Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/1543 E. 2022/1269 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1543 Esas
KARAR NO: 2022/1269
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09/06/2022
NUMARASI: 2022/93 Esas, 2022/560 Karar
DAVA: KONKORDATONUN FESHİ
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1148 Esas sayılı dosyası ile konkordato yoluna başvurduğunu, konkordato yargılaması neticesinde İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1148 Esas 2020/550 Karar sayılı kararı ile konkordatonun tasdikine karar verildiğini, tasdik edilen konkordato projesine göre borçlunun, borcunu 28/12/2021 tarihinden başlamak üzere aylık 1.466,252 TL olarak 48 eşit taksitte ödemeyi öngördüğünü, fakat borçlunun 28/12/2021 tarihinde ödemeyi taahhüt ettiği taksitini yerine getirmediğini, ödeme süresi geçmesine rağmen henüz alacakların ödenmemiş olması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, İİK’nun m. 308/e uyarınca konkordatonun feshini talep etme zorunluluğunun doğduğunu belirterek konkordatonun feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, müvekkili hakkında verilen konkordato tasdiki kararının feshine ilişkin talebinin reddi gerektiğini, müvekkili şirketin tasdik edilen konkordato projesine uygun olarak borçlarını ödemeye başlayacağını, ancak dünya genelinde ortaya çıkan Covid-19 salgını nedeniyle birçok iş yerinde faaliyetlerin durdurulduğunu, üretim yapılamadığını, nakit ihtiyaçlarının karşılanamaz hale geldiğini, bu durumun hali hazırda konkordato sürecinde olan müvekkilinin ekonomik olarak iyice zor durumda kalmasına, borçlarını ödemesinde gecikmeler yaşamasına neden olduğunu, konkordato kurumunun ekonomik kriz anlarında nakit dengesi bozulan şirketlerin iyileşmesini sağlayan bir yasal hak ve düzenleme olduğu gözetildiğinde müvekkili hakkında verilen konkordato tasdiki kararının yerinde olduğunu, müvekkili şirket tarafından konkordato planına uygun olarak davacıya en kısa zamanda ödeme yapılacağını, konkordatonun feshini gerektirir bir durum bulunmadığını, konkordato kurumu ile amaçlanan ekonomik faydaya ulaşılabilmesi için müvekkili hakkında verilen konkordato tasdiki kararının devamı gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davalı tarafından tasdikine karar verilen konkordato projesi kapsamında alacaklılara ve davacıya 28/12/2021 tarihinde ilk taksit ödemesinin yapılması gerektiği, davacının, kredi borcunu ödememesi sebebi ile davalıdan alacaklı olduğu ve davalı tarafından davacıya ilk taksit ödemesinin yapılmadığı, davacı yönünden konkordatonun kısmen fesih koşullarının oluştuğundan bahisle davanın kabulüne, Mahkemelerinin 2018/1148 Esas 2020/550 Karar sayılı kararıyla 03/12/2020 tarihinde tasdikine karar verilen konkordatonun İİK 308/e maddesi uyarınca davacı yönünden feshine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili hakkında verilen konkordato tasdik kararının davacı yönünden feshine dair kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira müvekkili şirket kayıtları ve kayyım raporu ile sabit olduğu üzere konkordato kurumu ile amaçlanan ekonomik faydanın yansımalarının müvekkilinin açısından görülmeye başlandığını, ancak konkordatonun başarıya ulaşmasının borçlunun malvarlığının korunması ile mümkün olduğunu, bunun için de müvekkili hakkında verilen konkordato tasdik kararının tüm alacaklılar yönünden devam etmesi gerektiğini, aksi halde bu durumun konkordato projesinin bozulmasına yol açacağını, müvekkilinin tüm kaynaklarını kullanarak konkordato projesi uyarınca borçlarını ödemeye çalıştığını, alınan bilirkişi raporunda müvekkili hakkında kayyım raporunda yer alan olumlu değerlendirmelere değinilmediğini, bilirkişi raporuna itiraz edilmişse de Mahkemece itirazlarının değerlendirilmediğini ve ek rapor alınmasına yönelik taleplerinin reddedildiğini, müvekkilinin, dünya genelinde meydana gelen ekonomik kriz nedeniyle nakit sıkıntısına düştüğünü, alacaklarını tahsil edememesi üzerine ödemelerde gecikmeler olduğunu, ancak müvekkili tarafından konkordato planına uygun olarak davacıya en kısa zamanda ödeme yapılacağını, bu nedenle konkordatonun feshini gerektirir bir durum bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde; davalının Covid-19 salgını ve döviz kurunda yaşanan artışlar gibi genel geçer ekonomik sıkıntıları ileri sürerek ödeme yapmamasının geçerli ve haklı bir sebebi bulunmadığını, bilirkişi raporu, şirket yetkilisinin imzasının bulunduğu tutanak, sunduğu cevap dilekçesi ve kayyım raporuna göre taksitlerin ödenmediği noktasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, müvekkiline konkordato projesi uyarınca yapılması gereken taksit ödemeleri yapılmamış olduğundan konkordatonun kısmen feshedilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığını belirterek istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İcra ve İflas Kanununun 308/e maddesi gereğince konkordatonun kısmen feshi istemine ilişkindir. Bilirkişi tarafından sunulan 11.03.2022 tarihli raporda, davacının, davalıdan 1.914.762,25 TL alacaklı olduğu ve aylık taksit tutarının 39.890,88 TL olduğu, konkordato projesi ödeme planı uyarınca 28.12.2021 tarihinden sonra davalı ticari defterlerinde herhangi bir ödeme kaydının bulunmadığı, bu kapsamda davalı tarafından davacıya konkordato ödeme planı çerçevesinde 28.12.2021 ve 28.01.2022 tarihlerinde yapılması gereken ödemelerin de yapılmadığı, Mahkemenin 03.12.2020 tarihli gerekçeli kararı ile kayyım olarak tayin edilen … tarafından sunulan 02.02.2022 tarihli 7 nolu kayyım raporunda da tasdik edilen proje kapsamında 28.12.2021 ve 28.01.2022 tarihlerinde yapılması gereken ödemelerin yapılmadığının tespit edildiği bildirilmiş olup davalı tarafından konkordato projesi ödeme planına göre alacaklılara herhangi bir ödeme yapılmadığının tespitine ilişkin şirket yetkilisi ile birlikte imza altına alınan 04.03.2022 tarihli tutanak da sunulmuştur. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 308/e maddesi; “Kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir. Fesih talebi üzerine verilecek hükmün tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” hükmünü düzenlemektedir. Buna göre yasal düzenleme kapsamında davacının, fesih davası açma hakkına sahip ve konkordato projesi kapsamında ifada bulunulmayan alacaklı olduğu, davanın görevli ve yetkili olan konkordatonun tasdikine karar veren mahkemede açıldığı, kısmen fesih talep edilen konkordato tasdik kararının Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/4735 Esas 2022/2362 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği, genel ve özel dava şartlarının mevcut olduğu anlaşılmıştır. İcra ve İflas Kanunun 308/c maddesinde belirtildiği üzere bağlayıcı hale gelmesi ile birlikte konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklılar için konkordato mecburi hale gelecektir. Bu konkordatonun en önemli özelliğini ve karekteristiğini teşkil eder. Bu ilke sadece konkordato prosedürüne katılan alacaklılara münhasır olarak uygulanmayıp prosedürle hiçbir biçimde ilgilenmeyen konkordatoya tabi alacaklıların sahipleri içinde aynen geçerlidir. Bu bağlamda konkordatoya katılmayan, diğer bir deyişle red oyu veren ya da çekimser kalan alacaklılar yönünden de konkordato mecburi ve bağlayıcıdır. Bu konuda aranacak şart alacağın konkordatoya tabi olması vakıasıdır. Konkordatonun konkordatoya tabi tüm alacaklar için mutlak bağlayıcı nitelikte etki ve güce sahip olması borçlu açısından fevkalade önemli bir avantaj teşkil eder. Bu sayede borçlu, kazandığı zamanı iyi bir biçimde değerlendirip işletmesini yeniden yapılandırabildiği takdirde içine düştüğü ekonomik krizden kendisini kurtarıp borçlarını konkordato projesinin sağladığı elverişli imkanlar çerçevesinde ödeyebilmek şansına kavuşabilecektir. Bu şansını iyi kullanarak konkordato projesi kapsamında borcunu ifa eden borçlu bakiye borcundan da kurtulacak ve ticari itibarını ve ekonomik şahsiyetini korumayı başaracaktır. Bununla birlikte, konkordato hukukuna egemen olan yeni konseptin alacaklıların yararının ve işletmenin iş gücünün korunmasıdır. Konkordatoda, alacaklılar ise konkordato koşullarına göre alacaklarını elde etmek zorunda kalmaktadırlar. Borçlu tarafından konkordato koşullarına göre dahi borçların ödenmemesi durumunda ise kanun koyucu alacaklılara konkordatonun feshini talep ve dava hakkını tanımıştır( m.308/e).Bu durumda ki bir alacaklı, konkordatonun alacağı yönünden feshini sağlayabilecektir. Çünkü mahkemece, borçlunun konkordato projesinin öngördüğü ödeme koşullarını yerine getireceğine inanarak konkordatoyu tasdik etmiştir. Borçlu konkordatoyu ifa etmemek suretiyle kendisi lehine olan ve mahkemece de tasdik edilen bu karineyi de ortadan kaldırmıştır. Bu yüzden, borçlunun mali durumunu düzelterek ödeme yapabileceğine inanan alacaklılar zaman kaybına uğrayarak mağdur duruma düşmüşlerdir. Bu durumda, herhangi bir alacaklı kendi alacağı açısından konkordatonun feshini isteyerek, alacağının tümünü konkordato hiç gerçekleşmemiş gibi borçludan isteyebilecektir. Bu yoldan elde edilen fesih kararı sadece o alacaklı yönünden konkordatonun feshine ilişkin bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, İİK’nun 308/e maddesi uyarınca fesih kararı elde etmeyen alacaklılar yönünden konkordato varlığını ve geçerliliğini muhafaza ermektedir. Konkordato koşullarına göre ödenmesi gereken borcun veya borç taksitlerinin vadeleri gelmeden açılan fesih davasının reddi gerekir. Ticaret mahkemesince tasdik edilen ödeme projesinde belirtilen vadelerde öngörülen taksitlerin ödenmemesi halinde fesih davası açılabilir. Projede öngörülen ödeme vadelerinin gerçekleştiği takdirde tasdik kararı kesinleşmese dahi bu sonuç değişmez (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.03.1989 Tarihli, 1290/1256). Fesih davasında mahkeme, davanın açıldığı takdirde temerrüde düştüğünü saptadığı borçluya borcu ödemesi konusunda süre veremez (Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 18.01.1977 tarihli, 12063/148). Borçlunun konkordato projesinin öngördüğü ödeme vadesinden önce yaptığı ödemenin başka bir nedenle gerçekleştirildiği saptanmadığı takdirde, konkordato borcuna mahsup edilmesi gerekir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.03.1989 tarihli, 699/1243). Fesih davası açıldığının ilanına gerek yoktur. Zira madde 304/2’ye yollama yapmamıştır. Ayrıca fesih davası, sadece fesih davası açan kimsenin alacak hakkını ilgilendirir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 26.12.1988 tarihli, 9007/7880). Konkordato komiseri fesih davası açamayacağı gibi borçlunun da böyle bir hakkı yoktur. (Av. Sümer Altay – Av.Ali Eskiocak, 7101 Sayılı Kanun’la yapılan Düzenlemelerin Işığında, Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, 4. Bası, 341-351 sayfa ). Dosya kapsamından, davalı şirket hakkında Mahkemenin 03/12/2020 tarih ve 2018/1148 Esas, 2020/550 Karar sayılı kararı ile konkordato projesinin İİK 305. madde kapsamında tasdik edildiği, davacının adi konkordatoya tabi olan borçlarının toplamı İİK m. 306 kapsamında tenzilat yapılmadan 71.427.407,87 TL olup alacak miktarı 30.000,00 TL’den az olan alacaklılara 28/10/2021 tarihinde tek seferde olmak üzere toplam 1.047.297,74 TL ödenmesine, geriye kalan ve alacak miktarı 30.000,00 TL ve 30.000,00 TL’den fazla olan alacaklılara 28/12/2021 tarihinden başlamak üzere 48 ay eşit taksitle ödenmesine karar verilmiştir. Konkordatonun feshi ile ilgili açıklamalar kapsamında somut dava değerlendirildiğinde, davacının, davalı şirketten 1.914.762,25 TL alacaklı olduğu ve aylık taksit tutarının da 39.890,88 TL olduğu, buna göre ilk taksit ödemesinin 28/12/2021 tarihinde yapılması gerekirken alınan bilirkişi raporu ve davalının kabulünde olduğu üzere ödenmediği sabit olup davacının İİK 308/e maddesinde ifade edildiği üzere konkordato projesi kapsamında alacağının davalı borçlu tarafından ödenmediği anlaşılmaktadır. Buna göre konkordatonun kısmen feshine ilişkin şartların gerçekleştiğinden bahisle Mahkemece verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davalı vekili müvekkilinin dünya genelinde meydana gelen ekonomik kriz nedeniyle nakit sıkıntısına düştüğünü, verilen kararın müvekkili yönünden konkordato projesinin bozulmasına yol açacağını, müvekkili tarafından konkordato planına uygun olarak davacıya en kısa zamanda ödeme yapılacağını, bu nedenle konkordatonun feshini gerektirir bir durum bulunmadığını belirterek istinaf talebinde bulunmuş ise de somut olayda davalı borçlunun 28/12/2021 tarihinde ödemesi gereken taksiti zamanında ödememesi konkordatonun davacı açısından kısmen feshi için yeterli bir sebep olup davalı tarafından ileri sürülen sebeplerle ödeme yapılamamış olması veya sonradan ödeme yapılacak olması yahut da borcun sonradan ödenmesi fesih davasının reddini gerektirmez. Konkordatonun kısmen feshine ilişkin davada Mahkemece davalı tarafından ödeme planına uygun bir şekilde ödeme yapılıp yapılmadığı denetlenerek bunun sonucuna göre konkordatonun kısmen feshine ilişkin şartların oluşup oluşmadığı değerlendirileceğinden davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/93 Esas, 2022/560 Karar ve 09/06/2022 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 353/1b-1 bendi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, İcra ve İflas Kanunun 293/3 fıkrası ile aynı yasanın 164/2. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.27/10/2022