Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2003 E. 2023/34 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2003 Esas
KARAR NO: 2023/34
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25/02/2019
NUMARASI: 2017/619 Esas, 2019/172 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/01/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili kooperatifin üç binin üstünde üyesi olan toplu iş yeri ve konut yapı kooperatifi olduğunu, davalının kooperatifin … nolu ortağı olduğunu, aidat bedellerini ödemediğini, ödenmeyen aidatların tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının ödeme yapmadığı gibi itiraz etmesi sebebiyle takibin durduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde; Kooperatifin olağan genel kurullarında alınan kararların diğer ortaklar tarafından iptalinin istendiğini, genel kurul kararları incelendiğinde görüleceği üzere yönetimlerin bütçe yapma yetkisinin olmadığını, genel kurul kararlarının kısmen veya tamamen iptaline karar verildiğini, 03.04.2016 tarihli olağan genel kurulunda yönetim ve denetim kurulunun asil ve yedek üyelerinin seçimine ilişkin 8 nolu kararın Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesince iptal edildiğini ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 10.04.2017 tarih ve 2017/400 E. 2017/398 K. sayılı kararı ile yürütmesinin durdurulduğunu, bu nedenle davacı tarafın açtığı davada taraf ehliyetinin ve yetkisinin olmadığını, ana sözleşmenin 6. maddesinde belirtildiği gibi kooperatif amacının sadece ortakların iş yeri ihtiyaçlarının karşılanması olup 05.05.2006 tarihide tapu tescillerinin yapılmasıyla amacı sona eren sözleşmeye dayanarak aidat tahsilinin talep edilemeyeceğini, olağan genel kurullarında gündem dışı veya gündemde bulunan bazı maddeler müzakere edilmediği gibi, genel kurullarda geçici bütçelerinin bazılarının oylatılmadığı ve bazı bütçelerin ise kabul edilmediğini, davacı tarafın site işletme işlerini üstlenmesi, ortaklarına site işletme aidatı tahakkuk ettirerek borçlandırması ve faiz işletmesinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa aykırı olduğunu, 2005-2017 yılları arasında yönetim kurullarının bahsi geçen konularda yetki alamadığından talep edilen borcun aslına, faiz oranlarına itiraz ettiğini, ortaklığı ile ilgili borcu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; 03.06.2006 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararına istinaden 01/07/2007-30/06/2007 tarihleri arasındaki aidat borcunun ödendiğinin cari ekstre ile kanıtlandığı, 30/06/2008 tarihine kadar alacakların icra takibinde talep edilmediği, davacı kooperatifin 25/05/2013, 06/06/2015, 03/04/2016 tarihinde yapılan genel kurullarında ortaklardan aidat ve site işletme aidatının tahsil edilmesine yönelik karar alınmadığı, bu nedenle bu yıllara ilişkin ödemelerin talep edilemeyeceği, davacı kooperatifin kesinleşen genel kurul kararlarıyla ödenmesine karar verilen 03/06/2006, 23/05/2009, 16/10/2010, 18/06/2011, 29/09/2012 ve 22/02/2014 tarihli genel kurul kararlarına dayanılarak davalıdan toplamda 8.287,00 TL tutarındaki asıl alacağın tahsilini talep edebileceği, 8.287,00 TL asıl alacağa icra takip tarihine (19/01/2017) kadar işletebileceği aylık %1,5 gecikme faizinin 5.967,73 TL olacağı gerekçesiyle açılan davanın kısmen kabulü ile, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasındaki takibin 8.287,00 TL asıl alacak ve 5.967,73 TL işlemiş faizden ibaret toplam 14.254,73 TL alacak yönünden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; genel kurul kararı olmayan yıllarda kooperatif aidatı talep edilemeyeceğine ilişkin gerekçenin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, üyelerden talep edilen aidatların, kooperatif nezdinde üyelere sağlanan güvenlik, temizlik vs. hizmetlere ilişkin olduğunu, bu nedenle genel kurul kararının olup olmadığından ziyade hizmetin alınıp alınmadığının gözönünde tutulması gerektiğini, aksi halde genel kurul kararı alınamayan dönemlerde üyelere herhangi bir hizmet de sunulamayacağı sonucunun doğacağını, alınan genel kurul kararı için son uygulama tarihi belirlenmemiş ise uygulanmaya devam edileceğini, ayrıca genel kurul kararları ile yapılmış işlere sonradan da icazet verilebileceğini, 22.02.2014 tarihli Genel Kurulda alınması kararlaştırılan yeni aidat bedeline bir tarih sınırlaması getirilmediğini, dolayısıyla 01.03.2014 tarihinden itibaren aidata ilişkin yeni bir karar alınmadıkça ya da açıkça iptal edilmedikçe gelecek yıllarda aynen uygulanmaya devam edilmesi gerektiğini, nitekim daha sonraki yıllarda (2015, 2016, 2017, 2018) işbu aidat bedelinin aynen tahsil edilmeye devam edildiğini, 06.06.2015 ve 03.04.2016 tarihli Genel Kurul kararlarında aidat alınmamasına dair bir karar olmadığı gibi devam eden aidatların iptaline ilişkin bir karar da olmadığını, bu nedenle, işbu yıllarda da bir önceki yıllarda belirlenen aidat bedellerinin aynen devam ettiğini, Genel Kurul kararlarının başka bir genel kurul kararı ile değiştirilmediği veya mahkemece kesinleşmiş bir kararla iptal edilmediği sürece geçerli olduğunu, müvekkili kooperatifin davacı olduğu pek çok davada alınan ve farklı bilirkişilerce hazırlanan bilirkişi raporlarında aynı Genel Kurul kararları incelenerek müvekkili lehine görüş bildirilmişken işbu davada bir kısım Genel Kurul kararlarında aidata yer verilmediği gerekçesiyle aidat alınamayacağı şeklindeki gerekçenin hukuki dayanaktan yoksun olup bu şekilde eksik hesaplama ile verilen hükmün de yanlış olduğunu, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı 11/06/2019 tarihli İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi Hukuk Dairesi Başkanlığına sunulması için Kuşadası Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderdiği “davaya cevap dilekçemizin sunulmasıdır” konulu dilekçesinde; davanın usulden reddini talep ettiğini, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 28/12/2017 tarihli ön inceleme raporuyla davacının 2017 döneminde harcama yetkisi olmadığının tespit edildiğini, bu nedenle 2017 yılında suç işlenerek açılan davanın reddi gerektiğini, davacının icra takibi ve dava için icra harcı, gider avansı ve bilirkişi ücretlerini genel kurul kararı olmadan kooperatif kasasından ödemelerinin nitelikli dolandırıcılık suçu olduğunu, 29/09/2012 tarihli genel kurulda aidatın 01/07/2012 – 30/06/2013 tarihleri için belirlenmişken 01/07/2013 – 31/12/2013 tarihleri için genel kurul kararı olmadan genel kurulun yetkileri kullanılarak aidat belirlendiğini, 06/06/2015, 03/04/2016 ve 21/06/2017 tarihli genel kurullarda yönetime bütçe yapma yetkisi verilmediğini, davacıların bütçe yetkisiz aidat belirlemesi ve toplaması, kooperatifin parasını harcamasının suç olduğunu, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün yazılarının bunun kanıtı olduğunu, genel kurul kararı olmadan tahsilat yapılamayacağını, davacı kooperatifin yönetim kurulu, denetim kurulu, avukatları … ve … ile kanuna ve ana sözleşmeye aykırı rapor düzenleyen bilirkişiler …, …, …, …, … ve … hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına nitelikli dolandırıcılık suçlamasıyla 27/11/2018 tarihinde suç duyurusunda bulunduğunu belirterek Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/02/2019 tarihli, 2017/619 Esas 2019/172 Karar sayılı kararının usul ve esastan iptalini ve %20 kötüniyet tazminatı talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava; kooperatif aidat bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafın, davalı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında Ocak-Haziran 2007, Temmuz-Aralık 2009, Ocak-Aralık 2010, Ocak-Aralık 2011, Ocak-Aralık 2012, Ocak-Aralık 2013, Ocak-Aralık 2014, Ocak-Aralık 2015, Ocak-Aralık 2016 aidatı ve faizi olmak üzere toplam 21.173,77 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının takibe ve borca karşı itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.Kooperatif uzmanı bilirkişi … 18/07/2018 tarihli raporunda; davalının, davacı kooperatif ortağı bulunduğunu ve taraflar arasında bu yönde bir uyuşmazlığın bulunmadığını, İstanbul İli, Esenler İlçesi, … Köyü, … Ada … Bloktan oluşan … bağımsız bölümlü kagir iş merkezindeki … arsa paylı … Blok … kat … nolu bağımsız bölümün, davacı … İstanbul Tekstil İmalat ve Satıcıları Toplu İş Yeri Kooperatifi adına kayıtlı iken davalının üyeliği gereğince adına tahsisen 15.02.2007 tarihinde … yevmiye nolu işlemle tescil edildiğini, davalıya üyeliği gereği A1 tipi iş yerinin tahsis edildiğini, ibraz edilen ve iptal edilmeyerek kesinleşen genel kurul kararlarına göre davacı kooperatifin, davalıdan 19.01.2017 icra takip tarihi itibari ile A1 tipi iş yeri için tahsilini talep edebileceği toplam alacak tutarının 7.320,00 TL olduğunu, kooperatifin dava dosyasına ibraz ettiği 03.06.2006 tarihli genel kurul kararında üyelerden tahsili talep edilen site işletme alacağının 01.07.2006-30.06.2007 tarihleri arasında, 18.06.2011 tarihli genel kurul kararında üyelerden tahsili talep edilen site işletme alacağının 01.07.2011-30.06.2012 tarihleri arasında, 29.09.2012 tarihli genel kurul kararında üyelerden tahsili talep edilen site işletme alacağının 01.07.2012-30.06.2013 tarihleri arasında 22.02.2014 tarihli genel kurul kararında üyelerden tahsili talep edilen site işletme alacağının 01.03.2014 tarihine kadar eski tutardan, 01.03.2014 tarihinden sonra aidat miktarının %25 düşülerek ödenmesi yönündeki kararlarından anlaşıldığı üzere aidat ödemelerinin genel kurulca belirtilen tarihlerde ortaklardan tahsil edilmesine karar verildiğini, diğer bir deyişle alınacak taksit tutarlarının başlangıç ve bitiş süresi belirtilmek suretiyle ve belirli tarih aralığında ödenmesi genel kurulca kararlaştırıldığından her bir genel kurulun son ödeme tarihinden sonraki dönemler için yeni bir genel kurul kararının alınması gerekeceğini, genel kurulca kararlaştırılan son ödeme tarihinden sonra yeni bir genel kurul kararı olmaksızın harcama yapılmasının mümkün olmaması ve genel kurulca kararlaştırılmaksızın üyelerden her ne nam altında olursa olsun ödeme alınamayacağından davacı kooperatifin genel kurul kararlarındaki tarih aralığındaki site işletme aidatlarının tahsilini davalıdan isteyebileceğini, davalının, iptal edilmeyerek kesinleşen genel kurul kararları gereği kararlaştırılan site işletme aidatlarını davacı kooperatife ödediğini belge ile ispat etmediğini, davacı kooperatifin 06.06.2015 ve 03.04.2016 tarihinde yapılan genel kurullarda ortaklardan aidat veya site işletme aidatının tahsil edilmesine yönelik karar alınmadığından, borç alacak hesaplamalarına bu genel kurul kararlarının dikkate alınamayacağını, davacı kooperatifin iptal edilmeyerek kesinleşen 03.06.2006, 18.06.2011, 29.02.2012, 22.02.2014 tarihli genel kurul kararlarına dayanılarak davalıdan toplamda (300 TL + 900 TL + 2.796 TL + 699 TL + 2.625 TL) = 7.320,00 TL tutarındaki asıl alacağın tahsilini talep edebileceğini, buna göre davacı kooperatifin asıl alacak yönünden fazladan tahsilini istediği tutarın (13.310,00 TL – 7.320,00 TL) = 5.990,00 TL olduğunu, davalının 5.990,00 TL’lik asıl alacak yönünden icra takibine yapmış olduğu itirazın haklı ve yerinde olduğunun kabul edilmesi gerekeceğini, davacı kooperatifin 7.320,00 TL tutarındaki asıl alacağına 19.01.2017 icra takip tarihine kadar işletebileceği aylık %1,5 gecikme faizinin 4.324,78 TL olacağını ve bu gecikme faizinin tahsilini davalıdan talep etmede haklı bulunacağını, davalının ise (7.863,77 TL – 4.324,78 TL) = 3.538,99 TL işlemiş gecikme faizi yönünden yaptığı itirazının yerinde olduğunun kabul edilmesi gerekeceğini bildirmiştir. Kooperatif uzmanı bilirkişi … 12/11/2018 tarihli ek raporunda; davacı kooperatifin ibraz ettiği cari hesap ekstresi üzerinde yapılan incelemede davalının, davacı kooperatife 01.01.2009 tarihi itibariyle borcunun olmadığını ve bu tarihe kadar olan genel kurul kararlarıyla kararlaştırılmış site işletme aidat alacaklarının tahsilinin davalı yanca yapıldığının cari hesap ekstresi ile teyit ve tespit edilmiş olduğunu, davacı kooperatifin icra takibinde her ne kadar davalıdan Ocak-Haziran 2007 yılı aidatı olarak toplam 300.00TL’nin tahsilini istemiş ise de, ibraz edilen cari hesap ekstresinde bu yıllara ait davalının borcunun bulunmadığından, bu tarihlere ilişkin talepte bulunulamayacağını, bu yönden kök rapordaki görüşünün değiştiğini, ibraz edilen cari hesap ekstresine göre davalının 01.07.2009 tarihinden itibaren davacı kooperatife bir ödemede bulunmadığı anlaşıldığı gibi dava dosyasına da ödeme belgesi sunmadığından davacı kooperatifin 01.07.2009 tarihinden sonra iptal edilmeyerek kesinleşen genel kurul kararlarıyla kararlaştırılan aidat alacaklarının tahsilini davalıdan talep edebileceğini, davacı kooperatifin kesinleşen genel kurul kararlarıyla ödenmesnie karar verilen 03.06.2006, 23.05.2009, 16.10.2010, 18.06.2011, 29.09.2012 ve 22.02.2014 tarihli genel kurul kararlarına dayanılarak davalıdan toplamda 8.287,00 TL tutarındaki asıl alacağın tahsilini talep edebileceğini, buna göre davacı kooperatifin asıl alacak yönünden fazla tahsilini istediği tutarın (13.310,00 TL – 8.287,00 TL) = 5.023,00 TL olduğunu, davalının 5.023,00 TL’lik asıl alacak yönünden icra takibine yapmış olduğu itirazın haklı ve yerinde olduğunu, davalının iptal edilmeyen genel kurul kararları gereği ödenmesi kararlaştırılan site işletme aidatlarını ödediğini belge ile ispat etmediğini, davacı kooperatifin, davalıdan tahsilini talep edebileceği 8.287,00 TL tutarındaki asıl alacağa 19.01.2017 icra takip tarihine kadar işletebileceği aylık %1,5 gecikme faizinin 5.967,73 TL olacağını ve bu gecikme faizinin tahsilini davalıdan talep edebileceğini, davalının ise (7.863,77 TL – 5.967,73 TL) = 1.896,04 TL işlemiş gecikme faizi yönünden yaptığı itirazının yerinde olduğunu bildirmiştir. Davalıya, kooperatif üyeliği sebebiyle A1 tipi işyerinin tahsis edildiği dikkate alındığında davalının üyeliği yönünden genel kurul kararları ile kararlaştırılan ödemeler incelendiğinde; 03/06/2006 tarihinde yapılan 2005 hesap yılı genel kurulunda, 8 nolu gündem maddesi ile, aylık 50,00 TL katılım payının 01/07/2006 tarihinden başlamak üzere aylık taksitlerle 30/06/2007 tarihine kadar ödenmesine, ödemelerin gecikmesi halinde aylık %2 gecikme faizinin oy birliği ile tahsilline; 23/05/2009 tarihinde yapılan 2008 hesap yılı genel kurulunda, 7 nolu gündem maddesi ile, 01/07/2009-30/06/2010 tarihleri arasına ait işletme bütçesinin okunduğu biçimde kabulüne, A1 tipi işyerlerinden aylık 100.000 TL’nin tahsil edilmesi yönündeki teklifin %50 oranında indirilerek tahsil edilmesine, işletme payının 01/07/2009 tarihinden başlamak üzere aylık taksitlerle veya ortalamayı bozmamak şartıyla birleştirilerek nakden veya şahsi çekle ödenmesine, yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortaklardan 01/07/2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık %2 gecikme cezasının oy çokluğu ile tahsiline; 16/10/2010 tarihinde yapılan 2009 hesap yılı genel kurulunda, 5 nolu gündem maddesi ile, aylık 75,00 TL işletme aidatının 01/07/2010 tarihinden başlamak üzere aylık taksitlerle 30/06/2011 tarihine kadar ödenmesine, ödemelerin gecikmesi halinde aylık %2 gecikme faizinin oy çokluğu ile tahsilline; 18/06/2011 tarihinde yapılan 2010 hesap yılı genel kurulunda, 6 nolu gündem maddesi ile, aylık 75,00 TL aidatın 01/07/2011 tarihinden başlamak üzere aylık taksitlerle 30/06/2012 tarihine kadar ödenmesine, ödemelerin gecikmesi halinde aylık %2 gecikme faizinin oy birliği ile tahsilline; 29/09/2012 tarihinde yapılan 2011 hesap yılı genel kurulunda, 7 nolu gündem maddesi ile, aylık 233,00 TL aidatın 01/07/2012 tarihinden başlamak üzere aylık taksitlerle 30/06/2013 tarihine kadar ödenmesine, ödemelerin gecikmesi halinde aylık %2 gecikme faizinin oy birliği ile tahsilline; 22/02/2014 tarihinde yapılan 2013 hesap yılı genel kurulunda, 9 nolu gündem maddesi ile, üyelerden tahsil edilecek aidatlar bakımından 01/03/2014 tarihine kadar, eski aidat miktarı üzerinden devam edilmesine ve 01/03/2014 tarihinden itibaren aidat miktarının %25 düşülerek ödenmesine oy birliği ile karar verildiği, 25/05/2013 tarihinde yapılan 2012 hesap yılı genel kurulunda, yeterli nisap sağlanamaması sebebiyle tahmini bütçe görüşmesinin yapılamadığı ve ortaklardan site işletme aidatının tahsiline ilişkin karar alınamadığı, 06/06/2015 tarihinde yapılan 2014 hesap yılı genel kurulunda, yeterli karar nisabının sağlanamaması sebebiyle tahmini bütçenin kabul edilmediği ve bu sebeple ortaklardan tahsil edilecek ödemelere ilişkin bir karar alınamadığı, 03/04/2016 tarihinde yapılan 2015 hesap yılı genel kurulunda, ortaklardan aidat veya site işletme aidatının tahsil edilmesine yönelik karar alınmadığı, öte yandan 09/06/2007 tarihinde yapılan 2006 hesap yılı genel kurulu kararı sunulmuş ise de 01/07/2007-30/06/2008 tarihleri arasında genel kurulca kararlaştırılan işletme alacağının zaten icra takibine konu edilmediği anlaşılmıştır.”…Bu durumda mahkemece, kooperatif uygulamaları ve hesap konusunda uzman bir bilirkişi ya da bilirkişi kurulu aracılığıyla, öncelikle kooperatife ait tüm genel kurul tutanaklarının kooperatiften temini, aksi halde ilgili Ticaret Sicil Memurluğu’ndan ya da anasözleşmenin 41. maddesi uyarınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’nden getirtilmesinden sonra, takip talepnamesindeki dönemle bağlı kalınarak, genel kurul kararlarına göre, eğer genel kurullarda aidat kararı alınmamış ise, bu dönemde de önceki genel kurullarda alınan aidat kararlarını devam edeceğinin kabulü ile Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi de gözönünde bulundurularak diğer ortaklardan bu dönemlerde aidat toplanıp toplanmadığı, toplandıysa ne şekilde toplandığı hususları üzerinde de durularak davacının ödemesi gereken aidat tutarının hesaplanması, dava tarihinden önce yaptığı tüm ödemeler de dikkate alınarak varsa aidat borcunun dava tarihi itibariyle belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilmesi doğru olmamıştır…” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/1003 Esas 2013/1712 Karar sayılı ilamı). Aidat alınmasına ve miktarının belirlenmesine karar verme yetkisi, genel kurulun mutlak ve devredilemeyecek yetkileri kapsamındadır. Böyle bir karar olmadan başka ortaklardan aidat toplanması da sonuca etkili değildir. Dolayısıyla kooperatifin, üyelerinden tahsil edeceği ödemeler bakımından genel kurulun karar alması şarttır. Ve bu yönde alınan karar iptal davasına konu edilip iptal edilmediği müddetçe toplantıya katılsın yada katılmasın tüm üyeleri bağlar. Yargıtay ilamında da vurgulandığı üzere eğer genel kurullarda aidat kararı alınmamış ise bu dönemde de önceki genel kurullarda alınan aidat kararlarının devam edeceğinin kabulü gerekir. Ancak bu durumda 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun “Hak ve vecibelerde eşitlik” başlıklı 23. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesinin de gözetilmesi zorunludur. Yani aidat alınmasına ilişkin genel kurul kararı bulunmayan dönemde eşitlik ilkesi gereği tüm üyelerden aidat toplanıp toplanmadığı hususu denetlenmelidir. Somut olayda davacı kooperatifin 03/06/2006 tarihli genel kurul kararı ile, belli dönemleri kapsayacak şekilde üyelerine aidat ödeme yükümlülüğü getirdiği, dosya kapsamına göre devam eden yıllarda yapılan bazı genel kurul toplantılarında da bu şekilde karar alındığı, bazılarında ise bu yönde karar alınmadığı (2012, 2014, 2015 hesap yılı genel kurulları), 22/02/2014 tarihinde yapılan 2013 hesap yılı genel kurulunda ise 9 nolu gündem maddesi ile, üyelerden tahsil edilecek aidatlar bakımından 01/03/2014 tarihine kadar eski aidat miktarı üzerinden devam edilmesine ve 01/03/2014 tarihinden itibaren aidat miktarının %25 düşülerek ödenmesine oy birliği ile karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda takip talebindeki dönemle bağlı kalınmak suretiyle, 22/02/2014 tarihinde yapılan 2013 hesap yılı genel kurulunun 9 nolu gündem maddesinde aidat alınması ile ilgili alınan kararın, kooperatif üyelerinden aidat alınmasına yönelik genel kurul kararı bulunmayan dönemler bakımından uygulanıp uygulanmayacağının 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 23. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi de gözönünde bulundurularak diğer ortaklardan bu dönemlerde aidat toplanıp toplanmadığı, toplandıysa ne şekilde toplandığı hususları üzerinde de durularak davacının ödemesi gereken aidat tutarının gerekirse bilirkişiden rapor alınmak suretiyle hesaplanması gerekir.Öte yandan, davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinde, olağan genel kurullarda alınan kararların ortaklar tarafından Mahkemeye taşınması neticesinde, yönetimlerin bütçe yapma yetkisini alamadığı veya Mahkeme tarafından kısmen veya tamamen iptal edildiği ileri sürülmüş olup dosya kapsamına sunulu davalı tarafından davacı kooperatife hitaben yazılan 06/08/2018 tarihli dilekçede 03/06/2006, 18/06/2011, 29/09/2012, 22/02/2014, 03/04/2016, 31/03/2018 tarihli genel kurullar hakkında açılan iptal davası olup olmadığı yönünde Mahkemeye sunulmak üzere bilgi talep edildiği, buna yönelik bir cevabın dosya kapsamında bulunmadığı, davalının istinafında da bu hususları belirttiği, hatta sunduğu 25/07/2019 tarihli ek beyan dilekçesi ile, davacı kooperatifin 18/06/2011 tarihli 2010 yılı genel kurulunda 01/07/2011-30/06/2012 tarihleri arasında işletme aidatı alınmasına yönelik 6 nolu kararın, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararı ile yoklukla batıl olduğunun tespitine karar verildiğini, kararın ise temyiz edilmeksizin kesinleştiğini belirtmiş olup dilekçesi ekinde anılan Mahkemenin 2011/438 Esas 2014/2 Karar sayılı kararını sunmuştur. Kooperatifin, üyelerinden aidat alınmasına yönelik kararı iptal davasına konu edilip iptal edilmediği müddetçe toplantıya katılsın yada katılmasın tüm üyeleri bağlar. Bu durum karşısında, davacının, icra takibi kapsamında tahsilini talep ettiği aidat alacaklarının, geçerli bir genel kurul kararına dayanıp dayanmadığının belirlenmesi zaruridir. O halde icra takibine konu edilen dönemleri kapsayan aidat alacakları bakımından alınan genel kurul kararlarının iptaline yönelik dava açılıp açılmadığı, dava açılmış ise karar verilip verilmediği ve kararın kesinleşip kesinleşmediği hususları araştırılarak iptal edilip kesinleşen kararlara konu aidat alacağına ilişkin genel kurul kararlarının, icra takibi kapsamında talep edilen dönemleri kapsayıp kapsamadığı da denetlenerek sonucuna göre gerekirse bilirkişiden rapor alınmak suretiyle varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.Bu sebeple, ilk derece mahkemesince yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmadığından tarafların istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin ayrı ayrı KABULÜNE,2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/619 Esas, 2019/172 Karar ve 25/02/2019 tarihli kararının HMK 353/1a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 243,44 TL harçtan mahsubu ile bakiye 63,54 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE,6-Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/01/2023