Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1903 E. 2022/1632 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1903 Esas
KARAR NO: 2022/1632
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2021
NUMARASI: 2021/220 Esas, 2021/1009 Karar
DAVA: İFLAS (Adi Takipten Doğan İflas (İİK 156))
KARAR TARİHİ: 29/12//2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 30/06/2018 keşide tarihli ve 250.000,00 TL bedelli, 31/07/2018 keşide tarihli ve 350.000,00 TL bedelli, 31/08/2018 tarihli ve 300.000,00 TL bedelli çeklere dayalı olarak davayı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında iflas takibi başlattıklarını, davalının süresinde takibe itiraz etmediğini, takip konusu borcun da ödenmediğini belirterek icra dosyası borcunun takipten sonra işletilecek yasal faizi ile birlikte dosyaya depo edilmesi, aksi halde davalının iflasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı, süresinde davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacının davalı hakkında iflas yolu ile başlattığı takibin itiraz edilmeden kesinleştiği, bu nedenle şekli bir inceleme yapılacağı ve alacaklının gerçekten alacaklı olup olmadığının incelenmeyeceği, takibin kesinleştiğinin İİK’nın 166. maddesi uyarınca ilan edildiği, davalının depo emrine rağmen borcu ödemediği ve iflas avansının da yatırıldığı gerekçesiyle davalının iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; davacının müvekkili hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığını, takibin iflas takibi olmaması nedeniyle işbu iflas davasının usulden reddi gerektiğini, takipte ödeme emri tebliğinin de usulsüz olduğunu, İİK’nın 173/1. fıkrası gereği dava dilekçesine ödeme emrinin eklenmediğini, davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi ihlal etmesine rağmen avans olarak aldığı çekleri haksız olarak iade etmediğini, müvekkilinin borçlu olmadığını, bu hususta açılan menfi tespit davasının sonuçlanmasının beklenmediğini, menfi tespit davasında verilecek kararın iflas davasını etkileyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, İİK’nın 158. Maddesi uyarınca kesinleşmiş icra takibi nedeniyle borçlunun iflasına ilişkindir. Mahkemenin 11/02/2021 tarihli kararı ile davalı şirketin iflasına karar verilmiş, hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 11/02/2021 tarih ve 2021/26 Esas, 2021/199 Karar sayılı kararı ile “..davacı, kambiyo senetlerine mahsus haciz istemi ile takip başlatmışsa da, 16/10/2018 tarihinde takibini iflas yolu ile adi takibe çevirmiştir. Ancak iflas yoluna ilişkin takip talebinde, önceki takibindeki alacak kalemleri arasında yer alan, 90.000,00 TL çek tazminatı ile 2.700,00 TL komisyon alacağını eklememiştir. Buna rağmen depo emrinde, davacının iflas yolu ile takibinde alacak kalemleri arasında yer almayan çek tazminatı ve komisyon alacağına ilişkin alacak kalemlerini de yer verilmiştir. Takip türünün değiştirilmesinden önceki takip talebinde yer verilip, iflas yolu ile takipe eklenmeyen alacak kalemlerinin de depo emrinde yer alması doğru olmamıştır.” denilerek ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmıştır. Kararın kaldırılmasından sonra mahkemece, depo emrinin davalıya tebliğine rağmen borcun ödenmediği gerekçesiyle davalının iflasına karar verilmiş, davalı vekili bu kararı da istinaf etmiştir. İİK’nın 155. maddesi; “Borçlu iflas yoliyle takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur. Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir” hükmünü, aynı Yasa’nın 156/1 maddesi; “Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir.” hükmünü düzenlemektedir. Ayrıca İİK’nın 158/1 maddesi uyarınca iflas takibi kesinleştiğinde İİK’nın 166. Maddesinde belirtilen usulle ilan edilmesi gerekir. Somut davada, davacının 14/09/2018 tarihinde, üç adet çeke dayalı olarak davalı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığı, ödeme emrinin tebliğ edilememesi üzerine, TK’nın 35. Maddesi uyarınca borçlu şirketin sicile kayıtlı adresine ödeme emrinin tebliğ edildiği, sonrasında 16/10/2018 tarihinde takibin iflas yolu ile takibe çevrildiği, iflas yolu ile adi takibe ilişkin ödeme emrinin, davalı şirketin sicile kayıtlı adresine TK’nın 35. maddesi uyarınca 03/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalının takibe itiraz etmediği, davacının ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde davalının iflasına karar verilmesi talebi ile eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Davalı taraf, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, iflas davasının usule aykırı olduğunu, davadan ve takipten bilirkişi raporunun tebliği ile haberdar olduklarını savunmuşsa da; takipte davalıya çıkartılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine, davalının sicile kayıtlı adresine TK’nın 35. maddesi uyarınca yapılan tebliğ usulüne uygun olduğundan savunmaya itibar edilmemiştir. Öte yandan davalı, borcu bulunmadığını da savunmuştur. İİK’nın 158/2 maddesi uyarınca borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemişse, mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir. Şu halde, davalının takibe itiraz etmediği ve takibin kesinleştiği, usulüne uygun depo emrine rağmen borcu da ödenmediği gözetildiğinde davalının savunmasına değer verilmemiştir. Bunun yanında davacı iflas gideri ve iflas avansları da yatırdığından, mahkemece davalının iflasına karar verilmesi yerindedir. Sonuç olarak davanın kabulü ile davalının iflasına dair ilk derece mahkemesi kararı esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/220 Esas, 2021/1009 Karar ve 21/10/2021 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nun 164/2 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/12/2022