Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1653 E. 2022/1644 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1653 Esas
KARAR NO: 2022/1644
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2022
NUMARASI: 2019/13 Esas, 2022/575 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/12/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirketin yükleniciliğini yaptığı bir çok inşaatta, gerekli ölçümlerin yapılarak alüminyum giydirme işinin, şantiyenin kurulması için gerekli mimari faaliyetler ile alüminyum kompozit panel kaplama projesi çizdiği vs. işlerin yapıldığı, bunun sonucunda davacı … tarafından fatura düzenlendiği ancak fatura bedelinin ödenmediğini ve alacağının tahsili için icraya başvurduğunu, haksız itiraz nedeniyle takibin durduğunu belirterek Büçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile aralarında ticari bir ilişki bulunmadığını, davacı tarafa borçları olmadığını belirterek davanın reddi ile %20 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, bilirkişi raporu doğrultusunda; bir takım inşaat işlerinin projelendirilmesi için dosya kapsamında yazılı bir sözleşmenin bulunduğu; ancak altındaki imzayı destekleyecek davalıya ait herhangi bir kaşenin yer almadığı, takip konusu yapılan 12.12.2012 tarih ve … numaralı 25.443,20 TL bedelli faturanın davalıya teslim edildiğine dair dosya kapsamında herhangi bir belgenin bulunmadığı, davacının 2013 yılı ticari defter ve kayıtlarında, takip ve dava konusu faturaya dayalı davalıdan alacağı olduğunu gösterir herhangi bir kaydın bulunmadığı; yine 2012 yılından devir eden davalı şirkete ilişkin herhangi bir cari hesap alacak ve borç ilişkisinin de bulunmadığı, davacının iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davacı tarafça istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili tarafından yapılan işlerin faturada bedelleriyle birlikte tek tek belirtildiğini, şirket yetkilisi olduğunu beyan eden … ile imzalanmış sözleşmede de yapılan işlerin mahiyetinin kalem kalem sözleşmede de yer aldığını, 22.12.2021 tarihli bilirkişi raporunun 2013 yılı defterler ve kayıtlar esas alınarak hazırlandığını, takip tarihi itibarıyla asıl alacak ve faiz yönünden alacak tutarının hesaplanması için fatura ve alacak tarihi olan 2012 yılından başlamak suretiyle inceleme yapılması gerektiğini, 22.12.2021 tarihli bilirkişi raporunun 2013 yılına ait ticari defter ve kayıtlar incelenerek hazırlanmasının dosya konusu borcun tespiti hususunda eksik kaldığının beyan dilekçesinde belirtildiğini, 2012 yılına ait ticari defter ve kayıtların incelenmesi için Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden ek rapor alınmasının talep edildiğini, ek rapor talebi hakkında karar verilmeksizin yerel mahkeme tarafından davanın reddedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, hizmet sözleşmeden kaynaklı alacağın tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Büyükçekmece … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacının davalı aleyhinde 25.443,20 TL asıl alacak ve 477,50 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.920,70- TL üzerinden takip başlattığı, davalının takibe itiraz ederek durdurduğu, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, taraflar arasında sözleşme ilişkisi olup olmadığı, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu alınmıştır. 22.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasında bir takım inşaat işlerinin projelendirilmesi için yazılı bir sözleşme bulunduğu, sözleşme altında davalı şirketin kaşesinin bulunmadığı, sadece imza bulunduğu, sözleşme tarihinin yazılı olmadığı, davacı şirketin 2012 yılı ticari defterlerini ibraz etmediği, ibraz edilen 2013 yılı ticari defterlerin davacının lehine delil vasfı bulunduğu, davalının ticari defter ibraz etmediği, ibraz edilen davacıya ait 2013 yılı ticari defterlerinde davacının alacak bakiyesinin gözükmediği bildirilmiştir. Dava konusu edilen bir hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların (olguların) var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemine ispat denir. İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümüne etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir [6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 187/1 maddesi]. Vakıa (olgu) ise, 03.03.2017 tarihli ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kendisine hukuki sonuç bağlanmış olaylar şeklinde tanımlanmıştır. İspatı gereken olaylar, olumlu vakıalar olabileceği gibi olumsuz vakıalar da olabilir. Diğer taraftan hâkim, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğini kural olarak kendiliğinden araştıramaz. Bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini taraflar ispat etmelidir. Bir davada ispat yükünün hangi tarafa ait olacağı hususu ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde düzenlendiği gibi, usul hukukunun en önemli konularından biri olan ispat yükü kuralı, HMK’nın 190. maddesinde de “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/13-597 E. 2020/501 K. Sayılı kararı) Somut davada, davacı tarafından ibraz edilen sözleşmede davalı şirket kaşesinin bulunmadığı, bir an için sözleşmenin taraflar arasında yapıldığı kabul edilse bile davacının ibraz ettiği 2013 yıl ticari defterlerinde davalıdan alacaklı olduğu konusunda kayıt bulunmadığı, davacı vekili istinaf dilekçesinde hizmetin verildiği 2012 yılı ticari defterlerin incelenmediğini iddia etmişse de, 2012 yılı ticari defterlerinde bulanan alacak bakiyesinin 2013 yılı ticari defterlere aktarılması gerektiği, bu konuda kayıt bulunmadığı, davacının davasını ispat edemediği, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.29/12/2022