Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1753 E. 2022/1452 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1753 Esas
KARAR NO: 2022/1452
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/06/2022
NUMARASI: 2020/157 Esas, 2022/500 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında Bakırköy Arabuluculuk Bürosu’nun 2019/3817 dosyası ile arabuluculuk anlaşma tutanağı düzenlendiğini, belirtilen vadelerde ödeme yapılmaması üzerine Bakırköy 10.Sulh Hukuk Mahkemesinden alınan icra edilebilirlik şerhi gereğince davalı aleyhinde Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … ve İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyaları üzerinden ilamlı icra takibi başlattıklarını, takipten doğan borçların ödenmediğini belirterek davalının İİK m.177/4 gereğince iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; İİK’nun 177.maddesi gereğince açılan iflas davalarında uygulanması gereken usulü belirleyen 181. maddesinde, 158. maddeye atıf yapılmadığından davalıya depo emri tebliğine gerek bulunmamasına rağmen tarafların talebiyle kapak hesabı alınarak depo emrinin davalıya tebliğ edildiği, 23/09/2020 tarihli celseden itibaren davacı vekilinin talebi üzerine davalının ödeme yapması için süre verildiği, taraflar arasında imzalanmış sulh sözleşmesi bulunmakla, bu aşamadan sonra ödemelerin tamamlanmasının beklenmesinin iflas davasının amacı ve mahiyetine uygun düşmeyeceği gerekçesi ile KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; İlk derece mahkemesinin 20.04.2022 tarihinde verdiği, tarafların sulh olup olmadıklarının bildirilmesine yönelik ara kararı kapsamında, borçlu şirket ve garantör şirket ile yapılan şarta bağlı sulh sözleşmesinin dava dosyasına sunulduğunu, bakiye borç tutarının 20.08.2022 de ödeneceğini, bu sebeple sulh sözleşmesinin sonucunun beklenmesinin ve ödeme tarihi de dikkate alınarak defter durumuna göre, yeni duruşma gününün adli tatilden sonraki bir güne verilmesinin talep edildiğini, ancak mahkemenin eldeki kararı verdiğini, HMK’nun 313/IV. Maddesi gereğince, sulh sözleşmesinin, şarta bağlı olarak yapılabileceğini, şarta bağlı sulhun, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdirmeyeceğini, sulh sözleşmesinde, miktarı ve vadesi belirlenen bakiye alacak tutarı ödenmediğinden şartın yerine gelmediğini, mahkemece, sulh protokolünde belirlenen vadeden sonra duruşma gününün verilmesi gerektiğini, hukuki dinlenilme ve mahkemeye erişim hakkını ihlal edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; İİK m.177/4 maddesi hükmüne göre açılan doğrudan doğruya iflas istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; söz konusu protokol kapsamında mahkemece verilen hükmün usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmıştır. Dosya kapsamından; taraflar arasında 04.09.2019 tarihli Arabuluculuk Anlaşma Tutanağı düzenlendiği, Arabuluculuk Tutanağına göre davalının tutanakta belirtilen vadede belirlenen miktarları davacıya ödemeyi taahhüt ettiği, davacının Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/445 E. 2019/286 K. Sayılı kararı ile anlaşma belgesine icra edilebilirlik şerhi alarak davalı aleyhinde Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … E. ve Anadolu …İcra Müdürlüğünün 2020/149 E sayılı dosyaları üzerinden ilamlı icra takibi başlatıldığı, davacı vekilinin 01.06.2022 tarihli dilekçe ekinde mahkemeye sulh protokolü ibraz ederek duruşmanın adli tatil sonrasına bırakılmasını talep ettiği, davalı vekili de 20.04.2022 tarihli dilekçesinde, taraflar arasında 19.04.2022 tarihinde borç tasfiye protokolü imzalandığını, davacının talep ettiği bedele karşılık bono tanzim edilerek davacıya teslim edildiğini, borcun, protokolde belirtildiği şekilde tasfiye edildiğini, davacının bu konudaki beyanları da göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesini istediği, 08.06.2020 tarihli celsede davalının yokluğunda karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK’nın 177/1-4 maddesi uyarınca, ilama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse, alacaklı evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebilir. Alacaklı yaptığı ilamlı icra takibi sonrasında alacağının bir kısmını tahsil etmiş, ancak alacağının tamamını alamamış ise bu durumda dahi borçlunun doğrudan doğruya iflasını isteyebilir. Davacı tarafından ibraz edilen 19.04.2022 tarihli protokol incelendiğinde; protokolün konu başlıklı 2. Maddesinde; “Bu sözleşmenin konusu, …’a, Bakırköy …. İcra Dairesinin … E. Ve İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyaları ile borçlu olan ve bu borçlar sebebiyle Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/157 E. Sayılı dosyası ile doğrudan iflas davası devam eden …’un, bakiye borcunun; … tarafından üstlenilmesi usul ve esaslarını içermektedir. Borç tespiti başlıklı 3. Maddesinde; Bakiye borç tutarı, … tarafından dört ay vadeli olarak verilecek … emrine yazılı bononun vade tarihi olan 20.08.2022 günü itibariyle 155.000,00 TL (yüzellibeştürklirası) dır. Tarafların Yükümlülükleri başlıklı 4. Maddesinde; 4.1. …, … ile borcun, …’a ödenmesi konusunda iç üstlenme sözleşmesi yaptığını kabul ve beyan eder. 4.2. …, üstlenmiş olduğu borç tutarında …’a vermeyi ve bono bedelini, 20.08.2022 tarihinde nakden ve defaten …’a ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt eder. …’da bu bonoyu, müşterek borçlu sıfatıyla imzalayacaktır. … işbu bonoyu başkalarına devir ve ciro etmeyecek, yedinde tutacaktır. 4.3. … ve …, borç tamamen ödeninceye kadar …’ın yukarıda yazılı icra dosyalarından ve Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/157 E. Sayılı dosyasından doğan haklarının baki olduğunu kabul, beyan ve taahhüt ederler. Yukarıda detayları yazılı bulunan bono yine yukarıda numaraları yazılı dosyalardaki bakiye borcun tasfiyesi amacıyla verilmiş olup, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla verilmiştir. 4.4. Bu protokol, borcun tasfiyesini amaçlamakta olup, yenilenmesi anlamına gelmemektedir. Yürürlük başlıklı 5. Maddesinde; İşbu sözleşme, 4.2. maddede belirtilen bononun alacaklıya teslimi ile yürürlüğe girecektir.” hükümlerini içerdiği protokolün taraflarca ve borcu üstlenen şirket tarafından imzalandığı anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 3.bölümünde, davaya son veren taraf işlemleri düzenlenmiştir. Bu bölüm altında 313.maddede, sulhe yer verilmiştir. 313/1.fıkrasında; sulhun görünmekte olan bir davada tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşme olarak tanımlanmıştır. Aynı maddenin 4.fıkrasında; sulhun şarta bağlı olarak da yapılabileceği ifade edilmiştir. Sulhun etkisi 315.maddede düzenlenmiş, 315/1.fıkrasında; sulhun ilgili bulunduğu davayı sona erdireceği ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı, mahkemenin tarafların sulhe göre karar verilmesini istemeleri halinde sulh sözleşmesine göre, sulhe göre karar verilmesini istememeleri halinde ise karar verilmesine yer olmadığına karar vereceği düzenlenmiştir. Sulh ile davanın sona ermesi demek mahkemenin sulh üzerine hiçbir karar vermemesi ve sulh üzerine davanın kendiliğinden son bulması demek değildir. Çünkü sulh ile dava kendiliğinden sona ermez. Sulh üzerine mahkemenin bir karar ile davayı sona erdirmesi gerekir. Mahkemenin verebileceği kararlar, sulh sözleşmesinin şarta bağlı olarak yapılmış olması halinde mahkemenin böyle bir sulh sözleşmesine dayanarak esas hakkında karar vermesi mümkün değildir. Çünkü kural olarak şarta bağlı hüküm verilemez. Tarafların şarta bağlı şekilde sulh olmaları halinde davaya son vermek istediklerinde başka bir deyimle dava geri alındığında mahkemenin karar verilmesine yer olmadığına biçiminde bir kararla davayı sonuçlandırması gerekir. Ancak taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse mahkeme sulh sözleşmesine göre karar verir. Bu durumda mahkeme şarta bağlı olmayan sulh sözleşmesine göre karar vermek zorundadır. Somut davada, protokolün 4.1 Maddesinde sözleşmenin, borcun üstlenilmesi sözleşmesi olduğu belirtilmiş, 4.2 maddesinde, yine borcun üstlenildiği belirtilmiş, 4.3 maddesinde, maddede belirtilen dosyalar da uyuşmazlık konusu olan hakların, borç ödeninceye kadar baki olduğu belirtilmiştir. Bu hükümlere göre, protokolün Sulh Protokolü olmadığı, borç üstlenme sözleşmesi olduğu aşikardır. Bu sebeple, mahkemece belgenin Sulh Sözleşmesi olduğundan bahisle karar vermesi usul ve yasaya uygun olmamıştır. Yukarıda belirtilen ğerekçelerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/157 Esas, 2022/500 Karar, 08/06/2022 tarihli kararının HMK’nın 353/1a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-4 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/11/2022