Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1986 E. 2023/92 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1986 Esas
KARAR NO: 2023/92
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2022
NUMARASI: 2022/383 Esas, 2022/538 Karar
DAVA: ALACAK (Kooperatif Yönetim Ve Denetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davacılara ait taşınmaz üzerinde kat karşılığı inşaat yapılması için, davacılar ile … arasında 15/12/1995 tarihinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, ancak inşaatın süresinde bitirilmemesi üzerine 18/01/2011 tarihinde ek protokol yapılarak inşaatın tamamlanma süresinin 30/11/2011 tarihine kadar uzatıldığını, bu sürede de inşaatın bitirilmemesi üzerine davacıların konut tesliminin gecikmesi nedeniyle mahrum kalınan kira gelirleri ile eksik işlerin tamamlama bedeli için kooperatif aleyhine iki ayrı dava açtığını, açılan davada müvekkilleri haklı bulunarak faiz hariç yaklaşık 630.000,00 TL alacağa hükmedildiğini, bu süreçte kooperatifin, inşaatın 30/11/2011 tarihine kadar tamamlanması için dava dışı yüklenici şirket ile sözleşme yaptığını, yüklenici şirketin de bir kısım işlerin yapılması için alt yüklenici … Yapı ile anlaştığını, yüklenicinin alt yüklenici … Yapı’ya karşı borçlarında, davalı kooperatifin garantör olarak belirlendiğini, alt yükleniciye sözleşme kapsamındaki yükümlülükler yerine getirilmesine rağmen, alt yüklenicinin davalı kooperatif hakkında takip başlattığını, kooperatifin takibe itiraz etmediğini ve takipte kooperatife ait taşınmazların satıldığını, takibe itiraz etmeyen, takipte yasal haklarını kullanmayan ve menfi tespit davası açmayan kooperatif yönetim kurulu üyeleri olan davalıların ihmalleri sonucunda kooperatifin zarara uğradığını, bu nedenle müvekkillerinin kooperatife karşı açılan iki davada hükme bağlanan alacağını tahsil edemediğini, 1163 Sayılı Kooperatifler Yasa’sının 62 maddesi ile 98. Maddesi yollaması ile TTK’nın 98 maddesi uyarınca davalı yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışları nedeni ile doğan zarardan sorumlu olduklarını belirterek ilama dayalı alacaklarının tahsil edilmemesinden doğan şimdilik 15.000,00 TL’nin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalılar vekili cevabında; dava dilekçesinde zarar miktarını açıklayan davacıların belirsiz alacak davası açmalarında hukuki yararları olmadığını, davacıların kesinleşmiş yargı kararına bağlanan alacaklarını tekrar dava etmelerinin derdestlik nedeniyle mümkün olmadığını, kooperatif ile davacılar arasındaki ilişki kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayandığından ve davacılar kooperatif üyesi olmadıklarından, davacıların Kooperatifler Kanuna dair hükümlerden yararlanamayacağını ve aktif husumet ehliyetleri bulunmadığını, davacıların ancak kooperatifin iflası halinde yönetim kurulu üyelerine sorumluluk davası açabileceğini, müvekkillerinin şahsen sorumlu tutulabilmesi için tazminat şartlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, kooperatif alacaklıları davacıların davalı yönetim kurulu üyelerine sorumluluk davası açılabilmesi için, kooperatifin iflas etmesinin dava şartı olduğu, dava dışı kooperatif hakkında iflas kararı verilmediği, bu yüzden davacı alacaklıların davalı yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açabilmesi için dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacılar vekili istinaf nedenleri olarak; alacaklıların uğradığı dolaylı zararlara ilişkin yöneticilere açılacak davalarda, şirketin iflas ettirilmesi, ardından iflas idaresi tarafından sorumluluk davasının açılmasının istenmesi ve açılmadığı takdirde alacaklı tarafından dava açılması ve tazminatın da alacaklıya değil, şirkete ödenmesi gerektiğini; oysa alacaklıların doğrudan zarara uğramaları halinde dava açmadan önce bir yerden karar almalarına gerek olmadığı gibi, dava sonucu elde edilecek tazminatın doğrudan alacaklıya ödenmesinin talep edebileceğini, somut davada doğrudan uğradıkları zarar nedeniyle dava açtıklarını belirterek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, kooperatif yöneticilerinin sorumluluğuna dayalı zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, kooperatif alacaklıları davacıların, davalı yöneticilere sorumluluk davası açılabilmesi için, kooperatifin iflas etmesinin dava şartı olduğu, kooperatif hakkında iflas kararı verilmediği gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, davacılar vekili hükmü istinaf etmiştir.Kooperatifler Yasası’nın 62/3 fıkrası uyarınca yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurları kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludur. Kooperatifler Yasası’nın 98. maddesi yollaması ile kooperatiflere de uygulanabilecek TTK’nın 553. maddesi uyarınca kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.Kooperatif alacaklılarının dolaylı veya doğrudan doğruya zarar görmeleri halinde, tazminat davası açma hakları bulunmaktadır. Kooperatifin bir zarara maruz kalması halinde, bundan dolaylı zarar gören ortaklar ile kooperatif alacaklıları, hükmolunacak tazminatın kooperatife verilmesi koşulu ile dava açma hakları vardır.Yönetim kurulu üyelerinin veya kooperatif memurlarının kusurlu hareketlerinden dolayı ortakların ve kooperatif alacaklılarının doğrudan doğruya zarar görmeleri de mümkündür. Bu durumda, dava kooperatif tüzel kişiliği aleyhine açılabilir ve hükmolunacak tazminat da davayı açanlara ödenir. Kooperatif, yönetim kurulu üyeleri veya memurların kusurlu hareketlerinden dolayı tazminat ödemek durumunda kalmışsa, ödediği tazminat için yönetim kurulu üyeleri veya kooperatif personeline rücu edebilir (Kooperatifler Hukuku, Mahmut Coşkun, sh 931).Somut davada davacılar, dava dışı kooperatiften ilama dayalı alacakları bulunduğunu, ancak kooperatifin, alt yüklenicinin başlattığı takipte yasal haklarını kullanmadığını ve kooperatifin borçlu olmadığı takipte mallarının satıldığını, bu nedenle ilama dayalı alacaklarının tahsil edilmeyerek zarara uğradıklarını, tedbirli bir yöneticinin özeniyle görevlerini yerine getirmeyen ve kooperatif menfaatlerini gözetmeyen davalı yönetim kurulu üyelerinin zarardan sorumlu olduğunu ileri sürmüşlerdir.Yönetim kurulu üyelerinin yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı davranışları ile ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, kooperatif alacaklıların dolaylı zararıdır. Somut olayda da davacıların ileri sürdükleri zarar talebi, davalı yöneticilerin ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışlarına ilişkin olduğundan, dolaylı zarar kapsamındadır. Dolaylı zarar gören ortaklar ile kooperatif alacaklıları, hükmolunacak tazminatın kooperatife verilmesi koşulu ile dava açma hakları vardır. Ancak somut davada davacılar uğradıklarını ileri sürdükleri zararın bizzat kendilerine ödenmesini istediklerine göre dava açma hakları bulunmamaktadır. Açıklanan nedenler ile kooperatifin bir zarara maruz kalması halinde, bundan dolaylı zarar gören kooperatif alacaklılarının, hükmolunacak tazminatın kooperatife verilmesi koşulu ile dava açma hakları bulunduğu, ancak ileri sürülen zararın bizzat kendilerine ödenmesini isteyen davacıların aktif husumet ehliyetleri bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacılar vekilinin yapmış olduğu istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenler ile KABULÜ ile, Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/383 Esas, 2022/538 Karar ve 31/05/2022 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE, 2-a)Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, b)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife alınması gereken 179,90 TL harçtan davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 256,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 76,26 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara İADESİNE, c)Davacı tarafın yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, d)Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, e)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
İstinaf Başvurusu Yönünden; 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın aleyhine hüküm verilen davacılardan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davacı tarafça karşılanan istinaf harç ve yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 6-6100 sayılı HMK’nın 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra artan kısmın yatıran tarafa İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/01/2023