Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2014 E. 2023/160 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2014 Esas
KARAR NO: 2023/160
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ : 23/09/2022
NUMARASI: 2022/665 Esas
TALEP: İHTİYATİ HACİZ
KARAR TARİHİ: 09/02/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 25.12.2020 tarihli temizlik, teknik ve güvenlik olmak üzere üç ayrı hizmet sözleşmesinin imzalandığını, işbu sözleşmeler kapsamında, sözleşmelerin eklerinde sayılı davalı bünyesindeki 50 farklı lokasyonda yer alan kampüslerde ihtiyaç duyulan temizlik, güvenlik-koruma ve düzenli teknik işletme hizmetlerinin sunulması işleri ve bu işlerde çalıştırılacak personellerin tüm işçilik alacaklarının müvekkiline devredildiğini, sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedilmesi üzerine toplam 6.218.556,01 TL alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının, ödeme emrine itiraz ettiğini, davalı tarafından takip konusu faturalara karşı hiçbir şekilde itiraz edilmediğinden faturaların kesinleştiğini, mail içerikleri ile eklerinde de görüleceği üzere, davalı tarafından fiyat tekliflerinin onaylandığı ve fatura düzenlenip gönderilmesi hususunda yazışmaların yapıldığını, düzenlenen faturaların tamamının, yapılan iş ve işlemler ve işçilere ödenen kıdem-ihbar-yıllık izin ödemeleri neticesinde düzenlendiğini, davalının aradaki sözleşme ilişkisine ve fatura miktarına açıkça karşı çıkmaması karşısında sözleşme ilişkisinden kaynaklı düzenlenen fatura bedellerinin kesinleştiğinin kabulü gerektiğini belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, ayrıca öncelikle müvekkilinin alacaklarının tahsil kabiliyetinin olabilmesi açısından davalının mal varlığına alacak miktarı ile orantılı ihtiyati haciz konulmasına, Mahkeme aksi kanaatte olursa ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz konulmasına, bu talep de kabul görmez ise ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili tarafından sözleşmenin Kadıköy … Noterliğinin … yevmiye numaralı, 03.08.2021 tarihli ihtarnamesi ile haklı nedenle feshedilmesi sebebiyle davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını, davacı tarafından takibe ve davaya dayanak olarak gösterilen faturalara müvekkili tarafından noter kanalıyla itiraz edilmiş olup faturaların içeriğinde belirtilen hizmetlerin davacı tarafından ifa edilmediğini, uyuşmazlığa konu tarihlerde davacı şirket yetkilisi ve tek hissedarı olan …’un kurduğu paravan şirketler aracılığıyla müvekkili şirket yönetim kurulu üyeleri ile organize şekilde hareket ederek şirketin içerisini boşaltıp zarara uğrattıklarını, davacının, müvekkili şirketten alacağı bulunmamakta olup aksine müvekkili şirketin, davacıdan alacaklı olduğunu, müvekkil şirketin davacıdan alacağına ilişkin yasal yollara başvuru haklarını saklı tutmak ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davacının, müvekkili şirketten alacağı bulunduğu varsayılsa dahi ödemezlik defi, takas ve mahsup itirazları olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince, tensip tutanağı ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.İlk derece Mahkemesi gerekçeli ara kararında, davacının, davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek delillerini dosyaya sunmadığı, talebin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle davacının haklılığının yapılacak yargılama sonucunda belirleneceğinden bahisle ihtiyati haciz talebinin reddine dair karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında temizlik, teknik ve güvenlik sözleşmesi olmak üzere üç ayrı hizmet sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin edimlerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, kesilen faturalara davalı tarafından süresinde ve fatura içeriklerini kapsayacak şekilde itiraz edilmediğini, alacağın muaccel hale geldiğini, ihtiyati haciz talebi dışında bu talebin kabul görmemesi halinde ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz, bu talebin de kabul görmemesi halinde ise ihtiyati tedbir konulması talepleri olmasına rağmen ihtiyati haciz talepleri dışında bir karar verilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istinaf etmiş olup davalı aleyhine ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz yahut ihtiyati tedbir hukuki korumalarından birinin tesis edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup davacı derdest dava kapsamında ayrıca ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur. Davacı vekili her ne kadar ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davalı aleyhine ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz yahut ihtiyati tedbir kararı tesis edilmesini talep etmiş ise de, 6100 sayılı HMK’nun 341/1-b maddesi uyarınca, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği düzenlenmiş olup ilk derece Mahkemesince karar verilmeyen bir hususta inceleme yapılamayacağı açık olduğundan Dairemizce inceleme, sadece Mahkemece verilen ve istinafa konu edilen ihtiyati haciz talebinin reddi kararına yönelik olarak yapılmıştır. İhtiyati haciz, İİK’nun 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. 257. madde uyarınca, ihtiyati haczin vadesi gelmiş bir para borcu için istenebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ihtiyati haciz istenebilmesi için borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması, yahut kaçmış olması veya bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması gereklidir. İcra ve İflas Kanununun 258/1-2. cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” denilmektedir. Kanun senetlerden değil, delillerden bahsetmektedir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için bir kimsenin aleyhine delil olmak üzere vücuda getirdiği bir belgenin varlığı şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilirken dikkat edilmesi gereken hususun alacağın yazılı delille ispatı değil, alacağın varlığı konusunda hakime kanaat verecek delillerin sunulmasıdır. Hakim, taraflar arasındaki ilişkiye, alacağı doğuran sebebin şekline ve niteliğine göre ibraz edilen delilleri değerlendirerek alacağın varlığı hakkında bir kanaata vardığı takdirde İİK’daki diğer şartlar mevcutsa ihtiyati haciz talebini kabul edecektir. Alacağın varlığına kanaat getirilmesi yaklaşık ispattır. Bununla birlikte hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir. Ayrıca diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. Somut olayda, taraflar arasında 25/12/2020 tarihli sözleşme imzalanmış olup daha sonra davalı tarafından feshedilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise, sözleşmenin davalı tarafından haklı olarak feshedilip feshedilmediği ve davacının sözleşmeden kaynaklı talep edebileceği alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı, sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiği iddiasıyla sözleşme kapsamında doğan alacaklarının tahsili için başlattığı icra takibine itiraz üzerine işbu davayı açmış olup davalı ise, sözleşmenin taraflarınca haklı olarak feshedildiğini, faturaların içeriğinde belirtilen hizmetlerin davacı tarafından ifa edilmediğini, davacının bir alacağının bulunmadığını, bilakis kendilerinin davacıdan alacağının olduğunu savunmuştur. Bu durumda alacağın varlığı ve miktarı taraflar arasında ihtilaflı olup dosya kapsamına göre, İİK’nun 258. maddesinde belirtildiği şekilde mahkemeye kanaat getirecek nitelikte delillerin sunulmadığı, diğer bir deyişle mevcut delillerin, ihtiyati haciz bakımından yaklaşık ispat koşulunu karşılamadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair kararı isabetli olup davacının istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/665 Esas sayılı derdest dava dosyasında verilen 23/09/2022 tarihli ara kararında hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1.f Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.09/02/2023