Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1957 E. 2022/1649 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1957 Esas
KARAR NO: 2022/1649
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2022
NUMARASI: 2020/975 Esas, 2022/1029 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
KARAR TARİHİ: 29/12/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı … ile davalı şirket arasında Konut Satış Sözleşmesi akdedildiğini, daha sonra 13/11/2015 tarihinde müvekkili şirket ile temlik eden … ile … arasında 13/11/2015 tarihli … Satış Sözleşmesi ile ilgili Devir ve Temlik Sözleşmesi imzalandığını, bu hususun davalı şirket tarafından kabul edildiğini, davalı şirket tarafından “… Blok … numaralı konut birimine ilişkin 13/11/2015 tarihli … numaralı Protokolün hazırlandığını, Temlik eden dava dışı … ve … ile davalı şirket arasında karşılıklı imzalanmış olan Konut Satış Sözleşmesi uyarınca; … Proje kapsamında İstanbul ili, Esenyurt İlçesi, … köyünde kain “… Blok K:… No:… m² ” dairenin müvekkili tarafından bedelleri ödenerek davalı şirketten satın alındığını, önce 5.000,00 USD elden ödeme yapıldığını, 530.000,00 USD kalan daire satış bedelinin 26/01/2016 tarihli hesap bilgisi yazısında ismi yazılı lehtar …’un banka hesabına havale edilmesinin davalı şirket tarafından istenilmesi üzerine adı geçene 17/12/2015 tarihinde ödendiğini, Davalı şirket tarafından müvekkili şirkete gönderilen 10/02/2016 tarihli yazıda ” size verdiğimiz banka hesabına yatırdığınız 530.000 USD ödemeyi aldığımızı onaylamak isteriz. “konut birimini satın almanız için 5.000,00 USD başlangıç ödemesi ile birlikte ödemeniz 535.000,00 USD olarak gelmiştir.” denildiğini, Konut Satış Sözleşmesinin konusu olan dairenin sözleşme uyarınca teslim tarihinin 30/10/2016 olduğunu, konutun teslim edilmediği gibi bedelinde iade edilmediğini, 20/08/2020 tarihinde Konut Satış Sözleşmesinin feshi nedeniyle ödenen satış bedeli 535.000,00 USD için Bakırköy …İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında iflas yoluyla takip başlatmak zorunda kalındığını belirterek icra dosyasında yapılan borca yönelik itirazın kaldırılmasına, davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dosyasında dava değeri üzerinden harcın ikmali ile yabancı uyruklu şirketin 5718 sayılı Kanunun 48.maddesi uyarınca teminat yatırması gerektiğini, davacı şirketin haklarında aynı alacak ile ilgili olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …E. sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, Bakırköy 5. ATM’nin 2019/955 D İş sayılı dosyasında ihtiyati haciz kararı aldığını, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, sözleşmede açıkça yetkili mahkeme olarak İstanbul mahkemelerinin gösterildiğini, zorunlu arabuluculuk tutanağının ibraz edilmediğini, davacının davayı açmakta hukuki yararlarının bulunmadığını, müvekkili şirket hakkında başka alacaklılarca açılmış iflas davaları bulunduğunu, davacının hukuken tapu ispat ve tescil ve de ipoteklerin fekki talebinde bulunması ve bu yönde dava açması gerekir iken haksız bir şekilde icra takibi başlattığını, davacının istenebilir hale gelen bir alacağının bulunmadığını belirterek davının reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davalı şirketin iflâsına dair Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2021 gün ve 2020/917 E. 2021/311 K. sayılı ilamının istinaf denetiminden geçerek 22/06/2022 tarihinde kesinleştiği, bir şirket hakkında bir kez iflas kararı verilebileceği, bilirkişi raporlarına göre davalının borcu bulunduğu tespit edildiğinden ve davalının dava açılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle davalı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile iflas talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde, taraflarca istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, İİK.194. Maddesi gereğince davalı şirketin müflis olması nedeni ile dosyanın ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonrasına ertelenmesi gerektiğini, her ne kadar bilirkişi raporuyla miktar tespiti yapılmış olsa da asıl alacak miktarının ikinci alacaklılar toplantısında belli olacağını, Yargıtay kararlarından da açıkça görüleceği üzere davanın devamının ivedilikle gerektiği sayılı haller dışında davanın alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonrasına kadar durdurulması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın doğrudan reddi gerektiğini, yerel mahkemenin anılan kararının bir an için kabulü halinde dahi; gerek vekalet ücreti ve gerekse yargılama giderleri açısından müflis şirketin sorumlu tutulmasının hukuken doğru olmadığını, davacının alacaklı olduğununda ispat edilemediğini, kamu düzeninin bir gereği olarak bu davanın yürütülemeyeceği ortada olduğuna göre; bu yönde karar verilmesi halinde gerek vekalet ücreti ve gerekse yargılama giderlerinden müflis şirketin sorumlu tutulmaması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, İİK 154. maddesinde düzenlenen iflas yolu ile takibe karşı yapılan itirazın kaldırılması ile borçlunun iflasına karar verilmesi istemine ilişkindir. Davalı şirket hakkında Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2021 gün ve 2020/917 E. 2021/311 K. sayılı kararı ile iflas kararı verildiği, kararın davalı tarafından istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 08/07/2021 tarih, 2021/902 E. 2021/879 K. Sayılı kararı ile başvurunun reddine karar verildiği, kararın temyiz edildiği, kararın Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 22/06/2022 tarih 2021/4795 E. 2022/3503 K. Sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği, Tasfiye Halinde … İnşaat Sanayi Ve Ticaret A.Ş hakkındaki iflasın kesinleştiği, taraflar arasında bu yönde bir çekişme bulunmadığı, uyuşmazlığın, eldeki davanın İİK’nun 194. Maddesi gereğince ertelenmesi gerekip gerekmediği, yargılama giderlerinden davalının sorumlu olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. İflasta yurt içinde birlik ( vahdet) ilkesi geçerlidir. Bu nedenle borçlu hakkında muhtelif iflas davalarının açılması eşyanın tabiatı icabı ise de, ancak tek iflas kararı verilebilir. İflasın tekliği prensibi sadece yurt içinde geçerli olup, borçlunun muamele merkezindeki ticaret mahkemesinde birden fazla iflas davasının derdest bulunması durumunda, bu davalardan birisinde iflas kararı verildiği takdirde, diğer iflas davalarının iflas kararının kesinleşmesini bekletici sorun yapmaları zorunluluğu vardır. Bu zorunluluğun nedeni, bir borçlu hakkında birden fazla iflas kararı verilemeyeceği ve mameleki hakkında birden fazla iflas tasfiyesi açılamayacağı esasına dayanmaktadır. Bu durum birlik ( vahdet ) ilkesinden kaynaklanmakta ve iflasın inşai karakterinin doğal sonucunu oluşturmaktadır. Bununla birlikte borçlu hakkında verilen iflas kararı Yargıtayca bozulduktan sonra, daha önce iflas kararının kesinleşmesini bekletici sorun yapan diğer iflas davalarına bakan mahkemelerin artık bekletici sorun hakkındaki ara kararlarını kaldırarak, yargılamayı sürdürmeleri gerekir. Şu kadar ki; iflasa daha önce karar veren ve kararı Yargıtayca bozulan hüküm mahkemesinin direnme kararı vermesi de ihtimal dahilinde olduğundan bozma hakkında yerel mahkemece verilecek karara kadar, diğer mahkemeler bekletici sorun hakkındaki ara kararını sürdürmeli, bozmaya uyulması halinde kendi mahkemelerindeki iflas davasına ilişkin yargılamayı devam ettirmelidirler. Direnme kararı doğrultusunda yeniden iflasa kadar verilmesi durumunda ise , daha önce oluşturulan bekletici soruna dair kararın sürdürülmesi gerektiğinde kuşku yoktur.(Türk İflas Hukuku, Sümer Altay, Sayfa 132) Somut davada; müflis şirket hakkında daha önce İcra ve İflas Kanunu’nun 158/2. maddesi uyarınca iflasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, eldeki davanın konusuz kaldığı, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporundan davacının davalı şirketten alacağının olduğunun belirlendiği, davacının dava tarihi itibari ile dava açmakta haklı olduğu, yargılama giderlerinden davalının sorumlu olduğu, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla tarafların istinaf başvurularının reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı ve davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harç taraflardan peşin alındığından başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile İİK’nun 164/2 Maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/12/2022