Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/188 E. 2022/394 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/188 Esas
KARAR NO: 2022/394
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23/11/2021
NUMARASI: 2021/775 Esas, 2021/937 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 31/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkili … AŞ.’nin 20/01/1986 tarihinde faaliyetine başladığını, Çekmeköy/ İstanbul adresinde şirketin atık kağıtlardan ambalaj ve gri karton üretimi, yurtiçi ve yurtdışı pazarlaması konusunda faaliyet gösterdiğini, müvekkili gerçek kişinin şirketin yönetim kurulu başkanı ve %60’lık hisse payı ile hakim ortak pozisyonunda olduğunu, firmanın sevk ve idaresinde aktif olarak rol aldığını, Covid-19 salgınının tüm sektörleri olumsuz etkilemesi üzerine bu olumsuzlukların müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketi olumsuz etkilediğini, şirketin ciddi mali risklerle karşı karşıya kaldığını belirterek İİK 285. Maddesi ve devamı maddeler gereğince konkordato taleplerinin kabulü ile müvekkilleri lehine geçici/kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davacı gerçek kişinin şirketten ayrı bir projesinin bulunmadığı, şekli olarak bir takım kaynaklar gösterilmiş olsa bile şahsın miras hissesinden intikal olarak beklediği tutarın teknik incelemeye göre iddia ettiği tutardan çok aşağıda bulunduğu ve bu taşınmazlar üzerinde çok sayıda hacizler bulunduğu, ne şekilde kaynak olabileceği hususunun açıklanmadığı, yine sahip olduğu … A.Ş. deki %60 hissesini kaynak olarak göstermiş ise de ne şekilde kaynak olarak kullanacağına ilişkin somut veri sunmadığı, konkordato tasdik şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle davacının kesin mühlet talebinin reddine, tüm konkordato tedbirlerinin kaldırılmasına, komiser heyetinin davacı yönünden görevine son verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; komiser heyet raporlarında müvekkili şirket yönünden konkordato tasdik şartlarının bulunduğunun belirtildiğini, projenin başarıya ulaşılması ile birlikte projeye tabi borçların kefili gerçek kişi davacı müvekkilinin de kefaletten doğan yükümlülüklerden kurtulacağını, kararla birlikte müvekkilinin alacaklılara karşı korunaksız bırakıldığını, mahkemece müvekkili gerçek kişinin gerçekten borca batık olup olmadığı bir diğer ifade ile mali durumunun düzelip düzelmeyeceği hususu incelenmeksizin tefrik kararı verilerek konkordato talebinin reddine karar verildiğini, hukuken hatalı karar olduğunu, mahkemenin yüksek Yargıtay kararlarını dikkate almadığını, komiser heyeti raporunda konkordato talep eden borçlu gerçek kişinin şirketten ayrı bir projesi olduğunun açıkça belirtildiğini, Komiser Heyetinin gerçek kişi kefilin durumuna dair yaptığı yorumların somut olayla, hukukla ve ticari hayatın gerçekliliği ile hiçbir uyumunun bulunmadığını, …’ın konkordatoya tabi borçlarının tamamının davacı …’ın borçları olduğunu, adı geçen şirketin konkordatosunun tasdiki durumunda davacı …’ın borçlarının da ödenmiş olacağının aşikar olduğunu, tefrik kararının usul ve yasaya aykırı bulunduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, geçici mühlette verilen tedbir kararının devamı ile müvekkili hakkında kesin mühlet kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir. Eldeki dosyada, borçlu şirket … AŞ. ile şirket yetkilisi ve hakim ortağı gerçek kişi tarafından aynı dilekçe ile konkordato talebinde bulunulmuş, dosya İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/372 Esas sırasına kaydı yapılmıştır. Mahkemece 09/06/2021 tarihli ara karar ile davacılar hakkında 3 ay geçici mühlet kararı, 09/09/2021 tarihli duruşmada ise geçici mühletin 2 ay süreyle uzatılmasına karar verilmiş, 09/11/2021 tarihli duruşmada da davacı … yönünden dosya tefrik edilerek yukarıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Uyuşmazlık, dava dışı şirketin ortağı/yetkilisi bulunan davacı gerçek kişinin şirketten ayrı bir proje sunup sunmadığı, konkordato projesinin başarı şansının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmıştır. 2004 sayılı İİK’nın 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada iflasa tabi olan borçlu için, İİK’nın 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, iflasa tabi olmayan davacı gerçek kişilerin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacılar vekilinin konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. İİK 289. maddesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verileceği düzenlenmiştir. Borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt) Komiser heyeti 02.09.2021 tarihli raporlarında; şirketin mevcut makine tesisat ve demirbaşlan ile çalışma düzenini koruduğu, faaliyetlerini düzenli olarak sürdürdüğü, Konkordato talep eden … bakımından, 31.03.2021 tarihli ön projeye göre konkordato talep eden şahsın ayn, bağımsız mali kaynağının bulunmadığı, projesini tamamıyla şirketin ön projesine dayandırdığı sonucunun ortaya çıktığı, ancak 24.06.2021 tarihli revize konkordato ön projesine göre konkordato talep eden şahıs …’ın şirketten ayrı bir projesinin olduğu sonucuna varmanın mümkün olduğu, revize projede malik olduğu gayrimenkullerin yer aldığı, kaynak olarak gayrimenkul satışı (3.000.000,00 TL), … AŞ hisse satışı, 6.000.000,00 TL, borçlanma (aile büyükleri) 4.500.000,00 TL, miras intikali 5.000.000,00 TL olarak toplam kaynak miktarının 18.500.00,00 TL olduğu, Konkordato talep eden şirketin revize ön projesinin temelinin faaliyet kârına ilişkin kaynaklara dayandığı, Konkordato talep eden şirketin 31.03.2021 başvuru dönemi itibariyle ile teknik bilirkişi tespitleri doğrultusunda belirlenen rayiç değerlere göre öz varlığının 8.019.7223,94 TL pozitif seviye olduğu diğer bir ifade ile borca batık durumda olmadığı, konkordato talep eden şirketin 31.03.2021 ilâ son bilanço tarihi olan 30.06.2021 dönemi arasında 25.559.869,53 TL tutarında net satış sağladığı bu satış rakamına karşılık 2.023.436,29 TL kâr elde ettiği, başvuru döneminden itibaren yıl sonuna kadar şirketin net kâr hedefinin 276.601,00 TL olduğu, geçen üç aylık dönemde şirketin 183.947,51 TL kâr elde ettiği, 2021 ilk altı aylık faaliyet yapısının bugün itibariyle hedeflenen net satış ve kâr tutarının üzerinde olduğu, bu hali ile konkordato talep eden şirketin faaliyetlerinin konkordato projesinde hedeflenen net kâr tutarına uygun ilerlediği, bu veriler ışığında elde edilen dönem net karının sürdürülebilir olduğu varsayımı altında şirketin mali durumunun düzelme ihtimalinin bulunduğu, konkordato projesinin gerçekleştirilebilme ihtimalinin mevcut olduğu, ancak bu husustaki kanaatin (revize ön proje temelde borçlunun faaliyet kârına dayandığından) şirketin son tarihli bilançosu olan 30.06.2021 tarihli mali verilere ilişkin olup, bu aşamada 1İK md. 289/3 uyarınca kesin mühlet verilebilmesinin şartlan bakımından değerlendirilmenin şirket faaliyetlerinin (özellikle kârlılığının) bir müddet daha izlenmesi neticesinde yapılmasının uygun olacağı, bu sebeple ÎİK md. 287/4 uyarınca mühlet süresinin uzatılmasının yerinde olabileceği belirtilmiştir. Komiser heyeti 01.10.2021 tarihli raporlarında;- Konkordato talep eden … bakımından, 31.03.2021 tarihli ön projeye göre konkordato talep eden şahsın ayrı, bağımsız mali kaynağının bulunmadığı, projesini tamamıyla şirketin ön projesine dayandırdığı sonucunun ortaya çıktığı, ancak 24.06.2021 tarihli revize konkordato ön projesine göre konkordato talep eden şahıs …’ın şirketten ayrı bir projesinin olduğu sonucuna varmanın mümkün olduğu, revize projede malik olduğu gayrimenkullerin yer aldığı, kaynak olarak gayrimenkul satışı (3.000.000.00 TL), … A.Ş hisse satışı, 6.000,000,00 TL, borçlanma (aile büyükleri) 4.500.000,00 TL, miras intikali 5.000.000,00 TL olarak toplam kaynak miktarının 18.500.00,00 TL gösterildiği, 26.07.2021 tarihli raporda görüleceği üzere söz konusu gayrimenkullerin tapu kaydında çok sayıda haciz şerhinin yer aldığı, gayri menkullerin tapu kaydı üzerinde yer alan haciz şerhlerinin olmadığı varsayımında dahi 24.06.2021 tarihli ön projede belirtildiği üzere değerinin 3.131.000,00 TL değil, belirtilen miktarın oldukça altında 1.037.927 TL olduğu, miras yolu ile intikal edecek gayri menkullere ilişkin olarak 08.10.2021 tarihli bilirkişi raporundaki değerin 1.5.77,950 TL olduğu, her ne kadar 5,000.000 TL tutarındaki bir miras intikalinden bahsedilmişse de bu husustaki değerin belirtilenin oldukça altında olduğu, revize ön projede “sahip olduğu … A.Ş ‘de ki yüzde 60 hisse senedi 9.429.167,00 TL olarak belirtilen kaynağın da ne şekilde sağlanacağı ve kaynak olarak kullanılabileceğine için somut bir veri tespit edilemediği, dolayısıyla her ne kadar konkordato talep eden borçlu şahsın şekli olarak ayrı bir projesinin varlığından söz edilebilecek olsa dahi, bu tespitler dahilinde asıl borçlu ile kefil üzerindeki yükün hafiflemiş olması amacı bakımından olumlu kanaat oluşmadığı belirtilmiştir. Davacı gerçek kişinin sunduğu konkordato projesi ve dosya kapsamına göre, davacının borçları, ortağı olduğu şirketin borçlarına kefil olmasından ve şahsi malvarlıkları üzerinde şirket borçları için rehin vermesinden kaynaklanmaktadır. Tüzel kişi ve kefillerinin konkordato taleplerini aynı dilekçede birleştirilmesi mümkün olmakla birlikte, konkordatonun tasdiki için gerekli koşulların her bir borçlunun şahsında gerçekleşmesi gerekir. Kefil, mahkemeye sunacağı konkordato ön projesinde kefalet borcunu hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, ödemelerin yapılması için mevcut mallarını satıp satmayacağını, kefalet borcu ödemesini yapabilmek için gerekli mali kaynağı nasıl sağlayacağını açıkça belirtmelidir. (Yeni Konkordato Hukuku, Editör Selçuk Öztek, 2. Baskı, sh. 148) Somut olayda, davacının konkordato projesinde gösterdiği kaynakların yeterli olmadığı, projenin kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, tamamen borçlu şirketin ön projesi üzerine temellendirildiği görülmektedir. Sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edilmesi de müessesenin amacına uygun düşmeyecektir. Buna göre ilk derece mahkemesince kesin mühlet talebinin reddine ilişkin tesis edilen karar usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile 2004 sayılı İİK’nun 293/2 fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31/03/2022