Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1736 E. 2022/1443 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1736 Esas
KARAR NO: 2022/1443
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 08/08/2022
NUMARASI: 2022/484 Esas
DAVA: İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili şirketin borca batık olduğunu, sundukları proje kapsamında şirketin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğunu belirterek iflasın ertelenmesini talep etmiş, ayrıca 28/07/2022 tarihli dilekçesi ile, müvekkili şirket aleyhine başlatılan ve başlatılacak takiplerin İİK’nın 179/a maddesi kapsamında tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davanın 30.11.2015 tarihinde açıldığı, 04.12.2015 tarihli karar ile davacı şirket lehine tedbir kararı verildiği, 19.07.2018 tarihli karar ile davacı şirketin iflasına ve tüm ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına karar verildiği, bu kararın istinaf mahkemesince kaldırılması üzerine 03.05.2019 tarihli tensip ara kararı ile iflas kararı ile birlikte kaldırılan tedbirlerin yeniden devamına karar verildiği, 30.06.2021 tarihli nihai karar ile davacı şirketin yeniden iflasına ve tüm ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına karar verildiği, bu kararın da istinaf mahkemesinde kaldırıldığı, kararın kaldırılmasından sonra davacı vekilinin yeniden tedbir kararı verilmesini talep ettiği, davacı şirket lehine verilen 04.12.2015 tarihli ilk tedbir tarihinden itibaren 5 yıl geçtiği gerekçesiyle davacı vekilinin talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; pandemi nedeniyle 03.05.2019 ile 30/06/2021 tarihleri arasındaki tedbirin amacına uygun sonuç doğurmadığını, bu tarihler arasındaki 5 yıllık sürenin kesildiğinin kabul edilmesi gerektiğini, buna göre müvekkili şirketin sadece 04.12.2015 ile 19.07.2018 tarihleri arasında, 2 yıl 1 ay 27 gün iflas erteleme tedbirlerinden yararlandığını, kaldı ki pandemi döneminde geçen sürelerin eklenmesi halinde dahi tedbir süresinin toplam 4 yıl 9 ay 12 gün olup, 5 yıllık sürenin dolmadığını, müvekkili şirketin iflas erteleme sürecinde yüklü miktarda borç ödemesinin iyiniyetini gösterdiğini, istinafın kaldırma kararında belirtildiği üzere şirketin borca batıklığının tespiti yönünden de takiplerin durması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve müvekkili lehine İİK’nın 179/a maddesi kapsamında tedbir kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 179/a maddesi kapsamında davacı şirket aleyhine başlatılan takiplerin durdurulması istemine ilişkindir. İflas erteleme davasının açıldığı tarihte 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 179. maddesinde, “ Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin iflası “ düzenlenmiştir. Yasada, İdare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan birinin, şirket veya kooperatifinin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebileceğine yer verilmiştir. Erteleme tedbirleri 179/a maddesinde düzenlenmiş, ilk fıkranın son cümlesinde, ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemlerin alınacağı ifade edilmiştir. Uygulamada İİK 179/b bendinde, erteleme kararının etkilerine dair düzenlemede yer verilen konuların tamamı veya tamamına yakını, ihtiyati tedbir olarak kabul edilmiştir. Bir anlamda, iflas erteleme talebinde bulunan şirket lehine oluşturulan ihtiyati tedbir kararı ile birlikte erteleme kararının bütün sonuçlarından yararlanmıştır. Bu şekilde oluşan uygulama ve Yargıtay emsal kararları sonucunda, şirketin ertelemenin sonuçlarından tedbir kararı ile birlikte yararlanmaya başlaması nedeniyle, erteleme süresinin başlangıcının tedbir tarihi olarak kabul edilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. İcra ve İflas Kanunun 179/4. fıkrasında, erteleme süresinin azami bir yıl olduğu, bu sürenin kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek sürelerle uzatılabileceği, ancak uzatma sürelerinin toplam 4 yılı geçemeyeceğine yer verilmiştir. Yasal düzenleme emredici niteliktedir. Yasa uyarınca, iflasın ertelenmesi süresi 1 yıl, ertelemenin uzatılması süresi ise 4 yıldır. Yukarıda açıklandığı üzere, davacı şirket, ihtiyati tedbir kararı ile erteleme kararının tüm sonuçlarından yararlanmaya başlamıştır. İhtiyati tedbir kararının verilmesinden itibaren 5 yıl sonrasında halen tedbirlerin devam etmesi yasanın emredici hükmüne aykırılık oluşturacaktır. Yargılamanın devam ettiği gerekçesiyle tedbirin devamı da kabul edilemeyecektir. Ve ayrıca, her bir talebin, kendine özgü yasal düzenleme çerçevesinde değerlendirilmesi yerinde ve hakkaniyete de uygun düşecektir. Yargılamanın sonuna kadar, ihtiyati tedbirin devam edeceğine dair ne İcra ve İflas Kanunuda, ne de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun da bir düzenleme mevcut değildir. Alacaklılardan daha fazla fedakarlık beklenmesi, gerek yasal düzenlemeler, gerekse de hakkaniyete uygun düşmeyecektir. Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 94/1. fıkrasında kanunun belirlediği sürelerin kesin olduğuna dair düzenlemenin de göz ardı edilmemesi gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısmının birinci bölümünde “ Geçici Hukuki Korumalar “ üst başlığı İle ihtiyati tedbir ve 389. maddede ise ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiştir. Yasanın 396. maddesinde, durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına yer verilmiştir. Düzenlemede, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebileceği ifade edilmiştir. Uyuşmazlık konusu iş bu talep 382. maddede sayılan çekişmesiz yargı işlerindendir. Yasanın 385. maddesinde, çekişmesiz yargı işlerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu ifade edilmiştir. Bu durumda da özel yasada düzenlenen sürenin bitmiş olması nedeniyle, tedbir talebinin reddine dair kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle ve özellikle ihtiyati tedbir karar tarihi gözetildiğinde, İcra ve İflas Kanunun ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun İhtiyati tedbir ile ilgili düzenlemeri kapsamında, tedbirin reddi kararında usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/484 Esas sayılı derdest dava dosyasında verilen 08/08/2022 tarihli ara kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1.f gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/11/2022