Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1752 E. 2022/1412 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1752 Esas
KARAR NO: 2022/1412
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 07/07/2022
NUMARASI: 2014/138 Esas
DAVA: KOOPERATİFİN DAĞILMASI İSTEMLİ
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; kooperatifin 26 ortaklı ve 29 hisseli bir kooperatif olduğunu, toplam 29 villa inşa edilip inşaatlar tamamlanmış ortaklara kat mülkiyet tapular verildiğini, amacını gerçekleştiren artık inşai faaliyeti kalmayan kooperatifin tasfiyeye girdiğini, hal böyleyken 2011 yılında göreve gelen yeni yönetimin mevcut ortakların haklarına halel getirerek ve genel kurul kararı olmadan 20/11/2011 tarihinde kooperatife usulsüz olarak 21 yeni ortak kaydettiğini, usulsüz üyelerin katılımıyla davalı kooperatifin 16/04/2012 tarihli Olağanüstü Genel Kurul toplantısı yaptığını, bu toplantının ve usulsüz üye olarak kaydedilen 21 üyenin üyeliklerinin iptali için Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/248 Esas sayılı dosyasıyla iptal davası açtıklarını ve tedbir kararı alındığını, bu dava henüz sonuçlanmadan yine 21 aynı usulsüz ortağın katılımıyla bu kez de 05/09/2012 tarihinde kooperatifin 2012 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı yapıldığını, bu toplantıda alınan kararlarında iptali içinde Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/486 Esas sayılı dosyasıyla iptal davası açıldığını ve tedbir kararı alındığını, yöneticilerin usulsüz işlemleri nedeniyle ceza davaları açıldığından bahisle yönetimin görevden azli ve kooperatife kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar cevap vermemiştir. Davacılar vekili 07.07.2022 tarihli davanın kabulü konulu dilekçesinde özetle; Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasında davalı kooperatif yöneticilerinin zimmet suçundan hüküm giydiğini, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/486 Esas sayılı dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/3629 Esas – 2022/662 Karar sayılı 26/05/2022 tarihli kararıyla onandığını, usulsüz üye kaydından dolayı kooperatif yöneticilerinin Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesinden kooperatifler kanununa aykırılıktan ceza aldıklarını, kooperatife yeni üye alınmasına ilişkin yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin tespit kararıyla sabit olduğunu, hal böyle olmakla davalarının sabit olduğunu, zira 2012 yılından beri kooperatifin genel kurul yapmadığını, genel kurulları iptal edilmekte, genel kurulda alınan kararların icrası mahkemelerce durdurulduğundan kooperatif organsız işlevsiz kaldığını, bu nedenle acilen şirkete kayyım atanması gerektiğini, davanın esasının 2014 yılı olmakla, 8 yıldan beri devam eden muhakeme nedeniyle müvekkillerinin mağduriyetinin ortada olduğunu, kooperatifin kötü yönetildiğinin işbu dosyalarla sabit olduğundan dosyanın ivedilikle karara çıkarılmasını, haklı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI: İlk derece mahkemesi 07/07/2022 tarihli ara kararı ile, davacılar vekilinin mahkemenin 07/07/2022 tarihli celsesinde davalı kooperatife yönetim kayyımı atanmasını talep ettiği, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup somut olayda mahkemede bu yönde olumlu bir kanaat oluşmadığı, talep sahibi davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığı, kooperatiflerin yönetim kurulunun oluşumu, işleyişi, görevden alınması öncelikle kooperatifin kendi iç yapısı içinde genel kurulda halledilmesi gereken konulardan olduğu, yargı organlarının ancak yasanın öngördüğü hallerle sınırlı olarak (organ boşluğu gibi) şirkete kayyım atayabileceklerini, somut olay bakımından bu durumun gerçekleşmediği gibi ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup davacı vekili tarafından dosyaya sunulan delillerin somut delil kabul edilip haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçütü kriterine uymaması gözönüne alınarak davalı kooperatife tedbiren yönetim kayyımı atanmasına ilişkin talebin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İlk derece mahkemesinin ara kararı yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalarının, müvekkillerin üye oldukları Kooperatifin kötü yönetildiği, 2012 yılı Olağan ve Olağanüsütü Genel Kurullarının Mahkemelerce önce yürütmesinin durdurulup sonra iptal edildiği, o günden bu yana Genel Kurulun toplanamadığı, Kooperatif yöneticilerinin Ceza Mahkemelerinde usulsüzlük ve zimmete para geçirme nedeniyle yargılanıp hüküm giydikleri, bu suretle, müvekkilleri ve Kooperatifin malvarlığı haklarında geri dönülemez zararlar oluşturulduğu temeline dayandığını, işbu iddialarının ispatı için delil olarak dayandıkları ve dosyadan sonucu beklenen Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/192 E. sayılı dosyasından davalı Kooperatif yöneticilerinin zimmet suçundan hüküm giydikleri ve kararın kesinleştiğini, yine Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/486 E. sayılı Kooperatifin 05/09/2012 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısının iptaline dair kararın İstinaf Mahkemesince onandığını, yine usulsüz üye kaydından dolayı Kooperatif yöneticilerinin Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/95 Esas sayılı dosyasından Kooperatifler Kanununa aykırılıktan hüküm giydiklerini ve bu hükmün kesinleştiğini, yine Kooperatife yeni üye alınmasına ilişkin Kooperatif Yönetim Kurulu kararının yok hükmünde olduğu Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/148 E. sayılı tespit kararıyla sabit olduğunu, yine Kooperatifin 16/04/2012 tarihli Olağanüstü Genel Kurul toplantısının Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/142 E. sayılı dosyasından iptal edildiğini, yine Kooperatifin 30/06/2011 tarihli Genel Kurul toplantısının Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/25 E. sayılı dosyasından iptal edildiğini, hükmün kesinleştiğini, hal böyle olmakla; Kooperatifin organsız kaldığı kesinleşen mahkeme kararıyla sabit olduğunu, bu sebeple ihtiyati tedbire dair yaklaşık ispat şartının ziyadesiyle sağlandığını, ancak yerel mahkemenin işbu tüm delillere rağmen aksi kanaatle tedbir istemlerini reddettiğini, hal böyle olmakla 2012 yılından beri Kooperatifin Genel Kurul yapamamakta, Genel Kurulları iptal edilmekte, Kooperatifin organsız ve işlevsiz kaldığını, bu nedenle acilen Kooperatife kayyım atanması gerektiğini, davanın esasının 2014 yılı olmakla, 8 yıldan beri devam eden muhakeme nedeniyle müvekkillerinin mağduriyetinin ortada olduğunu, kooperatifin kötü yönetildiğinin işbu dosyalarla sabit olduğundan yerel mahkeme kararının kaldırılarak Koperatife ihtiyati tedbiren yönetim kayyımı tayin edilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Talep, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 391 (3) maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılması ve ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. 07/07/2022 tarihli 20 celse nolu duruşmada davacılar vekilinin, davalı kooperatife yönetim kayyımı atansın talebi üzerine, mahkemenin 5 nolu ara karar ile, davacılar vekilinin yönetim kayyımı atanmasına ilişkin talebi ile ilgili olarak celse arası karar oluşturulmasına karar verdiği ve akabinde 07/07/2022 tarihli ara karar oluşturulduğu, ara kararda davacılar vekilinin yönetim kayyımı atanması talebinin reddine karar verildiği, ara kararın davacılar vekili tarafından istinaf edildiği görülmüştür. Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre, İhtiyati tedbirin şartları başlıklı 389 ncu maddesinin (1)’nci fıkrasının “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” ve İhtiyati tedbir talebi başlıklı 390 ncı maddesinin (3)’ncü fıkrasının “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü düzenlediği görülmüştür. Anılan hükümlerde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ve talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi şartıyla, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. Başka bir ifade ile ihtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir. (Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 Esas, 2012/6651 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Somut olayda yaklaşık ispat koşullarının sağlanamadığı, mahkemece tesis edilen ara kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince tarafların istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken harç peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-f bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/11/2022