Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/187 E. 2022/306 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/187 Esas
KARAR NO: 2022/306
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/09/2021
NUMARASI: 2017/1212 Esas, 2021/726 Karar
DAVA: İFLASIN ERTELENMESİ
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar … Limited Şirketi ve … Sanayi Limited Şirketi vekilleri 22.02.2016 tarihli dava dilekçesinde, dünyadaki kötü ekonomik gelişmeler, ülkenin ekonomik kaynak açığının beslediği riskler, bölgede gelişen siyasi olaylar, tüm sektörde gerilemeye neden olduğu kadar, inşaat sektörünüde olumsuz yönde etkilediğini, şirketlerin iyileştirme projesi kapsamında faaliyetlerini değişen şartlara göre uyarlama ve yeni koşullara uyum sağlayarak daha sağlıklı bir şekilde faaliyetlerine devam etme kararı aldığını, şirketlerin bir takım koruyucu önlemlerle aktif pasif dengesinin düzeltilerek mevcut borçlarını, şu an içinde bulunduğu ödeme güçlüğü ve borca batık konumdan kurtularak ödeme imkanına kavuşacağını, … Ltd.Ştinin İnşaat sektöründe 1990 yılında, … Ltd.Şti adıyla ticaret hayatına başladığını, … İnşaat Şirketinin ise 2005 yılında kurulmuş olup Ankara’da ticaret hayatına başladığını, faaliyetine başlaması ile birlikte birçok taşeronluk işini üstlendiğini, ekonominin genel konjonktürünün dünyada olduğu gibi Türkiye ‘de de inşaat sektörünün performansını doğrudan etkilediğini, 2011 yılında başlanan ve bugün %95’i tamamlanan … Projesinin getirdiği finansman yükünün şirket üzerinde baskı oluşturduğunu, oysa ki şirket üzerinde satış baskısı olmadığı takdirde adi ortaklığa ait …taki mülklerin değerinde satılabileceğini veya alacak karşılığı devredilerek borçların eritilmiş olacağını, ard arda yaşanan olumsuzluklar nedeniyle bozulan nakit akışının kısa vadeli yabancı kaynaklarla tolere edilmeye çalışıldığını, kısa vadeli kredilerin faiz ve geri ödemelerinin İşletme sermayelerini eritmeye başladığını, … Ltd.şirketin (-)23.608.562,97 TL borca batık olduğunun tespit edildiğini, … Ltd.Ştinin ise 2001 yılında Mersin’de kurulduğunu, 2005 yılında Ankara’ya taşındığını, 2008 yılından itibaren … İnşaatının elektrik taşeronluk işlerini yürüttüğünü, 2014 yılında … İnşaatı ile %10’luk hisse ile adi ortaklık kurduğunu, adi ortaklığın … projesini yürüttüğünü, inşaatın %93,71 seviyelerinde olduğunu, halen satışı ve inşaatının devam ettiğini, … Ltd.Ştinin, …’ın TOKİ’den aldığı ve ortağının … adlı kamu kurumu olduğu ihalenin sonucunda bir süre sonra …nın %10 hissesini …’a devretmesi sonucunda ortaklık yapısının davacılar şekline dönüştüğünü, …’ın tek faaliyetinin bu ortaklık çerçevesinde ki Ataşehirde ki … Projesi olduğunu belirterek, müvekkili şirketlerin borca batıklık halinin tespiti ile proje dahilinde mali durumunun düzeltebilmesi amacıyla şirket hakkında iflas kararının bir yıl ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, 24.02.2016 tarihli tefrik kararı ile davacı şirketlerden … Ltd.Ştinin önceki tescil adresinin Çankaya / Ankara iken almış olduğu kararla Kadıköy / İstanbul adresine nakil yaptığı, sicil kayıtlarına göre şirketin yeni işyerine adres nakil işlemini 23.02.2016 tarihinde Ticaret Sicile tescil ettirdiği ancak Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde davanın açıldığı 22.02.2016 tarihinde halen ilanın yapılmamış olduğu, bu şirketin İşyeri nakli ile ilgili kararın Ticaret Sicil Gazetesinde İlan edilmeden iş bu iflasın ertelenmesi davasının açıldığı mevcut durumda bu davacı açısından davaya bakma yetkisinin son sicil adresine göre tayini gerektiğini belirtilerek, … Şirketi yönünden davanın tefriki ile … Esas sırasına kaydının yapılmasına, diğer davacı yönünden davanın bu dosya üzerinden devamına karar verilmiştir.
BİRLEŞTİRİLEN İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/512 ESAS, 2016/434 KARAR SAYILI DOSYASI: Davacı … Limited Şirketi vekili, 22.04.2016 tarihli dava dilekçesinde, şirketin … ve … ortaklığında Mersin ‘de kurulduğunu, 2001 yılında şirket faaliyet ve merkezini Ankara’ya taşıdığını, aynı ortaklık yapısı ile 2005 yılında … Ltd.Şti kurularak birçok İnşaat taahhüt işinde … Şirketinin taşeronluğunu yaptığını, TOKİ iştiraki … güvencesiyle yükselen … projesinin … Yönetimin ortaklığı İle inşa edilirken Ocak 2015’te … Yönetiminin projedeki %10 hissesini … Ltd.Ştine devrettiğini, ekonominin genel konjonktürünün Dünya’da olduğu gibi Türkiye ‘de de inşaat sektörünün performansını doğrudan etkilediğini, aynı ortaklık yapısına sahip olunan, bir çok projede partnerlik yapılan … Ltd.Ştinin mali açıdan zora girmesi nedeni ile İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesine müracaat ile iflas erteleme davası açılıp, borca batıklık bildiriminde bulunulduğunu, … Ltd. Ştinin iflasın ertelenmesi süreci kefaletleri nedeni ile gerek şirketlerinin gerekse de … projesindeki İş ortaklıklarının olumsuz yönden etkilenmeye başladığını, şirketin borca batık duruma geldiğini, şirket üzerinde satış baskısı olmadığı takdirde, %95’i tamamlanmış … Projesindeki gayrimenkullerin değerinde satılarak borçların tasfiye edilebileceğini, ard arda yaşanan olumsuzluklar nedeni ile bozulan nakit akışının kısa vadeli yabancı kaynaklarla tolere edilmeye çalışıldığını, faiz ve geri ödemelerin işletme sermayesini eritmeye başladığını, şirket sermayesinin özvarlığı içerisinde fazlası ile korunduğunu, 29.02.2016 tarihi itibariyle şirketin özvarlığının (-)14.280.112,60 TL olarak hesaplandığını borca batık olduğunun tespit edildiğini, şirketin … Şirketine kefaletleri nedeni ile borca batık hale gelmiş ise de %10 ortağı olduğu “… – … Adi Ortaklığı’nın “… projesindeki payı ile bulunduğu zor durumdan kolaylıkla çıkabileceğini, Mart ayında ruhsat işlemleri tamamlanan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi ( İFM) projesinin üst yapı inşaatının temelinin atıldığını belirterek, müvekkili şirketin borca batıklığının tespitine şirket hakkında verilecek iflas kararının 1 yıl süre ile ertelenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/512 ESAS, 2016/434 KARAR, 25.04.2016 TARİHLİ KARARI ile, Dosyanın 2016/216 Esas sayılı dosyası ile hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle birleştirilmesine, işlemlerin 2016/216 Esas sayılı dosya üzerinde yürütülmesine karar verilmiştir. Asıl dava dosyasında, … Ltd.Şti için 24.02.2016 tarihinde İhtiyati tedbir kararı, birleştirilen dosya davacısı … Ltd.Şti için 02.05.2016 tarihinde İhtiyati tedbir kararı verilmiş, 23.11.2016 tarihli celse ara kararı ile davacılardan … Ltd.Şti ‘nin borca batık olmadığı teknik ve mali heyet raporlarıyla denetime elverişli şekilde belirtilmiş olduğu gerekçesiyle 02.05.2016 gün ve 2016/216 Esas sayılı ara karar ile verilen tüm İflas erteleme tedbirlerinin kaldırılmasına, kayyımların görevlerinin bu şirket yönünden sonlandırılmasına karar verilmiştir.Alacaklılar yargılamaya katılarak, sözlü ve/ veya yazılı beyan ve itirazlarını belirtmişlerdir.
MAHKEMENİN 2016/216 ESAS, 2017/183 KARAR Ve 09.03.2017 TARİHLİ KARARI İle: Davacı … İnşaat Şirketinin İnşaat işleri yapan bir şirket olduğu, dava tarihinde şirket sermayesinin 48 Milyon TL olduğu, yürütmekte olduğu 2 adet proje olduğu, diğer projenin … projesi olduğu bu projede … A.Ş tarafından yapılan ihaleye girilmek suretiyle birleşen dosya davacısı … Şirketi ile birlikte adi ortaklık kurdukları ihalenin hasılat paylaşımı esasına göre alındığı, arsa sahibinin … olduğu, inşaatın devam etmekte olduğunun anlaşıldığı, davacı … Şirketinin öz kaynak tutarının (+)4.381.079,13 TL olduğu, bu hali ile şirketin borca batık durumda bulunmadığı, davacı şirketin İnşaat sektörü ile doğrudan bir faaliyetinin bulunmadığı, bu hali ile İflas erteleme davasının borca batıklık şartının gerçekleşmediği belirtilerek, davacı … Ltd.Ştinin İflas erteleme talebinin reddi ile iflasına, davacı … Ltd.Ştinin borca batık olmadığı İflas erteleme koşulları oluşmadığı gerekçesiyle İflas erteleme davasının reddine, red sebebine göre İflas kararı verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili, müdahil … Bankası T.A.O Genel Müdürlüğü vekili, müdahil … A.Ş Genel Müdürlüğü vekili tarafından istinaf edilmiştir. Karar; DAİREMİZİN 2017/1875 ESAS,2017/1628 KARAR ve 19.10.2017 TARİHLİ KARARI ile: “…Davacı şirket … Ltd.Şti.nin dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na … sicil numarası ile kayıtlı olduğu, merkez adresinin … Mah. … cad. … Sok. … Plaza No:… K:… Kozyatağı İSTANBUL olduğu, birleşen davanın davacısı şirket … Ltd. Şti.nin İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na … sicil numarası ile kayıtlı olduğu, merkez adresinin diğer davacı şirket ile aynı olduğu davanın yetkili mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır. Asıl davada ve birleşen davada iflas avanslarının yatırıldığı, İİK’nun 166.maddesine göre ayrı ayrı ilanların yaptırıldığı, şirketlerin sicil dosyaları getirtildiği, şirketlere kayyım atandığı, 24/02/2016 tarihli ara kararla ihtiyati tedbir kararı verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece alınan 18/11/2016 tarihli bilirkişi raporunun 31/05/2015 tarihli bilançonun esas alınarak yapıldığı, davacı … Ltd.Şti.nin 48.000.000,00.-TL sermayesinin 50.000.000,00.-TL’ye çıkartıldığı, 800.000,00.-TL’sinin ödendiği, daha sonra 910.000,00.-TL daha ödeme yapıldığının belirtildiği yönünde görüş bildirdiği, istinaf talebinde ise bu miktarın tamamının ödendiğinin iddia edildiği, bu hususun net olarak anlaşılamadığı, bilirkişi raporunda değerlendirmeye alınan ve istinaf talebinde de ısrarla üzerinde durulan … Prejesi ile … projesinin tamamlanma oranlarının ne olduğu konusunda kayyım raporları ile dosyaya sunulan 10/05/2017 tarihli … İhale ve Kabul Daire Başkanlığı’nın Kısmi Geçici Kabul Tutanaı (4) (Projedeki En Son Kısım) tutanağı da dikkate alındığında tam olarak anlaşılamadığı, borca batıklık tutarının yanlış hesaplandığı konusundaki tespitlere yapılan itirazların dikkate alınarak ek-rapor alınmadığı, raporda davacı şirketin kaydi değerlere göre net sermayesinin 31/12/2014 tarihinde 26.871.060,27.-TL, 31/12/2015 tarihinde 102.722.447,84.-TL olduğunun belirtilmesinden sonra tekrar 31/12/2015 tarihinde 112.967.392,41.-TL olduğu belirtilmiş ise de (Tarih maddi hata olarak kabul edilmiştir) bu rakamın 31/03/2016 tarihi itibariyle hesaplandığı, tablonun olumlu bulunduğu, yine raporda iyileştirme porojesindeki inşaat sektörü ile ilgili değerlendirmelerin makul olduğu, satışlarda daralma olsa da inşaatları devam ettiği, davacıların finans baskısı ve yükü altında olduğu, Adi Ortaklığın hesapları ve raporları bulunmadığından inceleme yapılamadığı, satış öngörülerini değerlendirmenin heyetin uzmanlık alanı dışında olması nedeniyle bu konuda görüş bildirilemediği, iyileştirme projesinde 2016 yılı için 2.000.000,00.-TL, 2017 yılı için 2.500.000,00.-TL olmak üzere toplam 4.500.000,00.-TL sermaye arttırımı öngörüldüğü, bilirkişi heyetince 4.000.000,00.-Tl sermaye arttırımının yeterli olmadığının belirtildiği, alınacak diğer tedbirler başlığında borç ödeme protokollerinin yapılması öngörüldüğü, bu bölümdeki açıklamaların bilirkişilerce somut, kontrol edilebilir ve karşılaştırılabilir bulunmadığı, oysa borç yapılandırmayla ilgili protokollerin dosyaya sunulduğu, bilirkişi raporunun hükme dayanak teşkil edemeyeceği, bu nedenle davacı şirketlerin son mali durumlarının özellikle gerekirse satış öngörülerini de değerlendirebilecek bir uzmanın da heyete alınarak ve gerektiğinde keşif yapılmak suretiyle davanın esasına ilişkin son derece önemli bir delil olan bilirkişi heyet raporu almadan yazılı gerekçelerle karar verilmesi doğru olmamıştır. Her iki davacı şirketin organik bağı dikkate alındığında istinaf taleplerinin kabulü ile hükmün her iki şirket bakımından da kaldırılmasına karar vermek gerekmektedir. Sonuç olarak yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davacılar ve müdahiller vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, 6100. Sayılı HMK’nun 354/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 353/1a,6. maddesi gereğince yukarıda açıklandığı üzere gereği için dosyanın mahkemesine iadesine… ” karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, kararın kaldırılması ile davacı şirketler yönünden iflas erteleme tedbirlerinin yeniden verilmek suretiyle kayyım atandığı, teknik ve mali bilirkişi heyetinden şirketin rayiç tespitleri ile borca batık olup olmadığı, iyileştirme projesindeki verilerin ve yapılacak iyileştirme çalışmalarının gerçekçi olup olmadığı, iflas erteleme şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda yeniden rapor alındığı, kayyım heyetinin 23.02.2018 tarihli raporunda, … projesindeki ortaklığın … idaresi tarafından fesh edildiği, adi ortaklığın kalan bağımsız bölümlerden herhangi bir ortaklık payı alma hakkının kalmadığını, … tarafından hesaplamalarının devam ettiğini, henüz ibralaşmanın gerçekleşmediğini, şirketin fiilen yapmakta olduğu herhangi bir İnşaat işi bulunmadığının bildirildiği, … ile yapılan yazışmalara verilen cevapta, davacı şirketin kendilerinden herhangi bir alacağı olmadığı, davacıların …’a borçlarının olduğu, davacıların eksik bıraktığı işlerin … tarafından tamamlandığı, henüz satışı yapılmamış 177 adet bağımsız bölüme … tarafından el konulduğu, davacının bu bağımsız bölümlerde herhangi bir hakkı ve alacağı olmadığının bildirildiğinin görüldüğü, dosya kapsamına göre davacılardan … Ltd.Ştinin rayiç değer hesaplarına göre davacı şirketin (+)25.115.215,00 TL öz varlığa sahip olduğu, borca batık olmadığı, … İle aralarında ihtilaflı olan 177 adet bağımsız bölüm ile gayrimenkulün davacı şirketin aktifinde yer olmadığı, bu haliyle şirketin iflas erteleme şartlarını taşımadığı, davacı … Ltd.Ştinin bilançoları, kaydi ve rayiç öz varlık tutarları birlikte değerlendirildiğinde şirketin (-)8.529.381,81 TL öz varlığa sahip olduğu, bu hali ile borca batık durumda bulunduğu, iflas erteleme projesinde ve iyileştirme projesinde belirtilen hedeflere ulaşamadığı, İflas erteleme tedbirleri üzerinden 5 yıldan uzun bir zaman geçtiği, bu haliyle şirketin iflas erteleme şartlarını da taşımadığı ve borca batık olduğu gerekçesiyle, davacı … Ltd.Ştinin iflas erteleme talebinin reddine, borca batık olmadığından iflas kararı verilmesine yer olmadığına, birleştirilen 2016/512 Esas sayılı dosyada, davacının İflas erteleme talebinin reddine, … Ltd.Ştinin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı … Ltd.Şti vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, … şirketine verilen İflas kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yapmış oldukları feragatın dikkate alınmayarak karar verildiğini, şirketlerin borca batık olmadığının mahkemece farklı değerlendirildiğini, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarında borca batıklık yönündeki değerlendirmelerin usul ve yasaya aykırı olduğunun rapora itirazlarında ayrıntılı şekilde belirttiklerini, her iki şirketin borca batıklığının söz konusu olmadığını ve iflas erteleme süreside dikkate alınarak feragatleri doğrultusunda HMK 309 vd hükümler uyarınca davanın reddine karar verilmesinin talep edildiğini, ancak mahkemece feragat talepleri dikkate alınmadan usul ve yasaya aykırı karar verildiğini, feragata ilişkin gerekçeye yer verilmediğini, gerekçeli kararda bu hususlara değinilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin borca batık olmadığının 16. kayyım raporu ile de belirtilmesine rağmen aksi kanaatle karar verildiğini, müvekkili şirketlerin … Konuttan alacakları ile aktiflerinde büyük bir artış meydana geleceği açıkken … tarafından yapılan usul ve yasaya aykırı mahsup işlemlerinin korunduğunu, özellikle …a yer alan 177 adet bağımsız bölümün müvekkili şirketler yönünden değerlendirilmemesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, … cevabında yönetim kurulu kararı kapsamında yüklenicinin borcu nedeniyle 177 bağımsız bölümden yüklenici payına düşen alacak kalemlerinden mahsup edildiğinin belirtildiğini, bilindiği üzere takas mahsubun ayrı bir hukuki durum olduğunu, oysa …’un müvekkili şirketlere karşı muaccel bir alacağının olmadığını, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, şirket ortağının borcunun şirket alacağı olarak kabul edilmediğini, müvekkili şirketlerin aktif ve pasiflerinin usul ve yasaya uygun, hüküm kurmaya elverişli bir bilirkişi raporu ile tespit edilmesi gerektiğini iddia ederek, müvekkili şirketin borca batık olmadığını iddia ederek, feragat dilekçeleri dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
DAVA: İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal bir kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, son fıkrada ise, kayyımın her üç ayda bir, şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince somut olayda uygulanacak olan 160. maddesinde, İflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise, kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, İflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesini gerektiren haller arasında sayılmıştır.Somut davanın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekeletnamesinde İflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirket ortaklar kurulunun kararı ile şirketin borca batıklığının bildirilmesi ile iflas ertelenmesi talebinde bulunulması kararı alındığı, mahkemece, ilanların yapılmasına, bilirkişi incelemesine ve rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, iflas avansının mahkeme veznesine yatırıldığı anlaşılmıştır. İhtiyati tedbir kararları alınarak kayyımlar atanmıştır. İhtiyati tedbir kararları mahkemenin 29.09.2021 tarihli iflas kararı ile kaldırılmıştır. Uyuşmazlık, İflas kararı verilen şirketin borca batık olup olmadığı, bu konuda düzenlenen bilirkişi raporlarının uyun ve yeterli olup olmadığı, davacı vekilinin feragat talebinin iş bu yargılamada ki yeri, borca batık olmayan şirket hakkında feragat nedeniyle davanın red kararı verilip verilemeyeceği ve kararın usul – yasaya uygun olup olmadığıdır. Yukarıda belirtildiği üzere, kararın istinaf edilmesi ve kaldırılması neticesinde mahkemece yeniden kayyım atanarak, kayyım raporları ve bilirkişi raporları alınmıştır. İstinaf incelemesinin, Dairemizin 19.10.2017 tarihli kararı, karar gerekçesinin iş bu ilamda belirtilmesi de göz önünde bulundurarak gerçekleşleştirilmesi uygun görülmüştür. İstinaf dilekçesinde ifade edilen 15.09.2021 tarihli 16. Kayyım heyet raporunda, 15.12.2017 tarihinde iflas erteleme tedbirlerinin devamına karar verildiği, taraflarına kayyımlık görevinin tevdi edildiği, işçi ücret ve tazminat borçları toplamının 2021 Haziran ayı itibarıyla 736.060,67 TL olduğu, İstanbul Finans Merkezinde “…“ adı altında yapımı üstlenilen projenin şirketin en önemli projesi olduğu, taraflar arasında imza edilen sözleşmede, %62,50 … – … Şti Adi Ortaklığına, %37,50 …’ a ait olacağının hüküm altına alındığı, adi ortaklığın gelir sağlayacağı en önemli proje olduğu, 6 Blok ve 969 bağımsız bölümden ve 6 bloktan oluştuğunu, yüklenicinin girdiği ekonomik zaafiyet nedeniyle 24.02.2016 tarihinde iflas erteleme tedbir kararı verildiği, 1 yıl sonra 22.02.2017 tarihinde iflasına karar verildiği, İflas erteleme tedbir kararı verilmesinden sonra … projesindeki İnşaat seviye tespiti yapıldığı ve projenin 18.04.2016 tarihi itibariyle %93,71 oranında tamamlandığı ve tamamlanmayan İnşaat seviyesinin %6,29 oranında olduğunun tespit edildiği, geçici kabulün %5 eksiği İle yapılabileceğinin göz önüne alındığında kısa süreli bir çalışma ile geçici kabule hazır olduğunun görüldüğü, seviye tespitinin yapılmasından sonra … A.Ş tarafından 04.05.2016 tarihinde projede eksik kalan %6,29 seviyesindeki inşaatının tamamlanması için 75.000.000,00 TL bütçe oluşturduğu, ”Nam-ı Hesap Komisyonu “ kurularak işi yüklenici şirket nam ve hesabına tamamladığı, daha sonra yüklenici şirketin eksik işlerin nam ve hesabına harcandığı iddia edilen bedelin fahiş olduğunu iddia ederek itiraz ettiği, konunun yargıya intikal ettirildiği, mevcut durumda projenin %100 olarak tamamlanmış olduğu, proje kapsamında satılmış olan bağımsız bölümlerin hak sahiplerine teslim edildiği, site yönetimi kurularak fiili yaşamın başladığı, toplam 969 adet B bölümün 792 adedinin satılarak taraflar arasında gelir paylaşımın yapıldığının görüldüğü, tedbir kararı verildiği tarihlerde rezervin B.Bölüm sayısı 177 adet olduğunu, 22.02.2017 tarihli İflas kararı sonrasında … tarafından 2 B.Bölüm satıldığı, satış bedelinin anlaşma gereğince havuza aktarıldığı, ancak satışı yapılan 2 adet B bölümün satış bedelinden yüklenici payına düşen %62,50 hissesinin verilmediğinin anlaşıldığı, geriye satışa hazır 175 adet B.Bölüm kaldığı, 31.12.2019 tarihli güncel rayiç değerlerin tespit edildiği, 175 adet gayrimenkulün piyasa alım/ satım rayiç değerinin 634.475.890,00 TL olduğunun tespit edildiği, taraflar arasında herhangi bir mutabakat ve ibralaşma olmadığı, davacı aktifinde ayrıca adi ortaklık adına kayıtlı ancak banka ipotekli 143 adet gayrimenkulün mevcut olduğu, bilirkişi marifeti ile yapılan değerlendirmede güncel değerlerinin 120.627.836,90 TL olacağının hesap edildiği, davacı şirketin gayrimenkul satışları ile kazanç elde eden bir şirket olduğu, davacının hissesine düşen gayrimenkullerin ve aktifinde olan 143 adet gayrimenkulün kayyım denetiminde satılıp borçların ödenmesinin borca batıklıktan çıkmanın tek yolu olduğu, davacılardan … Şirketinin … Şirketinin tüm banka borçlarına kefaleti bulunduğunu, 2021 Haziran ayı itibarıyla işçi tazminat ve ücret borçları toplamının 607.311,24 TL olduğu, personel ücretlerinde ve ödenmesi gereken vergi ve SSK primlerindeki artıştan kaynaklı olan borç artışının görüldüğü, şirketin 2021 yılının altı aylık döneminde 164.723,75 TL zarar ettiği, sonuç olarak şirketlerin hazırlamış oldukları revize projede … Şirketinin aktifinde bulunan 143 adet gayrimenkulün satışının mahkemeden izin alınarak yapılmasına, … İle olan alacakları için arabulucu vasıtası ile anlaşma sağlanamadığından İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/567 Esas sayılı dosyasında devam eden davada ( 20.07.2020 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen değer üzerinden 656.534.990TL üzerinden hesaplama yapıldığında şirketlerin borca batıklıktan çıkma ihtimalinin yüksek olduğu, Ekim 2021 de başlamayı planladıkları … Çubuklu İnşaat projesinden elde edecekleri geliri borçları ödeyebilmek için öngördüğünü, öte yandan …un el koyduğu 177 adet bağımsız bölümden davacı şirketlerin payına düşecek olan tutarında borca batıklığın belirlenmesi için büyük önem taşıdığı, bu konuda bir yargı kararı olmadan davacı şirketlerin varlığında söz konusu alacak payının yok sayılmasının doğru olmayacağı belirtilmiştir. 24.03.2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda, sonuç olarak, … Şirketinin 31.12.2019 tarihi itibariyle 12.609.180,60 TL, … Şirketinin 6.577.177,04 TL borca batık olduğu, davacı şirketlerin borca batıklıktan çıkmaları için dava dışı adi ortaklık ve … arasındaki hukuki ihtilafın çözümünün gerekli olduğu, anlaşmazlığın çözüme kavuşması ve 177 adet gayrimenkulün bilirkişilerin belirlediği fiyatla kısa zamanda satılması, bedellerin adi ortaklığa aktarılması, adi ortaklığın karının belirlenmesi, kardan kurumlar vergisi düştükten sonra kalan tutarın davacı şirketlere aktarılması sonucunda davacı şirketlerin borca batıklıktan çıkabileceği, bu şartların yerine gelmemesi durumunda davacı şirketlerin borca batıklıktan çıkamayacağı ve iflasın ertelenmesi şartlarının yerine gelmemiş olacağı, davacı … Şirketinin 31.12.2015 tarihinde borca batık olmadığı, 05.06.2018 tarihli teknik bilirkişi tespitleri esas alınarak şirketin 31.12.2017 tarihi itibariyle özvarlığının (+)6.498.754,91 TL, kefalet nedeniyle (-)15.015.578,20 TL olduğu ve 8.516.823,26 TL borca batık olduğu, 31.12.2019 tarihli rayiç değerlere göre 6.577.177,04 TL borca batık olduğu, … Şirketinin 09.11.2020 tarihli revize iyileştirme projesi kapsamında iyileşmesinin diğer davalı şirket ile adi ortaklığın durumuna bağlı olduğu, davacı şirketin 2015 ve devamı yıllarda zarar ettiği iyileştirme projesinde belirlediği hedeflere ulaşamadığı belirtilmiştir. 22.06.2021 tarihli 6. Bilirkişi heyet raporunda, davacı … Şirketinin borca batık olmadığı, rayiç değerlere göre özkaynağının (+)25.115.215,00 TL olduğunun tespit edildiği, 177 adet gayrimenkulün davacı şirketin aktifinde yer almadığından ve gayrimenkuller ile ilgili olarak … ile başka dava da olmadığından borca batıklık hesabında dikkate alınmadığı, davacı … Şirketinin 09.11.2020 tarihli revize iyileştirme projesinin uygulanabilirliğinin 177 konutun satışına ve … inşaatının bitirilmesine bağlı olduğu, ancak …la bir anlaşma sağlanmadığı ve … inşaatına da başlanmamış olması nedeniyle bu aşamada iyileştirme projesinin uygulanabilirliğinin kalmadığı, … Şirketinin ise Haziran 2021 dönemine ait mali tablolar ve beratların sunulduğu, ticari alacaklar tutarının 30.06.2021 tarihi itibariyle 12.935.253,84 TL olup bu tutarın 11.955.660,20 TL ‘sinin 31.12.2016 tarihinden beri şüpheli alacaklar hesabında yer aldığı, diğer alacaklar tutarı 30.06.2021 tarihi itibariyle 1.729.883,41 TL olduğu, 2018 yılından beri tahsilat yapılamadığı, ortak …’dan alacak tutarının 30.06.2021 tarihi itibariyle 1.659.825,17 TL olduğu, stokların 30.06.2021 tarihi itibariyle ( verilen sipariş avansı 334.783,36 TL dahil ) 503.699,36 TL olup, 2018 yılından beri aynı tutarlar olduğu, davacı şirketin 2015 yılında 815.835,66 TL zarar, 2016 yılında 217.471,14 TL zarar, 2017 yılında 2.619.289,19 TL zarar, 2018 yılında 105.298,52 TL kar, 2019 yılında 481.379,47 TL zarar, 2020 yılında 445.754,31 TL zarar, 6/2021 de 164.723,75 TL zarar ettiği, davacı şirketin 11.955.669,20 TL tutarında … Ltd.Ştinden alacaklı olduğu, 2008 yılından beri iş yapıldığı, 2015 yılı bilançosunda bu tutarın stoklar grubu altında verilen sipariş avansları hesabında yer aldığı, söz konusu tutarın 2016 yılında şirket kayıtlarında şüpheli ticari alacaklar hesabına aktarıldığı, tahsil edilebilir kanaati ile yine alacak olarak değerlendirildiği, bu kez 30.06.2021 tarihi itibariyle yapılan borca batıklık hesabı aşamasında şirketin durumunun araştırıldığını ve borçlu olan dava dışı şirket hakkında iflasına karar verildiği, 10.05.2017 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı, şirketin masaya ait hiçbir malvarlığının bulunmadığının ilan edildiğinin görüldüğü, davacı şirket tarafından tahsil edilmemiş olan bu tutarın borca batıklık hesabında değersiz alacak olarak kabul edildiği, şirket ortağının borcunun şirket alacağı olarak kabul edilmediği, şirket ortaklarının borçlu olmamaları gerektiği, davacı şirketin … Şirketinden olan, şirket kayıtlarında 31.12.2017 tarihinden beri şüpheli alacak olarak yer alan 11.955.669,20 TL alacağın borçlusunun iflas etmiş olması nedeniyle tahsilinin mümkün olmadığı, ayrıca şirket ortağından olan alacağın borca batıklık hesabında dikkate alınmaması sonucunda şirketin 30.06.2021 tarihi itibariyle 8.529.381.80 TL borca batık olduğunun hesaplandığı, sonuç olarak davacı … Şirketinin 30.06.2021 tarihi itibariyle borca batık olmadığı, 177 adet gayrimenkulün davacı şirket aktifinde yer almadığından ve taşınmazlarla ilgili olarak …la başka dava da olduğundan borca batıklık hesabında dikkate alınmadığı, davacı … Şirketinin 30.06.2021 tarihi itibariyle 8.529.381,87 TL borca batık olduğunun tespit edildiği, şirketlerin iyileşmesinin dava dışı adi ortaklık ve … arasında ki hukuki ihtilafın çözümüne bağlı olduğu, davacı şirketler tarafından …a açılan davanın İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/567 Esas sayılı dosya ile devam ettiği, davacı iki şirket tarafından, dava dışı iki kurum ( Adi Ortaklık ve … ) arasındaki anlaşmazlığın çözüme kavuşması ve 177 adet gayrimenkulün dosyaya rapor sunan bilirkişinin belirlediği fiyatla satılması, bedellerin sözleşmedeki oranlara göre adi ortaklığa aktarılması, adi ortaklığın karının belirlenmesi, kardan kurumlar vergisi düştükten sonra kalan tutarın davacı şirketlere aktarılması sonucunda davacı şirketlerde iyileşmenin gerçekleşmesinin beklenmekte olduğunu ancak bu beklentinin gerçekleşmediğinin görüldüğünü, bu aşamada tedbir tarihi olan 24.02.2016 dikkate alındığında davacı şirketler açısından İflas erteleme süresi olan 1+4 yılın aşılmış olduğunu, her iki şirket yönünden iyileştirme projesinde belirlenmiş olan hedeflere ulaşılmamış olması nedeniyle şirketler açısından iflasın ertelenmesi şartlarının yerine gelmemiş olduğu belirtilmiştir. Müdahil … A.Ş tarafından kayyımın 16. raporuna karşı itiraz edilerek, müvekkili şirket ile … İnşaat- … Elektrik Adi Ortaklığı arasında akdedilen İstanbul Ümraniye 1. Etap Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı Sözleşmesi kapsamında Adi Ortaklık tarafından projenin finanse edilemediği, projenin milli servet değerinde olduğu, satışı yapılan bağımsız bölümlerin teslim edilememesi, kira kaybı vb birçok nedenlerle projenin nam- ı hesap komisyonu kurularak müvekkili şirket tarafından desteklenmek suretiyle bitirilmesinin müvekkili şirketten talep edildiğini, işin bir an önce bitirilmesi, hem konut alıcılarının mağduriyetinin önlenmesi, hemde müvekkili şirketin bu gecikme nedeniyle güvenilirliğinin zedelenmesinin önüne geçilebilmesi, yüklenicinin taahhüdünün tamamlattırılmasında kamu yararının bulunması gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde geri kalan işin nam-ı hesap komisyonu aracılığıyla tamamlattırıldığını, İflas erteleme talep eden şirketin satılmamış bağımsız bölümlerden kaynaklanan bir gelirinin bulunabileceği yönünde mesnetsiz değerlendirmeler içeren ayrıca hukuki ve mali anlamda gerçek duruma uygun tespitler içermediğini iddia ettiği kayyım raporuna ve bu rapor esas alınmak suretiyle düzenlenen bilirkişi raporundaki aleyhe olan hususlara itiraz ettiklerini beyan etmiştir. Davacılar vekili, 21.09.2021 tarihli dilekçe ile HMK 309. maddesi gereğince davadan feragat ettiklerini belirterek, feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili rapora itiraz ederek, borca batıklık tespitinin hatalı olduğunu, İflas erteleme süresininde dikkate alınarak feragat doğrultusunda HMK 309 vd maddeleri gereğince davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporlarına ve dosyaya celp ve ibraz edilen bilgi ve belgelerle, kayyımların tespitlerine dair raporlarına göre, yasal iflas erteleme süresini geçirdiği, ayrıca iyileştirme projesinin inandırıcı olmadığı ve borca batık olduğu kabul edilen … Şirketinin iflasına karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun üçüncü bölümünde “ Davaya Son Veren Taraf İşlemleri “ üst başlığı ile 307. maddede, davadan feragat düzenlenmiştir. 307. maddede, feragatın, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçme olarak tanımlanmıştır. 309/2. fıkrada, feragat ve kabulün hüküm ifade etmesinin karşı tarafın veya mahkemenin muvafakatına bağlı olmadığı, 310. maddede, feragat ve kabulün hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, 311. maddenin ilk fıkrasında, feragat ve kabulün kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı belirtilmiştir.Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi, davacı da, açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz. Bunun doğal sonucu olarak davacı davadan feragat ederek açmış olduğu davayı sona erdirebilir. Ne var ki iflasın ertelenmesi talebinin niteliği gereğince feragat hükmünün uygulanması mümkün değildir.Çünkü, 6102 sayılı TTK ‘nun 374 vd maddelerinde şirket yönetim kurulunun görev ve yetkilerine yer verilmiştir. 376. maddede, “ Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu “ üst başlığı ile “ Çağrı ve bildirim yükümü “ düzenlenmiştir. 376/3. fıkrada, şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulunun aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço düzenleneceği, bu bilançodan aktiflerin şirket alacaklarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması halinde yönetim kurulunun bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirileceği ve şirketin iflasını isteyeceği, mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvurunun İflas bildirimi olarak kabul olunacağı belirtilmiştir.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179. maddesinde, sermaye şirketleri ve kooperatiflerin iflası düzenlenmiştir.Maddede, şirket veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesinin mahkemeye sunularak iflasın ertelenmesinin istenebileceği belirtilmiştir.Yasal düzenleme kapsamında, İflas erteleme talebinde zorunluluk bulunmadığı açıktır. Çünkü taraf talebi gerekmektedir. Ne var ki bu talep için öncelikle şirketin borca batıklık durumu nedeniyle mahkemeye bildirim yükümlülüğü yasal zorunluluktur. Ve mahkemece re’sen inceleme yaparak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek zorunda olduğundan, tek başına iflas erteleme talebi olarak istemin değerlendirilerek feragat sonucu davanın reddine dair bir hüküm tesis edilemeyecektir. Mahkemece, şirketin borca batık olup olmadığının değerlendirilmesi ile sonucuna karar verilmesi gerekecektir. Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 382. maddesinde, doğrudan doğruya İflas çekişmesiz yargı İşleri arasında sayılmıştır. HMK 385/2. fıkrasında, çekişmesiz yargı işlerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı TTK ‘nın yukarıda yer verilen 376. madde düzenlemesi kapsamında resen araştırma ilkesinin İş bu yargılamada uygulanacağı tartışmasızdır. Emsal, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 20.05.2014 tarihli, 2014/3784 Esas, 2014/3888 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, iflasın ertelenmesi talebinin içinde mahkemeye yapılacak zorunlu bildirim bulunduğundan, erteleme talebinden feragat edilse dahi şirket borca batık durumda ise iflasına karar verilmesi gerekir. Bu nedenle, davacı vekilinin feragat nedeniyle red kararı verilmesi gerektiğine dair istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Her ne kadar bu konuda mahkemece bir karar verilmemiş olması isabetli olmasada bu eksiklik sonuca etkili olmamıştır. İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, bir diğer görüş, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur.Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir.İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde, iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği vb dir. Bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması yani, İflas erteleme kararının, alacaklıların haklarını, iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği, İflas ertelemenin maddi (esasa ) ilişkin şartlarıdır. İflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında İflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık olması gerekir.Somut yargılamada, davacı şirketin, iyileştirme projesine esas aldığı bilanço tarihinde ve daha sonraki tarihlerde, bilirkişi raporları ile subuta erdiği üzere, şirket malvarlıklarının yani aktiflerinin rayiç değerleri, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmemektedir. Şirket borca batıktır. Davacı şirket, borca batık olmadığına dair en büyük iddasını, müdahil … A.Ş ile adi ortaklıkları arasında oluşturulan sözleşme ve dava konusu olan proje kapsamında ki alacağını ileri sürdüğü taşınmazların varlığına dayandırmış ise de taşınmazlar şirket adına olmadığı gibi, tedbir tarihinden hüküm tarihine kadar geçen sürede aksine bir gelişmenin varlığından söz edilemeyecektir. Diğer taraftan yasanın belirlemiş olduğu İflas erteleme süreleri de zaten bitmiştir. Yukarıda ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere davacı vekili bu sebeple iflas erteleme değil feragat nedeniyle davanın reddini talep etmişse de kanunen uygulanması mümkün olmayacaktır. Şirketin mali verileri, bilanço, defter kayıtlarına göre hazırlanan bilirkişi raporlarında yıllar bazında sürekli artan şekilde zarar ettiği de başka bir veridir. Mali verileri bu şekilde olan bir şirketin iyileştirme projesininde ciddi ve inandırıcı olduğundan da söz edilemeyecektir. Şirketin, hüküm tarihinde borca batıklığına ilişkin somut veriler ve bilirkişi raporu karşısında, davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı aksine iddiaları yerinde görülmemiştir. Şirketin borca batık olduğunun kabulü uygun görülmüştür. Ayrıca, borca batıklık oranı gittikçe artmıştır. Diğer yandan, şirketin borca batık olması, şirket hakkında iflas erteleme kararı verilmesine tek başına yeterli olmayacaktır. İflas erteleme kararının en önemli ikinci şartı ise, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmasıdır. Bu husus İİK’nun 179. maddede, mahkemenin projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa iflasın ertelenmesine karar vereceği, 6102 sayılı TTK’nun 377. maddesinde ise, yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklının nakit sermaye konulması dahil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri gösteren bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak İflas ertelemesini isteyebileceği şeklinde düzenlenmiştir. İyileştirme projesinde yer alan, iyileştirme tedbirleri ve yöntemlerinin somut, gerçekçi ve objektif olması gerekir. Somut yargılamada, bilirkişi raporunda ve kayyım raporlarında ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, davacı şirketin İyileştirme ve hatta revize projesi ciddi ve inandırıcı değildir. Yargılama konusu olmayan, bir başka davada uyuşmazlık konusu yapılmış olan projeye dayalı olarak şirketin borca batık olmadığının kabulü mümkün olmayacaktır. Bilirkişi raporlarında belirtilen ve yukarıda özetlenen diğer tüm nedenlerle, davacı şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Özellikle, ihtiyati tedbir kararından itibaren, İflas erteleme hükümlerinden fiilen yararlanan davacı şirketin, bu süreç içerisinde iyiniyetli girişiminden söz etmekte mümkün görülmemiştir. İflas erteleme talebinde, yalnızca alacaklı taraftan fedakarlık beklemek yasal düzenlemeler kapsamında kabul edilemez. İflas erteleme şartları oluşmayan, borca batık şirketin, erteleme talebinin reddi ile şirketin iflası kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle iflas erteleme hükümleri, İflas ertelemeye dair yargılamada feragat hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmaması ve aradan geçen sürede dikkate alındığında, borca batık şirketin iflasına dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1212 Esas, 2021/726 Karar ve 29.09.2021 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı … Ltd.Şti vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı hukuk muhakemeleri kanunu’nun353/1-b/1 bendi uyarınca esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan davacının peşin olarak yatırmış olduğu 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmamış olması ve davanın niteliği itibariyle İstinaf vekalet ücretine dair hüküm tesisine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 164/2. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.17/03/2022