Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/280 E. 2022/663 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/280 Esas
KARAR NO: 2022/663
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2021
NUMARASI: 2019/605 Esas, 2021/963 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/05/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalıya yazılım hizmeti verdiğini, davalının müvekkiline ait ürünleri kullandığını, davalının sözleşmeyi süresinden önce haksız olarak feshettiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile projesi için davalı firmanın Sözleşme de düzenlenen 2 yıllık taahhüt süresi dolmaksızın Sözleşmeyi erken biçimde sona erdirmesinden dolayı geçersiz hale gelen ücretsiz (aylık 850,00 TL üzerinden 3 aylık ücretsiz kullanım bedeli olarak toplamda alınması lazım gelen fakat alınmamış tutar olan 2.550,00-TL için şimdilik 2.000,00-TL) ve indirimli kullanım (6 aylık kullanıma karşılık indirim tutarı toplamı 170,00 TL X 6 ay (temmuz – aralık 2016 dönemi) = 1.020,00 TL) ile geliştirme bedellerinin (9 adam/gün 1.000,00 TL X 9=9.000,00 TL için şimdilik 2.000,00 TL), Projesi için 42,000 USD proje bedeli olarak kararlaştırılan tutarına karşılık şimdilik 10.000;00 TL’sinin, Projesi için 850,00 TL aylık premium tarifesinden 11 ay kullanıma karşılık = 9.350,00TL için şimdilik 2.500,00TL nin ticari temerrüt faiziyle birlikte hesaplanarak davalı firmadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen … & … SÖZLEŞMESİ’nin (Ek – 1) “Yetkili Mahkeme” başlıklı 12.maddesinde ” işbu sözleşmeden kaynaklanan her türlü uyuşmazlık ve ihtilafın çözümünde İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Müdürlükleri yetkili kılınmıştır.” düzenlemesinin bulunduğunu, davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, dava dilekçesinde farklı başlıklar altında yer alan projelerden üzerinde anlaşma sağlanan tek projenin müvekkilinin internet siteleri (protel ve propera) için canlı destek ve chatbot hizmeti alınması olduğunu, davacının varlığını iddia ettiği diğer projeler üzerinde sözlü yahut yazılı hiçbir anlaşma bulunmadığı gibi davacı tarafından tamamlanmış bir proje/geliştirme de bulunmadığını, davacının dava dilekçesinde belirttiği 3 ayrı alacak talebinin ayrılarak sözleşmeden kaynaklanan … ve … ve canlı destek sistemlerine ilişkin talepler hakkında yetkisizlik kararı verilerek dosyanın İstanbul Anadolu Mahkemelerine gönderilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, HMK 17. Maddesindeki yetki sözleşmesi kuralı uyarınca davanın İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinde açılması gerekirken davanın yetkisiz Mahkemede açıldığı gerekçesi ile davalı tarafın yetki ilk itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğuna karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemenin davayı tefrik ederek yetkisizlik kararı vermesi gerekirken, hukuka aykırı biçimde davanın tümüyle ilgili yetksizlik kararı verdiğini, müvekkili şirket ile davacı arasında üç farklı proje ile ilgili görüşmeler yapıldığını, 26.07.2018 tarihli … & … SÖZLEŞMESİ’nin 12. Maddesinde Sözleşme’den kaynaklı uyuşmazlık ve ihtilafların çözümünde İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili kılındığını, davacının dava dilekçesinde farklı başlıklar altında yer alan projelerden üzerinde anlaşma sağlanan tek projenin canlı destek ve chatbot hizmeti olduğunu, davacının varlığını iddia ettiği diğer projeler üzerinde sözlü yahut yazılı hiçbir anlaşma bulunmadığı gibi davacı tarafından tamamlanmış bir proje/geliştirme de bulunmadığını, tüm bunlara rağmen, yerel mahkemenin taraflar arasındaki diğer 2 uyuşmazlık konusu proje için de İstanbul Anadolu Mahkemeleri’nin yetkili olduğuna kanaat getirerek davadaki tüm taleplere ilişkin yetkisizlik kararı verdiğini, taraflar arasında yalnızca tek bir projeyle ilgili yetki kuralının belirlendiğini diğer taleplerine ilişkin yetkili mahkemenin İstanbul Merkez (Çağlayan) Mahkemeleri olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili, istinafa cevap dilekçesinde usul ekonomisi gereğince davaların birlikte görülmesi gerektiğini belirterek üç proje arasındaki bağlantı sebebiyle aynı dosyada ikame edilmiş olan alacaklar bakımından Yerel Mahkeme’nin yetkili olduğuna karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, sözleşmeden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Taraflar arasında akdedilen 26.07.2018 tarihli … & … SÖZLEŞMESİ’nin 12. Maddesinde, Sözleşme’den kaynaklı uyuşmazlık ve ihtilafların çözümünde İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili kılındığı, bu sözleşme konusunda taraflar arasında çekişme bulunmadığı, davacının dava dilekçesinde belirttiği diğer 2 alacak kalemi yönünden davacının sözleşme ilişkisini kabul etmediği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, tüm alacak kalemleri yönünden verilen yetkisizlik kararının isabetli olup olmadığı noktasında toplanmıştır. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uyuşmazlıkla ilgili “Sözleşmeden doğan davalarda yetki “ başlıklı 10. maddesi “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” hükmünü, “Yetki sözleşmesi” başlıklı 17. maddesi “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü, aynı Kanun’un 448. maddesi gereğince kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı hükmünü ihtiva etmektedir. HMK m. 17’nin ikinci cümlesine göre, “Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır”. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan yetki sözleşmesinin, münhasır yetkili olacağı, madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 167.maddesinde, davaların ayrılması düzenlenmiştir. Madde metninde, mahkemenin yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden karar verebileceği, bu durumda mahkemenin ayrılmasına karar verilen davaya bakmaya devam edeceği belirtilmiştir. HMK’nın 30. maddesine göre hakim yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür. Tarafları aynı ve iddianın hizmet sözleşmesine dayalı alacak talebi olması nedeni ile davanın bir kısmının İstanbul Çağlayan Mahkemelerinde, bir kısmı hakkındaki davanın da İstanbul Anadolu mahkemelerinde görülmesi HMK’nın 30. maddesinde düzenlenen usul ekonomisi ilkesine aykırı olduğu gibi yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesine de hizmet etmeyecektir. Bu sebeple, Mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalının istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-c bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/05/2022