Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1627 E. 2022/1450 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1627 Esas
KARAR NO: 2022/1450
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2022
NUMARASI: 2021/413 Esas, 2022/723 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
KARAR TARİHİ: 24/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.04.2013 tarih, 2011/43 E, 2013/189 K. sayılı kesinleşen ilamı gereğince davalıdan alacaklı olduğunu, ilamın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası üzerinden takibe konulduğunu, takibin kesinleştiğini, borcun ödenmediğini belirterek İİK m. 177/4 hükmü uyarınca davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, dava dilekçesinin tebliği amacıyla gönderilen ilk tebligatın usul ve yasaya aykırı biçimde muhtara tebliğ edildiğini, sonrasında ise TK 35. maddesi gereğince tebligat yapıldığını, Şirketler için muhtara tebligat yapılmasının hukuken doğru olmadığını, ayrıca bir an için bunun mümkün olduğu varsayılsa dahi yapılan tebligat işleminin yine de usule aykırı olduğunu, 7201 sayılı yasanın 23/7 maddesi gereğince tebliğ mazbatasında muhatabın adreste bulunmamasının sebebinin belirtilmesi ve aynı yasanın 21.maddesi doğrultusunda adresin kapısına tebligat işlemine dair bir notun yapıştırılması ve bunun tebliğ mazbatasına da yazılmasının zorunlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI İlk Derece Mahkemesi; ilamlı icra takibine rağmen borcun ödenmediği, borçlu şirket yetkilisinin dinlenmek için çağrıldığı, ancak gelmediği, ilanların yapıldığı ve iflas avansının da yatırıldığı gerekçesi ile davalı borçlunun İİK’nın 177/4 maddesi uyarınca iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece, ilk duruşmanın yapıldığı 01.07.2021 tarihinde davalı şirketin yasal cevap süresi dolmamasına rağmen cevap dilekçesinin sunulması yada yasal cevap süresinin dolması beklenmeksizin tahkikata geçildiğini, müvekkilinin savunma hakkının açıkça kısıtlandığını, müvekkili şirket açısından iflas sebebinin bulunmadığını, dava konusu icra dosyasına sunulan 22.11.2013 tarihli mal beyanı dilekçesinde, bahse konu tarih itibariyle borcu karşılayacak kadar mal beyanının yapıldığını, dolayısıyla davacı/alacaklının alacağını bu malları haczedip paraya çevirmek suretiyle tahsil etmesinin mümkün olduğunu, dava koşullarının oluşmadığını, ilanların usulüne uygun yapılmadığını, ilanın yapıldığı… Gazetesinin tirajının elli binin üzerinde olmadığını, ayrıca ilanın … Gazetesinde 02.07.2022 tarihinde yayınlandığını, dava dışı ilgili alacaklılara verilen 15 günlük yasal süre dolmadan 06.07.2022 tarihli duruşmada iflas kararı verildiğin belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf talebine cevabında; tebligatların usulüne uygun olduğunu, ilanların yapıldığını belirterek talebin reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; Dava, İİK 177/4. Maddesi gereğince doğrudan doğruya iflas istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı tarafından Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/43 Esas sayılı dosyasında, davalılar … ve … A.Ş. aleyhinde 21.01.2011 tarihinde alacak davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda; 25.04.2013 tarihinde 2013/189 Karar sayılı karar ile davacının davasının kabulü ile 50.000 DM. (Mark ) karşılığı 29.361,45 TL’nin 22.07.2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2013/14486 E. 2014/3797 K. Sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği, ilamın, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden takibe konulduğu, icra emrinin borçlu şirkete tebliğine rağmen borcun ödenmediği, … sicil nolu davalı şirketin sicil adresinin … Mahallesi … Caddesi … Sokak No:… Güneşli/Bağcılar/İstanbul olduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, davanın dayanağı ilam gereğince davalının iflasının mümkün olup olmadığı, yargılama sırasında tebligatların usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği, ilanların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmıştır. 11.05.2021 tarihinde açılan davada, mahkemece 12.05.2021 tarihinde tensip zabtı hazırlandığı, HMK 320. Maddesi gereğince ön inceleme duruşma gününün 01.07.2021 tarihi olarak belirlendiği, davalı şirketin sicil adresine çıkartılan meşruhatlı davetiyenin ” adresin kapalı olduğu, imzadan imtina eden komşu …’ın beyanına göre muhatabın çarşıya gittiği, açıklaması ile tebligatın 15 Temmuz Mahalle muhtarına teslim edildiği, 2 nolu haber kağıdının kapıya yapıştırıldığı, en yakın komşusuna haber verildiği, tebligatın 15.05.2021 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, 01.07.2021 tarihli ön incelme duruşmasına davalı şirketin katılmadığı, mahkemece tahkikat aşamasına geçildiği, davalı vekilinin 23.08.2021 tarihli tahkikat duruşmasına katılarak davanın reddini tebliğ ettiği, davalı şirket yetkilisinin dinlenilmesi konusunda çıkartılan tebligatın 30.06.2021 tarihinde TK’nun 21/2 maddesine göre tebliğ edildiği, iflas talebine ilişkin ilanların Ticaret Sicil Gazetesinde 26.05.2022 tarihinde, … Gazetesinde 02.07.2021 tarihinde ilan edildiği, iflas avansının davacı tarafça depo edildiği, 06.07.2021 tarihinde de davalı şirketin iflasına karar verildiği anlaşılmıştır.İİK’nin 177. maddesinde; “1-Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal elen hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa, 2-Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa, 3-308. maddedeki hal varsa, 4-İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse” önceden takibe hacet kalmaksızın alacaklının doğrudan borçlunun iflasını istemesi mümkündür. İlamların icrasına ilişkin hükümler 2004 sayılı İİK’nin 24 ile 41. maddeleri arasında düzenlenmiş, İİK’nin 32 ve devamı maddelerinde ise para ve teminat verilmesi hakkındaki ilamların icrasına ilişkin hükümlere yer verilmiştir. İİK’nin 32. maddesinde; “Para borcuna veya teminat verilmesine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru borçluya bir icra emri tebliğ eder. Bu emirde 24 üncü maddede yazılanlardan başka hükmolunan şeyin cinsi ve miktarı gösterilir ve nihayet yedi gün içinde ödenmesi…” hükmü, Haciz veya iflas istemek yetkisi başlıklı 37. maddesinde; “İcra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcunu ödemeyenlerin malları haczolunur yahut borçlu iflasa tabi eşhastan olup ta alacaklı isterse yetkili ticaret mahkemesince iflasına karar verilir.” hükmü yer almaktadır. İlamı icraya koyarak borçluya icra emri gönderen alacaklı icra emrine konu alacağın ödenmemesi üzerine haciz yolu ile takibe devam edebileceği gibi haciz yolu ile takibini İİK 43/2’ye göre iflas yoluna çevirmeden doğrudan doğruya ticaret mahkemesine başvurarak borçlunun doğrudan doğruya iflasına karar verilmesini isteyebilir. İİK’nin 177/4 maddesi gereğince doğrudan doğruya iflas davası açmak için kural olarak ilamın kesinleşmesine gerek yoktur. Ancak, takibin dayanağı ilam için istinaf mahkemesinden ya da Yargıtay’dan “icranın geri bırakılması” kararı alınması halinde ticaret mahkemesi, ilamın kesinleşmesini “bekletici mesele” yapmalıdır (Mahmut Coşkun, Konkordato ve İflas, 2. Baskı, sayfa 726). Açılan iflas davasında iflas talebinin İİK.nun 166/2. maddesinde öngörülen usulle ilan edilmesi gerekir. İflas talebinin ilanından itibaren 15 gün içinde diğer alacaklıların davaya müdahale veya itiraz edebilecekleri öngörülmüş olup, ilandan itibaren 15 gün içinde 3. kişiler iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek müdahale veya itirazda bulunabileceklerinden, mahkemece iflasa karar verilmesi halinde, daha önce süresinde müdahale veya itirazda bulunan alacaklılar hükmü istinaf/temyiz edebilirler. Hükmü istinaf/temyiz eden bir alacaklının yargılama sırasında süresinde müdahale veya itirazda bulunmaması halinde istinaf/temyiz hakkının doğabilmesi için iflas talebinin İİK’nun 166/2. maddesinde öngörülen usule uygun olarak ilanının yapılmamış olması gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 26/03/2009 tarih ve 2008/11673 E, 2009/2282 K; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2013 tarih ve 8081 E., 7716 K. sayılı ilamı bu yöndedir. Somut olayda, ilanlar anılan 166. madde hükmüne uygun olarak yapıldığı, her ne kadar mahkemece ülke genelinde yayımlanan ilanda belirtilen 15 günlük süre bitmeden iflas kararı verilmişse de, kararın her hangi bir müdahil tarafından istinaf edilmediği, kesinleşmiş mahkeme ilamına dayalı takibe rağmen davalı alacağının ödenmediği, mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nun 353/1.b.1 maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nun 164/2 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/11/2022