Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1668 E. 2022/1423 K. 21.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1668 Esas
KARAR NO: 2022/1423
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26/04/2022
NUMARASI: 2021/368 Esas, 2022/478 Karar
DAVA: SIRA CETVELİNE İTİRAZ (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
KARAR TARİHİ: 21/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı müflis … Limited Şirketinde 15/06/2012 tarihinde çalışmaya başladığını, iş akdinin iflas müdürlüğünce sona erdirildiğini, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesince şirketin iflasına karar verildiğini, işçilerin iflas kararından habersiz çalışmaya devam ettirildiğini, iş yerinin iflas tarihinden sonrada kesintisiz olarak çalıştığını, işçilik alacağının masaya kaydı için başvuruda bulunulduğunu, iflas idaresince bir kısım müvekkil işçi alacağının gerekçe gösterilmeksizin reddine karar verildiğini, ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek müvekkilinin işçi alacağının masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece; davacının ücret alacaklarına ilişkin iflas masasına yaptığı ilk başvurunun iflas dairesi tarafından kabul edildiği, davacının iş akdinin sona ermesinden sonra dava konusu alacağının masaya kaydedilmesi talebi ile iflas müdürlüğüne başvurduğu, iflas müdürlüğü tarafından davacının kayıt kabul talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, ret kararının davacıya tebliği üzerine 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde iflas dairesi aleyhine işbu davanın açıldığı, davacının talebinin haklı olup olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, bilirkişi raporunda, davacının iflas tarihi itibariyle talep edebileceği kıdem tazminatının 29.764,18 TL, ihbar tazminatının ise 6.874,21 TL olduğunun hesaplandığı, iş bu davanın seri dava olarak açılmış olması ve mahkemenin … Esas sayılı dosyası için düzenlenen bilirkişi raporunun fiziki olarak iş bu dava dosyasının içine girmesinden dolayı mahkemece sehven … Esas sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle hüküm kurulduğu, söz konusu yanlışlığın maddi hata olarak kabulü mümkün olmadığından mahkemece kısa karar ile hükmün düzeltilmesinin mümkün olmadığı, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın 7.882,67 TL üzerinden kabulü gerekir ise de mahkemece sehven davanın kısmen kabulü ile 1.209,75 TL işçilik alacağının iflas masasına kaydedilmesine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi gerekirken gerekçeli kararda açıklandığı üzere başka bir bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğini, iş bu hatanın maddi hata olarak değerlendirilmediğini iddia ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE HUKUKİ GEREKÇE:Dava, işçilik alacağının masaya kayıt ve kabulü istemine ilişkindir. Davacı, işçilik alacağının tahsili amacıyla iflas masasına başvuruda bulunduğu, alacak taleplerinin bir kısmının reddine karar verildiği, bunun üzerine davacı tarafından iş bu davanın açıldığı, mahkemece verilen kararın gerekçesinde, dosya içerisine giren farklı bir bilirkişi raporu esas alınarak davacının talebinden daha azına karar verildiği belirtilerek hükümle gerekçe arasında çelişki oluşturulduğu ve bu karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu görülmüştür. Anayasanın 141/III maddesi uyarınca mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde ayrıntılı bir şekilde hükmün kapsamı düzenlenmiş, hükmün hangi hususları kapsayacağı maddeler halinde ve açıkça belirtilmiştir. HMK.nun 297/1- c bendinde “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin hükümde gösterilmesi” gerektiğine yer verilmiştir. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak (m.33), hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hakim gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. Hakim hükmün gerekçesini hazırlarken yargı kararlarından (içtihatlardan) ve bilimsel görüşlerden yararlanır (TMK m.1). Gerekçe çok önemli olduğundan, Anayasa’ya “bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı” hakkında açık hüküm konulmuştur (Anayasa m.141/3) (Prof.Dr.Baki Kuru, Prof.Dr.Ramazan Arslan, Prof. Dr.Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku 22. Baskı,sayfa 472). 6100 sayılı HMK’nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup HMK’nın 297/2. ve 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da imkansız kılmaktadır. (Yargıtay 11. HD’nin 2022/3006 E. 2022/5241 K. Sayılı ilamı) Somut olayda, davacı vekili müvekkil alacağının masaya kayıt ve kabulünü talep etmiştir. Yapılan yargılama sonunda davanın 1.209,75 TL üzerinden kabulüne karar verilmiş, gerekçeli kararda, davacının gerçek alacağının daha fazla olduğu, bilirkişi raporu ile bu durumun tespit edildiği, ancak dosya içeresine giren başka bir bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulduğu, bu sebeple davacının alacağından daha az bir miktara hükmedildiği belirtilmiş ve bu durumun gerekçeli kararda düzeltilmesinin mümkün olmadığı belirtilerek gerekçeli karar oluşturulmuş ve bu şekilde gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. HMK’nın 298/2.maddesinde belirtildiği üzere gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Somut olayda; mahkemenin kararının gerekçe kısmı ile hüküm arasında çelişki olduğundan ilk derece mahkemesi kararının bu sebeple kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/368 Esas, 2022/478 Karar ve 26/04/2022 tarihli kararının HMK 353/1a-4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-4 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/11/2022