Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/270 E. 2022/385 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/270 Esas
KARAR NO: 2022/385
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 04/11/2021
NUMARASI: 2019/140 Esas
DAVA: İFLAS (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 31/03/2022
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/140 Esas sayılı derdest dava dosyasında oluşturulan 04/11/2021 tarihli ara karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dosyanın incelenmesinden; mahkemenin 04/11/2021tarihli ara kararına karşı başvurduğu ve Dairemizin 2021/1011 Esas, 2021/872 Karar ve 08/07/2021 tarihli kararı ile; “… Dava, İİK 177 maddesi uyarınca doğrudan doğruya iflas istemine ilişkindir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 177. maddesinin üst başlığı, evvelce takibe hacet kalmaksızın iflas, başlığı ise alacaklının talebi olup, 177 maddenin 4 bendinde, evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi olmayan borçlunun iflası istenebileceği belirtilmiştir. 1. bentte, borçlunun malum yerleşim yerinin olmaması, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelede bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa, 2. bentte, borçlunun ödemelerini tatil eylemiş bulunursa düzenlemelerine yer verilmiştir. Somut talebin iş bu bentlere dayandığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık; İİK’nın 159.maddesi gereğince davalı borçlu şirket hakkında alınması gereken muhafaza tedbirlerinin ne olması gerektiği ve mahkeme kararının bu anlamda usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığıdır. 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 181.maddesinde usul düzenlenmiş, maddede 159, 160, 164, 165 ve 166. maddelerin bu fasıl hükmüne görü vukua gelen iflaslara da tatbik olacağı belirtilmiştir. Aynı yasanın 159.maddesinde ise; muhafaza tedbirleri üst başlığı ile iflas talebi halinde mahkemenin ilk önce alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini emredebileceği, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi halinde alacaklının talebi üzerine mahkemenin mutlaka bu tedbirlere karar vermeye mecbur olduğu, bu emirlerin iflas dairesince yerine getirileceği, ikinci fıkrada ise defter tutmadan gayri muhafaza tedbiri isteyen alacaklıdan ileride haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacağı zararları karşılamak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 96.maddesinde yazılı bir teminat alınmasını isteyebileceği, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemiş veya alacak bir ilama bağlı ise teminatın aranmayacağı ifade edilmiştir. İş bu davada, mahkeme ara kararı ile borçlu şirkete mal, hak ve alacaklarına tedbir konulması ve davalı şirkete kayyım atanmasına yönelik tedbir talepleri reddedilmiştir. Davacının talebi ise davalı borçluya ait mevcut mallara tedbir konulması ve kayyım atanması istemine ilişkindir. Her ne kadar yasal düzenlemede mahkeme tarafından alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerinin alınabileceği belirtilmiş ise de, yasal düzenleme ile mahkemeye takdir hakkı tanınmıştır. Ancak, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemişse alacaklının talebi üzerine mahkemenin bu tedbirlere karar vermeye mecbur olduğu ifade edilmiştir. İş bu davada ikinci cümlenin uygulama yeri mevcut olmadığı gibi davacı taleplerinin İİK 159/2. fıkrasındaki yer alan düzenleme kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü davacı, davalı şirketin bütün mallarına tedbir konulup, davalı şirkete kayyım tayin edilmesini talep etmektedir. İcra ve İflas Kanunun 159. madde üst başlığı muhafaza tedbirleridir. Mahkemelerin verdiği muhafaza tedbirleri ile borçlunun malvarlığının dağılmasına engel olunarak geçici hukuki koruma sağlanır. Hukuk Muhakemeleri Kanununda, tedbiri alan organ bakımından ayrım yapmaksızın muhafaza tedbirlerini geçici hukuki koruma niteliğinde kabul etmiştir. ( m.406/2) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 406. madde üst başlığı “ Diğer geçici hukuki korumalar “dır. Maddede, mahkemece, gerekli hallerde, mal veya haklarla ilgili defter tutulmasına ya da mühürleme yapılmasına karar verilebileceği ve ikinci fıkrasında ise İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici hukuki korumalara ilişkin diğer kanunlarda yer alan özel hükümlerin saklı olduğuna yer verilmiştir. Mahkemenin hükmettiği muhafaza tedbirleri İcra ve İflas Kanunun çeşitli hükümlerinde düzenlenmiştir. Örneğin, iş bu davada olduğu gibi iflas davası açılması ya da İflas talebinde bulunulması ile alınacak muhafaza tedbirleridir (İİK m.159). İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısmında, 389 vd maddelerinde geçici hukuki korumalar üst başlığı altında düzenlenmiştir. 389. maddede şartlarına yer verilmiş, 390/3. fıkrada ise,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır”. Düzenlemesi ile ihtiyati tedbir talep eden tarafa yüklenen edimler bir nevi açıklanmıştır. HMK kapsamında ise, davacı alacaklının talep tarihi itibariyle ihtiyati tedbir şartlarının mevcut olmadığı, mahkeme heyetinin incelemediği iddia edilen bilgi ve belgelerle ilgili ise ilk derece mahkemesince olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olduğu iddiası karşısında, söz konusu hususlarda istinaf incelemesi yapılamayacağından davacının istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 159 maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 389 vd maddeleri ile ilgili yasal mevzuat çerçevesinde davacının istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesiyle davacının istinaf başvurusu reddedilmiştir. Davacı tarafın, mahkemenin 04/11/2021 tarihli ara kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurusu üzerine dosya yeniden incelenmiştir.Dosyanın incelenmesinden; 04/11/2021 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararında mazeret beyanlarının kabulü, 2 nolu ara kararında tedbir talebi dışında davacı asilin hakimin reddi dahil olmak üzere beyanların mahkeme heyeti tarafından müzakere edilerek gerekli ara kararın oluşturulması, 3 nolu ara kararında mahkeme hakimlerine yönelik ret beyanı karşısında gecikmesinde sakınca bulunan haller hariç diğer hususlarla ilgili herhangi bir ara karar oluşturulmamasına, tedbir taleplerine ilişkin ise gerek geçici yetkili mahkeme heyeti gerekse müstemir yetkili heyet tarafından ara karar oluşturulduğunun tüm müdahil ile davacı asile bildirilmesine, 5 nolu ara kararda bu aşamada başkaca bir ara karar oluşturulmasına yer olmadığına dair hüküm oluşturulduğu, dosya üzerinde ve sistemde yapılan incelemede davacı tarafın istinafa konu ettiği ara karara ilişkin gerekçeli şekilde yazılmış olan herhangi bir ara kararın bulunmadığı anlaşılmıştır. Diğer yandan, davacının Dairemize hitaben yazmış olduğu istinaf dilekçesinin sonuç kısmında, mahal mahkeme kararının kaldırılarak iflas talebi halinde ilk önce alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini emredebilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ise alacaklının talebi üzerine mahkemenin mutlaka tedbirlere karar vermeye mecburdur, bu emirler iflas dairesince yerine getirilir hükmüne istinaden muhafaza tedbirlerine karar verilmesini talep ettiği görülmektedir. 13/11/2021 tarihli istinaf dilekçesinde istinafa konu edildiği belirtilen 04/11/2021 tarihli ara kararın hangi bendinin istinaf konusu edildiği anlaşılamamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 31.maddesinde; “hakimin davayı aydınlatma ödevi” üst başlığı altında, hakimin uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi ve ya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında taraflara açıklama yaptırabilir. Soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir düzenlemesine yer verilmiştir. Söz konusu düzenleme kapsamında istinaf incelemesinin gerçekleştirilebilmesi için mahkemece davacıya istinaf dilekçesindeki talebinin açıklattırılması için dosyanın geri çevrilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Diğer taraftan, istinaf yoluna başvurulabilen kararlar üst başlıklı HMK’nın 341.maddesinde; “.. (1) (Değişik:22/7/2020-7251/34 md.) İlk derece mahkemelerinin aşağıdaki kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir: a) Nihai kararlar. b) İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar. (2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.) Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir. (1) (3) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda üç bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. (1) (4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. (1) (5) İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine başvurulabilir..” düzenlemesine yer verilmiştir. Davacının HMK 31.maddesi gereğince dilekçesi ile ilgili açıklamada bulunduktan sonra 341.maddesi gereğince talebinin istinaf kanun yoluna tabi bir karara ilişkin olup olmadığının değerlendirilerek aynı yasanın 297.maddesi ve 391.maddeleri gereğince istinaf konusu edilen ara karara ilişkin gerekçeli şekilde ara karar oluşturulmasından sonra söz konusu ara kararın aynı yasa kapsamında taraf vekillerine tebliğ edildikten sonra ve yasal süreler beklenildikten sonra istinaf incelemesinin gerçekleştirilmesi amacıyla dosyanın yeniden Dairemize gönderilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,1-Yukarıda açıklanan eksikliklerin ikmali amacıyla Dosyanın mahalline geri ÇEVRİLMESİNE 2- Eksiklikler tamamlandıktan ve dosyanın dairemize yeniden gelmesi ile birlikte istinaf başvurusunun incelenmesine,6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352/1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda oybirliği ile karar verildi.31/03/2022