıların, bir yıl içerisinde bitirecekleri sözü ve telkini ile müvekkilinin dörtlü … bloklardan … ve … nolu dükkanları proje üzerinden aldığını, … ve … nolu dükkanlar için müvekkilin ödemesi gerekenden çok daha fazla bedelli çek ve senetleri tapu sırasında masraf çıkması halinde kullanılabileceği hesabıyla avans niteliğinde kooperatife verdiğini, 1999 tarihinde teslimi gereken dükkanların 2103-2014 yıllarında ancak bitirilebildiğini, yine … Bloğunda teşhir amaçlı … nolu dükkanın Beyazıt … Noterliğinin 04.08.2000 tarih, … yevmiye no ile, üçüncü şahıstan borçsuz devir alındığını, her ne kadar inşası bitmiş ise de, … bloğu olarak anılan bu yere toptancıların gelmediğini, zincirlerle kapalı, boş durduğunu, davalı kooperatifçe buraya hiçbir güvenlik v.s hizmet verilmediğini, müvekkilinin aldığı önceki dükkanları aşırı rutubetli ve bodrum olması, diğer dükkanlarında zamanında inşa edilip teslim edilmemesi nedeniyle sağlıklı çalışma ortamı bulamadığını, sinüzit boşluğunda meydana gelen tümör nedeniyle uzun süre tedavi gördüğünü, uzun süre tedavi gören müvekkilinin B: … ve C:… nolu dükkanların tamamlanması üzerine eşyalarını bu iki dükkana taşıdığını, ancak bu dükkanlarında su içinde kalması, nem, rutubet oluşması nedeniyle burada da çalışamadığını, davalı kooperatife verdiği dilekçe ile, altılı dörtlü Bloklardan, … Blok:… ile C:… nolu dükkanların; … Blok …Kat … nolu (yeni no: …) 176.m2 dükkan ile değiştirilmesini talep ettiğini ve değişikliğin gerçekleştiğini, müvekkilinin … ve … için davalı kooperatife hiç bir borcunun bulunmadığını, …’un takasla, borçsuz alındığını, müvekkilinin daha sonra 30.000.TL değerindeki eşyalarını … nolu çarşı bloğundaki dükkana taşıdığını, davacının üyesi olduğu davalı kooperatife hiçbir borcu olmadığı halde, muhasebe elemanı kooperatifin kurucu üyelerinden olan ve fiilen kooperatifte geniş yetkiler kullanan davalı …’ın, önce tapular verilecek intikal vs masraf lazım diyerek müvekkilinden 55.000.00.TL bedelli bono vermesini istediğini, yanında başkan vekili … olduğu sırada müvekkilden bononun alındığını, daha sonra 30.000.00.TL ödenmesi halinde senedin geri iade edeceğinin belirtildiğini, müvekkilinin yok pahasına oturduğu evini satarak davalı Kooperatifin, … Bankası Beyazıt şubesine ait hesabına 22.10.2010 tarihinde 30.000.00.TL’yi ödeyerek senedi geri aldığını, kooperatiften peşin dükkan alımında aidat ödemesinin alınamayacağını, 16.09.2014 tarihinde yapılan genel kurulda davalılardan kooperatif başkanı olan … Çoruh ve arkadaşlarının seçimi kaybettiğini, henüz sandıklarda oy sayma işlemi devam ederken davalı …’ın Kooperatif evraklarını yok etmeye çalışırken suçüstü yakalandığını, davalı … hakkında Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığında soruşturma başlatıldığını, müvekkilinin konuyu araştırdığında; davalı …’ın Kooperatif Başkanının imzalarını taklit ederek, yönetim kurulu ve karar defterlerine, çek koçanlarına imzalar attığını, pek çok üyenin ödemelerini muhasebede göstermeyerek sahte imzalarla ihraç kararları aldırttığını. bu şekilde müvekkiline ait ödemelerinde muhasebe hileleri ile, resmi belgelerde sahtecilik ve dolandırıcılık yapılmak suretiyle kooperatif hesabında gösterilmeyip, borçlu gösterildiğini, rahatsız olduğu dönemde bu işlere vakıf olamamasından da faydalanarak, usulsüz tebligatlarla gıyabında kooperatiften ihraç edildiğini, sahtecilik yapılarak, adına tahsis edilen dükkanlara ait paylar yönünden 5-6 yıl öncesinden ihraç edildiğini haricen öğrendiğini, müvekkilinin, davalılar ve tüm kooperatif yönetici ve muhasebe çalışanları hakkında Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına … soruşturma no ile şikayette bulunduğunu, soruşturmaların devam ettiğini, müvekkili adına tahsisli, Dörtlü … bloklardan … -… ve … nolu dükkan, … Bloğunda … nolu (yeni numarası …) dükkan ile … (eski numarası …) adına tahsisli yerler yönünden ihraç kararının yok hükmünde olduğunu, kooperatif yöneticileri tarafından 2010 yılında müvekkilinden 55.000.00TL değerinde bono alınarak ve 30.000.00.TL. tahsilat yapıldıktan sonra müvekkiline bononun iade edilerek kooperatif üyeliğinin devam ettiğinin kabul edildiğini, fiili olarak üye muamelesi gördüğünü belirterek: davalı Kooperatifçe, … Bloğu:… yeni no …, Dörtlü … Blok: …, …, … nolu ve … eski no … olarak müvekkil adına tahsisli dükkanlara tekabül eden …, …, …, … ve … nolu paylara bağlı kooperatif üyeliği yönünden hile ve sahtecilikle alınan ihraç kararının iptali ile davacının üyeliğinin geçerliliğinin tespitine, davacıya tahsis edilen her bir dükkan için davalı Kooperatife fazladan ödenen bedellerin tespiti ile, davalı kooperatife yapılan fazla ödemeler nedeniyle belirsiz alacak davası olarak şimdilik davalılardan müşterek ve müteselsil olarak; 1.000.00.TL.’nin tahsiline, 5.000.TL. manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği sahte işlem tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalı … ve -…’tan tahsiline, her bir dükkan yönünden, mahrum kalınan kullanma bedeli olarak şimdilik; l.000,00.TL’nin olay tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil tahsiline, … Bloğu … )yeni no:… nolu dükkanda davacı eşyalarının tazmini yönünden şimdilik 1.000.00.TL’nin olay tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil tahsiline, davacıya ait, … mahallesi … Bulvarı, … sitesi … Blok … numaralı kooperatiften tahsisli dairenin satışı nedeniyle, davacının uğradığı zararın, belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1.000.00.TL.’sinin satış tarihinden İtibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil olarak tahsiline karar verilmesini, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda yukarıda numaraları yazılı, davacıya tahsisli dükkanların dava tarihi itibariyle rayiç değerlerinin tespiti ve davacının kooperatife yaptığı ödemelerin tespiti ile her üç davalıdan müşterek ve müteselsil olarak fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik; belirsiz alacak davası olarak; … nolu dükkan yönünden 10.000.TL. diğer dükkanlar dan her biri için 5.000.00.TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL maddi tazminatın ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, 5.000.TL manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği sahte işlem tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalı … ve -…’tan müşterek ve müteselsilen tahsiline, her bir dükkan yönünden, mahrum kalınan kullanma bedeli olarak 1.000,00.TL’nin olay tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, … Bloğu … )yeni no:… nolu dükkandaki davacı eşyasının tazmini yönünden şimdilik l.000,00.TL.nin olay tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, davacıya ait, … mahallesi … Bulvarı, … sitesi …Blok … numaralı kooperatiften tahsisli daireyi satmak zorunda kaldığından, uğradığı zararın davalılardan tazmini için belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1.000,00.TL’sinin olay tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil olarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili yönünden davalı Koop. Temsilcisi, yöneticisi veya denetçisi sıfatı hiçbir zaman olmadığından davanın husumet nedeniyle reddine, kooperatif üyeliğinden çıkarma nedeniyle 3 aylık hak düşürücü süre geçirildiğinden, diğer talep ve iddiaları bakımından zaman aşımı süresi geçtiğinden taleplerinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin diğer davalı S.S. İstanbul … Yapı Kooperatifi’nin 16.09.2014’e kadar yönetim kurulu başkanlığı görevini ifa ettiğini, davacının ileri sürdüğü tazminat istemleri, değeri itibariyle bizzat bilmesi gereken kalemlerden oluştuğunu, bu durumda, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararı ve miktarını belirterek bu değer üzerinden dava harcını ikmal etmesi gerektiğini, hak düşürücü sürenin dolmuş olduğunu, davacı tarafa ortaklıktan çıkarma sürecinde yasal bildirimlerin yapıldığını, müvekkiline yönelik doğrudan ve açık bir isnadda bulunmamakla beraber hakkındaki çıkarma kararının sahtecilikle alındığını ileri sürmüş olduğunu, davacı hakkındaki tüm işlemleri kooperatif yönetici sıfatıyla gerçekleştiğini, davacının müvekkiline yönelteceği herhangi bir istemin hukuki temeli olmayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sitesi Yapı Kooperatifi vekili cevap dilekçesinde özetle; Kooperatif ortaklığının sona erdiğini, ihraç kararlarının tebliğinden itibaren 3 aylık süre içinde iptal davası açılmaması nedeniyle kesinleştiğini, ihraç kararının kesinleşmesinden sonra genel kurul toplantılarına çağrılmadığını, 4036 nolu ortaklıkla ilgili ihraç kararının 2007 de …, …, …, … nolu ortaklıkları ile alınan ihraç kararlarının ise 30.06.2008 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının bu ihraç kararlarına karşı 3 aylık süre içinde iptal davası açmaması nedeniyle kesinleştiğini, kaldı ki taleplerin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi; 11/10/2016 tarih, 2014/1344 E. 2016/633 K. Sayılı kararı ile davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dairemiz 14.03.2017 tarih, 2017/206 E, 2017/246 K. Sayılı kararı ile “…Davacı, kooperatifçe genel kurullara çağrıldığını, yaptığı ödemelerin davalı kooperatifçe kabul edildiğini belirterek ihraç kararının iptali ile kooperatif ortaklığının devam ettiğinin tespitini istediğine göre, ihraç kararından sonraki tüm genel kurul tutanakları getirtilerek konusunda uzman bir bilirkişi aracılığıyla davacının genel kurullara çağrılıp çağrılmadığı, hazirun cetvellerinde adının olup olmadığı, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi gözönüne alınarak davacının delil listesinde bildirdiği ödeme belgeleri, kooperatifin defter ve kayıtları, ödemelerin iade edilip edilmediği ayrıca davacı tarafından ödemelerinin bulunduğu iddia edilerek bu bedeller ile birlikte mahrum kalınan kullama bedellerini de istendiğinden bu iddialarında incelenerek, konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alındıktan sonra davalı kooperatifin yapılan ödemeleri hesabına alıp ihraç kararı kesinleşmiş ise kesinleşmesinden sonra davacıyı ortak olarak benimseyip benimsemediği hususları üzerinde durulup karar verilmesi gerekirken, davacının gösterdiği hiçbir delil toplanıp değerlendirilmeden sadece davalının savunmasına ve dosyaya sunulan yönetim kurulu ihraç sürecine ilişkin karar ve belge fotokopileri ile ödemelerin iade edildiğine ilişkin Tevdi Mahalli Tayinine dair Küçükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/4 D.İş dosyası yeterli görülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır…” gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemiz kaldırma kararından sonra mahkemece 29/11/2018 tarih, 2017/296 E. 2018/1339 K. Sayılı kararı ile “…Davacının 5 üyelikle ilgili ihraç kararlarının davacıya tebliğ edildiği, 3 aylık hak düşürücü süre içinde ihraç kararının iptali davası açmadığı, davacının 2010 yılında kooperatif banka hesabına yatırdığı 30.000 TL’yi kooperatiften ihraç edildikten 2 sene sonra 22.10.2010 tarihinde, üyeliği gereği bildiği davalı kooperatifin … bankası Beyazıt Şubesine gönderdiği, yatırılan bu paranın kullanılmayarak davacıya geri iade edildiği, kooperatifin 2009-2016 tarihleri arasındaki genel kurul hazirun cetvellerinde ortak olarak gösterilmemesi ve genel kurul toplantılarına çağrılmaması nedeniyle davacıyı sonradan da olsa zımnen ortak olarak da görmediği, davacının 7.406,39 TL olarak o güne kadar 5 hisse karşılığı ödeme yaptığı, K.çekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/4 D. İş dosyasında tevdii mahalli kararı gereği 5.729,65 TL’nin … adına açılan hesaba yatırılması yönünde tevdi mahalli kararı verildiği, Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve haklarının 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı, davacıya yapılan ihraç kararlarının kesinleştiği, davanın açılma tarihi dikkate alındığında ödemelerin de geri iadesine yönelik taleplerin 5 yıllık zaman aşımı süresinin geçirilmiş olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Dairemiz 09.05.2019 tarih, 2019/615 E. 2019/877 K. Sayılı kararı ile kararda gerekçe bulunmadığı gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece bu defa, iddia, savunma ve bilirkişi raporuna göre; davacının davalı kooperatifte 5 ayrı üyeliğinin bulunduğu ve 1163 sayılı kanun ve ana sözleşme hükümlerine uygun olarak ihraç ihtarnamelerinin usule uygun olarak davacı tarafa tebliğ edildiği, en son yapılan tebliğ tarihinin 30/06/2008 olduğu, davalı kooperatif tarafından davacının ihraç kararından sonra ortak olarak benimsemediği, davacının ihraç kararının tebliğinden yaklaşık iki yıl sonra davalı kooperatife 30.0000 TL ödeme yaptığı, davalı kooperatif tarafından dosya içeriğine göre iş bu paranın kooperatif işlemlerinde kullanılmadığı, davacıya iade edildiği ve ödemeden sonra davacı tarafın toplantılara çağrılmadığı, dosya içerisinde bulunan Sulh Hukuk Mahkemesinin değişik iş dosyasının, davalı kooperatifin çıkma payı alacaklarını ihraç edilen ortaklara ödenmesi yönünde tevdi mahalli tayini talebine ilişkin olduğu, davacının tüm üyeliklerinin ihraç kararı ile sona erdiği bu sebeple mahrum kalınan kira kaybı ve daireyi satması sebebiyle uğrayacağı zarar olamayacağından bu yöndeki talebinin de yerinde olmadığı, kaldı ki dosya içeriğine göre, davacının 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde ihraç kararının iptali davası açmadığı, ödemelerinin geri iadesi, davalı tarafta bulunan davacı eşyalarının tahsili talepleri yönünden ise 5 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolduğu, davacının manevi zarara uğramadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin davalı Kooperatifte, ihraç kararlarının verildiği tarihte, her birinin değeri 1.250.000 USD’nin üzerinde değere ulaşmış, kendisine tahsis edilmiş 5 adet işyeri ile ilgili üyeliği bulunduğunu, her bir üyelik için de yapılmış ödemeler olduğunu, müvekkilinin üyelikten çıkarılmasının, yukarıda belirtilen değerdeki işyerlerini haksız olarak Kooperatife edindirmek ve çıkar ilişkisi sonucu üçüncü kişilere aktarılmak amacıyla yapıldığını, müvekkilinin Kooperatif yöneticileriyle görüşmesi sonucu; kendisinden ödeme yapılmasının istendiğini, müvekkilinin de Banka havalesiyle 30.000,00 TL’yi Kooperatif hesabına havale ettiğini, havaleden haberi olan Kooperatifin, bu bedeli ertesi gün çektiğini, müvekkilinin Genel Kurul Toplantılarına da davet edildiğini, arıca davalı Kooperatifin üyeler arasında eşitlik prensibine aykırı davrandığını, bazı üyeleri koruduğunu, bazılarını ise cezalandırdığını, bunu bilen müvekkilininde fazla ödemesi olmasına rağmen, istenen ödemeyi yaptığını, müvekkilinin 5 üyeliğinin bulunduğunu, her üyelik için, yapmış olduğu ödemelerin hatırı sayılır boyutta olduğunu, müvekkilinin sadece bir üyeliği için yaptığı ödemelerin diğer üyeliklerine olan borcundan kat be kat fazla olduğunu, burada kooperatifin takas mahsup sistemini uygulaması gerektiğini, kooperatifin kötüniyetli olduğunu, mahkemece, müvekkilinin fazla ödeme yapıp yapmadığı konusunda bir araştırma yapılmadığını, müvekkilinin fazla ödemesi bulunması durumunda çıkarma kararının yasal dayanaktan yoksun hale geleceğini, sahtecilik ile görevi kötüye kullanmanın gündeme geleceğini, 09.07.2018 günlü bilirkişi raporundaki tespitlerin görmezden gelindiğini, 09.07.2018 günlü bilirkişi raporunun 7 nci sayfasının 3 üncü paragrafındaki açıklamanın dikkat çekici olduğunu, ”Söz konusu bu inceleme tarafları dosyaya sunduğu belgeler çerçevesinde yapılmış olup Uzmanlık alanımın Mali Müşavir olmaması nedeniyle Kooperatifi’nin yasal muhasebe defter ve belgeler üzerinde incelemenin yapılmamış olduğu, Kooperatifi’nin yasal muhasebe defter ve belgeler üzerinde incelemenin ise uzman mali müşavir ile yapılması gerekeceğidir.” tespitinin yapıldığını, uzman bir Mali müşavir tarafından inceleme yapılmış olsaydı; müvekkili tarafından yapılan ödemelerin miktarının ortaya çıkacağını, mahkemenin BAM kaldırma kararının gereğini yerine getirmediğini, 03.10.2007 Tarihinde 10 günlük ihtar ile 15.11.2007 tarihli ikinci ihtarda borcun açıkça belirtilmediğini, çıkarma kararının ise; 16.06.2008 tarih ve 65 sayısıyla verildiğini, bu sırada üyeler uyutulduğunu, bu ihtarların önemsiz olduğunun söylendiği ve üyeleri ödemeye sevk edildiğini, bu söze inanan müvekkilinin de, dairesini düşük bedelle satarak, ödeme yaptığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti ile ihraç kararının iptali, fazla ödemeler nedeniyle yatırılan bedellerin istirdatı, mahrum kalınan kullama bedeli, 371 nolu dükkan eşyaları ile birlikte devredildiğinden eşyalarının tazmini, bütün bu olaylar nedeniyle evini satmak zorunda kaldığından uğradığı zararın tazmini ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Mahkemece uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu alınmıştır. 09.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacının, davalı kooperatif (5 hisse üyeliği) üyesi iken genel kurul kararlarıyla ödemesi gereken tutarları ödememesi sebebiyle ortaklık ihraç edildiği ve 4036 nolu ortaklığı ile ilgili ihraç kararının 08.10.2007’de, …, …, …, … nolu ortaklıkları ile alınan ihraç kararlarının İse 30.06.2008 tarihinde kanun ve ana sözleşmede belirlene usul ve şartlara uygun olarak tebliğ edildiği, davacının, davalı kooperatif nezdinde ki 5 adet üyeliği hakkında ve her biri için alınan ihraç kararına karşı 3 aylık hak düşürücü süre içinde ihraç kararının iptal davasını açması gerekirken açmadığı, huzurdaki iptal davasının ise harç makbuzundan da tevsik edildiği üzere 01.12.2014 tarihinde açmış bulunduğu dikkate alındığında ihraç kararlarına karşı iptal davasının kanun ve ana sözleşmede öngörülen 3 aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığının kabul edilmesi gerekeceği, davacının tüm üyeliklerden ihraç edildikten sonra davalı kooperatifin 2008 yılından sonra yapılan genel kurul toplantılarına çağrılmadığı gibi 2009,2010,2011, 2012,2013, 2014, 2015,2016 tarihinde yapılan genel kurul hazirun cetvellerinde ortak olarak gösterilmemiş olduğu, davacının ihraç edildikten 2 sene sonra, 22.10,2010 tarihinde, üyeliği gereği daha önceden bildiği davalı kooperatifin … Bankası Beyazıt Şubesinde bulunan banka hesabına göndermiş olduğu 30.000.TL’lik ödemenin de tek başına ortaklığa kabul anlamına gelmeyeceği, davacının davalı kooperatif hesabına 2010 yılında yatırdığı 30.000 TL’lik ödeme ile kooperatif tarafından zımnen ortak olarak benimsediğinin kabul edilebilmesi için davacıyı 2010 yılından itibaren genel kurul toplantılarına çağırması, hazirun cetvellerinde ortak olarak göstermesi ve banka hesabına yatan parayı da kooperatifin işlerinde bir fiil kullanması gerektiği, davalı kooperatifin, davacının sonradan yatırdığı 30.000.TL’yi kooperatif iş ve işlemlerinde kullanmadığı gibi davacıya geri iade etmesi yönündeki eylemleri ve kooperatifin 2009, 2010, 2011,2012,2013,2014,2015,2016 tarihinde yapılan toplantılarına çağırmaması, genel kurul hazirun cetvellerinde ortak olarak göstermemesi nedeniyle, davacıyı ortak olarak görmediği ve benimsemediğinin kabulünün gerekeceği, davacının dosyaya ibraz ettiği makbuzlara göre ödemeler toplamının 6.276.939.390 TL (Yeni TL karşılığı 6.277,00.TL) olduğu, davalı kooperatif kayıtlarına göre ise … nolu hisse için 1.676.74.YTL, 2674 no hisse için 1.135.2LTL, … nolu hisse için 1.722-48, … nolu hisse için 1.451.17.TL, … nolu hisse için ödediği 1.420-79.TL olmak üzere 5 hisse karşılığı toplam ödeme tutarının 7.406,39 YTL olduğu, davacının davalı kooperatiften ihraç edildiği ve bu ihraç kararlarının 30.06.2008 tarihinde kesinleştiği, davanın 01.12.2014 tarihinde açıldığı dikkate alındığında davacının ödemelerinin geri iadesine yönelik talepleri yönünden 5 yıllık zamanaşımı süresinin de geçirilmiş olduğu belirtilmiştir. Davacının … nolu üyeliği sebebiyle alınan ihraç kararının davacıya İstanbul … Noterliğinin 02.10.2007 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile 08.10.2007 tarihinde, … nolu üyeliği sebebiyle alınan ihraç kararının İstanbul … Noterliğinin 20.06.2008 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile 30.06.2008 tarihinde, … nolu üyeliği sebebiyle alınan ihraç kararının İstanbul … Noterliğinin 20.06.2008 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile 30.06.2008 tarihinde, … nolu üyeliği sebebiyle alınan ihraç kararının İstanbul … Noterliğinin 20.06.2008 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile 30.06.2008 tarihinde, … nolu üyeliği sebebiyle alınan ihraç kararının İstanbul … Noterliğinin 20.06.2008 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile 30.06.2008 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, Küçükçekmece Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan değişik iş dosyasında, davalı kooperatifin, kooperatif üyeliğinden ihraç edilen ve ihraç karan kesinleşen bir kısım üyeler ile birlikte davalı …’nın ortaklıktan çıkma payının ödenmesine İlişkin Tevdii mahalli tayini davası olduğu, mahkemenin 29.01.2019 tarihli 2009/4 K sayılı ilamı gereğince davalı … yönünden (tevdii Mahalli tayini davasının) davanın kabulü ile …’ya çıkma payı alacaklarının ödenmesi için … Cennet Şubesinde adına açılacak hesaba 5.729.65.TL’lik ayrılma payı alacağının yatırılması için tevdi mahalli tayinine karar verildiği anlaşılmaktadır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca ihraç kararının tebliğinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları kesinleşir. İptal davası açma süresinin başlaması için, kararın ortağa usulüne uygun tebliği zorunludur. Ortağın ihraç kararını haricen öğrenmesi sonuca etkili değildir. Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortaklarla hesaplaşma, 1163 sayılı kooperatifler kanunun 17 maddesinde, ” Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde haklan olup olmadığı ve bu hakların nelerden İbaret bulunduğu ana sözleşmede gösterilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır. Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki İade ve ödemeler, ana sözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir. Bu durumda kooperatifin muhik bir tazminat isteme hakkı saklıdır. Çıkan veya çıkardan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları isteyebilecekleri günden başlayarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar,” Şeklinde düzenlenmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3. maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3. maddesinde ise; “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 98. maddesi yollaması ile dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesinde yöneticilerin ortağa karşı da sorumluluğu düzenlenmiştir. Yönetim kurulu üyelerinin yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı davranışları ile ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışları, ortakların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararıdır. Yöneticilerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar da söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Esasen, bu zararın üçüncü kişinin gördüğü zarardan tek farkı, ortak olmanın sonucu olmasıdır. Ortaklar doğrudan zarara ilişkin tazminatın kendisi adına hükmedilmesini isteyebilirler. Öncelikle hile nedenine dayalı bir davanın dinlenebilmesi için ileri sürülen vakıaların hile olarak kabul edilmesi ve akdin diğer tarafının hile yaptığının ispatlanması gereklidir. YHGK’nın 15.12.2004 tarih ve 14-558 E, 4-722 K; 09.02.2005 tarih ve 1-7 E, 47 K sayılı ilamlarında açıklandığı üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı korumak yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede yanıltma söz konusudur. Hile koşullarının varlığı halinde aldatılan taraf, hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Bunun yanı sıra, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması da hiçbir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, def’i yahut dava yoluyla bu hak kullanılabilir. Somut uyuşmazlıkta, ihraç kararlarının davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, 30.06.2008 tarihinde kesinleştiği, 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde ihraç kararlarının iptali konusunda dava açılmadığı, davalı kooperatifin ihraç kararından sonra davacının üyeliğe zımmen kabulü konusunda işleminin bulunmadığı, davacının davalı yöneticiler için talebinin de bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde yapılmadığı, davanın 01.12.2014 tarihinde açıldığı, davacının diğer talepleri yönünden de 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/04/2022