Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1729 E. 2022/1629 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1729 Esas
KARAR NO: 2022/1629
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/06/2022
NUMARASI: 2018/702 Esas, 2022/663 Karar
DAVA: İFLAS (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas
(İİK 156))
KARAR TARİHİ: 29/12//2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında düzenlenen 12/11/2012 tarihli taşınmaz vaadi sözleşmesi ile davalının maliki bulunduğu Beşiktaş/İstanbul’da bulunan taşınmazda yapılacak …’da, 70 nolu bağımsız bölümün 1.500.000 USD bedel karşılığında müvekkiline satışının kararlaştırıldığını, müvekkilinin satış bedelini tamamen ödediğini, sözleşmenin 3.2 maddesi uyarınca sözleşmenin imzalanmasından 30 ay sonra bağımsız bölümün teslim edileceğini, sözleşmenin 3.4 maddesi uyarınca 210 günü aşan gecikmelerde satış bedelinin binde beşi oranında cezai şart ödenmesi gerektiğini, taşınmazın halen müvekkiline teslim edilmediğini, bu nedenle 2017 Nisan ayı ve devamına dair cezai şart alacaklarının tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında iflas yolu ile takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının kaldırılmasına ve iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Dava vekili cevabında; davacının gecikme cezası ve mahrum kalınan kira kazancı için İstanbul 9. Tüketici mahkemesinin 2018/372 Esas sayılı dosyasında dava açtığından bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, sözleşmenin 6.1 maddesinde satıcının kendi kusurundan kaynaklanmayan nedenler, resmi merci veya yetkili makamların emir ve yasakları ile bu makamlardan kaynaklanan nedenler sonucu inşaatın durdurulması veya buna ilişkin her türlü yargı kararların mücbir sebep kabul edildiğini, 6.2 maddesi uyarınca mücbir sebep süresinin bağımsız bölümün teslim süresine eklenmesi gerektiğini, söz konusu inşaata ilişkin projenin 16/08/2010 tarihinde onaylandığını ve 29/11/2011 tarihinde yapı ruhsatı alarak inşaata başladıklarını, ancak İBB’nin 16/07/2013 tarihli yazısı ile inşaatın tedbiren durdurulmasına karar verildiğini, karara karşı idare mahkemesinde açtıkları davanın 29/05/2015 tarihinde kabul edilerek işlemin iptal edildiğini, ancak idare mahkemesinde karar verilmeden önce idarenin 25/12/2014 tarihli yazısı ile inşaatın durdurulmasına ilişkin geçici tedbirin kaldırıldığını ve inşaata kaldığı yerden devam ettiklerini, ayrıca Beşiktaş Belediyesi’nin 21/03/2018 tarihli yapı tatil tutanağı ile de müvekkili şirketten kaynaklanmaya sebepler ile inşaatın durdurulduğunu, 10/08/2018 tarihinde mührün kaldırılarak inşaata devam edildiğini, idarenin işlemleri ile inşaatın durdurulduğu sürelerin mücbir sebep olup inşaatın teslim süresine eklenmesi gerektiğini, ayrıca davacıya taşınmazın teslimi sırasında KDV ilişkin fatura da kesileceğini ve KDV borcunun davacının yükümlülüğü olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; sözleşme gereği bağımsız bölümün davacıya 12/05/2015 tarihinde teslimi gerektiği, ancak idarenin 16/07/2013 tarihli yazısı ile inşaatın tedbiren durdurulmasına karar verilmesinden, inşaatın durdurulmasına ilişkin geçici tedbirin kaldırıldığı 25/12/2014 tarihe kadar geçen 531 günlük sürenin mücbir sebep olarak teslim süresine eklenmesi gerektiği, davalının kusurundan kaynaklanması nedeniyle Beşiktaş Belediyesi’nin inşaatı durdurduğu sürenin teslim süresine eklenmeyeceği, sözleşmede 180 güne kadar olan gecikmelerde cezai şart ödenmeyeceğinin kararlaştırılması nedeniyle davalının ceza alacağı doğmaksızın taşınmazı son teslim etmesi gereken tarihin 22/04/2017 tarihi olduğu, buna göre davacının takip tarihine kadar isteyebileceği cezai şartın 94.067.61 USD olacağı, ancak talep edilen gecikme cezasının davalının ekonomik mahvına neden olabileceği anlaşılmakla cezai şarttan 62.067,61 USD indirim yapılarak 32.000 USD cezai şart alacağının esas alındığı, bu miktar yönünden davalının takibe itirazının kaldırılması gerektiği, davalının bu tutar üzerinden yapılan hesaba göre ödemesi gereken tutarı depo emri tebliğine rağmen ödemediği gerekçesiyle davalının iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar, yasal süre içerisinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; Tüketici Mahkemesi dosyasının beklenmesi ve yabancı para alacağının 02/01/2018 tarihli kur üzerinden TL’ye çevrilmesi gerektiğini, müvekkili şirket yetkilisinin dinlenmediğini, şirket yönetiminin kayyıma devredilmesi nedeni ile depo emri gereğinin yerine getirilemediğini, Beşiktaş Belediyesi’nin inşaatı durdurduğu sürenin mücbir sebep sayılması gerektiğini, 2016 yılı Temmuz ayında gerçekleşen darbe girişiminden sonra olağanüstü hal ilan edildiğini, bu sürenin, ayrıca hava şartlarına bağlı olarak çalışılamayan günler ile dini ve resmi bayramlarda çalışılmayan günlerin mücbir sebep sayılması gerektiğini, ülkede yaşanan gelişmeler nedeniyle elde olmayan sebeplerle inşaatın geciktiğini, sözleşmede 180 günden 210 güne kadar olan gecikmelerde binde bir, 210 günde fazla gecikmelerde binde beş oranında ceza hesaplanması gerekirken, 180 günden 210 güne kadar olan gecikmelerde de binde beş oranında ceza hesabı yapıldığını, cezai şartta yapılan indirimin yetersiz olduğunu, yatırılan iflas avansının da şirketin büyüklüğüne göre yetersiz kaldığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf talebine cevabı ile katılma yoluyla istinaf talebinde; davalının istinaf başvurusunun kötü niyetli olduğunu, davalı tacir olduğundan cezai şartta indirim yapılmasının mümkün olmadığını, davalıya ödenen 1.500.000 USD satış bedeli ve bağımsız bölümün halen teslim edilmediği gözetildiğinde takipte istenen 95.113,30 USD’nin hakkaniyete uygun olduğu gibi, davalının mal varlığı gözetildiğinde mahvına neden olmayacağını belirterek kararın kaldırılmasına ve takip tutarındaki alacak üzerinde takibin devamına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava; takibe itirazın kaldırılması ve iflas talebine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacının davalı şirket aleyhine 2017 yılı Nisan ayında 12 günlük olmak üzere, 2018 Nisan ayına kadar devam eden aylara ilişkin cezai şart alacağı ve işlemiş faizinin tahsili için toplam 95.113,30 USD yönünden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında iflas yolu ile adi takip başlattığı, davalının takibe süresinde itirazı üzerine takibin durduğu, davacının ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden itirazın kaldırılması ve iflas talebi ile eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesi; davalının taşınmazı son teslim etmesi gereken tarihin 22/04/2017 tarihi olduğu, davacının takip tarihine kadar isteyebileceği cezai şartın 94.067.61 USD olacağı, ancak talep edilen gecikme cezasının davalının ekonomik mahvına neden olabileceği, bu nedenle indirim yapılarak 32.000 USD cezai şart yönünden davalının itirazının kaldırılmasına, depo emrine rağmen borç ödenmediğinden davalın iflasına karar verilmiş, taraf vekilleri hükmü istinaf etmiştir. 1-Davalı vekili; şirket yönetiminin kayyıma devredilmesi nedeni ile depo emri gereğinin yerine getirilemediğini, 2016 yılı Temmuz ayında gerçekleşen darbe girişiminden sonra olağanüstü hal ilan edildiğini, bu sürenin, ayrıca hava şartlarına bağlı olarak çalışılamayan günler ile dini ve resmi bayramlarda çalışılmayan günlerin mücbir sebep sayılarak teslim süresine eklenmesi gerektiğini, ülkede yaşanan gelişmeler nedeniyle elde olmayan sebeplerle inşaatın geciktiğini belirterek hükmü istinaf etmiştir. HMK’nın 357/1 maddesinde, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez ve yeni delillere dayanılamaz hükmü mevcuttur. Bu nedenle davalının ilk derece mahkemesinde ileri sürmediği bu yöndeki savunmasının istinaf aşamasında dinlenmesi mümkün görülmemiştir. 2-Bunun yanında davalı taraf, Beşiktaş Belediyesi’nin inşaatı durdurduğu sürenin de mücbir sebep olarak teslim süresine eklenmesi gerektiğini, 80 günden 210 güne kadar olan gecikmelerde binde bir oranında ceza hesaplanması gerekirken bu dönem içinde binde beş oranında ceza hesaplandığını, Tüketici Mahkemesi dosyasının beklenmesi ve yabancı para alacağının 02/01/2018 tarihli kur üzerinden TL’ye çevrilmesi gerektiğini ve cezai şartta hakkaniyet oranında yapılan indirimin yetersiz olduğunu belirterek hükmü istinaf etmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmede, satıcının kendi kusurundan kaynaklanmayan nedenler ile resmi merci veya yetkili makamların emir ve yasakları ile bu makamlardan kaynaklanan nedenler sonucu inşaatın durdurulması mücbir sebep olarak sayılmıştır. Oysa Beşiktaş Belediyesinin inşaat ile ilgili yapı tatil tutanağı düzenlemesi, davalının inşaat ruhsatına aykırı biçimde inşaat yapmasından kaynaklandığından mücbir sebep olarak değerlendirilemeyecektir.Sözleşmenin 6.2 maddesi uyarınca; satıcı 180 günden sonraki 210 güne kadar olan gecikmelerde alıcı tarafından o güne dek yapılmış ödemeler toplamı üzerinden aylık binde bir oranında, 210 günden sonraki gecikmelerde ise alıcı tarafından o güne dek yapılmış ödemeler toplamı üzerinden aylık binde beş oranında alıcıya gecikme cezası ödemeyi kabul etmiştir. Sözkonusu hükümde 180 günden 210 güne kadar bağımsız bölümün teslimi halinde, 180 günden 210 güne kadar olan dönem için aylık binde bir oranında ceza kararlaştırılmış olup, bağımsız bölümün 210 günü aşan şekilde teslimi geciktiği anlaşıldığından, gecikme cezasının binde beş oranında hesaplanmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Davacının Tüketici Mahkemesinde talep ettiği ceza alacağı ile işbu davaya konu takipte istenen ceza alacağı farklı dönemlere ilişkin olduğundan, Tüketici Mahkemesi dosyasının beklenmemesinde, ayrıca yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığı hesaplanarak depo emri çıkartılmasında da isabetsizlik görülmemiştir. 3-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede; Davacı vekili, takipte istenen 95.113,30 USD yönünden itirazın kaldırılmasına ve bu miktar yönünden depo emri çıkartılması gerekmesine rağmen, 32.000 USD yönünden takibe itirazın kaldırıldığını belirterek hükmü istinaf etmiştir. Adi iflas yolu ile takibe vaki itirazın kaldırılması ve iflas davası sonucunda verilen hüküm, belli bir alacağı hüküm altına alan ve maddi hukuk bakımından bu alacağın tahsili sonucunu doğurmayan; sadece yenilik doğurucu sonuç ortaya çıkartan bir hükümdür. Bu itibarla, iflas davaları kural olarak davacının alacağının miktarı bakımından kesin hüküm teşkil etmez. Davacı yanın alacak tutarının yanlış belirlendiğine ilişkin temyiz itirazı, davalının depo emri gereğini yerine getirmemiş olması nedeniyle iflasına karar verilmiş olması karşısında dinlenebilir bir itiraz değildir (Yargıtay 23. HD’nin 09/04/2014 tarih ve 2013/9009 Esas, 2014/2727 Karar sayılı kararı). Buna göre iflas davaları kural olarak davacının alacağının miktarı yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği ve davalının depo emrini yerine getirmeyerek iflasına karar verildiği gözetildiğinde, davacının istinaf başvurusunun da reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden tarafların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/702 Esas, 2022/663 Karar ve 30/06/2022 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince ayrı ayrı alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı taraflarca peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nun 164/2 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.29/12/2022