Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1695 E. 2022/1354 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1695 Esas
KARAR NO: 2022/1354
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 31/03/2022
NUMARASI: 2021/345 Esas, 2022/338 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 10/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl dava dosyası; Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı …Ticaret A.Ş.’nin … Mah. … Caddesi … AVM No:.. Çorlu/Tekirdağ adresinde bulunan işyerinin müvekkili nezdinde tüm işyeri klasik yangın sigorta poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, dava dışı … Ticaret Ltd. Şti’nin … … Mah. … Cad. … AVM No:… Çorlu/Tekirdağ adresinde bulunan işyerinin müvekkili nezdinde tüm işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, dava dışı … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin … Mah. … Cad. … AVM No:… Çorlu/Tekirdağ adresinde bulunan işyerinin müvekkili nezdinde tüm işyeri sigorta poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, bu işyerlerinde 08/09/2012 tarihinde davalı… Sanayi ve Tic. Ltd. Şti’nin kullanmakta olduğu sinema salonunda yapılan tadilat çalışması esnasında kaynak makinesinin kullanımı sırasında çıkan yangın neticesinde maddi hasar meydana geldiğini, yangın neticesinde hasar gören işyerlerinden müvekkili nezdinde sigortalı olanlara yapılan ekspertiz inceleme neticesinde hasar tazminatlarının ödendiğini, yapılan ödeme ile müvekkilinin, TTK 1472. maddesi gereğince sigortalının haklarına halef olduğunu, davalıların meydana gelen zarardan sorumlu olsa da herhangi bir ödeme yapmadığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla rücuen tazminat alacağı olan 108.374,96 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde; davacının, kusursuz sorumluluk iddiasının yerinde olmadığını, yangının kiracı olan sinemada yapılan tadilattan kaynaklandığını, meydana gelen yangında müvekkilinin hiçbir kusuru bulunmadığı gibi alınabilecek her türlü tedbirin alındığını, meydana gelen yangında asıl sorumlunun tadilatı yaptıran kiracı şirket ile tadilat sırasında kaynak yapan … olduğunu, müvekkili ile davacının, dava dışı sigortalısı olan kiracıları arasındaki hukuki ilişkinin kira ilişkisine dayandığını, davacının halefi olduğu kira sözleşmelerine göre kiracıların kiralayana ve mal sahibine rücu imkanı ve hakkı olmadığını, kira sözleşmelerine göre davayla ilgili yetkinin İstanbul Mahkemelerine ait olduğunu, ayrıca davada görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacının hatalı ekspertiz raporlarına göre gerçekleşmeyen haslarlar için ödediği tutarları talep etmesine itiraz ettiklerini, gerçek zararın ve yapılan tazmin ödemesinin ve buna bağlı olarak dava edilen tutarların yerindeliğinin bilirkişi marifetiyle tespiti gerektiğini belirterek açılan davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde; … AVM’nin 01.09.2012/2013 vadeli ticari sınai poliçesi ile … Mimarlık İnş. … Tic. A.Ş. tarafından müvekkili şirkete sigortalandığını, poliçede … yangın teminat tutarının 2.036.696 USD bedel karşılığı 3.662.387,20 TL olduğunu, yangının çıkmasında ve sirayet etmesinde tek kusurlu ve sorumlunun … San. Tic. Ltd. Şti olduğunu, … Mimarlık … A.Ş.’nin yangının çıkması ve davacının, dava dışı sigortalılarına ait işyerlerine sirayet etmesinde kusuru bulunmadığını, bunda üçüncü kişinin ağır kusuru olduğunu, dava konusu yangın nedeniyle sigortalının sorumluluğuna gidilemeyeceğini, buna bağlı olarak poliçedeki 3. şahsın mali mesuliyetinin devreye girmeyeceğini, bu nedenle sigortalı … AŞ ve müvekkili aleyhine açılan davanın reddi gerektiğini, davacının tazminat talebinin fahiş olduğunu, yaptırılacak bilirkişi incelemesinde sigortalı işyerinde değişen malzemeden dolayı oluşan kıymet kazanma ve değişen malzemelerin hurda değerinin tazminat hesabından düşülmesi gerektiğini, poliçede verilen teminat tutarının AVM’de zarar gören tüm işyerleri arasında garemeten paylaştırılması gerekeceğini, tüm zarar görenlerin başvurusu ile toplam tazminat tutarının İMM teminat tutarını geçeceğini, bu nedenle bir yıllık zamanaşımı süresinin beklenmesini, davacının protokole göre faiz talebinin yerinde olmadığını belirterek açılan davanın reddine, aksinin kabulü halinde ise sorumluluğun poliçe teminatı ile sınırlandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin aktif taraf husumeti olmadığını, yangına sebebiyet verdiği iddia edilen …’in kolluk ifadesinde … Ltd Şti adına olay yerinde söküm işleri yaptığını beyan ettiğini, dolayısıyla çalıştıran olarak sorumluluğun … Turizm Ltd. Şti.’ye ait olduğunu, yangın ile ilgili Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/8420 soruşturma sayılı dosyası ile başlatılan soruşturmanın devam ettiğini, yangının çıkış nedenleri, gelişme ve yayılma sebeplerinin netleşmediğini, eksper raporunun kendi içinde çelişkilerle dolu olduğunu, diğer davalı şirket ile müvekkili şirket arasında akdedilen kira kontratının yürürlüğe girmediğini, dava konusu yerin müvekkiline teslim edilmediğini, davacı şirketin … Tur. Ltd. Şirketinden mecuru teslim aldığına dair herhangi bir tutanağın dosyaya ibraz edilmediğini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davalıların yangın nedeniyle kusurlu olduğu, davacı sigorta şirketinin ödediği hasar tazminatını davalılara rücu edebileceğinden bahisle davanın kabulü ile 60.851,00 TL rücu alacağının 05/11/2012 tarihinden itibaren, 45.000 TL rücu alacağının 19/12/2012 tarihinden itibaren, 466,00 TL rücu alacağının 12/11/2012 tarihinden itibaren, 2.057,96 TL rücu alacağın ödeme tarihi olan 19/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sınırlı kalmak kaydıyla) alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı … AŞ ve … Sigorta AŞ vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı … AŞ vekili istinaf dilekçesinde, davanın rücuan tazminat davası olduğunu, rücuya dayanak hukuki ilişkinin ise kira ilişkisi olduğunu, buna göre görevli Mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunu, gerek ceza dosyasında ve gerekse hukuk dava dosyasında … Ltd. Şti.’nin yangından sorumlu tutulmasına rağmen davanın kabulüne karar verildiğini, müvekkilinin AVM’de bulunan yangın önleme ve müdahale teçhizatında eksiklik olmadığı ve bunların yangın sırasında çalıştığı, yine yapılacak çalışmalarla ilgili müvekkilinin işi yapacaklara gerekli uyarı ve önlemleri almaları hususunda üstüne düşen yükümlülükleri yerine getirdiğinin bilirkişilerce de kabul edildiğini, buna rağmen hiçbir somut bilgi ve belgeye dayanmaksızın müvekkilinin sorumlu ve kusurlu olduğunun kabulünün hukuka aykırı, haksız ve adil olmadığını, … Ltd. Şti.’nin hem akdi ve hem de kanuni borçlarını gereği gibi ifa etmediğinden doğan zarardan tek başına sorumlu olduğunu, müvekkilinin tüm önlemleri aldığından bunun dışında yangınla ilgili alabileceği hiçbir önlemin bulunmadığını, başkaca alınması gerekli önlem varsa bunun tadilat çalışmasını yapan kiracıya ait olduğunu, davacının, halefi olduğu kira sözleşmesindeki kiracının kira sözleşmesinde sahip olduğu hakları kullanabileceğinden kiralayan müvekkili şirketten talep edebileceği hakların tayininin de kira sözleşmesinin düzenlemelerine tabi olduğunu, ilgili mevzuat uyarınca müvekkilinin, çatıda membran kullanımının hukuka aykırı olmadığını, bu malzemenin kullanımından dolayı da müvekkiline kusur ve sorumluluk yüklenerek zararı tazmin yükümlüsü yapılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde; … AVM’nin 01.09.2012/2013 tarihleri arasında Ticari Sınai İşletme poliçesi ile müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, AVM’nin üst katının davalı … Ltd. Şti.’ye kiralandığını, burada yapılan tadilat esnasında yangın çıktığını, müvekkilinin sigortalısı davalı … … AŞ’nin bina sahibi olarak bir kusurunun bulunmadığını, kiracının bakım işleminden dolayı bina malikinin kusursuz sorumlu olduğunu dair Mahkeme kararının hatalı olduğunu, binada yangın algılama ve söndürme sisteminin mevcut olduğunu, binanın yönetmeliklere uygun yapıldığını, sigortalısı tarafından tadilat sebebiyle gerekli uyarı ve kontrollerin yapıldığını, AVM’de bulunan diğer firmaların da zarar görmesi sebebiyle yaklaşık 20 tane dava açıldığını, davaların sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde davalıların istinaf başvurularının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, davacı tarafından, dava dışı sigortalılarına poliçe kapsamında ödenen sigorta tazminatının zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkindir.Talimat yoluyla aldırılan 10/03/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; …şirketinin, dava konusu yangın nedeni ile gördüğü hasarın, toplam 51.849,50TL olduğu, … (…) işletmecisi … Gıda şirketinin, dava konusu yangın nedeni ile gördüğü hasarın toplam 45.000,00 TL olduğu, Restoran (…) işletmeci … Mağazacılık şirketinin, dava konusu yangın nedeni ile gördüğü hasarın toplam 2.057,96 TL olduğu, … Mağazacılık şirketinin deposunda bulunan gıda emtiasın dava konusu yangın nedeni ile gördüğü hasarın toplam 466,00 TL olduğu belirtilmiştir. Talimat yoluyla aldırılan kusura ilişkin 30/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu yangın olayının meydana gelişinde … Tur. San. Tic. Ltd. Şti.’nin %100 oranında asli ve tamamen kusurlu olduğu, bu kusur oranının %25’inin şirketin sahibi …’e, %5’inin …’e, %2’sinin …’a, %2’sinin …’e ve %1’inin …’a ait olduğu belirtilmiştir. 04/11/2020 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; yangın başlangıç alanının … AVM’nin 1. katında bulunan sinemalar bölümündeki salon 3 olduğu, yangına salon 3’te yapılmakta olan tadilatla ilgili çalışmalar sırasında taksirle sebebiyet verildiği, sinema salonunda meydana gelen yangının tamamen sirayet yangını olduğu, sirayete sebebiyet veren çatı örtüsünün petrol türevi malzemeden üretilen mebran olduğu, çatı örtüsü malzemesinin bahsi geçen yanma ve yangını yayma davranışına sahip olmasından dolayı bu yangındaki yayılma davranışından sonra yangının durmayacağı ve sirayetinin engellenemeyeceği, otomatik sprinkler sistemi, yangın söndürme sistemlerinin bile yangını söndüremeyeceği, hiçbir yangın güvenlik önleminin tesiri olamayacağı, davalılar, … San. ve Tic. Ltd. Şti. ve … Mağazacılık A.Ş.’nin yangının başlamasına, gelişmesine, yayılmasına sebebiyet verdiği, meydana gelen yangın sonucu oluşan zarardan dolayı kusur ve sorumlulukları bulunduğu, binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik 6. madde 3. fıkra b, c ,ç bentlerinde geçen kişi ve kurumlarında sorumlu olduğu, Yangının çıkış sebebi ve yayılması ile ilgili tüm tespitler dikkate alındığında, davacının halefi olan dava dışı zarar gören şirketlerin kusur unsurunun yokluğu sebebiyle dava konusu zarardan kusur ve sorumluluğun bulunmadığı neticesine ulaşıldığı, hasar dosyalarının incelenmesinde o günün koşul ve şartlarına uygun olarak ödemelerin yapıldığı sonucuna varıldığı, dava dosyası içinde ödemelere ilişkin olarak bir banka dekontu bulunmadığı, davacı tarafça düzenlemiş bulunan makbuzlarda ödemelere ilişkin tarih, tutar ve banka hesap bilgilerinin bulunduğu, davacı tarafından beyan edilen ve dosya içerisinde bulunan davacı ürünü makbuzlara istinaden ödemelerin yapıldığı kabul edilirse davacı tarafından … Ticaret A.Ş.’ye ödenen 60.851,00 TL için ödeme tarihi olan 05.11.2012 tarihinden, … Tekstil Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ye ödenen 45.000,00 TL için ödeme tarihi olan 19.12.2012 tarihinden, … San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye ödenen 466,00 TL için ödeme tarihi olan 12.11.2012 tarihinden ve … Mağazacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye ödenen 2.057,96 TL için ödeme tarihi olan 19.11.2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizleriyle birlikte davalılar … A.Ş., … San. ve Tic. Ltd. Şti. ve azami sigorta limitleriyle sınırlı kalmak üzere davalı … Sigorta A.Ş.’den tazmin edebileceği belirtilmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 191. maddesi gereğince, borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür. Müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflâs ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesi uyarınca da masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Belirtilen hükümler gereğince; iflasın açılmasıyla taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK’nın 226-229. maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK’nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Dairesine aittir. Müflisin, iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmediği gibi, dava ehliyetini de kaybettiği söylenemese de, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflâs idaresine ait olacaktır. İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, İİK’nın 194. maddesi gereğince müflisin davacı ve davalı bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durması öngörülmüştür. İİK’nın 194. maddesine göre; “Acele haller müstesna olmak üzere iflasın açılması ile kural olarak müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ancak alacaklıların ikinci toplantısından on gün sonra devam olunabilir. ” İflâsın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Bunlar, müflisin açmış olduğu davalar ile müflise karşı açılmış olan davalardır. Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir. Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, usul işlemleri farklılık arz eder.Müflisin davacı olduğu davalarda; iflâs idaresi bir davanın başarı şansı olduğu kanısına varırsa, masanın bu davayı takip etmesine karar verir; bu karar ikinci alacaklılar toplantısının uygun bulması ile kesinleşir ve ikinci alacaklılar toplantısından sonraki on günlük süre geçince, bundan böyle davaya, davacı olarak iflâs idaresi tarafından devam edilir. İflâs idaresi ve ikinci alacaklılar toplantısı, davanın başarı şansı olmadığı kanısına varırlarsa, masanın davayı takip etmemesine karar verirler. Bu halde o davayı takip yetkisi, isteyen alacaklıya devredilir. (İİK md. 245). Hiçbir alacaklı davayı takip etmek istemezse, o zaman, müflisin dava takip yetkisi yeniden doğar ve müflis iflâsın kapanmasını beklemeden, davayı kendi adına devam ettirebilir. Müflisin davalı olduğu davalarda ise; iflâs idaresi, alacakları tahkik ederken, ( İİK md. 230 vd) müflise karşı dava açan alacaklının alacağının mevcut olup olmadığı hakkında bir karar vermez; sadece, bu alacağı davalı çekişmeli alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu alacağın, dolayısıyla davanın kabul edilip edilmeyeceği hakkındaki kararı, ikinci alacaklılar toplantısında karar verilir. İkinci alacaklılar toplanması davaya devam edilmesine karar verirse, iflâs idaresi, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra davayı takip eder veya tayin edeceği bir avukat vasıtasıyla davayı takip ettirir. Bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Davalı tarafı dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan mahkemenin asıl dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına karar vermesi; masaya kayıt edilmesi istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar vermesi gerekir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2020/2099 E 2020/2922 K). Somut olayda davalı Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti.’nin yargılama aşamasında iflas ettiğinin anlaşılması sebebiyle İİK’nın 194. maddesi uyarınca işlem yapılıp yapılmayacağı ve davaya iflas masasına kayıt kabul olarak devam edilip edilmeyeceği hususları üzerinde durularak ve iflasın açılmasıyla taraf sıfatı ve dava takip yetkisi artık müflise değil, iflas idaresine ait olacağından taraf teşkilinin de buna göre değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Mahkemece yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan, Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla), yargılama sırasında Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyete geçirildiği gerekçesiyle dosyanın Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verdiği ve Mahkemece yargılama yapılıp davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmış olup görevin kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle bu hususun da değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Dava Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 22.02.2013 tarihinde açılmış olup Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresi Tekirdağ ili mülki sınırları olarak belirlenmiştir. Mezkûr karar 08.07.2021 tarihli ve 31535 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış olup, yargı çevresine ilişkin bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiştir. Yargıtay 5. HD’nin bölge adliye mahkemeleri arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin 2022/1073 Esas, 2022/2686 Karar sayılı kararında;”Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir. Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.” ifadelerine yer verilmiştir. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır. Yine Yargıtay 11. HD’nin 2022/1574 Esas, 2022/2411 Karar sayılı uyuşmazlığın giderilmesi kararında, yeni uzman mahkemenin kurulmasıyla birlikte işin, başka bir deyişle derdest dava dosyalarının devrine veya görevsizlik kararıyla gönderileceğine ilişkin özel hüküm bulunmaması halinde, dava tarihi itibariyle görevli mahkemelerin elindeki dosyaları göndermeksizin esastan karara bağlaması T.C. Anayasası’nın 37. maddesinde düzenlenen kanuni hakim ilkesinin doğal bir sonucu olduğu ifade edilmiştir. Açıklanan nedenler ile davanın açılış tarihi nazara alındığında Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) davaya devam edilerek davanın esası hakkında inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken gönderme kararı verilmesi ile akabinde dosyanın gönderildiği Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesince görevli olmadığı hususu gözetilmeksizin yargılamaya devam edilerek uyuşmazlığın esası hakkında kara verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. O halde açıklanan nedenlerle davalı tarafın istinaf talebinin esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın görevli Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesine (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı … MAĞAZACILIK A.Ş. ile davalı … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ vekillerinin istinaf başvurularının işin esası incelenmeksizin ayrı ayrı KABULÜNE,2-Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/345 Esas, 2022/338 Karar ve 31/03/2022 tarihli kararının KALDIRILMASINA,3-a)Davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-c bendi uyarınca, mahkemenin görevli olması ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle aynı yasanın 115/2 fıkrası uyarınca usulden reddine,b)Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK 20. maddesi gereğince taraflardan birinin iki hafta içerisinde mahkemeye başvurması halinde dosyanın Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesine (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmesine,c)Aksi halde davanın açılmamış sayılmasına,d)Dosya kendisine gönderilen mahkeme tarafından kendiliğinden taraflara davetiye çıkarılmasına, e)HMK 331/2. fıkrası gereğince yargılama giderleri hakkında görevli mahkemece karar verilmesine,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının davalı … A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan 1.850,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.770,10 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … İNŞ. YATIRIM TANITIM VE MAĞAZACILIK A.Ş.’ne İADESİNE 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının davalı … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ tarafından peşin olarak yatırılan 1.850,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.770,10 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ’ne İADESİNE,6-İstinaf yargılama giderlerinin yeniden verilecek hükümde dikkate alınmasına, 7-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1b-2.fıkrası gereğince düzeltilerek yeniden aynı yasanın 353/1a-3.fıkrası gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/11/2022